Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/57 E. 2020/329 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/57
KARAR NO: 2020/329
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2018
NUMARASI: 2014/798 Esas – 2018/397 Karar
ASIL DAVADA
DAVA:İtirazın İptali
BİRLEŞEN MAHKEMENİN 2015/8 E. SAYILI DOSYASINDA
DAVA:İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİH : 19/11/2020
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde asıl ve birleşen davanın davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete davalı acente aracılığıyla trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın 26.12.2009 tarihinde … plakalı araç ile çarpışması neticesinde, yaramalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu eylemi neticesinde gerçekleşen kazada, … plakalı araçta hatır için taşınan … isimli yolcunun daimi maluliyete uğradığını, mağdurun Sigorta Tahkim Komisyonuna müvekkili şirket aleyhine yapmış olduğu başvuru neticesinde toplam 21.897,02 TL’nin ödendiğini, davalı acente şirketinin 12/12/2009 tarihinde düzenlenen Trafik Sigorta Poliçesini usulsüz bir şekilde (devirden dolayı) feshederek zeyilname tarihi 11.03.2010 tarihi olmasına rağmen, başlangıç tarihini kaza tarihinden bir gün önce, 25.12.2009 tarihi olarak düzenleyerek müvekkili şirketin poliçe priminden yoksun kalmasına ve mağdura tazminat ödemesine sebebiyet verdiğini, davalı acentenin basiretli tacir gibi davranmayarak dolayısıyla mevzuat ve sözleşme hükümleri karşısında ödenen tazminattan sorumlu olduğunu, ödenen tazminatın rücuen davalıdan tahsili için başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirkete davalı acente aracılığıyla trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın 26.12.2009 tarihinde … plakalı araç ile çarpışması neticesinde, yaramalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu eylemi neticesinde gerçekleşen kazada, … plakalı araçta hasar meydana geldiğini, mağdur araç sahibinin müvekkili şirket ve sigortalısı aleyhine açtığı tazminat davası sonucunda, İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/178 E., 2012/489 K. sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verildiğini, ilamın icraya konu edilmesi üzerine, icra dosyasına 15.013,00 TL ödeme yapıldığını, davalı acenten poliçeyi usulsüz olarak feshettiğinden bu ödemeden sorumlu olduğunu, yapılan ödemenin rücuen davalıdan tahsili için başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asıl ve birleşen davanın davalısı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dsigortalı … plakalı araca ilişkin sigorta poliçesi davalı acente aracılığıyla 12/12/2009-12/12/2010 dönemi için düzenlenmiş olup, kaza 26/12/2009 tarihinde gerçekleştiği, zeyilname ise 11/03/2010 tarihinde devirden dolayı açıklamasıyla düzenlendiği, her ne kadar zeyilnamede başlangıç tarihi 25/12/2009 olarak belirtilse de ; sigorta poliçesinin 12/12/2009 başlangıç tarihli olarak düzenlenmesi, poliçenin sigortalı aleyhine olarak değiştirilemeyeceği, meydana gelen trafik kazasının poliçenin geçerli olduğu süre içinde gerçekleştiği, bundan başka acente aracılığıyla primin de peşin tahsil edildiği, bu itibarla davacı tarafça poliçe teminatı kapsamına giren rizikodan kaynaklı bir ödeme olup davalınının acentelik sözleşmesine bir aykırılığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Asıl ve birleşen davanın davacı vekili tarafından bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf sebeplerinde özetle; 12.12.2009-12.12.2010 dönem aralığını kapsayan poliçenin davalı acente tarafından usulsüz bir şekilde (devirden dolayı fesih) feshedildiğini, aracın satıldığına dair belgenin görülmeden sigorta poliçesinin feshedilme yoluna gidildiğini, ayrıca devirden dolayı fesih gerekçesiyle zeyilname düzenlendiğini, zeyilnamenin 11.03.2010 tarihi olmasına rağmen, başlangıç tarihini kaza tarihinden bir gün önce 25.12.2009 tarihi olarak düzenlendiğini, basiretli tacir gibi davranmayan davalının bu işlemi nedeniyle müvekkili şirketin, tazminat ödemesinin yanı sıra ayrıca icra takibi ve davalardan ötürü faiz, avukatlık ücreti ve yargılama gideri karşı karşıya kaldığını, mahkemenin kabulünün aksine zeyilnamede de görüleceği üzere prim iadesinin de yapılmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin asıl ve birleşen davaya yönelik kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Asıl ve bileşen dava, davacı … şirketi tarafından ödenen tazminatın davalı acenteden rücuen tahsili için başlatılan icra takiplerine vaki itirazın iptali istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, süresi içerisinde asıl ve birleşen davanın davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355. Maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Asıl ve birleşen davada, davalı şirketin, davacı … şirketinin acentesi olduğu, davalı acentenin düzenlediği trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olan aracın yaramalı ve maddi hasarlı trafik kazasına karıştığı, bu kaza nedeniyle mağdurun başvurusu üzerine, Sigorta Tahkim Komisyon kararıyla hükmedilen maluliyet tazminatının ödenmek zorunda kalındığı, ayrıca karşı tarafın aracında meydana gelen maddi hasarın mahkeme kararıyla hüküm altına alındığı ve bu alacağın icra yoluyla ödendiği, davalı acentenin 12/12/2009 tarihinde düzenlenen Trafik Sigorta Poliçesini usulsüz bir şekilde (devirden dolayı) feshederek zeyilname tarihi 11.03.2010 tarihi olmasına rağmen, başlangıç tarihini kaza tarihinden bir gün önce, 25.12.2009 tarihi olarak düzenleyerek davacı … şirketinin sigorta poliçesinin yürürlükte olmadığı kanısına sebebiyet verdiği iddia edilerek yapılan ödemelerin davalıdan rücuen tahsili istenmiştir. Somut olayda uyuşmazlık, davacı … şirketin poliçe kapsamında yaptığı ödemeleri davalı acenteden talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davacı … şirketi ile davalı acente şirketi arasında 4 Şubat 2008 başlangıç tarihli “Sözleşme Yapma ve Prim Tahsil Yetkisini Haiz Acentelik Sözleşmesi” düzenlenmiş olup, davalı acente tarafından söz konusu sigorta sözleşmesi yapılarak poliçe düzenlenmiştir. Dosyaya sunulan 11.03.2010 tanzim tarihli zeyilnamede her ne kadar sigortanın başlangıç tarihi 25.12.2009 yazılmış olsa da poliçede sigortanın başlangıç tarihi 12.12.2009 olduğu, dolayısıyla poliçenin sigortalı aleyhine değiştirilemeyeceği hususu da dikkate alındığında sigortanın başlangıç tarihinin 12.12.2009 bitiş tarihinin ise zeyilname uyarınca 11.03.2010 olarak kabulü gerekir. Bu durumda, 11.03.2010 tarihine kadar davacı … şirketi, sigorta sözleşmesi uyarınca, dava dışı sigortalıyı korumakla yükümlüdür. Davacı … şirketinin sigortalıya tazminat ödemesine neden olan rizikonun 26.12.2009 tarihinde gerçekleştiği, sigorta poliçesi ve zeyilname süresi de, dikkate alındığında rizikonun aynı zamanda primleri tahsil edilen poliçenin geçerlilikte olduğu süre içerisinde vuku bulduğu gözetildiğinde, davacının poliçe kapsamında sunulan güvence kapsamında zarar gören 3.kişinin zararını gidermekle yükümlüdür. Öte yanda, davalı acentenin poliçeyi feshetmeyip, zeyilnameyi düzenlememiş olsa bile, davacının dava dışı sigortalının zararını karşılamak durumunda kalacağı, dolayısıyla davacı … şirketinin dava dışı sigortalıya ödemiş olduğu tazminatın, acentenin fiil, hareket veya kusurundan kaynaklanmadığı, iade edilen pirimin işbu davanın konusunu teşkil etmediği hep birlikte değerlendirildiğinde, davacının asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan hususlar neticesinde, davacının istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Asıl ve birleşen dava yönünden alınması gereken 54,40- TL olmak üzere toplam 108,80 TL istinaf karar harcından davacı tarafından yatırılan toplam 71,80 TL peşin harcın mahsubu ile 37,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.