Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/568 E. 2022/66 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/568
KARAR NO: 2022/66
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2019
NUMARASI: 2018/36 Esas – 2019/52 Karar
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/01/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 03/11/2008 tarihinden bu yana faktoring faaliyeti gösteren bir şirket olduğunu, 14/03/2016 günü … Bankası Maslak Şubesinden arandığını ve … Bankası Kurtuluş Şubesi tarafından müvekkili şirket yönetim kurulu başkanı… hakkında kanuni takipte kredisinin bulunduğu bilgisinin verildiğini, bunun üzerine 14/03/2016 tarihinde davalı banka çalışanı ile görüşüldüğünü, ayın 16 sında da durumun düzeltildiği bilgisini aldıklarını, bu durumun müvekkili açısından yüksek risk oluşturduğunu, ticari itibarlarının zedenlendiğini ve manevi zarara uğradıklarını beyan ile 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taraf sıfatının bulunmadığını, dava dilekçesindeki mevzuların davacı şirket ile değil … ile ilişkili olduğunu, davacının her hangi bir zararının bulunmadığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacının kişilik haklarına her hangi bir saldırıda bulunulmadığını beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur. davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” dosya içerisinde bulunan ticaret sicil kaydı örneğinden, …’in davacı şirketin yönetim kurulu başkanı olduğu, dosyadaki risk raporu, davalı banka tarafından verilen cevap ve Türkiye Bankalar Birliği tarafından verilen cevaplarda, davalı bankanın Kurtuluş Şubesi tarafından bankalar birliği sistemine hakkında takip olduğu bilgisinin girildiği, bu bilginin girildiği tarih itibarıyla davacı faktoring şirketinin hakkında risk kaydı oluştuğu, bu tarih itibarıyla davacı şirketin yönetim kurulu başkanı hakkında bu kaydı sisteme girmeyi gerektiren herhangi bir takip işleminin bulunmadığı, davacı banka tarafından da bu kaydın sehven yapıldığının kabul edildiği, davacı şirketin kredi sistemi içerisinde faktoring işlemleri yapan ve bu tür risk bilgileri diğer kredi kurumları tarafından görülüp takip edilen bir ticari faaliyet içerisinde olması nedeni ile davalının hiçbir gerekçe yokken bankalar birliği sistemine risk kaydını girmiş olmasından dolayı davacı şirketin manevi olarak zarara görmüş olduğu kabul edilerek davacının davasının kabulüne, 20.000 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tüzel kişinin aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, Davacının dilekçesinde de açık şekilde görülebileceği üzere, davacının iddiaları ve iddia etmiş olduğu hataların, davacı şirkete değil, fakat şirketten bağımsız olan gerçek kişi …’e ilişkin olduğunu, Davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, her ne kadar davacının talepleri tamamen mesnetsiz olsa da, yasal dayanağının TBK m. 58 olduğunu, TBK m. 58’de ancak zarar gören kişinin manevi tazminat talebinde bulunabileceği belirtilmiş olup, yansıma zararlar ise, ancak TBK m. 56’da, dolayısıyla ölüm ve cismani zarar hallerinde, buna uğrayan kişilerin yakınlarına tanınmış, sınırlı bir imkan olduğunu, davacının sunmuş olduğu kayıtların incelendiği taktirde, kayıtlarda yalnızca …’in adının geçtiği, başka bir ifade ile, davacı şirketin, bu kayıtlarda isminin herhangi bir şekilde geçmediğinin görülebileceğini, iddia olunan, 12.437 TL’lik bedel … ile ilişkili olup, herhangi bir şekilde davacı şirketle ilintili olmadığını, bu husus, davacı tarafından da, açıkça ikrar edildiğini, bu durumun davacı tanıkları ile de ispatlandığını, davacı tarafın, dava konusu olaylar ile bağlantısının olmaması ve herhangi bir talepte bulunma hakkı ve imkanı bulunmaması nedeniyle, aktif husumet yokluğundan huzurdaki davanın reddi gerektiğini, manevi tazminatın şartları oluşmadığından talep edilemeyeceğini, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, kabul anlamına gelmemekle beraber, davacı tarafından “kredilerin geri çağrılması riski”nden bahsedilmişse de davacı tarafından ileri sürülen iddia, vakıa ve deliller incelendiğinde, davacının, iddia olunan olay nedeniyle herhangi bir zarara uğramadığını, bir zarar varsa, bunlar, HMK m. 190 uyarınca davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, dosyaya sunulmuş herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığını, manevi tazminat isteyemeyeceğini, davacı zarara uğradığını sadece tanık delillerine dayanarak ispatlamaya çalışmış, davacının zararının bulunmadığını, davacı iddialarında orantısızlık olduğunu bu nedenle manevi tazminata hükmedilemeyeceğini, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulmadığını, 20.000 TL’lik talebin fahiş olduğunu, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari itibarın zarar görmesi nedeniyle manevi tazminat davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, manevi tazminatın şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve hükmedilen manevi tazminatın fahiş olup olmadığı noktasındadır. Davacı şirketin yönetim kurulu başkanı … hakkında davalı Banka tarafından TBB risk merkezine Ocak/2016 dönemi için takip kaydı raporlanmış ve şubat/2016 döneminde ise bu durum düzeltilmiştir. Davacı taraf, şirketin yönetim kurulu başkanı hakkında TBB risk merkezine takip kaydı raporlanmış olmasının şirketin ticari itibarını zedelediğinden bahisle eldeki manevi tazminat davasını açmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 49/1. Maddesinde, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren kişinin, bu zararı gidermekle yükümlü olduğu, 50/1. Maddesinde de zarar görenin, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğu, 58/1. Maddesinde ise, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar görenin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Davalı Banka tarafından mahkemeye verilen yazı cevabında, davacı şirketin yönetim kurulu başkanı … hakkında davalı Banka tarafından TBB risk merkezine Ocak/2016 dönemi için sistemsel sebeplerle sehven takip kaydı raporlandığı ve takip eden şubat/2016 döneminde ise bu durumun düzeltildiği beyan edilmiştir. 15.03.2016 tarihli TBB Risk Merkezi Raporunda, … Bankası …/Mecidiyeköy şubesi bireysel krediler- ferdi kredi ve kredi kartları(TL) kredi türünde 41.584,00 TL kredi riski(0-12 ay); … Bankası Kurtuluş şubesi zarar niteliğindeki krediler ve diğer alacaklar(TL) kredi türünde 12.437,00 TL kredi riski(0-12 ay) bulunduğu raporlanmıştır. Davacı tanığı … “şirketin yönetim kurulu başkanı hakkında takip olduğu bilgisi gelmekteydi, bu bilginin sistemde kaldığı süre içerisinde biz şirket olarak kredilerimizi kullanamadık”; davacı tanığı … ise “davacı şirketin kullandığı kredilerde yönetim kurulu başkanı … kefil olarak yer almaktadır, onun hakkındaki takip bilgisi sistemde olduğu sırada bu bilgi sistemde kaldığı süre içerisinde biz bu süre içerisinde kredileri kullanamadık bundan dolayı zarara uğradık” şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Her ne kadar davacı tanıkları takip bilgisi sistemde olduğu sırada şirketin kredi kullanamadığını beyan etmişler ise de, davacı tarafın bu yönde bir iddiası bulunmayıp, şirketin yönetim kurulu başkanı hakkındaki sistemdeki olumsuz kaydın şirketin kullandığı kredilerin geri çağrılması riski ile SPK’nın tahvil ihraç belgesine ilişkin yüksek risk oluşturduğu iddia edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da, 15.12.2004 gün ve 2004/4-709 E.- 2004/720 K.; 31.05.2000 gün ve 2000/4-900 E. – 2000/935 K. sayılı ilamlarında tüzel kişilerin de kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi tazminat davası açabileceklerini kabul etmiştir. Ancak, manevi tazminata karar verilebilmesi için TBK’nın 58. maddesi hükmünde genel olarak açıklanan kişilik haklarına bir saldırı bulunması, hukuka aykırı fiil sonucunda kişilik haklarının zarar görmüş olması zorunludur. Dolayısıyla, henüz zarar doğmadan manevi tazminata hükmedilemez. Dava dilekçesinde davalının eylemi nedeniyle zarar riski doğduğundan bahsedilmiş ise de, bunun sonucunda zararın meydana geldiğine ilişkin bir açıklamada bulunulmamıştır. Davacı tarafça, davacı şirketin yönetim kurulu başkanı hakkında kanuni takip bilgisinin risk merkezine bildirilmesiyle kişilik haklarının zedelendiği, ticari itibarın sarsıldığı, müşteri kaybına uğradığı ispat edilemediğinden ilk derece mahkemesince manevi tazminat davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece davacının manevi olarak zarar gördüğünden bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Başlangıçta peşin olarak alınan 341,55 TL harcın işin hitamında alınması gerekli olan 80,7 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından, fazla alınan 260,85 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan posta ve tebligat gideri 10 TL’nin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,5-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine, 6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının kendisine iadesine,7-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 17,63 TL olmak üzere toplam 138,93 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Davacı tarafça yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 27/01/2022