Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/558 E. 2022/12 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/558
KARAR NO: 2022/12
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2019
NUMARASI: 2016/784 Esas – 2019/140 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/01/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında yapılan iki yıl süreli 06/03/2013 tarihli eski Tedarikçi Sözleşmesi ve 01/02/2015-31/12/2015 geçerlilik tarihli Tedarikçi Sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketten ürün tedarik etmek amacı ile iş ilişkisi kurulduğunu, 01.01.2015-31.12.2015 tarihleri arasında kalan dönemde davalı borçlunun müvekkili şirketin tedarik ettiği ürünlerin bedellerinin bir kısmını peyderpey ödemiş olsa da dosyaya sundukları 477 adet fatura ve müvekkilinin 01/01/2015-31/12/2015 ve 01/01/2016-31/03/2016 tarihleri arasında tutmuş olduğu yardımcı defter kayıtlarından görüldüğü gibi davalı borçlunun müvekkili şirkete 28/03/2016 tarihi itibariyle toplam 219.879,44 TL bakiye borcunun bulunduğunu, davalı aleyhine Kayseri … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, dosyanın yetkisizlik İtirazının üzerine istanbul Anadolu … İcra Müdürlüğümün … Esas sayılı dosya numarasını aldığım, davalının İcra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirtmiş olup, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebindeki koşullarla devamına, alacak likit ve hesaplanabilir olmakla davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, masraf ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; fatura muhteviyatı üründe müvekkili şirkete teslim edilmediğini, davacının faturaların tebliği ve ürünlerin teslim edildiği hususunu İspatlaması gerektiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan 01/01/2015-31/12/2015 tarihlerine ilişkin tedarik sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşme uyarınca müvekkili şirketin geç teslimat, kusurlu ambalaj, yapılacak analiz bedelleri, envanter farkı, ciro primi, fatura İndirimi vs. konularda davacı yana iade faturası düzenleme hakkı bulunduğunu, müvekkili tarafından davacı ile devam eden ticari ilişki kapsamında akdedilen sözleşmenin ilişkin hükümleri ile ticari teamüllere uygun olarak davacı yana iade faturaları düzenlediğini ve davacı yana tebliğ edildiğini, ancak davacının haksız yere söz konusu faturaları defterlerine işlemekten kaçındığını, davacı şirketin sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini süresinde ve tam olarak yerine getirmediğini, taraflar arasındaki mail, fax vs. yazışmaları ve tanık beyanları ile sabit olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşme ve sektörel ticari teamüller doğrultusunda düzenlenen faturaları haksız ve hukuka aykırı olarak defterlerine işlemeyen ve bu suretle müvekkili şirketi borçlandıran davacıya müvekkili şirketin herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirket defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak bu durumun sabit olacağı, davayı hiçbir kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının varlığını iddia ettiği uyuşmazlığın likit olmadığından davacının icra inkar tazminatına yönelik taleplerinin reddinin gerektiğini belirtmiş olup, davacının haksız davasının reddine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline, davacının davada reddolunacak meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Bilirkişi raporları sonucunda; taraflar arasındaki ihtilaflı faturaların … nolu 146.467,44 TL bedelli ve … nolu 69.703,20 TL bedelli faturalar olduğu görülmüştür.Davacı yan dilekçelerinde her ne kadar elektronik yolla davalıya ulaştırdığı faturalara yasal 8 günlük süre içerisinde davalı tarafça itiraz edilmediği bu sebeple alacaklı olduğu iddiasının ispatlandığını savunuş olsa da, ihtilaf konusu faturaların fiili mal teslimini içermemesi, gerek yazışmalarda davalının faturalarını kabul etmemesi ile davalının kayıtlarında da bu faturaların yer almamış olması sebebiyle davacının fatura konusu fiyat farkı faturasının dayandığı işlem detaylarına dayalı iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine, ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafından sunulan yazışmalarda, … yetkilisi…’un 84.000 tl tutarındaki faturayı mükerrer kestiğini ikrar etmesine rağmen, söz konusu e-postaların yargılamada dikkate alınmadığını, Davalı şirket çalışanı …, 26 Mart 2014 tarihli e-mailinde … tarafından müvekkil şirkete 84.000 TL tutarında mükerrer ve fazladan fatura kesildiğini ikrar etmiş olup, bu tutarın yıl içerisinde kesilecek faturalardan mahsup edilmesi gerektiğini belirttiğini, bu hususun yargılamanın hiçbir aşamasında dikkate alınmadığını, E-posta yolu ile yapılan bu ikrar, alınan bilirkişi raporlarında da göz ardı edilmiş olup davalının bizzat kendi sunduğu delilin aksini iddia etmesi düşünülemeyeceğinden, söz konusu e-posta’nın doğruluğunun davalı tarafça da kabul edildiğinin ve artık söz konusu vakıanın çekişmesiz hale geldiğinin kabulü gerektiğini, eksik bilirkişi raporu zımnında karar kurulduğunu, usulüne uygun şekilde tebliğ edilen ve uyuşmazlığın özünü oluşturan faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmemesine rağmen yerel mahkeme itirazın süresinde yapılmamasını dikkate almadığını ve ispat yükünün davalıda olup, fatura içeriğinin taraflar arasındaki hukuki ilişkiye uygun olmadığının davalı tarafça kanıtlanması gerekip bu hususu kanıtlayamadığını, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: Davacının iddia ettiği gibi mükerrer kesilen faturanın davanın konusu ile bir alakası olmadığını, davacının dosyanın sektör uzmanı bir bilirkişi tarafından rapor alınmadan karara bağlandığı yönünde ki istinaf taleplerinin dinlenemeceğini, faturaya itiraz mail yolu ile yapılabilmekle, md. 1525(1) ‘Tarafların açıkça anlaşmaları ve 18 inci maddenin üçüncü fıkrası saklı kalmak şartıyla, ihbarlar, ihtarlar, itirazlar ve benzeri beyanlar; fatura, teyit mektubu, iştirak taahhütnamesi, toplantı çağrıları ve bu hüküm uyarınca yapılan elektronik gönderme ve elektronik saklama sözleşmesi, elektronik ortamda düzenlenebilir, yollanabilir, itiraza uğrayabilir ve kabul edilmişse hüküm ifade eder’ metninde TTK 18. maddenin hariç tutulmuş olup ancak TTK 18. md. incelendiğinde ‘Faturaya itiraz yönünde hiçbir kelime içermediğini,
TTK 18/3 ‘Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.’ denildiğini, TTK 18/3 de açıkça faturaya itiraz konusunda usul yönünden hiç bir açıklama veya bilgi olmamakla TTK 1525 /1 de açıkça faturaya da elektronik ortamda itiraz edilebilir yazdığını, bu suretlede uygulanması gereken madde ttk 1525 olduğunu, sözleşmenin hiçbir maddesinde davacı tarafından vekiledenden fiyat farkı talep edebileceği yönünde hiç bir madde bulunmadığını beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tedarik sözleşmesine dayalı olarak fatura ve cari(açık) hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının fiyat farkı faturası kesmesinin yerinde olup olmadığı noktasındadır. Taraflar arasında tedarikçi sözleşmesi bulunduğu ihtilaf konusu değildir. Tedarik sözleşmesinin konusunu, sipariş edilen ürünlerin belirtilen noktalara teslimi ve tarafların buna ilişkin yükümlülüklerine ilişkindir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “477 adet faturalardan kalan bakiye alacak ve bu faturaları gösterir cari hesap ekstresi yardımcı defter kayıtlarındaki bakiye alacak” nedenine dayalı olarak 219.879,44 TL asıl alacağın tahsili istemiyle ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine icra takibi durmuştur. Davacı tarafından eldeki dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. Maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Mahkemece alınan ticari defterlerin incelenmesine ilişkin bilirkişi raporlarına göre, davacı, davalıdan 219.879,44 TL takip tarihi itibariyle alacaklı durumdadır. Davalı ise, davacıya 3.982,46 TL takip tarihi itibariyle borçlu durumdadır. Ancak davalı takipten sonra 545,56 TL iade, 28/08/2016 tarihinde 3.436,90 TL ödeme yapmak suretiyle hesabı sıfırlamıştır. Taraf ticari defterlerindeki mutabakatsızlık, davacının tanzim ettiği 23/05/2015 tarih ve 146.467,44 TL ile 23/05/2015 tarih ve 69.703,20 TL bedelli toplam 216.170,64 TL tutarlı 2 adet fiyat farkı faturasına ilişkin davalının defterinde herhangi bir kayıt olmamasından kaynaklanmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 64/2. Maddesine göre , Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde tacirin bu yükümlülüğü belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması(belge yoksa kayıtta yoktur) ilkesine dayandırılmıştır. Davacı taraf bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, müvekkili tarafından fiyat farkı olarak düzenlenen ve müvekkili tarafından davalıya mükerrer kesilen faturaya ve fazladan hesaplanan insört, primlere istinaden kesildiği bilgisi verilen faturalara ilişkin olarak müvekkilinin talep hakkının bulunduğunu, raporda belirtilenin aksine, davalı şirket çalışanı …, davalı yanın müvekkili şirkete insört ve primlere istinaden kesilen iade faturalarının mükerrer olarak kesildiğini ikrar ettiğini beyan etmiştir. Ancak ne dava delikçesinde ne de bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde mutabakatsızlığa konu faturaların düzenlenmesine esas olan davalının iade faturaları ve insört uygulamaları ile fiyat farkı fatura tutarlarının hangi kritere göre belirlendiği konusunda bir iddia ileri sürülmemiştir. Davalının çalışanı tarafından 84.000,00 TL’lik faturanın mükerrer olduğunun ikrar edildiği ileri sürülmüş ise de, söz konusu mail 26/03/2014 tarihli bir iç yazışmaya ilişkin olup bedel dışında faturaya dair hiçbir bilginin yer almaması, bu faturaya dosya kapsamında rastlanılmaması ve ayrıca davacının fiyat farkı faturalarının bu mailden yaklaşık 1 yıl sonra 23/05/2015 tarihinde düzenlenmiş olması karşısında fiyat farkı faturalarının mailde bahsi geçen faturayı da kapsadığının kabulü mümkün değildir. Davacının ticari kayıtlarında davalının 216.170,64 TL borçlandırıldığı işlemin, davalının ticari defterinde karşılığı bulunmadığından ve bu miktara ilişkin TTK’nın 64/2. maddesinde düzenlenen ilkeye uygun bir belge de sunulmadığından davacının 216.170,64 TL yönünden ticari kayıtlarına itibar etme olanağı yoktur. Davacının kayıtlarından herhangi bir dayanağı bulunmayan tutar çıkarıldığında ve davalının 3.982,46 TL toplam tutarlı iade ve ödemesi nazara alındığında davacının davalıdan bir alacağı bulunmamaktadır. Açıklandığı üzere davalının ticari defterlerinde ihtilaf konusu faturalar kayıtlı değildir. Ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulmuş olması yanında defterlerde yer alan kayıtların dayanağının da usulüne uygun olması gerekir. Bu kapsamda davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde kayıtlı olan faturanın dayanağının da usulüne uygun olduğunu ispatlanması gerekir. Fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz(Yargıtay HGK’nun 19/09/2018 Tarih, 2017/19-915 Esas ve 2018/1338 Karar Sayılı İlamı). Bu faturaların düzenlenme nedenini ve haklı sebeple düzenlendiğini davacının usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Zira, fatura düzenlenmesi ve tebliğ edilen bu faturaya süresinde itiraz edilmemesi tek başına alacağın varlığını göstermez. Davacı taraf bilirkişi raporlarının çelişkili olduğunu ileri sürmüş ise de, raporlar teknik inceleme yönünden birbirleriyle uyumlu olup, bir çelişki söz konusu değildir. Bunun yanı sıra, mutabakatsızlığa konu faturaların düzenlenmesine esas olan davalının iade faturaları ve insört uygulamaları ile fiyat farkı fatura tutarlarının hangi kritere göre belirlendiği konusunda davacı tarafın bir iddia ileri sürmediği nazara alındığında iddianın ileri sürülüş biçimine göre sektör uzmanı bir bilirkişiden rapor alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bu nedenlerle Mahkemece davanın ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı(sisteme temyiz karar harcı olarak girilen) peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Karardan sonra davalı yan gider avansından karşılanan 51,48 TL posta ve tebligat giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13/01/2022