Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/556 E. 2021/1397 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/556
KARAR NO: 2021/1397
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/01/2019
NUMARASI: 2017/948 Esas – 2019/28 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde müvekkili tarafından düzenlenen 04.03.2017 tarihli 109.176,76 TL bedelli ve 26.04.2017 tarihli 2.548,80 TL bedelli faturalar nedeniyle alacaklı olduğu, davalı tarafından 2017 yılı Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarında tahsilat makbuzları karşılığında muhtelif tarihli ve miktarlı toplam 56.500,00 TL ödeme yapıldığı, bakiye 55.225,56 TL’nin ödenmediği, bu alacağın tahsili amacıyla yapılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek anılan icra dosyasında davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, faturanın tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı, davacı ve davalının yasal defter kayıtlarına göre, davacının davalıya 10.03.2017 tarihli 109.176,76 TL tutarlı ve 30.04.2017 tarihli 2.548,80 TL tutarlı olmak üzere toplamda 2 adet 111.725,56 TL tutarında fatura düzenlediği ve bu faturalarda teslim alan bölümlerinde kaşe/imza bulunmadığı ve 2 adet toplamda 111.725,56 TL tutarlı faturalardaki malzemeleri ve hizmeti davalıya sunduğuna dair herhangi bir dayanak, sipariş formu vb. evraklar olmadığı, faturaların içeriği malzeme veya hizmetin davalıya tesliminin ispatlanamadığı, davalının celp edilen BA formlarında davacının alacağına dayanak faturaların bulunmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece alınan bilirkişi raporuna karşı itirazların değerlendirilmediği, müvekkilinin usulüne uygun tutulan ticari defterlerine göre dava konusu iki adet faturanın kayıtlı olduğu davalının ticari defterlerini ibraz etmediği, fatura içeriği hizmetin verildiği veya malın teslim edildiğinin kanıtlamadığı gerekçesine dayanılmışsa da, yargılama sırasında dava dışı … ve … firmalarının ortak projesinde Esenyurt’ta kurulu … işinin yapımında davalı şirketin taşeron olduğu ve davalı tarafından üstlenilen klima borulama ve karot açılımı işinin davalı tarafından müvekkiline verildiği, müvekkilinin üstlendiği edimi gereği gibi ifa ettiği ve dava konusu iki adet faturayı düzenlediği, çalışan … ile davalı arasında yapılan mesaj yazışmalarından anlaşılacağı üzere davalının fatura bedellerinin bir kısmını ödeyip, bakiye borcunu ödemediği, işin yapıldığını kabul ettiği, bilirkişi raporunda davalının yaptığı kısmi ödemeye ilişkin makbuzların kabul edilmemesinin anlaşılamaz olduğu, müvekkilinin kendi aleyhine delil sunmasının mümkün olmadığı, mahkemece delillerin toplanmadığı eksik inceleme ile karar verildiği, dava dışı asıl işveren firmaya işin yapılıp yapılmadığının sorulması halinde olayın aydınlanacağı ve müvekkilinin fatura içeriği malzemeleri teslim ettiği gibi işin yapıldığının da ortaya çıkacağı ancak mahkemece adı geçen şirketlere yazı yazılması talebinin kabul edilmediği, esasen faturaların müvekkilinin usulüne uygun ticari defterlerinde kayıtlı olmasına ve davalı tarafın davete rağmen ticari defterlerini sunmamasına göre davanın kabulüne karara verilmesi gerektiği, davalının düzenlenen faturalara yasal süresi içerisinde itiraz etmediği, davanın ispatı için en son yemin deliline dayanabileceğinin belirtildiği, davalıya teklif edilen yeminin edası için şirket yetkilisinin duruşmadaki beyanının dikkate alınmadığı, davalı şirket yetkilisi tarafından faturaların düzenlendiği ve tamamının ödendiği şeklide beyanda bulunulduğu, bu beyanın faturaların kabul edildiği yasal süresi içerisinde itiraz edilmediği anlamına geldiği gibi işin yapıldığı fatura içeriği hizmetin verildiği ve malın teslim alındığının ikrarı anlamına geldiği, ödeme yapıldığını belirtmesine rağmen ödemeye ilişkin belge sunulmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, iki adet faturadan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi gereğince istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Mahkemece kararın verildiği tarihte 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki 6100 sayılı HMK 222. maddesine göre, “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünü havi olup, uyuşmazlığa konu iki faturanın davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde kayıtlı olması tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmayıp, fatura içeriği malın teslim edildiği veya hizmetin verildiğinin uyuşmazlık konusu alacak miktarına göre yazılı delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Dosya kapsamından, davacı tarafından alacağın varlığını ispata elverişli yazılı delil ibraz edilmemesine ve delil listesinde yemin deliline dayanılmasına göre, mahkemece davacıya son ispat vasıtası olan yemin hakkının hatırlatılması ve davacının yemin hakkını kullanılacağına ilişkin beyanı üzerine, mahkemece usulüne uygun olarak çıkarılan yemin davetiyesini tebliğ alan davalı şirket yetkilisinin yemine icabet ederek yeminini eda ettiği anlaşılmaktadır. Yemin delili de kesin deliller içerisinde yer almakta olup, mahkemeyi bağlar. Yemin ile iddianın sonucu, yemin edecek kimsenin iradesine ve vicdanına bırakılmış olur ve yemin altında söylenen sözler bölünemez. Gerçekten de yemin edecek olan kimse, ikrarda olduğu gibi, yemin edeceği hususa bazı ilaveler yapacak tarzda yemin edebilir. Bu takdirde yemin yine bütün olarak ele alınmak gerekir. (Üstündağ, S.: Medeni Yargılama Hukuku, İstanbul 1977, C.I,s. 575). Nitekim, öğretide olduğu gibi Hukuk Genel Kurulunun 01.04.1964 gün ve 146/253 sayılı kararı ile 16.03.2012 gün ve 2011/3-861 E., 2012/158 K. sayılı kararlarında da yemin teklif etmenin iddianın sonucunu yemin edecek kişinin iradesine ve vicdanına bırakma, yani onun söyleyeceklerinin doğru olduğunu hâkimin kabul etmesine önceden rıza göstermek demek olduğu ve yemin altında söylenen sözlerin tüm olarak göz önünde bulundurulması gerektiği benimsenmiştir. O hâlde davalının yemin beyanında söylediği sözlerin de bir bütün olarak ele alınıp değerlendirilmesi gerekir.( HGK 2017/3-1002 E.22018/494 K. sayılı 21.03.2017 tarihli kararı) Somut olayda, davalı şirket temsilcisi yemininde, faturaların düzenlendiği ve bedelinin ödendiğini beyan ettiğine göre artık davacının alacağını ispatlayamadığının kabulü gerekmekte olup, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın, alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021