Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/555 E. 2021/1535 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/555
KARAR NO: 2021/1535
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2019
NUMARASI: 2013/266 Esas – 2019/137 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … arasında 01/09/2008 tarihli bayilik sözleşmesi ile 01/12/2009 tarihli bayilik sözleşmesine ek sözleşmenin akdedildiğini, bu sözleşmeler çerçevesinde davalı şirketin … Mah. Yenisahra … Cad. No: … Alışveriş Merkezi Giriş Kat no: … Ataşehir/İstanbul adresinde bulunan ve davacı tarafından kiralanan mağazada müvekkilinin ürettiği/pazarladığı … markalı altın, pırlanta, elmas gibi değerli taşlardan oluşan ziynet eşyası veya mücevherat satış işini müvekkilinin bayiisi olarak yapmayı üstlendiğini, taraflar arasındaki bayilik sözleşmelerinin 31/08/2012 tarihi itibari ile feshedileceğinin müvekkili tarafından keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 22/06/2012 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ve yine Kadıköy … Noterliği’nin 16/07/2012 tarih ve … yevmiye sayılı cevabi ihtarnamesi ile davalıya bildirildiğini ve ihtarnamelerde de belirtildiği gibi 31/08/2012 tarihinden sonra bayilik sözleşmesi ile ek sözleşmenin feshedildiğini, sözleşme süresince düzenlenen bir kısım faturaların bedellerinin davalıdan tahsil edilemediğini, müvekkilinin davalıdan olan toplam cari hesap alacağının 288.685,35-TL olduğunu, alacağın ticari defterlerinden tespit edilebileceğini, davalı aleyhine cari hesap alacağı yönünden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazları neticesinde takibin durduğunu belirterek davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibine yönelik itirazının iptali ile takibin devamına, itirazın haksız ve kötü niyetli olması nedeni ile davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takip dosyasında alacak sebebi olarak cari hesabın gösterildiğini, davada ise bir kısım faturaların ödenmediği iddia edilerek itirazın iptalinin talep edildiğini, dolayısıyla dava ile dava konusu icra takip dosyasında ileri sürülen delillerin birbiriyle örtüşmediğini, davacının icra dosyasındaki talep ve iddiasının dışına çıkamayacağını, dava dilekçesi ekinde sunulan 01/09/2008 tarihli bayilik sözleşmesinin icra dosyasında bulunmadığını, sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, müvekkilinin davacıdan hurda altın bedellerine ilişkin faturalar nedeniyle alacaklı olduğunu belirterek davanın reddine ve aksi halde 336.233,00 TL alacağın takas ve mahsubuna karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “taraflar arasında 01/09/2007 tarihli bayilik sözleşmesi ile 01/12/2009 tarihli bayilik sözleşmesine ek sözleşmenin akdedildiği, bayilik sözleşmesinin 5. maddesi ile sözleşmenin 01/09/2008 tarihinden başlamak üzere 31/08/2011 tarihine kadar yürürlükte kalacağının kabul edildiği, davacı tarafından Kadıköy … Noterliğinin 22/06/2012 tarihli ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesine ek 3. sözleşmenin hazırlanarak davalıya gönderildiği ve tebliğden itibaren 10 günlük süre içerisinde sözleşmenin imzalanarak geri gönderilmesi, aksi halde sözleşme önerisinin kabul edilmemiş sayılacağının ihtar edildiği, davalı tarafından süresi içerisinde kabul beyanında bulunulmaması üzerine davacının göndermiş olduğu, Kadıköy … Noterliğinin 16/07/2012 tarihli ihtarnamesi ile halen yürürlükte olan bayilik sözleşmesi ile ek sözleşmenin süresinin 31/08/2012 tarihi itibariyle dolduğunun ve sözleşmenin sona erdiğinin davalıya bildirildiği, bundan sonra davacının göndermiş olduğu Beyoğlu 9. Noterliğinin 02/11/2012 tarihli ihtarnamesi ile davalıya, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden doğan 288.685,35 TL borcun, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 günlük süre içerisinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin 06/11/2012 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, talep edilen alacağın ödenmemesi üzerine davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile işlemiş temerrüt faizi ile birlikte toplam 314.372,41 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu ve iş bu davanın açıldığı, her ne kadar davalı taraf, bayilik sözleşmesi ile ek sözleşmede bulunan imzaların tarafına ait olmadığını iddia etmiş ve Mahkememizce sözleşmelerdeki imzaların davalı tarafa aidiyeti hususunda alınan 03/01/2017 tarihli ATK raporunda imzaların aidiyeti hususu tespit edilememiş ise de; davalı tarafından gerek İstanbul 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/865 Esas sayılı dosyası ile taraflar arasında görülen itirazın iptali davasında bayilik sözleşmesine konu taşınmazın kiralanmasına dair kira sözleşmesinin kabul edilmesi, gerekse de Kadıköy … Noterliğinden davacıya gönderilen 10/07/2012 ve 25/07/2012 tarihli ihtarnameler ile sözleşmelerin kabul edilmesi nedeniyle davalının imza itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmekle tarafların ticari defterleri ile dosya kapsamı üzerinde inceleme yapılarak alınan kök ve ek bilirkişi raporunun değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş oldukları, davacının dava dilekçesinde takip konusu alacağa dayanak gösterdiği tüm faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı oldukları, davacının kendi kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davalıdan 300.966,25 TL alacaklı olduğu, davalının takas iddiasına konu ettiği faturaların tamamının (davalının kayıtlarında 336.233,42 TL) davacının defterlerinde 333.969,14 TL olarak kayıtlı oldukları, davacının faturaları defterlerine 2.264,28 TL az bedelle işlediği, davacının kendi kayıtlarındaki hesap bakiyesinin 31/12/2011 tarihi itibariyle 621.933,11 TL olduğu ve davalının kayıtlarında da bu tarih itibariyle davacı alacağının 618.818,81 TL olduğu, bundan sonra davacının, davalının takasa konu ettiği faturaları ve devam eden ticari ilişki çerçevesinde yapılan tahsilat ve faturaları hesaplara alması ile alacağının 300.966,25 TL’ye indiği ve fakat davalının muhasebe tekniğine uygun olmayacak şekilde 31/12/2011 tarihi itibariyle kayıtlarında davacıya 618.818,81 TL borçlu iken toplu ekstre ödemesi adı altında 634.934,24 TL ödeme kaydederek alacaklı konuma geldiği, yapılan bu düzeltmenin davalı tarafça ne sebeple yapıldığı açıklanamadığı gibi bu ödemenin davacı kayıtlarında da olmadığı ve ispatlanamadığı, bu şekilde Mahkememizce davacının ticari defter ve kayıtlarına itibar edilmesi gerektiği kanaatine varılmakla davacının, bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere icra takibinde talep ettiği asıl alacak ve işlemiş temerrüt faizi yönünden alacaklı olduğu ve itirazın haksız olduğu anlaşılmış olup davanın kabulüne, davalının haksız itirazının reddine, alacak likit ve davalının icra takibine itirazı haksız olduğundan davalının İİK’nın 68. maddesi uyarınca hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ödemesine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının defter ve kayıtlarında olmayan faturaların 13.11.2012 tarihli cari hesap alacağı olarak gösterilmesi bu defter ve kayıtların gerçeğe aykırı olduğunu, bilirkişilerin açık ve net olarak, davacı defter ve kayıtlarında icra takip ve davasına dayanak yaptığı faturaların olmadığını belirtmiş olmalarına rağmen mahkemenin davacı defterlerinde olmayan faturaya dayalı icra takibine olan itirazın haksız, hukuka ve yasaya aykırı olarak iptaline karar verdiğini, davacının dosyaya ibraz ettiği bayilik sözleşmesinde ki imzanın davalıya ait olmadığını, takas mahsup talebi için davacıya keşide edilen ihtara davacı Beyoğlu …Noterliğinden 24.5.2013 tarihli cevabında iade faturaları ve tesellüm fişlerinin kendilerinde olmadığını açıklamış, daha sonra bu faturaların davacı defterlerinde tahsilat olarak gösterildiğini, 24.5.2013 de davacı defterlerinde kayıtlarında olmayan hurda altın iade fatura ve teslim tesellüm belgelerinin 2017 de yapılan bilirkişi incelemesinde davacı defterlerine tahsil aracı olarak girdiğini, Mahkemenin hukuka yasaya dosya içeriğine aykırı hükmü kurduğunu, kararı veren mahkeme, İst. … İc. Md.nün … sayılı dosyasında ki alacak sebebi ile itirazın iptali davasında ki alacak sebebinin değişik olduğunu görmemiş olup bu nedenle usule ve yasaya aykırı karar veriğini, kararı veren mahkeme sürekli olarak davacının bayilik sözleşmesi ile ilgili ihtarlarını kararına gerekçe yapmış olduğunu, ancak takasa konu olan 8 adet ödemedikleri fatura alacağının ödenmesi ile ilgili davacıya keşide edilen Kartal .. Not.den 20.5.2013 T. … numaralı ihtara davacının Beyoğlu …Not. Den 24.5.2013 tarihinde “ bizim kayıtlarımızda bu faturalar yoktur ….” şeklindeki cevabının nazara alınmadığını, bilirkişi raporunda 2013 yılında kabul edilmeyen davacının borçlu olduğunu gösteren faturaların 2017 yılında tahsilat kalemi olarak gösterilmiş olup mahkemece bu kabul edilmesi mümkün olmayan durumu olmamış farz ederek faraziyeler üzerine hüküm kurulduğunu, 2013 yılında davacı defter ve kayıtlarında olmayan iade faturalarının 2017 yılında davacı defter ve kayıtlarında görülmesinin davacı defterlerine itibar edilemeyeceğini gösterdiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesi nedeniyle oluşan cari(açık) hesaba dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, takas savunmasının usulünce değerlendirilip değerlendirilmediği noktasındadır.Taraflar arasında 01/09/2008 tarihli ve 3 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalanmıştır. Ancak sözleşmedeki imza davalı tarafça inkar edilmiştir. Bu sözleşmenin davacı tarafından davalıya çekilen Kadıköy … Noterliği’nin 16/07/2012 tari31/08/2012 tarihi itibariyle sona erdiği ihtar edilmiştir. Daha sonda davacı tarafından davalıya çekilen Beyoğlu … Noterliği’nin 02/11/2012 tarih ve … YN’lu ihtarnabesi ile bayilik sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle 288.685,35 TL cari hesap alacağının ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde ödenmesi istenmiş ve bu ihtarname 06/11/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı tarafça davacı muhatabına çekilen Kartal … Noterliği’nin 20/05/2013 tarih ve … YN’lu ihtarnamede, … nolu, 20.4.2012 tarih ve 32.860,00 TL; 41915 nolu, 26.4.2012 tarih ve 35.600 TL; … nolu, 09.05.2012 tarih ve 4.480,00 TL; … nolu, 09.05.2012 tarih ve 87.604,00 TL; … nolu, 26.06.2012 tarih ve 42.340,00 TL; … nolu, 29.06.2012 tarih ve 73.780,00 TL; … nolu, 06.07.2012 tarih ve 14.280,00 TL; … nolu, 24.07.2012 tarih ve 45.289,00 TL olmak üzere toplam 336.233,00 TL fatura bedelinin ödenmesi istinmiştir. Davacı tarafça davalı muhatabına çekilen cevabi ihtarnamede ise, Kartal … Noterliği’nin 20/05/2013 tarih ve … YN’lu ihtarnamede yer alan faturaların ait oldukları dönemde kendilerine gönderilmediği gibi fatura içeriğinde yer alan hurda altın iadesine yönelik olarak herhangi bir irsaliye veya teslim belgesi bulunmadığı beyan edilerek bahsi geçen 8 adet faturadan dolayı iddia edilen alacağı kabul etmedikleri bildirilmiştir. Daha sonra davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında cari hesap alacağı sebebine göre 288.685,35 TL asıl alacak ve 25.687,06 TL işlemiş faizin tahsili istemiyle ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. Maddesine göre itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, bayilik sözleşmesindeki imzanın kendilerine ait olmadığını ve davacıya borçlu olmadıklarını savunarak davacıya kesilen 8 adet fatura tutarı 336.233,00 TL itibariyle de takas def’ini ileri sürmüştür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 64/2. Maddesine göre , tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde tacirin bu yükümlülüğü belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması(belge yoksa kayıtta yoktur) ilkesine dayandırılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defterleri incelenmiş ve buna göre kendi ticari defterlerine göre davacı 300.996,25 TL alacaklı, davalı 544.952,83 TL alacaklı durumdadır. Yani tarafların ticari defterleri mutabık değildir. Taraf ticari defterlerinin bir birini doğrulamadığı kısımlar yönünden kaydın nedeni olan işlemin belgelenmesi gerekir. Ancak bilirkişiler tarafından 2011 yılına ilişkin mutabakatsızlığa ilişkin bir tespit yapılmış olmasına rağmen 2012 ve takip tarihine kadar olan dönem için bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmamış olup, bu haliyle bilirkişi kök ve ek raporları hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira 2011 yılında tespit edilen husus düzeltildiğinde dahi taraf defterleri mutabık olmamaktadır. Mahkemece alanında uzman bir mali müşavir bilirkişiden, tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak, dönemler itibariyle taraf defterlerindeki mutabakatsızlığın nedeni tespit edilip, bir tarafın kayıtlarında yer almayan ya da farklı şekilde kaydedilmiş bulunan işleme ilişkin olarak varsa belgesinin de incelenerek buna göre kayıtlarda gerekli düzeltmeler yapılarak tarafların alacak ve borç durumları belirlenmek suretiyle rapor alındıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Bu nedenle mahkemece sonraki yılda da taraflar arasındaki ticari ilişkinin davam ettiği gözetilmeden sadece 2011 yılındaki tespitlere ve dolayısıyla eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/12/2021