Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/554 E. 2021/1442 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/554
KARAR NO: 2021/1442
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2018
NUMARASI: 2014/249 Esas – 2018/698 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili bankaya devren birleştirilen … A.Ş. ile dava dışı … AŞ arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinde davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla yer aldıklarını, asıl kredi borçlusu şirket lehine muhatap … Paz.AŞ’ne 1.100,00 TL bedelli teminat mektubu verildiğini, sözleşme hükümlerine aykırı davranılması ve teminat mektup komisyon bedellerinin zamanında ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek noter kanalıyla borçlulara ihtarname keşide edildiğini, teminat mektubu komisyon alacağının tahsili ve iade edilmeyen teminat mektup bedelinin deposu için girişilen icra takibinin davalıların itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 27.04.2015 tarihli dilekçesinde, dava konusu 30.09.1997 tarihli 1.100,00 TL bedelli teminat mektubunun davadan sonra 26.01.2015 tarihinde risk çıkışı yapıldığını, bu teminat mektubu ile ilgili gayrinakit depo talebinin sonaerdiğini belirtmiştir.
CEVAP: Davalılar, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucunda, somut olayda, davacı ile devren birleşen … A.Ş. Bakırköy Şubesi ile dava dışı asıl borçlu … A.Ş. (… A.Ş.) arasında 11 adet toplam 2.774.75 TL tutarlı Genel Kredi ve limit artırım sözleşmesi akdedildiği, davalılardan …’ın akdedilen tüm Genel Kredi Sözleşmelerinde müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, davalılardan …’nin 17/04/1998, 12/05/1997 ve 17/04/1997 tarihli Genel Kredi Sözleşmelerinde müşterek borlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, asıl borçlu lehine düzenlenen teminat mektubunun 30/09/1997 tarihinde düzenlendiği, davalılardan …’ın yalnız 21/12/1992, 25/12/1992, 28/12/1992 tarihli Genel Kredi Sözleşmelerinde müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, düzenlenme tarihi itibariyle yeni kefil ve yeni Genel Kredi Sözleşmeleri kapsamında tanzim edilen teminat mektubunun deposundan ve komisyonundan davalı …’ın sorumlu tutulamayacağı, davalı … ve …’nin sorumluluğuna gidilebileceği, takip tarihi itibariyle davalılardan 627,00 TL komisyon, 2.306,84 TL işlemiş faiz ve 146,69 TL gider vergisi olmak üzere 3.080,53 TL talep edilebileceği, dava tarihinden sonra takip konusu gayrinakdi talebinin konusuz kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalılar … ve …’nin takibe itirazlarının 627,00 TL asıl alacak, 2.306,84 TL işlemiş faiz ve 146,69 TL gider vergisi olmak üzere toplam 3.080,53 TL yönünden iptaline ve takibin asıl alacağa %72 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i gider vergisi yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, nakdi alacak likit ve itiraz haksız olduğundan %20’si oranında 616,10 TL inkar tazminatının davalılar … ve …’den tahsili ile davacıya verilmesine, takip tarihi itibariyle mer’i olan 1.100,00 TL’lik teminat mektubunun dava tarihinden sonra 26/01/2015 tarihinde risk çıkışının yapıldığı anlaşılmakla bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davalı …’a yönelik davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde bildirdiği adrese yapılan tebligat geçerli olduğu gibi, komisyon oranlarının uygulanması yönünden sözleşme hükümleri gereğince borçlulara tebligat yapılmasının zorunlu olmadığını, kabul edilen %72 temerrüt faizi oranına göre takibin devamına karar verildiğini, oysa talep edilen temerrüt faizi oranının %105 olduğunu, davalı …’a yönelik davanın reddinin doğru olmadığını, davalıların imzasının bulunduğu tüm kredi sözleşmelerine göre, teminat mektup komisyon bedellerinden davalıların sorumlu olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı teminat mektubu komisyon alacağın tahsili ve meri teminat mektup bedelinin deposu istemli başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın davalılar … ve … yönünden kısmen kabulüne, diğer davalı … yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, asıl borçlu kredi lehtarı … AŞ (Eski unvanı … AŞ) ile devredilen … AŞ arasında, TL ve döviz cinsinden olmak üzere 1992 tarihinde 4 adet; 1993 tarihinde 2 adet; 1994 tarihinde 3 adet; 1995 tarihinde 1 adet; 1997 tarihinde 2 adet ve 1998 tarihinde 1 adet olmak üzere genel kredi ve ek sözleşmelerin imzalandığı, bu sözleşmelerin tümünde davalı …’ın; 21.12.1992 tarihli olan 150.000 DEM ve 700 TL limitli kredi sözleşmelerinde davalı …’ın; 17.04.1997 tarihli 650.000 DEM, 12.05.1997 tarihli 350.000 DEM ve 17.04.1998 tarihli 89.983 TL bedelli kredi sözleşmelerinde davalı …’in kefaletinin bulunduğu, dava konusu 1.100 TL bedelli 1 adet teminat mektubun 30.09.1997 tarihinde verildiği dosya kapsamından sabit olmakla, dava konusu teminat mektubunun davalı …’ın kefaletinin bulunduğu kredi sözleşmesinden kaynaklandığını ispatla yükümlü olan davacının bu iddiasını dosya kapsamı itibariyle ispatlayamadığından teminat mektubunun düzenleme tarihine göre, bu davalının sorumluluğuna gidilmemesinde isabetsizlik yoktur. Dava konusu teminat mektubunun davadan sonra iade edildiği ihtilafsız olup, uyuşmazlık, meri teminat mektuplarına uygulanacak komisyon oranları noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 37.1. maddesinde, “İşbu sözleşme gereğince müşteri lehine verilen ve verilecek teminat mektubu ve kontrgaranti, kefalet, diğer garantiler, kabul avaller için, bunların iptali veya bankanın ibrasına kadar, üç aylık devreler için yetkili merciler tarafından saptanan veya sonradan değiştirilecek olan hadlerin en yükseğini geçmemek koşuluyla veya serbesti tanınması halinde, banka tarafından saptanan ve müşteri tarafından kabul edilerek istek mektubuna yazılacak oran üzerinden komisyon ve bu komisyonun gider vergisini, damga vergisini, diğer vergi, resim ve masrafları, İç ve dış muhabir komisyon ve masrafları ödemeyi kabul ve taahhüt eder Müşterinin bu yönde ilerde hiçbir iddia, itiraz ve şikayet hakkı olmayacaktır” denilmiştir. Aynı sözleşmenin 37.2 maddesinde; “ her komisyon devresinin başı tam devre sayılır.” ;37.3 maddesinde ise; “Belirli vadeli teminat mektuplarının komisyonlarını yürürlükteki usullere göre tamamen peşin olarak, vadesiz mektupların komisyonlarını ise iadesine kadar devam etmek üzere üçer aylık peşin olarak hesap ve tahsile” denilmiştir. Bu durumda, davacının teminat mektuplarına uç aylık devreler için minimum 30,00 TL uygulayabilmesi için dava dışı asıl borçlu şirkete istek mektubu yazarak bildirimde bulunması ve asıl borçlunun da bunu kabul etmesi gerekir (Emsal bkz. Yargıtay 19. HD, 25.09.2013 tarih, 2013/9937 Esas-2013/14687 K. sayılı ilamı). Başka bir ifadeyle, davacı tarafın, sözleşmedeki komisyon artırım yetkisinin hukuki sonuç doğurması için, kredi borçlusu şirkete ihbar edilmesi icap eder. Bu hususta davacı tarafça dosyaya herhangi bir delil ibraz edilmediğinden davacının bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Öte yandan, sözleşmede belirlenen adrese tebligat çıkarılması ve tebliğ edilememesi halinde de temerrüdün gerçekleşeceğine dair hüküm konulmuş olması halinde İİK’nın 68/b maddesi uyarınca asıl borçlu yönünden temerrüt oluşur ise de, bu hükmün kefil yönünden uygulanması mümkün değildir. Buna göre, kefilin daha önce temerrüde düşürüldüğü ispat edilemediğine göre kefilin takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince, rapor esas alınarak karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gibi, kredi sözleşmesinin temerrüt faizini düzenleyen 44.2 m. uyarınca, temerrüt faiz oranının, yetkili mercilerce veya bankaca tespit edilmiş ….en yüksek genel kredi faiz oranına veya ileride artırıldığı takdirde bunlardan artmış en yüksek kredi faiz oranına 50 puan ilave edilmek suretiyle bulunacağı kabul edildiği, hesap kat tarihi itibariyle bankanın akdi faizinin yıllık %22 olduğu, sözleşmenin 44.2 maddesine göre, bu oranın 50 puan fazlasının temerrüt faizi olarak uygulanması gerektiği ve yıllık %22 oranına 50 puan eklenerek temerrüt faizinin yıllık %72 olarak uygulanmasında sözleşmeye aykırılık bulunmamaktadır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 26/11/2021