Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/550 E. 2021/1387 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/550
KARAR NO: 2021/1387
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2019
NUMARASI: 2016/170 Esas – 2019/121 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil firmanın davalı firmadan alacaklı olduğunu, müvekkili ile davalı firma arasında tedarikçi sözleşmesinin söz konusu olduğunu, davalı www…com internet sitesi üzerinden birtakım malların satışını yaparken davacı müvekkil ise davalıca satış yapılan bu ürünlerden bazılarının tedarikinin sağlandığını, müvekkili yaklaşık 1 asırlık bir firma olarak kırtasiye ürünlerinin üretimi, pazarlama ve satış işleri ile iştigal etmekte ve elliden fazla ülkeye ihracat yaparak ülke ekonomisine de sektörü açısından önemli katkıların sağladığını, karşı yanın takipteki borca itirazının iptali gerektiğini, davalı ile müvekkili arasındaki sözleşme mucibi hesapları cari hesap ile tutulduğu ve davalı sözleşme mucibi yapması gereken ödemeleri sürekli geciktirmesi sözleşmenin 03/01/2022 made hükmüne rağmen ödemelerinde aksamaları sürekli hale getirmesi ile borçluya önelikle Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile borcunun ödemesi için 16/06/2015 tarihinde ihtar çekildiği ve ekinde cari hesap ekstresi de noter marifeti ile tebliğ edilerek 30.724,05 TL nin ödenmesinin talep edildiğini, söz konusu ihtarname muhataba 19/06/2015 tarihinde tebliğ edildiğini söz konusu keşide edilen ihtarnameden sonra davalı kısmi ödemeler yaparak en son cari hesap bakıyesini 6.726,07 TL rakamına kadar indirgediği ve bu arada hem sözleşme mucibi yapmasaı gereken ödemeleri süresinde yapmayarak sözleşmeye aykırı davarındığı ve hem de sürekli yeni siparişleri vermeye devam ederken kendi edimlerini ifada geikmeye devam ettiğini, müvekilince de ödemeler yapılmadığından siparişlerin haklı olarak yerine getirilmediğini, nihayeten davalının müvekkilince yollanan ihtarnameye sessiz kalması sonucu, daha sonra İstanbul … İcra Müd. … esas sayılı dosyası ile 18/08/2015 tarihinde icra takibine girişildiği, davalı hakkındaki ilamsız takibata girişilirken, meselenin borçlu tarafından da yeterli açıklıkta kavranabilmesi ve borcun kaynağının bilinebilmesi adına taraflara keşide edilen ihtarname sureti de icra dosyasına sunulduğu ve hem de diğer tarafa tebliğ de edildiğini, davalı haklarındaki takibe, edimlerini ifa da hiçbir vakit sebat etmediği sözleşmeye dayanarak sipariş gecikmelerinin gerekçesine dayalı ceza-i şart bahanesine sığınarak va haksız cezai şarta dayalı ve müvekkilice kabul edilmeyen kimi faturalarla borçtan kurtulmaya çabalayarak borçlarının olmadığı içerikli basit, dayanaksız, delildiz itirazda bulunarak takiplerin durmasına sebebiyet verdiğini, davalı haksız ve kendi edimlerini ifa etmezken işletmeye çalıştığı ceza-i şart müessesesine yasaklanarak bakiye borcunun naktini değil sözleşmeden dayalı fiili bir durum yaratarak kapama kolaylığını seçtiğini, bu hal müvekkili zararına sebbiyet verdiğini, oysa müvekkili taraf ticari defterlerini ve cari hesap ekstrelerini dayanak göstererek hukuki işlemlerin başlatıldığını, müvekkili ile borçlu arasındaki ticari faaliyetten kaynaklı oluşan borcun ödenmemesi için istenen faiz haddinin dahi hukuka uygun iken faiz oranına dahi itirazda bulunulduğunu, halbuki takip tarihinden sonra işleyecek olan %10.50’lik ticari faizinin fahiş görülmesi Merkez Bankası’nın kabul gören faiz oranları karşısında hukuken himaye görebilecek bir hal de olmadığını, aralarındaki ticari faaliyetten ötürü oluşan borca ve borcun ödenmemesi dahilinde hukuken istenebilecek olan ticari faizine itiraz etmekte kötü niyetin göstergesi olduğunu, davacı yanın itirazlarının haklı olup olmadığının dosyaya sunduğu dayanaksız itiraz evraklarına karşın iş bu huzurda açılması zorunda kalınan dava ile anlaşılacak olup bu süreç takibin ve alacağın tahsilini sürüncemede bırakmaya matuf kötüniyetli girişimi olarak kabul edilebilecek bir halin olduğunu, Tazminat Talepleri; davalının yukarıda arz ve izah edilenler dairesinde kötüniyetle hareket ediyor olmasının huzurda açılan dava ile anlaşılması muhakkak olup, müvekkili lehine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere hesap ve taktir edilecek icra inkar tazminatına da mahkum edilmesini talep ettiklerini, muteriz yanın iddiaları takibi geciktirmeye, alacağın tahsilini güç ve hatta ilamsız kılmaya yönelik kabul edilmesini ve yasanın böylesi bir girişim için öngördüğü tazminatına mahkum edilmesi de karşı açısından şüpheye hacet bırakmaksızın gerekli görülmesini, Neticeten; fazlaya dair takip ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla davalı borçlunun, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile yürütülen takipte, icra takibine konu alacağa ilişkin tüm itirazların iptaline, takibin, takip talebinde yazılı şartlarla aynen devamına, karşı yanın borca itirazının kötüniyetli olduğunun açık olmasıyla dosyanın alacağının %20’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili şirket aralarında mutabakata varıldığı Tedarikçi Sözleşmesi hükümleri gereğince çalışmakta olduklarını, müvekkili şirket davacıdan kırtasiye ürünleri satın almakta ve akabinde www…com adlı internet sitesinde tüketicilere sattığını, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında imzalanan Tedarikçi Sözleşmesinde ürünlerin teslimatının zamanında yapılmaması halinde tedarikçinin belirlenen cezai şart bedelini ödemeyi taahhüt ettiği hüküm altına alındığı halde, davacı şirketin sözleşmeye dayalı sipariş edilen ürünlerin geç tesliminden kaynaklanan cezai sorumluluğun faturalandırılmış olmasının ve söz konusu gecikme bedelinin davacı şirketin cari hesap alacağından mahsup edilmesinin davacı şirket tarafından hangi gerekçeyle kabul edilmediğini taraflarınca anlaşılamadığını, davacı şirket sözleşmeye dayalı sipariş edilen ürünlerin geç tesliminden kaynaklanan cezai sorumluluğu müvekkili şirket tarafından taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı olarak faturalandırıldığını, söz konusu gecikme bedeli olan 3.766,95 TL alacaklının cari hesap alacağı tutarından mahsup edildiğini, gecikme bedelinin mahsup edildiğine ilişkin fatura 01.04.2016 tarihli cevap dilekçesinin sunulduğunu, müvekkili şirketin kayıtlarından yapılan incelemeler sonucunda gecikme bedeli mahsup edilmesi sonucu davacıya 2.915,24 TL borcu olduğunu, şirket stoklarında yer alan kayıtlarda ise 5.938,89 TL bedelinde ürünün yer aldığını, söz konusu borç tutarının davacı şirkete ödenmesi ve stoklardaki ürünlerin iade edilmesi durumunda müvekkili şirketin toplamda 3.023,65 TL alacaklı duruma geçeceğini, bu sebeple, müvekkili şirket tarafından ileride alacaklı duruma düşmeyi engellemek sebebiyle dava konusu borca itiraz edildiğini, Neticeten: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve re’sen Sayın mahkemenin göz önüne alınacağı nedenlerle; haksız ikame edilen davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet alacağının davalı tarafça ödenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” Taraflar arasındaki hukuki ihtilaf davacı yanın, 18.08.2015 tarihinde davalı borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile; 6.726,07 TL tutarlı alacağı için icra takibi başlatması karşısında, davalı yanın takibe itiraz etmesi üzerine çıkmış bulunduğu, dava dosyası incelemelerimizde taraflar arasında Tedarikçi Sözleşmesi akdedilmiş olduğu, davalı www…com internet sitesi üzerinden birtakım malların satışını yaparken davacı firma ise davalıca satış yapılan bu ürünlerden bazılarının tedariki’nin sağlandığı, davalı ile davacı arasındaki sözleşme mucibi hesapları cari hesap ile tutulduğu ve davalı sözleşme mucibi yapması gereken ödemleri sürekli geciktirmesi, sözleşmenin 3.1.22 madde hükmüne rağmen ödemelerinde aksamaları sürekli hale getirmesi ile davalıya Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borcunun ödemesi için 16.06.2015 tarihinde ihtar çekildiği ve ekinde cari hesap ekstresi de noter marifeti ile tebliğ edilerek 30.724,05 TL’nin ödenmesinin talep edildiği, söz konusu ihtarname davalı yana 19.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı yana ait incelenen 2015 – 2016 yıllarına ait ticari defterlerinde, davacı yan ile aralarında bir ticari ilişkinin mevcut olduğu, davalı yanın incelenen kendi ticari defterlerinde davacı yana 18.08.2015 takip tarihi itibariyle 2.915,24 TL, 01.12.2016 tarihi itibariyle ise 2.909,68 TL borçlu olduğu tespit edildiği, Davacı yanın incelenen kendi ticari defterlerinde davalı yandan 18.08.2015 takip tarihi itibariyle 6.726,07 TL alacaklı olduğu, davalı yanın incelenen kendi ticari defterlerinde davacı yana 18.08.2015 takip tarihi itibariyle 2.915,24 TL, 01.12.2016 tarihi itibariyle ise 2.909,68 TL borçlu olduğu, tarafların cari hesap farklılık tutarnın (6.726,07 TL-2.909,68 TL=) 3.816,56 TL olduğu tespit edilmiştir. İş bu cari hesap farklılığının ise aşağıdaki tablodaki 3.812,46 TL tutarlı fatura ve gecikme bedeli kaydının davalı yan ticari defterlerinde kayıtlı olup, davacı yan ticari defterlerinde kayıtlı olmadığından kaynaklandığı, davalı yan 3.766,95 TL tutarlı gecikme bedelini neye göre hesapladığını ve düzeldiği faturaların davacı yana teslimini ispatla mükellef olup, dosyada buna ilişkin herhangi bir belge ve verinin mevcut olmadığı, davalı yan kayıtlarının ispsata muhtaç olduğu, davacı yanın incelenen kendi ticari defterlerinde davalı yandan 18.08.2015 takip tarihi itibariyle 6.726,07 TL alacaklı olduğu, davalı yanın incelenen kendi ticari defterlerinde davacı yana 18.08.2015 takip tarihi itibariyle 2.915,24 TL, 01.12.2016 tarihi itibariyle ise 2.909,68 TL borçlu olduğu, tarafların cari hesap farklılık tutarnın (6.726,07 TL-2.909,68 TL=) 3.816,56 TL olduğu tespit edilmiş, İş bu cari hesap farklılığının ise aşağıdaki tablodaki 3.812,46 TL tutarlı fatura ve gecikme bedeli kaydının davalı yan ticari defterlerinde kayıtlı olup, davacı yan ticari defterlerinde kayıtlı olmadığından kaynaklandığı,3.6 Davalı yan yukarıdaki tablodaki 3.766,95 TL tutarlı gecikme bedelini neye göre hesapladığını ve düzeldiği faturaların davacı yana teslimini ispatla mükellef olup, dosyada buna ilişkin herhangi bir belge ve verinin mevcut olmadığı, davalı yan kayıtlarının ispsata muhtaç olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında imzalanan Tedarikçi Sözleşmesinin 3.1.4. Maddesinde ürünlerin teslimatının zamanında yapılmaması halinde tedarikçinin belirlenen “cezai şart bedelini” ödemeyi taahhüt ettiğinin hüküm altına alındığını, taraflar arasında, teslimatı gerçekleştirilmeyen veya zamanında teslim edilmeyen ürünlere ilişkin cezai şart oranının “teslim edilmeyen ürün tutarının yüzde otuzu çarpı geciken gün sayısı” şeklinde hesaplanacağının açıkça karşılıklı olarak kararlaştırıldığını, gerekçeli kararda her ne kadar “3.766,95 TL tutarlı gecikme bedelinin neye göre hesapladığını, düzenlediği faturaların davacı yana teslimi ispatla mükellef olup dosyada buna ilişkin herhangi bir belge ve verinin mevcut olmadığı” şeklinde hüküm kurulmuş ise de, söz konusu gecikme faturasının nasıl hesaplandığı ve neye istinaden kesildiğinin açıkça ortada olduğunu, kaldı ki gecikme cezasını içeren söz konusu faturanın davacı şirkete gönderildiğini, faturaya ilişkin bir itiraz mevcut ise faturanın iade edilmesi gerekmektedir ki, davacı tarafından anılı faturaya süresi içerisinde itiraz edilmediğinden söz konusu fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılacağının aşikar olduğunu, davalı Müvekkili Şirket tarafından dava kapsamındaki uyuşmazlığın temel sebebi olan 3.766,95 TL gecikme bedelini içerir 19.06.2015 tarihli 141243 seri numaralı fatura düzenlendiğini, gecikmeli olarak gönderilen ürünlere ilişkin fatura bilgileri ile teslimatta gecikilen gün sayılarını içerir tablo bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile sunulmuş ise de bu hususta mahkeme tarafından hüküm kurulurken değerlendirme yapılmadığını, 24.01.2019 tarihinde sunulan bilirkişi raporuna itiraz ve sunulan “Gecikmeli olarak gönderilen ürünlere ilişkin fatura bilgileri ile teslimatta gecikilen gün sayılarını içerir tablo” doğrultusunda eksik, hatalı ve açıklanmaya muhtaç hususlar yönünden ek rapor alınmasına yönelik talebi hususunda herhangi bir karar verilmeden nihai karar verilmiş olup gerekçeli kararda da bu husus hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, geç teslim edilen ürünlere ilişkin olarak davacının söz konusu ürünleri zamanında gönderdiğine ilişkin herhangi bir bilgi, belge, kayıt sunmadığını, süresinde teslim edilmeyen ürünler için ceza oranı teslim edilmeyen ürün tutarının yüzde otuzu çarpı geciken gün sayısı şeklinde hesaplanacağı hususunun da açıkça yazdığını, bu husustaki ispat yükü davacıda olup ürünlerin zamanında teslim edildiğini sevk irsaliyeleriyle ispatlamasının gerektiğini, hükme esas bilirkişi raporunda da açıkça da görüldüğü gibi davacı tarafından ürünlerin zamanında teslim edildiğine ilişkin herhangi bir sevk irsaliyesi, bilgi ve belgenin dosyaya sunulmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari(açık) hesaba dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının ürünleri geç teslim edip etmediği ve cazai şart koşullarının oluşup oluşmadığı, davacının alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Taraflar arasında tedarik sözleşmesi bulunduğu ihtilaf konusu değildir. Davacı tarafça, davalı muhataba keşide edilen ihtarname ile mutabık kalınan borcun ödenmesi istenmiş ve cezai şart faturalarının sözleşmeye aykırı olduğu ve kabul edilmediği bildirilmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında cari hesaba dayalı olarak 6.726,07 TL asıl alacak, 291,65 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 7.017,72 TL alacağın tahsili istemiyle ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur.Davacı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. Maddesine göre itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 6.726,07 TL alacağı bulunmaktadır. Taraf ticari defterlerindeki mutabakatsızlık, davalının, 19.06.2015 tarih ve 3.766,95 TL bedelli gecikme bedeli açıklamalı faturası ile 12,81 TL, 27,14 TL, 3,96 TL ve 1.60 TL olmak üzere toplam 3.812,46 TL tutarlı kayıtlarının davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklanmaktadır. Taraflar arasındaki tedarik sözleşmesinin 3.1.4 maddesinde, ürünün en geç 48 saat içinde sevk edilmesi gerektiği, teslimat yapılmaması halinde de “Tedarikçi Bilgi Formunda” belirtilen cezai bedelin ödeneceği düzenlenmiştir. Tedarikçi Bilgi Formunda ise maks. Teslim süresi 3 gün olarak belirlenmiş ve teslim süresinin aşılması durumunda teslim edilmeyen ürünler için ceza oranının teslim edilmeyen ürün tutarı ve geciken gün sayısının çarpımının %30’unun alınmasıyla hesaplanacağı düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 179/2. Maddesine göre, ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Davalı taraf bazı ürün teslimlerinin süresinde yapılmadığı ve bu nedenle ceza bedelinin mahsup edildiğini savunmuştur. Ancak söz konusu ürünler davalıya teslim edilmiştir. Bu halde davalının ürün tesliminin yanında ceza bedelini de isteyebilmesi için bu hakkından açıkça feragat etmemiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmemiş olması gerekir. Eldeki davada ise davalı geç teslim iddiasına konu ürünleri cezai şarta ilişkin haklarını saklı tutarak ihtirazi kayıtla teslim aldığını iddia ve ispat etmemiştir. Bu halde davalının cezai şart talep edebilmesi için ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmama şartı gerçekleşmediğinden davacı alacağından gecikme bedeline ilişkin davalı faturasının mahsubu mümkün değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 64/2. Maddesine göre , Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde tacirin bu yükümlülüğü belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması(belge yoksa kayıtta yoktur) ilkesine dayandırılmıştır. Buna göre, davalının defterinde kayıtlı olup da davacının defterinde kayıtlı olmayan tutarlara ilişkin olarak, bu kayıtlardan davacının sorumlu olmasını gerektiren bir sebep de ispatlanabilmiş değildir. Bu nedenle Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 119,84 TL harcın, alınması gerekli olan 479,38 TL harçtan mahsubu ile bakiye 359,54 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021