Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/55 E. 2020/209 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/55
KARAR NO: 2020/209
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2017
NUMARASI: 2016/1068 Esas – 2017/223 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Banka tarafından, … A.Ş lehine, diğer davalıların müteselsil kefaletiyle krediler kullandırıldığını, Beyoğlu … Noterliği’nin 05.05.2010 tarihli ihtarnamesi borçlulara tebliğ edilmişse de borç ödenmediğinden, borçlular hakkında İst. … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalıların itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalı borçluların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazlarının iptali ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı takibin devamını, davalı borçlular aleyhine %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında, “Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 08-12-44-45 temerrüde ilişkin faiz oranı temerrüd tarihi yürürlükte bulunan en yüksek faiz oranı olan %50 ilave oranı ile temerrüt faizinin istenebileceği davacı bankanın en yüksek kredi faiz oranı %66 olup, 1/2 ilavede davacı bankanın %99 oranında temerrüt faizi isteyebileceği yine davacı bankanın temerrüt tarihi olan 12.05.2010 tarihine kadar %36 akti faiz talep edebileceği mahkememizin kabulündedir. Dosyada alınan bilirkişi raporu İstanbul … İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyası bu dosya kapsamı itibariyle davacının davalından tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla 2.710.553,66-TL asıl alacak 344.240,31-TL işlemiş faiz, 14.535,34-TL BSMV, 1.511,48-TL masraf olmak üzere toplam 3.070.840,79-TL talep edebileceği alacağın likit ve hesaplanabilir olması nedeniyle icra inkar tazminatının kabulüne, gayri nakdi kredi yönünden sözleşme ile davalının sorumluluğuna ilişkin açık bir beyan bulunmadığından gayri nakdi alacağın depo talebinin reddine ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mer’i teminat mektubu risklerinden kaynaklanan gayrinakit alacaklarının davalı borçludan talep edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını, davalının müteselsil kefaleti ile kullandırılan kredilerin teminat mektubu, garanti, kontragaranti kredisi olarak açılabileceği ve müteselsil kefillerin açılan kredilerden sorumlu olacağının genel kredi sözleşmelerinde hüküm altına alındığını, genel kredi sözleşmesine göre nakit kredilerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle gayrinakit olarak kullandırılmış olan krediler de dahil olmak üzere tüm kredi hesaplarını kat ederek kullandırılan gayrinakit kredilerin nakit olarak depo edilmesini talep edebileceğini, dava tarihi itibariyle toplam 707.315,00-TL teminat mektup bedellerinden oluşan gayrinakit kredilerin davalı müteselsil kefilden talep edilmesinde, alacaklı bankanın haklı olduğu bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, müteselsil kefillerin gayrinakit olarak kullandırılan kredilerden sorumlu olacağının yerleşik içtihatlarda da belirtildiğini ve yerel mahkemenin bu kararının Yargıtay içtihatlarına da aykırı olduğunu, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı nakdi ve gayri nakdi kredi alacağının kefilden tahsili istemi ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalı kefilin teminat mektubu verilmesi ile oluşan gayri nakdi risk nedeniyle, meri teminat mektubu bedellerini depo sorumluluğu olup olmadığı noktasındadır. Genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmelerinin imzalanmasından sonra dava dışı asıl borçlu lehine davacı banka tarafından gayrinakdi kredi olarak 26/10/2004 tarihinden 29/09/2009 tarihine kadar muhtelif tarihli ve halen mer’i olan teminat mektubu bedeli toplamı 707.315,00 TL bedelli teminat mektubu verilmiştir. Kredi sözleşmeleri ile kefalet sözleşmeleri tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 483. Maddesine göre; kefalet, bir kimsenin, borçlunun akdettiği borcun edasını alacaklıya karşı taahhüt etmesidir. Aynı Kanun’un 487. Maddesine göre ise; kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil sıfatla borcun ifasını deruhde etmiş ise, alacaklı asıl borçluya müracaat etmeden kefili takip edebilir. Davalı tarafından müteselsil kefil olun genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi gereğince asıl borçlu lehine verilen teminat mektubu da kefalet kapsamında bulunmaktadır. Bununla birlikte banka ile asıl borçlu müşterisi arasında imzalanan davalınında kefil olarak imzaladığı 26/03/2004 genel kredi sözleşmesinin 35. Maddesinde, 26/06/2008 tarihli genel kredi sözleşmesinin 13. maddesinde bankaca istenildiği zaman asıl borçlu/müşteri tarafından teminat mektubu miktarlarının bankaya depo edileceği taahhüt edilmiştir. Ayrıca 26/03/2004 genel kredi sözleşmesinin 25. Maddesinde, 26/06/2008 tarihli genel kredi sözleşmesinin 36. maddesinde müteselsil kefilin kredi borçlusunun bankaya karşı borçlardan kefalet limiti dahilinde sorumlu olacağı belirtilmiştir. Ancak kural olarak kefil, asıl borçlunun bankaya karşı tüm yükümlülüklerini değil fakat bankanın teminat mektubu bedelini muhataba tazmin etmesi hâlinde bu bedeli ödemeyi borçlanmaktadır. Zira henüz tazmin edilmeyen mektup bedelinin depo edilmesinin borçlusu kefil değil lehine teminat mektubu verilen asıl kredi borçlusudur (Reisoğlu, Seza: Türk Kefalet Hukuku, Ankara, 2013, s. 219). Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun12.03.2020 Tarih, 2017/11-36 Esas ve 2020/290 Karar sayılı ilamında; kefil olunan gayrinakdi kredi nedeniyle asıl borçlunun yükümlülüklerinin kefilin kendi hakkında da uygulanacağını genel bir ifade ile kabul etmesinin, kefili, teminat mektubu bedelini depo etme yükümlülüğü altına soktuğunu iddia etmenin, kanun koyucunun kefili koruma amacı ile çeliştiğine, zira kefaletin kendisi tıpkı depo gibi bir teminat olduğundan ve kefil açıkça teminat mektubunun bedelini ayrı bir garanti sözleşmesi ile garanti etmedikçe kefilin iradesinin dar olarak yorumlanmasının uygun olacağına, bu durumda davacının müteselsil kefil olarak imzaladığı sözleşmede açıkça teminat mektubunun bedelini depo etme yükümlülüğü bulunmadığından depo talebinden kefilin sorumlu olmadığının kabulü gerektiğine karar vermiştir. Gerek bilirkişi raporunda gerekse davacı vekilince istinaf dilekçesinde dayanılan sözleşme maddelerinde, halen mer’i bulunan teminat mektuplarından oluşan gayri nakdi kredinin depo edilmesinden asıl kredi borçlusunun yanı sıra davalı müteselsil kefilin de sorumlu olacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle teminat mektubu tutarlarının depo edilmesinin davalı kefilden talep edilmesi mümkün değildir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, Dairemiz Yazıişleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/10/2020