Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/545 E. 2021/1432 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/545
KARAR NO: 2021/1432
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2018
NUMARASI: 2016/270 Esas – 2018/1077 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından …, … Ltd. Şti. İle …’ın mirasçıları olan … ve … hakkında İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1425 D.İş ve 2015/1435 K ile ihtiyati tedbir kararı alındığını, …’ın 06.04.2013 tarihinde vefat ettiğini, vefat ettikten sonra şirketteki hisselerinin 19.04.2013 tarihinde mirasçı … ve …’e payları oranında intikal ettiğini, … ve … kendilerine intikal etmiş olan hisse paylarını …’a devrederek ortaklıktan ayrıldığını, muris …’ın daha önce çekilen krediye kefil olduğunu, bu kredinin sağlığı zamanında ödendiğini, murisin ölümünden sonra yeni bir kredi çıkarıldığını, bu krediye de kefil olarak gösterildiğini, müvekkiller hakkında icra takibine girdiğini, murisin …’ın vefat ettiği tarihte herhangi bir borcunun olmadığını belirterek davalının haksız ve kötü niyetli icra takibi yapmış olması nedeni ile dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere, kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın haksız ve kötü niyetli açıldığından davanın reddi gerektiğini, müvekkil banka ile … (…) ve … Ltd. Şti. arasında 25.01.2010 tarihinde “Grup Genel Kredi Sözleşmesi” imzalandığını, …’ın da İşbu Sözleşmeyi “Müteselsil Kefil” olarak imzaladığını, müvekkili Banka İle adı geçen şahıslar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi tahtında adı geçen krediler kullandırıldığını, Çerçeve Sözleşme olan GKS tahtında Müvekkil Banka tarafından; … lehine 3. Şahıslara 10.06.2014 tarihli 70.000,00-TL bedelli 22.07.2014 Tarihli 50.000,00-TL bedelli Teminat Mektupları düzenlenerek muhataplarına verildiğini, söz konusu mektuplar, muhatapları tarafından 10.06.2014 ve 22.07.2014 tarihlerinde tazmin edildiğini, tazmin olan mektuplardan kaynaklanan borçlar ödenmediğinden tahsilinde adı geçenlerin borcunun mahsup edilmek üzere müvekkil Banka’ya verilen kambiyo senedi hakkında takip İşlemi başlanıldığını, bu çerçevede Kefil/avalist …’ın mirasçıları olan davacılar hakkında takip işlemi başlatıldığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dava konusu edilen teminat mektuplarının, müşterek borçlu müteselsil kefili olan …’ın ölümünden sonra düzenlendiği taraflar arasında çekişme konusu olmayıp, uyuşmazlık, müteselsil kefilin ölümünden sonra düzenlenen teminat mektuplarından mirasçılarının sorumlu olup olmayacakları noktasında toplanmaktadır. Kural olarak kefilin ölümü onun kefalet borcunu ortadan kaldırmaz ve bu borç mirasçılarına geçer. Öte yandan Türk Medeni Kanunu’nun 599/1.maddesi hükmüne göre, külli halefiyet prensipleri çerçevesinde murisin tüm hak ve alacakları –aktif ve pasiften oluşan tereke- mirasçılara intikal eder. Somut olayda, …, kredi sözleşmesini sağlığında müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olup, ölümünden sonra mirasçılar murisleri kefilin öldüğünü bankaya bildirmedikleri gibi mirası da reddetmemişlerdir. Genel kredi sözleşmelerinin çerçeve anlaşması niteliğinde olduğu gözetilerek, külli halefiyet ilkeleri gereğince, …’ın kefalet borcundan dolayı mirasçıları olan davacıların sorumlu olduğu kanaati hasıl olmakla davanın reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Muris …, 06.04.2013 tarihinde vefat etmiş olup, vefat ettikten sonra şirketteki hisselerinin 19.04.2013 tarihinde Beyoğlu …Noterliğinde mirasçı … ve …’e payları oranında intikal ettiğini, 30.04.2013 tarihinde yine Beyoğlu …Noterliğinde … ve …’ün kendilerine intikal etmiş olan hisse paylarını …’a devrederek ortaklıktan ayrıldıklarını, muris …’ın, daha önce çekilen krediye kefil olmuş olup banka tarafından teminat senedi istenilmesi nedeniyle Muris …’ın aval veren olduğu bir senet alındığını, kefil olunan bu kredinin, …’ın sağlığında ödenerek sona erdiğini, …, vefat ettikten sonra yeni bir kredi çıkarılmış ve bu krediye de kefil olduğunun gösterilmiş olduğunu, ancak murisin bu kredi için herhangi bir imzasının veya beyanının alınmadığını, kaldı ki, kredinin çekildiği tarihte murisin hayatta olmadığını, bu krediye de murisin kefil olduğu gösterilerek mirasçı müvekkilleri hakkında icra takibine girişildiğini, kredi borcunun ödenmediği gerekçesiyle Beyoğlu …Noterliği tarafından hesap kat ihtarnamesinin … ve … Ltd. Şti. adına çekildiğini, ancak davacılar adına hesap katının bulunmadığını, muris …’ın vefat ettiği tarihte herhangi bir borcunun söz konusu olmadığını, daha önce çekilen kredi için banka tarafından alınan teminat senetlerinin, muris vefat ettikten sonra çekilen başka bir krediye teminat olarak gösterilerek paraya çevrilmeye çalışıldığını, yapılmış olan icra takibinde borcun kaynağı … A.Ş. … ve … teminat numaralı, bedelleri 70.000,00 TL ve 50.000,00 TL olan teminat mektubu olduğunu ve bu teminatların verilme tarihlerinin 27.06.2014 ve 31.12.2014, ödeme tarihlerinin ise 10.06.2015 ve 22.07.2015 tarihi olduğunu, borç sona erdikten sonra …’ın vefat etmiş olduğu tarihte çekilen kredi ve verilen teminat mektupları için kefilliğin devam etmesinin söz konusu olmadığını, ayrıca davacıların ve murisin şirkete ortaklıklarının da söz konusu olmadığını, verilmiş olan teminat senedinin, kredi borcunun bitmiş olması nedeniyle ahlak ve iyiniyet kuralları çerçevesinde borçlulara teslim edilmesi gerekirken davalı banka tarafından paraya çevrilmeye çalışıldığını, bankanın müşterilerine kredi kullandırırken gerekli araştırmayı yapmakla yükümlü olduğunu, kredinin tahsil edilemediği durumlarda borçludan sonra kefile başvurulması gerektiğini, bu nedenle kefillerin durumunu kontrol etmekle yükümlü olduğunu, bu nedenlerle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, murisin kefili olduğu genel kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti(menfi tespit) davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, murisin kefaleti nedeniyle, kefalet sorumluluğu bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davalı banka ile dava dışı … ve … Ltd. Şti. Arasında 25.01.2010 tarihinde imzalanan Grup Genel Kredi Sözleşmesine davacıların murisi … 750.000,00 TL limitle kefil olmuştur. Kefil … 06.04.2013 tarihinde vefat etmiş ve geriye mirasçı olarak kızları olan davacılar … ve … kalmıştır. Dava dışı …’in, … A.Ş.’ye olan borçlarının teminatı olarak 22.07.2014 tanzim tarihli ve 22.07.2015 tarihine kadar süreli 50.000,00 TL bedelli, … nolu teminat mektubu ile 10.06.2014 tanzim tarihli ve 10.06.2014 tarihine kadar süreli 70.000,00 TL bedelli, 058-VT-… nolu teminat mektubu nakde çevrilerek ödenmiştir. Teminat mektuplarının ödenmesiyle nakde dönüşen gayri nakdi kredi alacağı 120.000,00 TL yönünden hesap kat edilmiş ve Beyoğlu … Noterliği’nin 06.08.2015 tarih ve … YN’lu hesap kat ihtarı tanzim edilmiştir. Davalı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu ve diğer borçlular hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 25.01.2010 tarihinde … tarafından davalı banka lehine keşide edilen, muris …’ın ise aval veren olduğu 31.08.2015 vadeli ve 750.000,00 TL bedelli senede dayalı olarak 122.767,43 TL’nin tahsili istemiyle kambiyo senetlerine mahsusu haciz yoluyla takip başlatılmıştır. Davacı taraf, takibe konu kredi borcunun murisin ölümünden sonra doğduğu ve davacıların borçtan sorumlu olmadıklarından bahisle eldeki menfi tespit davasını açmıştır. Davacıların murisi, kredi borçlusunun bankaya karşı doğmuş ve doğacak bütün borçlarını kapsar şekilde 750.000,00 TL limitle kefil olmuştur. Dava dışı firmalara kullandırılan krediler genel kredi sözleşmesi şeklinde imzalanmış olup, sözleşmedeki limite kadar farklı tarihlerde kredi kullandırılması mümkündür. Her kredi tahsisinde yeni bir kredi sözleşmesi imzalanmasına gerek yoktur. Kefilin ölümü, kefalet sözleşmesini sona erdiren nedenler arasında değildir. Bu kapsamda kural olarak kefilin ölümü kefalet borcunu sona erdirmez; mirası reddetmemiş olan mirasçılar borçtan sorumludur. Takibe konu borcun temelinde 25.01.2010 tarihinde imzalanan Grup Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca verilen teminat mektuplarının nakde çevrilmesi olup, teminatların nakde çevrilmesiyle gayri nakdi alacak, nakdi alacağa dönüşmüştür. 6098 sayılı TBK’nın 599/1. maddesinde, gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali durumunun, kefalet sırasında kefilin iyiniyetle varsaydığından çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa, kefil alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doğmadığı sürece her zaman kefalet sözleşmesinden dönebileceği düzenlenmiştir. Her ne kadar murisin ölüm tarihinden sonra teminat mektupları verilmiş ise de, muris dava dışı … ve … Ltd. Şti.’nin davalı bankaya karşı doğacak borçlarına da kefil olmuş olup, kefalet ölümle sona ermediğinden ve kefaletten dönüldüğüne ilişkin davalı bankaya yazılı bir bildirimde de bulunulmadığından davacı mirasçıların kefalet nedeniyle sorumlulukları devam etmektedir. Ayrıca lehine kefil olunan şirket hisselerinin devredilmesi de kefaleti sona erdiren bir sebep değildir. Alınan bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere, takibe konu edilen borç, kredi borçlusu dava dışı …’in, … A.Ş.’ye olan borçlarının teminatı olarak verilen ve nakde çevrilen teminat mektuplarından kaynaklanmakta olup alacak tutarı 122.958,37 TL olarak hesaplanmıştır. Bunun yanı sıra İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 25.01.2010 tarihinde … tarafından davalı banka lehine keşide edilen, muris …’ın ise aval veren olduğu 31.08.2015 vadeli ve 750.000,00 TL bedelli senede dayalı olarak 122.767,43 TL’nin tahsili istemiyle takip başlatılmıştır. Bu halde davacılar gerek kefalet nedeniyle gerekse de takibe konu bono nedeniyle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla kredi borcundan dolayı davalı bankaya karşı sorumludur. Kredi borcu ödenmediğine ve borcu sona erdiren başka bir neden de bulunmadığına göre Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacılar tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021