Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/539 E. 2022/9 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/539
KARAR NO: 2022/9
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/03/2019
NUMARASI: 2014/822 Esas-2019/182 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/01/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı, birleşen davalarda davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL DAVA: Davacı vekili; taraflar arasında 30.07.2004 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede, davalının alıcı, müvekkilinin satıcı konumunda olup, davalı kendi nam ve hesabına işleteceği mağazada … isim ve tabelası altında müvekkilinden satın alacağı ürünleri müvekkilimin diğer mağaza zincir ve konseptine uygun olarak pazarlama ve satma hak ve yükümlülüğü altına girdiği ve sadece … den satın aldığı ürünleri … mağazasında satacak olup, bunun dışında …in yazılı onayı olmaksızın başkaca hiçbir firmanın ürünlerini … Mağazasında pazarlayamacağı ve satamayacağı, sözleşme bölgesinde piyasa ihtiyaçlarını zamanında ve eksiksiz karşılamak için … Mağazalar Zinciri Konseptine uygun alarak yeteri kadar ürün stoku bulundurmak ve iş yerini her an faal tutmak zorunda olduğu, davalının sözleşmeye aykırı olarak, yeterli ürün stoku bulundurmadığı ve … Mağazalar zinciri konseptine aykırı tutum ve davranış içine girdiği, müvekkili dışında başka firmalara ait ürünleri sattığı, müvekkilinin tüm uyarı ve ikazlarına karşın davalının sözleşmeye aykırı davranışlarına devam etmesi nedeniyle 11.09.2009 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini belirterek, feshin haklı olduğunun tespitine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000 TL kar mahrumiyeti alacağı ve sözleşmenin imzalanmasıyla davalıya verilen ilk dekorasyon için 10.000 TL’den oluşan maddi tazminatın ve davalının tüketiciler nezdinde müvekkilinin ismini lekelemesi nedeniyle 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 30.01.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle; 30.000 TL olan kar mahrumiyeti talebini 6.200 TL artırarak 36.200 TL’ye yükseltmiş ve toplam 36.200 TL kar mahrumiyeti alacağı ile diğer taleplerine dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasını istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının fesih ihtarında dayandığı fesih nedenlerini dava dilekçesinde genişlettiği gibi ileri sürdüğü iddiaların haksız olduğu, müvekkilinin sadece davacıdan satın aldığı ürünleri sattığı, başka firma ürünlerini … mağazasında satmadığı, yeteri kadar stok bulundurduğu, müvekkilinin başka bir yerde yeni bir mağaza açacak olması nedeniyle davacının sözleşmeyi haksız feshettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA (2010/809 ESAS): Davacı … vekili, sözleşmenin davacı tarafından haksız feshedilmesi nedeniyle 25. maddesinde belirtilen cezai şart alacağının doğduğu, anılan maddede, taraflardan birinin haklı nedene dayanmayan feshi veya haklı nedeni kanıtlayamaması halinde diğer tarafın zararları yanında ayrıca 250.000 USD cezai şart ödeyeceğinin hükme bağlandığı ayrıca davacıdan 8.004,00 TL cari hesap alacağının da bulunduğunu ileri sürerek 8.004,00 TL cari hesap alacağı ile 250.000 USD cezai şart alacağının ödeme tarihindeki TL karşılığının faiziyle birlikte davaladın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevabında, davacının sözleşmeye aykırı davrandığı, e- posta ile uyarı yazıları gönderilmesine rağmen aykırılığı gidermemesi nedeniyle feshin haklı olduğunu belirterek davanın reddine verilmesini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA (2010/781 ESAS): Davacı …vekili, sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedilmesinden sonra müvekkilinin stokta bulunan ürünleri satma olanağının kalmadığı, taraflar arasındaki 04.02.2010 tarihli protokol ile bayiilik konusu mağazada bulunan …’e ait logo ve tabelanın tarafların anlaşması doğrultusunda yeniden asılmamak üzere indirildiği ve … yetkilisine teslim edildiği yine mağazada bulunan …’e ait ve yıl sonu itibarıyla yapılan sayım sonucu listelenen ürünlerin sayısal ve parasal olarak %70’i davalının müvekkiline fatura ettiği bedel üzerinden davalı tarafından iade alınacağı ve bedeli için müvekkiline sayımın bittiği tarihten itibaren en geç 120 günlük ödeme tarihli çeklerin verileceğinin kararlaştırıldığı ancak davalının bu hüküm gereğini yerine getirmediği, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/47 D.İş sayılı dosyasıyla tespit yaptırılarak ambalajında bozukluk bulunmayan ürünler ile ilgili fatura düzenlenerek ihtarname ekinde davalıya gönderilmesine rağmen ürünlerin iade alınmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 185.195,56 TLve KDV’sinin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; sözleşmenin 25. maddesinde açıkça, maddede sayılan nedenlerle sona ermesi ya da feshedilmesi halinde davacının elinde kalan ürünlerin ambalaj ve ürünün bozuk olmaması ve müvekkilinin (satıcının) kabulü ile müvekkilinin fatura ettiği rakamlar üzerinden iade alınacağının kararlaştırıldığı, buna göre, iadenin müvekkilinin kabulüne bağlandığı ayrıca müvekkili tarafından fatura edilen rakamlar üzerinden iade alınacağı dolayısıyla davacının gönderdiği fatura bedelleri üzerinden iade alınmasının mümkün olmadığı kaldı ki davacının dayandığı protokolün taraflarına tebliğ edilmediği gibi davacının protokol gereği yükümlendiği edimi yerine getirmediğinden müvekkilinden talepte bulunamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları doğrultusuda; davalı birleşen davacı …nin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinden talimatla alınan 02/01/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, taraflar arasındaki sözleşmenin feshinin haklı fesih şartlarını taşımadığı, taraflar arasındaki ilişkinin olağan feshe göre çözümlenebileceği, birleşen davacının cari hesap bakiyesi ve faturalar yönünden talep ettiği bedelin cari hesap kayıtlarına göre birleşen davalıya kesilen iade faturasından kaynaklandığı ancak bu iade faturalarının davacı tarafça kabul edilmediği ve iade faturalarına konu malların davalı birleşen davacı stoklarında bulunduğunun bildirildiği, davacı- birleşen davalı şirketin, ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için alınan 26/05/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda ise, davalı birleşen davacının başka firmalardan mal aldığı yönündeki iddialara ilişkin davalının ticari defterinin incelemesi gerektiği dosyadaki bilgi ve belgelere göre sözleşmenin davacı tarafça haklı nedene dayalı olarak feshedildiği, bu nedenle davalıdan zararların tazminini isteyebileceğinin açıklandığı, sözleşmenin feshi konusundaki her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için alınan 01/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda da; davalının başka firmalardan alım yaptığı yönünde dosyada kesin kanıt bulunmadığı, bu durumun tespiti için davalının ticari defter ve kayıtları ve özellikle kesin minzanları üzerinde incelenmesi gerektiği, diğer talepler yönünden teknik değerlendirme gerektiği, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin kabulü halinde davacının zararların tazminini isteyebileceğinin ifade edildiği, davalı birleşen davacının başka firmalardan alım yapıp yapmadığının ticari defter ve kayıtları üzerinden tespiti için Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinden talimatla alınan 20/06/2016 tarihli raporda, davalı birleşen davacının, davacı birleşen davalıya ait marka dışında başka markalarda, diğer kozmetik firmalardan mal alış ve satış yaptığının tespit edildiği, denetime elverişli ve gerekçeli rapor alınması için oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından sunulan 26/05/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; incelenen ticari defter ve vergi dairesi kayıtlarına göre, davalı birleşen davacının, … satış mağazası dışında başka bir işyerinin olduğu ve bu mağazada satılmak üzere taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak sözleşme dışı firmalardan mal alışı yaptığı, yine davalının yeterli ürün stoku bulundurmadığı, davalının sözleşme hükümlerine aykırı davranması nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafça haklı nedene dayalı olarak feshedildiği; bu durumda asıl davada, sözleşmenin haklı feshi nedeniyle, davacının kar kaybı tazminat talebinde bulunabileceği, taraflar arasındaki sözleşmenin 4.maddesinde davacının dekorasyon için verdiği miktardan her yıl için %10 amortisman payı düşülmek suretiyle davacıya ödeneceğinin kararlaştırıldığı, bu yönden davalının davacıya 5.314,41 TL dekorasyon bedelini iade etmesi gerektiği, TBK’nın 56.maddesine göre mağduriyetini ispat edemeyen davacının manevi tazminat isteminin yerinde olmadığı; birleşen davalarda, taraflar arasındaki sözleşmenin haklı feshi nedeniyle birleşen davacının cezai şart tazminat taleplerinin yerinde olmadığı, taraflar arasında düzenlenen 04/02/2010 tarihli protokol gereği, birleşen davacı tarafça malların iade edildiğinin ispat edilemediği, malların iade edilmemesi nedeniyle birleşen davacının iade faturasından kaynaklı alacak talebinin yerinde olmadığının bildirildiği, en son alınan 14/12/2017 tarihli ek rapor da, sözleşmenin haklı feshi nedeniyle davacının talep edebileceği kar mahrumiyetinin 36.200 TL olarak hesaplandığı, taraflar arasındaki sözleşme feshinin haklı olup olmadığının tespiti ve fesih nedeniyle tarafların alacaklarının tespiti yönünden alınan 26/05/2017 ve 14/12/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporu, iade faturasına dayalı alacak ve cari hesap bakiye alacak talebi yönünden talimat ile alınan 02/01/2014 tarihli bilirkişi raporuna itibar edildiği, benimsenen bilirkişi kök ve ek rapor ve tüm delillere göre; taraflar arasında yapılan bayilik sözleşmesinin 6.1.maddesine aykırı olarak davalının, davacı (…) dışında başka kozmetik firmalarından mal alış ve satışının olduğu ve yine davacı denetimlerinde tespit edildiği üzere sözleşme gereği davalının yeterli ürün stoku bulundurmadığı, buna göre sözleşmenin davacı tarafça haklı olarak feshedildiği ve raporda hesaplanan 36.200 TL kar mahrumiyeti alacağı ile sözleşmenin 4.maddesine göre, davalıya verilen mağaza dekorasyon bedelinin, her yıl için %10 amortisman payı düşülerek davacıya iadesi gereken mağaza dekorasyon bedelinin 5.314,41 TL olarak tespit edildiği, bu durumda toplam 41.514,41 TL maddi tazminatın davalıdan talep edebileceği, manevi tazminat koşullarının bulunmadığı, birleşen davalarda; sözleşmenin feshinin haklı olması nedeniyle birleşen davacının cezai şart talebinin yerinde olmadığı, yine elinde bulunan mallara ilişkin düzenlenen iade faturasının ve faturaya konu malların, sözleşmedeki seçimlik haklarına bağlı olarak davalı tarafça kabul edilmediği, iade faturasına konu malların davacı stoklarında bulunduğu, cari hesap bakiye alacağı yönünden talep edilen bedelin de bu iade faturasından kaynaklandığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne birleşen davaların ise reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, asıl davada davalı, birleşen davalarda davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı-birleşen davalarda davacı …vekili istinaf dilekçesiyle; müvekkil şirketin taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6/l-iv maddesi “…, sadece …’den satın aldığı ürünleri … Mağazasında satacak olup, bunun dışında …’in yazılı onayı olmaksızın başkaca hiçbir firmanın ürünlerini … Mağazasında pazarlayamaz ve satamaz.” şeklinde olup, maddenin açık hükmünden de izleneceği üzere, müvekkil şirketin başka firmalardan aldığı kozmetik ürünleri satamayacağı yönündeki sözleşme hükmü, sadece “… Mağazası’ ile sınırlı olup, müvekkilinin ‘…’ mağazasından tamamen bağımsız olan ve kozmetik ürünler dahil, gıdadan tekstile her türlü ürünün tüketiciye sunulduğu ‘…” yönünden bir sınırlama getirmediği, esasen mahkemece karara dayanak alınan bilirkişi raporlarında müvekkil şirketin, … satış mağazası dışında, başka bir işyerinin olduğu ve bu mağazada satmak üzere 2004-2009 yıllarında farklı firmalardan kozmetik ürünler aldığının tespit edildiği buna karşılık, “… Mağazasında’ … dışında başka kozmetik firmalardan alınan ürünlerin satıldığı yönünde bir tespit yapılmadığı, müvekkilinin 2009 yılından önce de, “…’ satılmak üzere başka firmalardan kozmetik ürünler satın alındığının 20.06.2016 tarihli bilirkişi raporu ile belirlendiği, bu durum sözleşmeye aykırılık teşkil etmediğinden, davacının da, sözleşmeyi hakşız olarak feshettiği 2009 yılından önceki dönemlerde, bu duruma herhangi bir itirazının olmadığı, toplanan deliller ve taraflar arasındaki sözleşmenin açık hükmü karşısında, müvekkil şirketin “…” mağazasından tamamen bağımsız bir mağaza olan … simli süper marketinde, farklı kozmetik firmalardan aldığı ürünleri satmasının sözleşmeye aykırılık olarak değerlendirilmesi mümkün olmayacağından, bu durumun haklı fesih gerekçesi yapılamayacağı, sözleşmenin feshinin haksız ve kötüniyetli olduğu, Yine, mahkemece müvekkil şirketin yeterli ürün stoku bulundurmadığı gerekçesiyle sözleşmenin feshinin haklı kabul edilmesinin de, toplanan delillere, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/47 D.iş sayılı delil tespiti dosyasında alınan tespit raporuna ve taraflar arasında imzalanan ve birleşen davaya konu edilen 04.10.2010 tarihli protokol hükümlerine açıkça aykırı olduğu, zira, müvekkilince “…” mağazasında her zaman yeterli ürün stokunun bulundurulmuş olup, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/47 Diş sayılı dosyası ile tespit edildiği, taraflar arasında imzalanan 04.10.2010 tarihli protokol ile de yeterli ürün stokunun olduğu sabit olmasına rağmen mahkemece davacı tarafça tek taraflı olarak düzenlenen ve müvekkil şirket yönünden herhangi bir bağlayıcılığı olmayan ve kabul edilmeyen tutanak esas alınarak, yeterli ürün stoku bulundurmadığının kabul edilemeyeceği ve feshin haklı olduğu sonucuna varılmayacağı, Davacının, sözleşmeyi feshettiği tarihlerde, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.maddesine açıkça aykırı olarak, … AVM’de yeni bir mağaza açmak için görüşmeler yaptığı bu nedenle sözleşmeyi feshettiği, dosyaya sunulan fotoğraf ve … AVM’den gelen yazı cevapları ile … AVM ile henüz taraflar arasındaki sözleşmeyi feshetmeden önce görüşmeler yaptığı ve … AVM’de “yakında hizmetinizdeyiz” şeklinde afişler astığı hususlarının sabit olduğu, Davacının, sözleşmenin 4.maddesi gereği, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeyi 30.06.2009 tarihinde feshedebilecekken, feshetmeyerek sözleşmenin 1 yıl süre ile uzatma iradesinde olduğunu gösterdiği ancak iki ay sonra … AVM ile yeni bir mağaza açma konusunda görüşmelere başlaması üzerine tamamen haksız ve kötüniyetli olarak gerçekte var olmayan hususları fesih sebebi olarak göstermek suretiyle sözleşmeyi haksız olarak feshettiği, fesih sebepleri gerçek olsa idi, davacı sözleşmeyi 1 yıl daha uzatmak yerine, olağan fesih tarihinde feshededebileceği, davacının bu yolu seçmemiş olması dahi fesih sebeplerinin gerçeği yansıtmaktan uzak ve haksız olduğunun açık kanıtı olduğu, Mahrum kalınan kar talep etme şartlarının hiçbir şekilde oluşmamış olup, davacı taraf bir zararının oluştuğunu da ispat edemediği, esasen son olarak alınan bilirkişi kök raporunda da, davacının maddi ve manevi zararının oluşmadığı belirtilmesine rağmen, ek raporda herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin, davacının itirazı üzerine, kanıtlanmış bir zarar olmamasına rağmen, mahrum kalınan kar hesabı yapılmasının anlaşılamadığı, ayrıca davacı lehine hükmedilen dekorasyon bedelinin de haksız ve fahiş olduğu, Birleşen Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/781 Esas sayılı dosyası yönünden; taraflar arasındaki sözleşmenin “Sözleşmenin Sona Ermesi” başlıklı 25/iii maddesi; *…taraflardan birinin haklı nedene dayanmayan feshi veya haklı nedeni kanıtlayamaması halinde, diğer tarafın tüm zararları yanında, ayrıca 250.000-USD cezai bedel ödeyecektir” hükmünü amir olduğu, davalının sözleşmeyi feshetme gerekçelerinin haklılığını kanıtlayamadığı gibi, taraflar arasındaki sözleşmeyi 30.06.2009 tarihinde kiçbir cezai bedel ödemeksizin feshetme imkanı var iken, bu hakkını kullanmayarak sözleşmeyi 1 yıl daha uzattığı ancak daha sonra o dönemde Kayseri’nin en çok talep gören alışveriş merkezi olan … AVM’de bayilik teklifi alması üzerine, tamamen kötüniyetli olarak ve sözleşmenin, “sözleşme süresince Kayseri ili sınırlarında … dışında bir başka firmaya bayilik verilemeyeceği yönündeki 5.maddesi hükmünü bertaraf etmek gayesiyle tamamen gerçek dışı ve haksız sebeplerle sözleşmeyi haksız olarak fesih yoluna gittiği, bu durumda, sözleşmenin 25/iii maddesi açık hükmü gereği müvekkiline 250.000-$ cezai bedel ödemekle yükümlü olduğu, davalıdan 8.004,00-TL cari hesap bakiye alacağının varlığı da kanıtlanmış olup, bu talebin gerekçesiz olarak reddine karar verilmesinin de açıkça kanuna aykırı olduğu, davalı yararına fahiş olarak vekalet ücreti takdir edildiği, Birleşen Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/809 Esas sayılı dosyası yönünden; davalı …’in taraflar arasındaki sözleşmeyi haksız olarak feshinden sonra, tarafların bir araya gelerek, müvekkil şirkette kalan mallarla ilgili olarak, 04.02.2010 tarihli protokolü düzenledikleri ve müvekkiline ait … mağazasında bulunan ürünlerin, yıl sonu itibariyle yapılan sayım sonucu listelenen ürünlerin sayısal ve parasal olarak %70’inin davalı …’in müvekkiline fatura ettiği bedel üzerinden, davalı … tarafından iade alınacak ve bedeli için müvekkilince, sayımın bittiği tarihten itibaren en geç 120 günlük ödeme tarihli …’e ait çekler verileceğinin kararlaştırıldığı ve karşılıklı olarak imzalandığı, protokol gereği, müvekkilinin Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/47 D.iş sayılı dosyası ile uzman bilirkişi marifeti ile yaptırılan tespit sonucu, ambalajlarında herhangi bir bozukluk bulunmayan ürünlerin %70’i ile ilgili olarak 27 adet ve 81 sayfadan oluşan 185.195,56-TL KDV bedelli faturalar tanzim edilerek, Kayseri …Noterliğinin 31.03.2010 Tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile davalıya gönderildiği ve protokol gereği fatura konusu malları iade almaları, aksi halde gereği için yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği ancak davalının ihtarı tebellüğ etmesine ve taraflar arasında imzalanan protokolün, malların … tarafından iade alınacağı yönündeki açık hükmüne rağmen, faturalara karşılık müvekkiline çek vermediği ve ödeme yapmadığı gibi iade almakla yükümlü olduğu malları da iade almayarak temerrüde düştüğü, sözleşmenin feshinden sonra, karşılıklı olarak imzalanan protokol ile, davalı … A.Ş’nin seçimlik hakkını malların iade alınması yönünde kullanıldığı tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açık olup, protokolün açık bükmü gereği, malların … A.Ş. tarafından iade alınması zorunlu olduğu, malların iade almamasının, feshedilen sözleşmedeki seçimlik hakkın kullanılması şeklinde değerlendirilmesi, açıkça kanuna ve sözleşmenin feshinden sonra düzenlenen ve davalı … A.Ş tarafından hiçbir şekilde itiraz edilmeyen protokol hükümlerine açıkça aykırı olduğu, mahkemece gerekçeli kararda protokolden hiç sözedilmemiş olması da, birleşen davanın dayanağını teşkil eden ve karşılıklı olarak imzalanan protokolün, hiçbir şekilde incelenmeden karar verildiği anlamına geldiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas davanın reddine, birleşen davaların kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, taraflar arasındaki sözleşmenin haklı feshedildiği iddiasıyla kar mahrumiyeti zararının tazmini ile dekorasyon bedelinin tahsili, birleşen davalar ise, cari hesaptan bakiye alacağın, feshin haksız olduğu iddiasıyla cezai şartın ve fesihten sonra imzalanan protokole dayalı olarak stokta bulunan ürün bedelinin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, esas davanın kısmen kabulüne, birleşen davaların reddine karar verilmiş, bu karara karşı, esas davada davalı-birleşen davalarda davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Taraflar arasında imzalanan 30.07.2004 tarihli sözleşmenin, 11.09.2009 tarihli ihtarname ile asıl davada davacı, birleşen davalarda ise davalı … A.Ş tarafından feshedildiği ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki ihtilaf, feshin haklı olup olmadığı konusundadır. Sözleşmeyi fesheden davacı … A.Ş, davalı …nin, stokta yeteri kadar ürün bulundurmadığı, … Mağazalar zinciri konseptine aykırı davrandığı gibi … Mağazasında, başka firmalara ait kozmetik ürünlerin satışını yaptığı, bu durumun sözleşmeye aykırı olup, uyarılara rağmen aykırılığın giderilmediği bu nedenle fesihte haklı olduğunu ileri sürmüş, davalı ise, feshe dayanak olan iddiaların gerçeği yansıtmadığı bir yana davacının … AVM’de başka bir mağaza açmak istemesi nedeniyle sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini savunmuştur. Davalı …, davacının … mağazasını … AVM’de açmayı planlaması nedeniyle sözleşmesi feshettiği yönündeki savunmasını ispat noktasında AVM’den gelen yazı cevabına dayanmıştır. Anılan AVM’den gelen 09.11.2012 tarihli yazıda; … AVM’ye 01.10.2009 tarihi ile 10.10.2009 tarihleri arasında “yakında hizmetindeyiz” ibaresini taşıyan afişin … tarafından asıldığı, bu konuda davacıdan bir talep gelmediği, davacı şirket ile 2011 yılı Haziran ayına kadar bir görüşmenin olmadığı, bu tarihten sonra … isimli kişinin … mağazası açmak için yönetime başvurduğu ve bundan sonra 15.06.2011 tarihinde davacı şirket ile kira sözleşmesi imzalandığının bildirilmesi ve bu hususta başkaca bir delil sunulamaması karşısında; davalının bu yöndeki savunmasını kanıtlayamadığı sonucuna varılmaktadır. Taraflar arasındaki Bayilik sözleşmesinde esas davada davalı …’ alıcı, davacı … A.Ş’ ise satıcı olarak tanımlanmıştır. Sözleşmenin 8. maddesi, “Mağaza Dekorasyonu ve Lokasyonu” başlıklı olup, (ii) bendinde; davacı …’in mağazanın vitrinlerinin düzenlemesini denetlemek ve uygun görmediği bölümlerin düzenlenmesini, değiştirilmesini istemek hakkına sahip olduğu, bu takdirde …’in kendisine bildirim yapıldığı tarihten itibaren yirmi dört saat içinde mağazanın vitrinlerinin düzenlemesini satıcının isteklerine uygun hale getirmesi gerektiği, (iii) bendinde ise, mağazanın dekorasyonunun sözleşme süresince her zaman iyi durumda ve … konseptine uygun bulundurulacağı, bu maddeye aykırı durumun … tarafından tespiti halinde …’in yirmi dört saat içinde …’in bildireceği değişiklikleri yerine getirmekle yükümlü olduğu aksi takdirde …’in sözleşmeyi feshedebileceği belirtilmiştir. Alıcının yükümlülüklerine ilişkin 6-i maddesinde, alıcının satıcıdan alacağı ürünleri … markası adı altında kendi hesabına ve tek başına satışını yapacağı, 6-(iii) maddesinde, …’in sadece ve sadece …’den aldığı ürünleri … Mağazasında satacak olup, …’in yazılı onayı olmaksızın başkaca hiç bir firmanın ürünlerine … Mağazasında pazarlayamayacağı ve satışını yapamayacağı,6.(viii) maddesinde de, …’in sözleşme bölgesinde piyasa ihtiyaçlarını zamanında eksiksiz karşılamak için … Mağazaları zinciri konseptine uygun olarak yeteri kadar ürün stoku bulundurmak ve işyerini her an faal tutmak zorunda olduğu, … Mağazalar zincirinden farklı bir uygulama ve satış şekline girmesinin kesinlikle yasak olduğu ve bu konuda …’in talimat ve önerilerine tam olarak uymakla yükümlü bulunduğu kararlaştırılmıştır. Aynı maddenin (vi) bendinde ise, bu sözleşmeye göre, …’in yazılı izninin arandığı tüm durumlarda yazılı izninin bulunmaması veya …’in sessiz kalması onay ya da kabul anlamına gelmeyeceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca sözleşmenin “Denetim” başlıklı 15. maddesinde, satıcı (…) tarafından görevlendirilecek mağazalar koordinatörünün, satıcının gerek gördüğü zamanlarda … mağazasında inceleme ve değerlendirme yapacağı ve görüşlerini yazılı olarak satıcıya sunacağı düzenlemesi bulunmaktadır. Davacı … A.Ş tarafından davalıya gönderilen 17.01.2009 tarihli mail ile, alım rakamlarının çok az olduğunun tespit edildiği, bu nedenle 2008 yılında görülen cirolarla 2009 yılında ortaklığın yürütülmesinin zor olduğu, alım miktarının artırılmaması halinde sözleşmenin feshedilmek zorunda kalınacağı bildirilmiştir. Öte yandan sözleşmenin 15. maddesindeki denetim yetkisi kapsamında, davacı …’in mağaza koordinatörü tarafından davalıya ait … mağazasında inceleme ve denetleme yapılması sonucu düzenlenen 27.02.2009 tarihli tutanakta; yırtık ve bozuk ürünlerin raflarda durduğu, parfüm ambalajlarının çoğunda etiket artıklarının olduğu, bu etiketlerin düzeltilip, yırtık ve bozuk ambalajlı olan ürünlerin satışta kaldırılması gerektiği, gelen müşterilerin mağazayı sadece parfüm raflarının bulunduğu giriş katından ibaret sandıkları, o esnada gelen müşterilerin bizzat bunu dile getirdikleri, iç aydınlatmanın yetersiz olup, yanmayan tavan lambalarının bulunduğu, mobilyaların 4-5 yıl önceki konseptin mobilyaları olduğu, mevcut stoklarla satış yapmanın imkansız olup, müşterilerin istedikleri ürünleri bulamadıkları, eksik ürünlerin belirlenip acilen sipariş verilmesi gerektiği tespit edilmiştir. Tutanağı düzenleyen görevli tarafından 03.08.2009 tarihli mail ile yapılan inceleme ve gözleme ilişkin değerlendirme ile birlikte tutanak davacı şirket yetkilisine gönderilmiş ve davacı tarafından da aynı gün davalı şirkete yine mail yoluyla bildirilmiştir. Bu maile davalı şirket tarafından, 10.09.2009 tarihli mail ile cevap verilerek yapılacak işler ve davacıdan talep edilen hususlar açıklanmıştır. Davacı tarafından, sözleşmenin 15. maddesindeki düzenlemeye uygun olarak yapılan denetim sonucunda, mağazada yeterli stok bulundurulmaması nedeniyle gelen müşterilerin taleplerine tam olarak karşılık verilemediği, mağazanın dekorasyon eksiklerinin bulunduğu ve mağazalar zinciri konseptine uygun hale getirilmesi gerektiği tespit edilerek davalı şirkete bildirilmesine rağmen gereğinin yerine getirilmediğinin dosya kapsamı ile sabit olmasına göre, davalı şirketin, sözleşme bölgesinde piyasa ihtiyaçlarını zamanında eksiksiz karşılamak için … Mağazaları zinciri konseptine uygun olarak yeteri kadar ürün stoku bulundurmak ve işyerini her an faal tutmak zorunda olduğuna ilişkin sözleşmenin 6.(viii) maddesi ile mağazanın dekorasyonunun sözleşme süresince her zaman iyi durumda ve … konseptine uygun bulundurulması gerektiğine ilişkin 8(iii) maddesini ihlal ettiği sonucuna varılmaktadır. Ayrıca sözleşmenin 8. maddesinde açıkça, bu maddeye aykırı durumun tespiti halinde davalı …’in yirmi dört saat içinde …’in bildireceği değişiklikleri yerine getirmekle yükümlü olduğu aksi takdirde …’in sözleşmeyi feshedebileceğinin hükme bağlandığı gibi davalı …nin yükümlülüklerinin gösterildiği 6. maddede; bu yükümlülüklerden her hangi birinin ihlal edilmesinin sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğinin kararlaştırılması ve sözleşmenin 25. maddesinde ise, taraflardan birinin sözleşme hükümlerine uymaması veya aykırı davranmasının fesih nedeni olarak belirtilmesi karşısında … A.Ş’nin sözleşmeyi fesihte haklı olduğu ortaya çıkmaktadır. Davalının … mağazası dışında başka mağazaları da bulunmakta olup, bu mağazalarda satışa sunmak üzere dava dışı firmalardan kozmetik ürünler aldığı anlaşılmakla birlikte davalı şirket defterleri üzerinde talimat yoluyla yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen 20.06.2016 tarihli raporda belirtildiği üzere, davalının … mağazası için davacıdan aldığı ürünlerle diğer kozmetik firmalarından aldığı ürünlere ilişkin hesapları ayrı ayrı tuttuğu gibi sözleşmenin 6. (iii) maddesinde, … mağazasında sadece davacıdan alınan ürünlerin satışa sunulacak olduğunun hükme bağlandığı gözetildiğinde, esasen anılan düzenleme ile başka firmalardan ürün alımının değil, bu ürünlerin … mağazasında satışının yasaklandığı tartışmasız olup, dosya kapsamında, davalının, başka firmalardan aldığı ürünleri … mağazasında satışa sunduğu yönünde bir delil bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesinin davalının sözleşmenin 6.(iii) maddesini ihlal ettiği yönündeki kabulü ve gerekçesi yerinde değilse de; yukarıda açıklandığı üzere davalı tarafından sözleşmenin 6.viii ve 8iii maddelerinin ihlal edilmesi nedeniyle davalı vekilinin buna ilişkin istinaf nedeni sonuca etkili görülmemiştir. Diğer taraftan 30.07.2004 tarihli bayilik sözleşmesinin süreye ilişkin 4. maddesinde, sözleşmenin 1 yıl süreli olduğu ve bu sürenin bitiş tarihinden en geç 1 ay öncesine kadar taraflardan biri tarafından yazılı olarak feshedilmediği takdirde kendiliğinden bir yıl süre ile aynı şartlarda uzayacağı düzenlenmiştir. Davacı taraf sözleşmeyi 11.09.2009 tarihli ihtarla feshetmiş olup, fesih nedenlerinin yeni sözleşme yılının başlamasından sonra olmasına, Ağustos 2009 tarihli yazışmalarla davalıya bildirilmesine ve esasen hem taraflar arasındaki sözleşmede hem de genel hükümlerde sözleşmeye aykırılık hallerinde diğer tarafa fesih hakkı tanınmasına göre davalı vekilinin aksi yöndeki savunması ve istinaf nedeni de yerinde değildir. Esas davada davacı … A.Ş, dekorasyon bedeli ve kar mahrumiyetini talep etmiş, mahkemece her iki talebinde kabulüne karar verilmiştir. Davalı …istinafında, hükmedilen dekorasyon bedelinin fahiş olduğunu ileri sürmüşse de; taraflar arasında imzalanan Ek Protokolün 4. maddesinde, davacının mağaza dekorasyonu için koyduğu sermaye miktarının sözleşme tarihindeki kur üzerinden USD olarak belirlenip, yıllık %10 amortisman payı düşülmek suretiyle tespit edilen tutarın davacıya ödeneceğinin kararlaştırılığı gözetildiğinde; ilk derece mahkemesince bu düzenleme kapsamında hesaplama yaptırılmak suretiyle tespit edilen 5.314,41 TL hüküm altına alınmış olmakla sözleşmeye göre belirlenen bu tutarın fahiş olduğundan söz edilemez. Bayilik sözleşmesinin 25.maddesinde, taraflardan birinin sözleşme hükümlerinden herhangi birine uymaması veya sözleşme hükümlerine aykırı davranması haklı fesih nedeni olarak belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu tartışmasız olup, davacının talep ettiği kar mahrumiyeti müspet zararlar arasında yer almaktadır. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur.(Tandoğan, Haluk, Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.).Sözleşme feshedildikten sonra kar mahrumiyeti talep edilebilmesi için sözleşmede bu yönde açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir. Aksi halde aktin feshinden sonra kar mahrumiyeti talep edilemez. Aktin feshinden sonra talep edilebilecek zarar menfi zarardır. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/7973 esas-2017/6774 karar sayılı 10.01.2017 tarihli ilamı). Taraflar arasındaki sözleşmede, fesih halinde kar mahrumiyetinin talep edilebileceğine ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığı gibi eki protokolde sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi halinde kar mahrumiyeti istenebileceğine dair bir hüküm bulunmadığından ilk derece mahkemesince kar mahrumiyeti isteminin hüküm altına alınması doğru görülmemiştir. Birleşen 2010/908 esas sayılı dosyasına yönelik istinaf nedenlerinin incelenmesinde; Sözleşmenin 25.(iii)maddesinde,taraflardan birinin haklı nedene dayanmayan feshi veya haklı nedeni kanıtlayamaması halinde 250.000 USD cezai şart ödeyeceği kararlaştırıldığına ve birleşen davada davalı … A.Ş’nin sözleşmeyi fesihte haklı olduğunun kanıtlanmasına göre, artık davacı … sözleşmenin 25. maddesi kapsamında cezai şart talep edemez. Davacı …nin ticari defterlerinin talimat yoluyla incelenmesi sonucu düzenlenen 02.01.2014 tarihli raporda; davacının usulüne uygun tutulmayan defterlerine göre, davalıdan 2009 yılı sonu itibarıyla cari hesaptan 8.004,00 TL alacaklı göründüğü, 2010 yılında düzenlediği iade faturası ile birlikte cari hesaptan toplam alacağının 226.534,44 TL olduğu ancak yevmiye defteri kayıtlarının, sadece ana hesap bazında tutulup, ayrıntısının ve muavin hesapların ticari defterlerinde yer almadığı, bu nedenle cari hesap alacağının dayanağı olan fatura ve belgelerin incelemediği açıklanmıştır. Davalı … A.Ş’nin ticari defterlerinin incelendiği raporlarda ise, defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve kendi defterlerine göre davacı …den 3.929,75 TL alacaklı olduğu saptanmıştır. Davacı …, 2009 yılı sonu itibarıyla 8.004,00 TL cari hesap alacağının “…”dan kaynaklanan alacak olduğunu ileri sürmüş ancak alacağına dayanak belgeleri ibraz edemediği gibi dayanağı ticari defterlerinden de tespit edilememiştir. Bu durumda, sadece davacı …’in usulüne uygun olmayan ticari defterlerinde yer alan ancak dayanak kayıtlarla doğrulanamayan 8.004,00 TL cari hesap alacağının kanıtlamadığı açık olduğundan ilk derece mahkemesince cezai şart ve cari hesap alacağının reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Birleşen 2010/781 esas sayılı dosyasına dair istinaf nedenlerine gelince, sözleşmenin feshinden sonra taraflar arasında 04.02.2010 tarihli protokol düzenlenmiştir.Her iki tarafın imzasını içeren protokolde; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 25(x) maddesine istinaden yine varılan mutabakat sonucunda bayilik konusu mağazada bulunan ve yıl sonu itibarıyla yapılan sayım sonucu listelenen ürünlerin sayısal ve parasal olarak %70’inin alıcıya fatura ettiği bedel üzerinden satıcı … tarafından iade alınacağı ve bedel için alıcı …’e sayımın bittiği tarihten en geç 120 günlük ödeme tarihli çekler verileceği kararlaştırılmıştır. Davacı …, bu protokol kapsamında, elinde bulunan stokların iadesi amacıyla 27.03.2010 tarihli 27 adet iade faturası düzenlemiş olup, bu fatura bedellerinin tahsilini talep etmektedir. Davacı, 10.03.2010 tarihli ihtarnameyi davalıya göndererek listelenen ürünlerin geri alınması ve çeklerin verilmesi gerektiğini bildirmiş, davalı tarafından cevap verilmemesi üzerine bu kez protokol kapsamında düzenlediği 27.03.2010 tarihli 27 adet toplam 185.196,56 TL ve KDV tutarlı faturaları 31.03.2010 tarihli ihtarname ekinde davalıya göndererek fatura içeriğindeki ürünlerin bir an önce iade alınması ve fatura bedellerinin KDV’si ile birlikte 10 gün içerisinde ödenmesi ihtar edilmiştir. Ancak davalı 12.04.2010 tarihli cevabi ihtarıyla, sözleşmenin 25. maddesine göre, stok iade koşullarının oluşmadığını ileri sürerek faturaları kabul etmediğini bildirmiştir. Taraflar arasında imzalanan protokolden ve birleşen dava açılmadan önce davacı Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/47 D.iş sayılı dosyası üzerinden stokta bulunan malların tespitini talep etmiş olup, mahkemesince atanan bilirkişi tarafından düzenlenen 21.01.2010 tarihli raporda; mahallinde yapılan sayım sonucunda, 259.229,95 TL değerinde sağlam, 6.495.21 TL değerinde kusurlu ambalajlı ürün olmak üzere toplam 265.725,16 TL tutarında ürün bulunduğu açıklanmıştır. Protokolde, birleşen davada davalı …’in stoktaki malları iade alacağı ve karşılığında çek vereceği belirtilmiş ancak sayım ve listelemenin ne şekilde yapılacağı kararlaştırılmadığı gibi stok sayımında davalı …’in de da hazır bulunması gerektiği konusunda bir düzenleme yapılmamıştır. Davacı …, protokol gereği iade edilecek stoklarla ilgili listeleme yaptığı gibi ayrıca mahkeme vasıtasıyla da tespit ettirmiştir. Protokol, taraflar arasında bayilik sözleşmesinin feshinden sonra imzalanmış olup, fesihten sonraki tarihli protokolle stokların iade alınacağı hususu davalı … tarafından kabul edildiğine göre, davalının sözleşmenin 25. maddesi koşullarının oluşmadığı yönündeki savunmasına itibar edilemez. Protokole göre, ürünleri iade alma borcu davalı … A.Ş’ye aitse de, iade alınan ürünler karşılığında çekle ödeme yapılacağından esasen davacı …’in de bu ürünleri iade etme yükümlüğünün olduğu kabul edilmelidir. Aksi takdirde bedel isteminde bulunamaz. Zira iade edilecek stok karşılığı ödeme yapılacağının kararlaştırılmıştır. Davacının stokların bedelini talep etme hakkının olup olmadığının tespitinde, alacaklının temerrüdü hükümlerinden yararlanılması gerekir. 6098 sayılı TBK 106. maddesine göre, yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur Aynı yasanın 107. maddesi uyarınca, alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. 108. maddesi gereğince de, sözleşmenin konusu olan şeyin niteliği veya işin özelliği tevdi edilmesine uygun düşmez veya teslim edilecek şey bozulabilir ya da bakımı, korunması veya tevdi edilmesi önemli bir gideri gerektirir ise, borçlu, alacaklıya önceden ihtarda bulunması koşuluyla, hakimin izniyle onu açık artırma yoluyla sattırıp bedelini tevdi edebilir. Görüldüğü üzere, borçlu tarafından borca uygun olarak ifası teklif edilen bir edim, alacaklı tarafından haklı bir neden olmadan kabul edilmediği takdirde, alacaklı temerrüde düşmüş olur. Borca uygun olarak teklif olunan bir ifanın, alacaklı tarafından haklı bir neden olmaksızın kabul edilmemesi, borca aykırı bir davranıştır. Borçlu borca uygun olarak ifada bulunmak istediği halde, alacaklı kabulden kaçınır ya da borçlunun ifada bulunmasına engel olursa, borçluya borçtan kurtulma olanağını tanımak gerekir. Tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmede borçlu kendi edimini ifa ederek karşı edimi talep etmek ister. Alacaklının temerrüdü bu nedenlerle kabul edilmiş ve borçluya borcunu ifa ile kurtulma olanağı getirilmiştir ( Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2016, s. 698) Somut olayda, iadeye konu stokların belli bir tarihe kadar kullanılabilecek kozmetik ürünler olduğu nazara alındığında, davacı …’in bu ürünleri iade alması için davalıya ihtar göndermesi yeterli olmayıp, masraflarını sonradan talep etmek üzere davalı …’e iade etmesi veya hakim izni ile sattırarak bedelini tevdi etmesi gerekirken bu gereği yerine getirmediğinden davalı …’in temerrüdünden sözedilemez. Aradan geçen süreye göre ürünlerin kullanma sürelerinin geçmiş olacağı gözetildiğinde; davacının yedinde kalan ve halen iade edilmeye hazır olduğu ispat edilemeyen ürünlerin hem sayısal hem da parasal olarak protokolde kararlaştırıldığı şekilde %70’i oranındaki fatura bedelini davalıdan talep etmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece, birleşen bu davanın da reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Açıklanan nedenlere göre, esas davada davalı-birleşen davalarda davacı vekilinin, birleşen davalar yönünden istinaf başvurusunun esastan reddine, esas dava yönünden istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak yeniden yargılamaya gerek olmadığından, esas davada, davacının dekorasyon bedeli talebinin kısmen kabulü ile 5.314,41 TL’nin.. davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kar mahrumiyeti talebinin ve manevi tazminat isteminin reddine, birleşen davaların ise ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Birleşen davalar yönünden; davacı … vekilinin istinaf başvurusunun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE; 2-Asıl dava yönünden; davalı …’nin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinafa konu asıl davaya ilişkin ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3- Asıl Davanın kısmen kabulüne; 5.314,41-TL dekorasyon bedelinin dava tarihi olan 08/01/2010 tarihinden itibaren avans faizi işletilmek sureti ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerinin reddine, a-Alınması gerekli 363,02-TL karar ve ilam harcının,742,50-TL peşin harç ve 106-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 848,50-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 485,48‬-TL harcın talep halinde davacıya iadesine, b-Davacı tarafından yatırılan peşin harçtan karşılanan 363,02 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, c-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, d-Davalı kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 6.806-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, e-Davalı kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, reddedilen manevi tazminat yönünden hesap ve takdir olunan 5.100-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, f-Davacı tarafından yatırılan 17,15 TL başvuru harcı, 5.300 TL bilirkişi ücreti ve 2.721 TL talimat-tebligat posta gideri olmak üzere toplam 8.040,90 TL’nin kabul ve red oranına göre takdiren 757,61-TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, g-Davalılar tarafından yatırılan 150 TL tanık ücreti, 3.800 TL bilirkişi ücreti ve 1.243,85 TL talimat-tebligat gideri olmak üzere toplam 5.193,85 TL’nin kabul ve red oranına göre 4.702,70-TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 2-Birleşen Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/781 Esas Sayılı dosyasındaki davanın REDDİNE,a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 5.712,90 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 5.668,50 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, b-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 29.032,24 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, c-Davalı tarafından yapılan 14,38 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 3-Birleşen Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/809 Esas Sayılı dosyasındaki davanın REDDİNE, a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 2.750,20 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 2.705,80 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, b-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 17.061,73 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, c-Davalı tarafından yapılan 14,38 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, 5-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları yönünden; a-Davalı-karşı davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının, istemi halinde kendisine iadesine, b-İstinaf yoluna başvuran davalı-karşı davacı tarafından yapılan 68,57-TL yargı giderinin 6,48-TL posta masrafının davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, c-Davalı-karşı davacı tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının; HMK.’nın 333. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendisine iadesine, 6-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13/01/2022