Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/538 E. 2022/14 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/538
KARAR NO: 2022/14
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2018
NUMARASI: 2015/960 Esas – 2018/965 Karar
DAVA: Ortaklıktan Çıkma – Maddi, Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/01/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin .. Ltd. Şti’nin ortaklarından olduğunu, davalı …’in de yine aynı şirketin ortağı ve müdürü konumunda bulunduğunu, şirketin 2010 yılından beri kar dağıtımı yapmadığını, şirket müdürü ve eşinin giderlerinin şirketin kazancından ödendiğini, davalı …’in yetkili mesul müdür sıfatıyla şirket kazançlarını kendi çıkarına kullandığını, SGK ve Vergi Dairesine karşı ağır borç altında olan şirketin iyi yönetilemediğini, diğer davalı … ‘in tek ortağı olduğu davalı … … Ltd. Şti’nin 2015 yılında kurulduğunu, her iki şirketin faaliyet adresinin aynı olup, … Ltd. Şti’nin faaliyetleri yönünden davacının ortağı olduğu davalı … Ltd. Şti’nin telefonlarının, araba, ekipmalarının ve işçilerinin kullanıldığını, … Ltd. Şti çalışanlarının şirket müdürü … tarafından kıdem tazminatları ödenmek suretiyle … Ltd. Şti’nde işe alındıklarını ve bir kısım şirketlerde temizlik elemanı olarak çalışan kişiler … Ltd. Şti’nde çalıştırılmaya başlandığından müşterilerinde bu şirketle çalışmaya başladıklarını, dolayısıyla … Ltd. Şti’nin … Ltd. Şti aleyhine haksız rekabette bulunduğunu ve bu şekilde … Ltd. Şti’nin zarara uğratıldığını, davalı … Ltd. Şti müdürü …’in gerçekleştirdiği haksız eylemler nedeniyle TTK 632.maddesi uyarınca … Ltd. Şti’nin müvekkiline karşı sorumlu olduğunu, ayrıca müdürü olduğu … Ltd. Şti aleyhine haksız rekabet oluşturacak eylemlerde bulunduğundan, davalı …’in de müvekkiline karşı sorumluluğunun doğduğunu, davalı …’in … Ltd. Şti’nin tek ortağı olup, eşi olan davalı olan … ile birlikte .. Ltd. Şti’nin varlıklarının eksiltilmesi ve bu şirketin elemanları ve iletişim vasıtalarının kullanılması nedeniyle haksız rekabet yaptıklarının ve davacıyı zarara uğrattıklarını belirterek TTK 638/2 maddesi uyarınca müvekkilinin haklı sebeplerinin bulunması nedeniyle … Ltd Şti’nin ortaklığından çıkmasına, 2010 yılından beri kar payı alamamış olmasının yanı sıra davalının haksız eylemleri ile zarara uğratıldığından belirsiz alacak davası olmak üzere 10.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın tüm davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece oluşturulan ara karar doğrultusunda, davacı vekilince her bir davalı yönünden maddi tazminata esas sorumluluk nedenleri ve taleplerini açıklar beyanda bulunularak 20/10/2016 tarihli dilekçesiyle, toplam 10.000,00 TL olan maddi tazminatın 3.00,00 TL’sinin … Ltd. Şti’den talep edildiğini ve bu zararın dayanağının, şirketçe 2010 yılından bu yana kar payı alacağının ödenmemesinden ve şirket müdürünün yaptığı haksız eylemlerden dolayı TTK 632.maddesi uyarınca … Ltd. Şti’nin sorumluluğunun bulunduğunu, Davalı …’in şirket müdürü olarak kötü yönetim ve haksız rekabeti nedeniyle davacıya karşı sorumlu olup, maddi tazminatın 5.000,00 TL’sinin ve 100.000,00 TL manevi tazminatın bu davalıdan tahsili, Davalı … Ltd. Şti ve bu şirketin tek ortağı … ‘in ise … Ltd. Şti’ye karşı haksız rekabet oluşturan eylemleri nedeniyle müvekkiline karşı sorumlu olup, maddi tazminatın 2.000 TL’sinin de bu davalılardan talep edildiği açıklanmıştır. Davacı vekili 25/09/2018 tarihli dilekçesiyle, belirsiz alacak davası olarak ikame ettiği davasında, 10.000,00 TL’lik maddi tazminat istemini 250.000,00TL’ye arttırmıştır.
CEVAP: Davalılar … Ltd. Şti ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’in şahsına yönetilemeyecek olan bu davanın pasif husumetten reddi gerektiğini, müvekkili firmasının hiçbir zaman karlılığa geçmediği gibi diğer müvekkili …’in de şirket kazancını lüks harcamalarda kullanmadığını, şirketin SGK ve Vergi borcu dışında başka bir borcunun olmadığını, davacının tüm geçimini, giderlerini şirketten almış olduğu paralarla karşıladığı gibi şirketten ayrıldıktan sonra kendi firmasını kurduğunu ve eşi adına … Ltd. Şti şirketi ni kurdurduğu yönündeki iddianın gerçeği yansıtmadığını, … Ltd. Şti’nin 2010 yılından sonra hep zararda olup kar dağıtma koşullarının oluşmadığını, davacının şirketten ortaklığından çıkma talebinin yasal şartları oluşmadığından reddi gerektiği, manevi tazminat talepleri koşulları bulunmadığından haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … Ltd. Şti ve … vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili … ‘in diğer davalının eşi olmakla birlikte 2015 yılı Mayıs ayına kadar …Ltd Şti’nde çalıştığını 2013 yılında emekliye ayrılmasına rağmen 2015 yılı Nisan ayına kadar çalışmaya devam ettiğini, bu tarihten sonra eşiyle problemleri olduğundan ayrı yaşamaya başladıklarını ve 2015 yılı Mayıs ayında … Ltd. Şti’ni kurduğunu, şirketin adresinin davacının iddiasının aksine Çekmeköy/ İSTANBUL’da olduğunu, davacının … Ltd. Şti’ne ait tüm işçilerin ve müşterilerinin … Ltd. Şti’ye aktarıldığı, … Ltd. Şti iletişim araçlarının ve teçhizatlarının … Ltd. Şti’nin faaliyetinde kullanıldığı iddiasının doğru olmadığını, davacının kendisinin fiilen … Ltd. Şti’nden ayrıldığını, müvekkillerince davacının ortağı olduğu … Ltd. Şti’ye karşı haksız rekabet oluşturacak hiçbir eylemde bulunulmadığını belirterek, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davacının ve davalı …’in ortağı olduğu … Ltd. Şti’nin, 10.000,00 TL sermayeli olup, bu sermayenin 3.000,00 TL’sinin davacıya, geri alan 7.000,00 TL’sinin davalı …’e ait olduğu, şirketin 06/05/2013 tarihli ortaklar kurulu kararıyla …’in şirketi 10 yıl süreyle her konuda münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf, davalı … Ltd. Şti’ne karşı açtığı davada, şirket müdürü olan …’in şirket müdürlüğünden kaynaklanan görevlerini gereği gibi yerine getirmediğini, şirket kaynaklarını kendisi için kullanıp, şirketi SGK ve vergi dairesine karşı ağır borç yükü altına soktuğunu, eşi olan … tarafından kurulan … Ltd. Şti.’nin, … Ltd. Şti’ne ait ekipman, işçilerin kullanmasına müsaade ederek haksız kazanç sağlamasına neden olduğunu, şirketin birçok müşterisinin … Ltd. Şti’ye aktarıldığını, haksız rekabete neden olacak işlemlerle şirketi zarara soktuğunu, bu nedenle TTK 632 maddesi uyarınca müdürün haksız eyleminden şirketin sorumlu olduğunu ve müdürün aynı zamanda şirket ortağı olması nedeniyle ortaklık ilişkisinin de devam etmesinin mümkün bulunmadığını ileri sürerek şirket ortaklığından çıkmasına ve müdürün açıklandığı şekilde gerçekleşen haksız fiilinden dolayı uğradığı zararının tazminini istemektedir. Ortaklık ilişkisinin artık devam etmesinin mümkün olmadığını ileri sürmüştür. Dosyada bulunan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, davalı … Ltd. Şti’nin 2015 yılı Ocak ayı ile Mart dönemi de dahil olmak üzere 26.931,78 TL vergi borcu ve gecikme zammı ile birlikte 37.890,65 TL vergi dairesine borcunun bulunduğu, 19/04/2017 tarihi itibariyle SGK’ya 542.936,69 TL prim borcunun olduğunu, … Ltd. Şti’nin Mayıs 2015-Haziran 2015 döneminde 22 çalışanın … Ltd. Şti’ de çalışmaya başladığını, şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığı, 2011 yılından itibaren şirket faaliyetlerine ilişkin herhangi bir kaydın defterlerde yer almadığı, esasında 2015 yılı Haziran ayından beri herhangi bir faaliyetinin olmayıp gayri faal hale geldiği ve .. Ltd. Şti’nin müşteri portföyünü oluşturan bir çok önemli şirketlerin Mayıs 2015 tarihinden itibaren … Ltd. Şti müşterisi haline geldiği, en önemlisi de şirketin 2015 Haziran ayından itibaren hiçbir faaliyetinin olmadığı belirlenmiştir. Bu durumda şirketin müdürü olan davalı …’in hem şirket ortağı hem de şirket müdürü olarak üzerine düşen görevleri gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle şirketin borca batık hale geldiği, büyük borç yükü altında olduğu, artık iki ortaklı olan bu şirkette ortakların bir araya gelmesinin kabul edilemeyeceği, esasında şirketin gayri faal olmasının dahi tek başına fesih neden için haklı neden olarak kabul edilmesi gerektiği, haklı nedenle fesih ile haklı nedene dayalı olarak ortaklıktan ayrılma davalarında ” haklı nedenin ” aynı olduğu, başka bir deyişle bir şirketin ortağı tarafından haklı nedene dayalı olarak fesih davası açılması halinde fesih için gerekli haklı nedenin oluştuğunun kabulü ortaklıktan ayrılma davasında da haklı nedenin meydana geldiğinin kabul edilmesi gerektiği sonucunu ortaya çıkaracağı, ancak davacının talebinin şirket ortaklığından ayrılmak olduğu gözetildiğinde TTK 638/2.maddesindeki koşulun oluştuğu kanaatine varılmış ve davacının … Ltd. Şti ortaklığından çıkmasına karar verilmesi gerekmiştir. Ancak TTK 632.maddesinin, şirket müdürü tarafından gerçekleştirilen haksız eylem nedeniyle 3.kişilerin zarara uğraması halinde, bu zarardan şirketin sorumlu olduğuna ilişkin düzenlemeyi içerdiği, somut olayda davacının, şirket ortağı olup, 3. kişi olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle davacının müdürün eylemleri nedeniyle uğradığını iddia ettiği zarardan şirketin sorumluluğunun bulunmadığı, zira davacının 3. kişi konumunda olmadığı anlaşılmakla bu isteminin yerinde olmadığı kabul edilmiştir. Her ne kadar davacı taraf ayrılma akçesini de talep etmiş ise de; mahkememizce yaptırılan mali inceleme sonucunda şirketin hiçbir mal varlığının olmadığı, pasifinin aktifinin üzerinde bulunduğu, başka bir deyişle borca batık durumda olduğu tespit edildiğinden davacının isteyebileceği çıkma payının bulunmadığı kabul edilmiş ve bu isteminin bu nedenle reddi gerektiği kabul edilmiştir. Davacı, davalı … Ltd. Şti.’den ayrıca kar payı alacağını istemektedir. Kar payının dağıtımı konusunda ortaklar kurulu kararının bulunması gerekmektedir. Somut olayda geçen yıllara ilişkin olarak kar payı dağıtımı konusunda ortaklar kurulunca alınan bir karar olmadığı, esasında şirketin 2015 yılından itibaren gayri faal durumda bulunduğu, önceki yıllarda da bilanço ve gelir tablolarına göre muhtelif miktarlarda net karı olduğu anlaşılsa da, ortaklara kar payının dağıtımı konusunda alınan bir karar olmadığından davacının bu isteminin de yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalılardan …’e karşı açılan davada, şirket müdürü olan bu davalının kötü yönetimi ve haksız rekabet oluşturan eylemleri nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istenmiştir. Davalı …’in şirket müdürü olarak TTK’dan kaynaklanan görevini özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal eder şekilde gereği gibi ifa etmediği, bu durumda TTK 630.maddesi uyarınca şirket ortağı tarafından, müdürün yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasının veya sınırlandırılmasının mahkemeden istenebileceği, ancak iş bu davada davalı müdür …’in müdürlük görevinden azlinin talep edilmediği, haksız rekabet teşkil edecek eylemleri ve kötü yönetimi nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istendiği, esasında davalı müdürün bu eylemleri nedeniyle doğrudan zarara uğrayanın … Ltd Şti olup, şirketin uğradığı bu zararın ortak olan davacı tarafından kendisine ödenmesinin talep edildiği, limited şirket müdürünün sorumluluğunda TTK 644.maddesi yollamasıyla anonim şirket yöneticilerinin sorumluğunu düzenleyen TTK 553 maddesi ve devamı maddesinin uygulanması gerektiği, davalı …’in eylemlerinin şirketi doğrudan zararına sebebiyet verecek eylemler olup, bu zararın şirkete ödenmesi gerektiği, oysa davacının zararın kendisine ödenmesini talep ettiği dosya içeriğiyle sabit olduğundan, bu talebi bakımında aktif husumeti bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı … Ltd. Şti ve bu şirketin tek ortağı … ‘in haksız rekabeti nedeniyle şirketin zarara uğratıldığı iddiasıyla bu zararın tazmininin talep edildiği anlaşılmıştır. … Ltd. Şti’nin 05/05/2015 tarihinde 10.000,00 TL sermaye ile … tarafından kurulduğu ve adı geçenin her konuda münferit yetkilisi olduğu anlaşılmaktadır. Davalı … ‘in … Ltd. Şti’nin çalışanı olduğu ve … Ltd. Şti ile aynı konuda faaliyet göstermek üzere :. Ltd. Şti’ni kurduğu, … Ltd. Şti müşteri portföyü ve çalışanlarının … Ltd. Şti’ye aktarıldığı, TTK 54.maddesinde tanımlanan haksız rekabet koşullarının gerçekleştiği kabul edilmiştir. TTK 55.maddesinde haksız rekabet halleri örnekseme yoluyla sayılmış olup, anılan maddede belirtilenlerle sınırlı olmadığı, dürüstlük kurallarına aykırı olarak ekonomik rekabet hakkının kötüye kullanılması halinde haksız rekabetin gerçekleştiği sonucuna varılmalıdır. Ne var ki davacının ortağı olduğu … Ltd. Şti’nin haksız rekabet nedeniyle uğradığı zararı şirketin ortağı olan davacının talep ettiği anlaşılmaktadır. Kanunun amir hükmü ve yerleşik Yargıtay kararları uyarınca haksız rekabet nedeniyle zarara uğrayanının veya böyle bir tehlikeye maruz kalanın haksız rekabete dayalı dava açabileceği, dolayısıyla … Ltd. Şti’nin uğradığı zararın tazmini amacıyla ortak olan davacının tazminat davası açması konusunda hak ve yetkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda davacının davalılar … ve … Ltd. Şti’ye karşı açtığı davanın da aktif husumet yokluğundan reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin davalıların haksız eylemleri ile şirketin zarara sokulduğunu kabul etmesine rağmen, müvekkilinin ayrılma akçesinin şirketin öncelikli alacaklılarından sonra kaydedilmesi hakkını göz ardı ederek talebi reddettiğini, bilirkişi raporunda Müvekkilinin hisse değerinin 27.711,18 TL tespit edilmesi ve bu pay değerinin şirketin vergi borçlarından sonra alacak olarak kaydedilmesi isteklerinin değerlendirilmediğini, şirketi temsile yetkili tek başına müdürü ve hakim ortağının davalı … olduğunu, TTK 623 ve devamı maddeleri gereği, … şirketi adına dava açma yetkisinin de davalı olduğunu, ancak Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu nezdinde haksız fiil niteliğinde ki eylemleri sebebiyle kendi aleyhine dava açmasının hayat gerçekleri ile bağdaşmayacağını, müvekkilinin yaşanılan haksızlıklar ve yolsuzluklar üzerine hukuki menfaati için dava açmasının olağan bir durum olduğunu, sadece şirkette ortaklık payı bulunan ve şirketi temsil yetkisi olmayan müvekkilinin mahkemede zararını talep etmesinin dışında başkaca bir talep yolunun olmadığını, kaldı ki dava dilekçesinde münhasıran tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talebinin bulunduğunu, müvekkiline verilmesi talebi olmadığı halde TTK 553 maddesini dar yorumlayarak ağır kusurlu davalılara karşı tazminat davasının külliyen reddinin isabetli olmadığını, şirketin hakim ortağı …in, diğer yanda rakip şirket sahibi olan eşi … ile açık seçik muvazaa döngüsü içinde müvekkillimizin de kişisel haklarını da ihlal ettiklerinin sabit olduğu halde TBK 49, 50/2, hükümlerine göre müvekkili lehine maddi tazminat, müvekkilinin kişilik haklarına ağır saldırı sebebiyle TBK 58 hükmüne göre manevi tazminat taleplerinin karşılanmamış olduğunu, TTK 56/1. Maddesinde şirket ortağının da dava açma hakkının varlığının kabul edilmesi gerektiğini, davalıların haksız eylemleri ve muvazaalı davranışları, illegal tutumları bilirkişi raporu ile dahi belirlenmiş ve mahkemece de benimsenmiş olduğu halde HMK 326, 327 maddelerinin lafzı ve ruhuna aykırı olarak müvekkilinin aleyhine avukatlık ücretine hükmolunmasının adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve dosyanın mahkemesine gönderilmesini veya davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava, limited şirket ortaklığından çıkma ve ayrılma akçesinin ödenmesi, şirketin kötü yönetilmesi ve haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ayrılma akçesine hükmedilmesinin koşullarının oluşup oluşmadığı, tarafların husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı …, davalı Ltd şirketinde %30 oranında, davalı … ise %70 oranında pay sahibidir. Davacı vekili dava dilekçesinde, ortaklıktan çıkma ve ayrılma akçesinin ödenmesi ile maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Mahkemece verilen süre üzerine davacı taraf 20/10/2016 tarihli dilekçesi ile, davalı … Tic. Ltd. Şti’den, 2010 yılından bu yana kar payı alacağı; Şirket Müdürü …’in Muvazaalı işlemleri ile, şirket çalışanlarını …’in eşi … ’in tek ortaklı … ltd.şt.’ne aktarması keza şirket akitlerini de aynı şirkete aktarıp, … Ltd. Şt.’nin …’den iş alırken verdiği ve bu gün için 20.000.-Tl. tutarındaki teminatını da yine hileli yollardan davalı … ’in tek ortağı olduğu … Ltd.Şti. alacağı şeklinde oluşturmasından dolayı TTK 632 hükmüne göre şirketin dolaylı sorumluluğundan kaynaklanan alacak; …’in eşi … …’in kız kardeşi …’ın şirkette çalışmadığı halde Sigortalı göstermek yoluyla şirketçe bir çalışan gibi primlerinin ödenmiştir. … yine kendi ve ailesinin lüks ihtiyaçları için şirketin parasını kullanmış olduğu haksızlıklardan da TTK 632 hükmüne göre şirketin dolaylı sorumluluğundan kaynaklanan alacak, olmak üzere 3.000,00 TL’nin tahsili, Davalı …’den müvekkiline karşı, şirket varlığını yok etmek vergi ve SGK borcunu şirkete yükletip teraküm ettirmek şirketi iş yapamaz hale sokmak, şirket varlıklarını kendi kişisel ihtiyaçlarına kullanmak ve kız kardeşini hileli olarak şirkette çalışan göstermek, haksız rekabet ortamı hazırlamak gibi dava dilekçesinde arz edilen hukuka aykırı eylemleri sebebiyle müvekkilinde yarattığı ağır teessür ve üzüntü sebebiyle TBK 49, 58 hükümlerine göre 100.000.-TL manevi tazminat ve 5.000 TL Maddi tazminatın tahsili, Davalı …. Ltd Şti ve tek ortağı davalı … ‘den müvekkilinin ortağı olduğu şirket müdürü ile biliştirak, hileli ve … Tic. Ltd. Şti’ne karşı haksız rekabet yapmakla 2.000.-TL’nin tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkeme tarafından davacının ortaklıktan çıkma talebinin kabulüne karar verilmiştir. TTK’nın 641/1. maddesine göre ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir. Ancak mahkeme tarafından, yaptırılan mali inceleme sonucunda şirketin hiçbir mal varlığının olmadığı, pasifinin aktifinin üzerinde bulunduğu, başka bir deyişle borca batık durumda olduğu tespit edildiğinden davacının isteyebileceği çıkma payının bulunmadığı kabul edilerek istemin reddine karar verilmiştir. Çıkma payı bir nevi tasfiye payıdır. Yani çıkan ortak için tasfiye payının yerine geçmektedir. Bu nedenle bu hak, farazi tasfiye payı olarak ifade edilmektedir. Çıkma ile ortaklık, sadece çıkan ortak için sona erdiğinden, ona düşen payın verilmesi amaçlanmaktadır, zira diğer ortaklar için ortaklık ilişkisi devam etmektedir. Bu bağlamda ayrılma payını, ortaklıktan ayrılan ortağa esas sermaye payını ve bu payın ona sağladığı ortak sıfatını kaybetmesine karşılık kendisine ödenmesi gereken değer olarak kabul etmek gerekir (Bkz. Yrd. Doç. Dr. Nihat TAŞDELEN, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre Limited Ortaklıklarda Çıkma Çıkarılma ve Fesih, Ankara 2012, sf. 179 vd.). Hukukun genel ilkeleri ayrılma akçesinin ayrılma ile muaccel olmasını gerekli kılar; bu kural burada da geçerlidir. Ancak bu kural şirketin “kullanabilir öz sermayesi” varsa uygulanır. Çünkü ayrılan ortağa ödenecek ayrılma akçesi, esas sermaye payının gerçek değerine göre belirlenecek olup, payın gerçek değeri belirlenirken şirketin en azından bilanço değerinin bulunması gerekir. Bilirkişi raporuna göre, davacının ortağı olduğu şirket öz varlığını kaybetmiş durumdadır. Şirketin pasiflerinin aktiflerini aşmış olması nedeniyle rapor tarihi itibariyle davacının payına isabet eden bir ayrılma payı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca Mahkemece ayrılma akçesine ilişkin talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı tarafta açıklama dilekçesinde davalı … Tic. Ltd. Şti’ye yöneltilen talepler bakımından şirketin dolaylı sorumluluğunun bulunduğu belirtilmiştir. Davacının bu iddiası davalı şirket müdürünün yönetim yetkisini kötüye kullandığı iddiasına dayalıdır. Şirketin kötü yönetimine ilişkin iddialar bakımından ise şirket ortağının üçüncü kişi olarak kabulü ve dolayısıyla TTK’nın 632. Maddesinin uygulanması olanağı yoktur. Bu halde söz konusu istem yönünden davalı davalı … Tic. Ltd. Şti’nin pasif husumeti bulunmamaktadır. Dolayısıyla mahkemece bu nedenle davalı … Tic. Ltd. Şti yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Şirket müdürünün kötü yönetimi ve haksız rekabet sebebine dayalı olarak yine davalı … hakkında da maddi ve manevi tazminat davası açılmıştır. Davacı tarafça sunulan “müvekkilime karşı sorumludur” şeklindeki ifadelerden ve istinaf dilekçesindeki “müvekkilim lehine maddi tazminat, müvekkilimizin kişilik haklarına ağır saldırı sebebiyle TBK 58 hükmüne göre manevi tazminat talebimizin” şeklindeki beyandan tazminatın davacı lehine talep edildiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki aynı davada hasım gösterilen davalı … Tic. Ltd. Şti yararına tazminat talep edildiğinin kabul edilmesi hali çelişki yaratacak niteliktedir. Davalı … Tic. Ltd. Şti. hesabına tazminat istemi içermeyen bu davayı davalı müdürün eylemlerinden zarar gören şirket tüzel kişiliğinin açması gerekmektedir. Bu durumda davacının şirket müdürüne açtığı maddi tazminat davası yönünden aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Dolayısıyla mahkemece bu nedenle davalı …’ karşı açılan maddi tazminat davası yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Mahkemece, davacının manevi tazminat talebi yönünden de davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça manevi tazminata esas olarak gösterilen eylemler davalı …’in şirket müdürü olarak gerçekleştirdiği işlemler olup, bu işlemler nedeniyle zarar öncelikle şirket uhdesinde doğacağından ve ayrıca doğrudan davacıyı hedef alan bir eyleme dair bir iddia ve ispat bulunmadığından TBK’nın 58. Maddesi uyarınca davalı müdürün iddia edilen eylemleri nedeniyle manevi tazminatın koşulları oluşmamıştır. Davalı …. Ltd Şti ve ortağı davalı … ‘den müvekkilinin ortağı olduğu şirket müdürü ile biliştirak, hileli ve … . Ltd. Şti’ne karşı haksız rekabet yapmak suretiyle şirketi zarara uğrattığından bahisle haksız rekabete dayalı olarak dava açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 56. Maddesinde, haksız rekabetten kaynaklanan davaların, haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin açabileceği düzenlenmiştir. Eldeki davada menfaatleri zarar gören davalı … Tic. Ltd. Şti.’dir. Bu halde dava açma yetkisi haksız rekabet sebebiyle ekonomik menfaatleri zarar gören davalı … Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Şirket ortağının şirket yerine bu davayı açmasına olanak yoktur. Dolayısıyla mahkemece bu nedenle davalı …. Ltd Şti ve bu şirketin ortağı davalı … ‘e karşı açılan maddi tazminat davası yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13/01/2022