Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/535 E. 2021/1389 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/535
KARAR NO: 2021/1389
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2018
NUMARASI: 2017/373 Esas – 2018/1148 Karar
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davalı …-… vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/04/2008 tarihinde müvekkil şirket tarafından … marka televizyon satın alındığını, televizyonun bozulması üzerine servis çağırıldığını, dava konusu cihazın yedek parçasının değiştirilmesi gerektiğini ve yedek parçasının temininin mümkün olmadığı gerekçesiyle yeni bir ürün ile değişiminin yapılmasını teklif ettiklerini; ancak teklif konusu değişim cihazının arızalı cihazın misli olmaması sebebi ile müvekkili tarafından kabul edilmediğini, davalı …’e ihtarname keşide edilerek söz konusu cihazın ücretli onarımını yasal yükümlülükleri doğrultusunda gerçekleştirmelerini, yedek parçanın temin edilememesi sebebi ile ücretli onarımın mümkün olmaması halinde yedek parça bedelinin müvekkil tarafından ödenmesi suretiyle malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin talep edildiğini, ancak ihtarnamenin davalıya tebliğ edilemediğini belirterek arıza konusu yedek parçanın davalılar tarafından temini ile ücretli onarım yapılmasına, ücretli onarımın davalılardan kaynaklanan sebepler ile mümkün olmaması halinde onarım bedeli müvekkil tarafından ödenerek televizyonun ayıpsız misli ile değişimine, ayıpsız mislinin temin edilememesi halinde, ayıplı ürünün davalılara iadesi ile ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … – … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu televizyonların satışının yapıldığı tarihte … unvanıyla … Bayiisi olarak faaliyet göstermekte olup dava konusu televizyonlar müvekkili tarafından … A.Ş.’den satın alınarak davacı şirkete satıldığını, müvekkilinin gerekse davacı şirket tacir olup taraflar arasındaki ilişki ticari nitelikte olduğunu, hal böyleyken uyuşmazlığın çözümünde TKHK hükümlerine dayanılması usul ve yasaya aykırı olduğunu, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 24.04.2011 Tarihli “Sanayi Mallarının Satış Sonrası Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” hükümlerine göre yedek parça bulundurma zorunluluğu yalnızca imalatçı ve ithalatçıya ait olduğunu, müvekkilinin satışını yaptığı ürüne ilişkin yedek parça bulundurma zorunluluğunun bulunmadığını, davacıya satışı yapılan ürün garanti süresi sona eren bir ürün olup bu nedenle de davacı şirket seçimlik haklarını müvekkiline yöneltemeyeceğini, bu nedenle de davanın müvekkil yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dava konusu televizyonun gizli ayıplı olduğu, ayıp ihbarının süresi içeresinde yapıldığı ancak ayıpların giderilemediği, Bu nedenle davacının bedelin iadesine ilişkin talebinin yerinde olduğu, Davacı, dava konusu televizyondan 25.05.2016 tarihine kadar faydalandığından ve buna bağlı olarak ayıb bildirimi de 18.07.2016 tarihinde gerçekleştiğinden, davacının ödemiş olduğu 12.711,9-TL’lik bedele 18.07.2016 tarihinden itibaren (ticari faiz istenmediğinden) kanuni faiz uygulanması gerektiği, Dava konusu televizyonun davalılardan … Ltd. Şti.’nin vermiş olduğu bir garanti taahhüdüyle satıldığına ilişkin bir delile rastlanmadığından, satım sözleşmesi ticari bir nitelik taşımakla (TTK. m. 3/1 ve 19/1) Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinin somut olaya uygulanması mümkün olmadığından, anılan davalı satım sözleşmesinin tarafı bulunmadığından; oluşan ayıp nedeniyle … şirketinin sorumlu tutulmasının olanaklı olmadığı kanaatine varılmakla; Davalılardan … Genel Müdürlüğüne yönelik açılan davanın reddine, Davalılardan …- …’a yönelik açılan davanın kabulüne, 12.711,9 TL nin 18/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, verilmesine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … – … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava dilekçesinde ileri sürülen sebeplere ilişkin olarak öncelikle İstanbul 9.Tüketici Mahkemesi, 2016/1332E, 2016/1837K, Sayılı dosyasıyla dava açılmış olup dava açılırken harç yatırılmadığını, Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/373E, sayılı dosyayla başlayan yargılamada mahkemece maktu harç ve gider avansının yatırılması istediğini, ancak davacı tarafça dava dilekçesinde dava değeri bildirilmediğinden mahkemece nispi peşin harca ilişkin bir hesaplama yapmadığını, nispi peşin harcın yatırılmasına ilişkin ara karar kurulmadığını, davacı taraf dava dilekçesinin netice ve talep bölümünde açıkça ve öncelikle; yedek parçanın davalılar tarafından temini ile 5.290 TL ücretli onarımının yapılması, aksi halde 5.290 TL onarım bedelinin kendilerince ödenmek suretiyle televizyonun ayıpsız misli ile değişimi, bunun da mümkün olmaması halinde ayıplı ürünün davalılara iadesi ile ödenen bedelin faiziyle iadesini dava ettiklerini, davacının asli talebinin yedek parça temini ile ücretli onarımın yapılmasına ilişkin olduğunu, burada incelenmesi gereken hususun davanın yöneltildiği davalıların arızalı televizyonun yedek parça bulundurma zorunluluğu bulunup bulunmadığı olduğunu, müvekkili …-… adıyla … ana ithalatçısı … A.Ş. ile 2005 yılında … ürünleri satmaya dair Franchising sözleşmesi yapmış olup 18.04.2008 tarihinde dava konusu televizyonu davacıya satmış olduğunu, yasa ve yönetmelik gereği yedek parça bulundurma zorunluluğunun üretici ve ithalatçı firmanın sorumluluğunda bulunduğunu, müvekkilinin yedek parça bulundurma zorunluluğu bulunmadığından ürünün ayıplı hale gelmesinden de bir sorumluluğu bulunmadığını, dava dilekçesinin incelenmesinden davacının 8 yıl boyunca sorunsuz şekilde müvekkilinden satın almış ürünü kullandığı, sonrasında meydana gelen arızanın davalı üretici … tarafından yedek parça temin edilemediği gerekçesiyle giderilmediği gerekçesiyle davanın açıldığının anlaşıldığını, müvekkili …’ın yedek parça bulundurma zorunluluğu bulunmadığından açılan dava nedeniyle bu sebebe dayanan hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenle mahkemece müvekkili yönünden verilen kabul kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Mahkemece dosyanın tevdii edildiği Bilirkişiler tarafından düzenlenen kök ve ek raporda dava konusu televizyonun davalılardan … ‘un vermiş olduğu bir garanti taahhüdüyle satıldığına ilişkin bir delile rastlanmadığından, satım sözleşmesinin tarafı olmayan …’un sorumluluğunun bulunmadığı beyan edilmiş olup ve mahkemece tarafların tüm itirazlarına rağmen dosya yeni bir bilirkişiye tevdii edilmeksizin bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulduğunu, davalı … dava konusu televizyonun üreticisi olup bu nedenle yedek parça bulundurma zorunluluğu bulunmasına karşın hukuki dayanaktan yoksun gerekçeyle davanın işbu davalı yönünden reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava konusu tv’de gizli ayıp olduğu tespit edilse dahi müvekkiline ayıp ihbarı yapılmadığını, bu durumunda dosyada mevcut ihtarın tebliğ şerhi ile de sabit olduğunu, bu nedenle müvekkilinin ayıba ilişkin bir sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu televizyonda 8 yıl sonra ortaya çıkan bir gizli bir ayıp olduğu kabul edilse dahi satıcı müvekkiline derhal bir ayıp ihbarının yapılmadığını, bu nedenle yasa maddesi gereği davacı tarafından ayıpla birlikte malın kabul edildiğinin sabit olduğunu, Mahkeme kararında dava konusu televizyonun arızalanması üzerine 25.05.2016 tarihinde davalı … servisine götürüldüğü, ayıp bildiriminin davalı satıcı …’a 18.07.2016 tarihli ihtarnameyle yapıldığı, gizli ayıbın süresi içinde ihbar edildiği belirtilmiş ise de bu tespitin hatalı olduğunu, dosyada mevcut ihtarnamenin müvekkiline tebliğ edilmediğini, bu nedenle kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava konusu televizyonda gizli ayıp olsa dahi derhal satıcıya ayıp ihbarı yapılmadığından müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu tv’nin gizli ayıplı olduğu tespit edilse dahi gizli ayıbın satımdan itibaren 2 yıl içerisinde ileri sürülmesi gerektiğini, Mahkemece dosyanın tevdii edildiği bilirkişiler tarafından düzenlenen rapora ayrıntılı ve kapsamlı şekilde itiraz edildiğini, aynı şekilde rapora davacı tarafça da itiraz edildiğini, taraf itirazlarını kapsar, denetime elverişli, uzman bilirkişiden rapor alınmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın müvekkili … yönünden reddine, bu talebinin reddi halinde eksiklikler tamamlanarak yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, satın alınan ürünün Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği’nde ön görülen kullanım ömrü içerisinde meydana gelen arızanın, yedek parçanın temin edilerek ücreti karşılığında onarılması, olmadığı takdirde onarım bedeli ödenmek kaydıyla ürünün ayıpsız misliyle değiştirilmesi, o da olmadığı takdirde ayıplı ürünün iadesi ile ödenen bedelin istirdatı davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, arızalanan televizyonun arızasının giderilememesi nedeniyle davalı satıcının sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Tarafların beyanlarına göre, davacı tarafından davalı … – …’ten, 18.04.2008 tarihinde “…” seri numaralı, … marka bir adet televizyon satın alındığı, televizyonun bozulması üzerine … sıra numaralı servis formu uyarınca, söz konusu cihazın yedek parçasının değiştirilmesi gerektiği ve yedek parçanın temininin mümkün olmadığı gerekçesiyle yeni bir ürün ile değişimin yapılması teklif edildiği, ancak teklif konusu değişim davacı tarafından kabul edilmediği anlaşılmaktadır. Eldeki dava ise Tüketici Mahkemesi nezdinde, Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği Ek 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Gereğince Satış Sonrası Hizmet Verilmesi Zorunlu Olan Ürünler Listesi 8.4.1 uyarınca, ev ve benzeri yerlerde kullanılan elektronik cihazlardan “televizyonlar” için öngörülen kullanım ömrünün 10 yıl olarak belirlendiğinden ve satılan malın bozulması sebebiyle yedek parçanın davalılar tarafından temini ve ücretli onarımının, satış işleminin gerçekleştiği 18.04.2008 tarihinden itibaren davalılarca gerçekleştirilmesi gerektiğinden bahisle açılmıştır. Görevsizlik kararında tüketici mahkemesinin de belirttiği gibi davanın tarafları tacir olduğundan uyuşmazlığın çözümünde 6502 sayılı TKHK’nin uygulanma olanağı yoktur. Uyuşmazlığın çözümünde satım tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 194/1 maddesine göre, bayi müşteriye karşı mebiin zikir ve vadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir suretle tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir. Ayıba karşı tekeffül borcu, satılan şeyde satıcı tarafından zikir ve vaat edilen vasıfların bulunmamasından veya satılan şeyin değerini yahut akit gereğince ondan beklenen faydaları azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından satıcının sorumlu tutulmasını ifade eder. Satıcının ayıba karşı tekeffül borcunun doğabilmesi için ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olması, ayıbın önemli olması, alıcının sözleşmenin kurulduğu anda ayıbın varlığından haberdar olmaması ve en nihayetinden alıcının kendisine düşen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir. Eldeki davada yapılan yargılama sonunda ilk derce mahkemesince, itibar olunan bilirkişi raporu doğrultusunda televizyonda gizli ayıp olduğu kabul edilmiş ise de bu ayıbın satım sözleşmesinin kurulduğu anda mevcut olup olmadığı hususunda herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Ayrıca gerek bilirkişi raporunda gerekse mahkeme kararında ayıp bildiriminin 18/07/2016 tarihinde gerçekleştiği kabul edilmiş ise de sadece davalılardan …’e 18/07/2016 tarihli ihtarname gönderilmiş olmakla birlikte bu ihtarnamenin muhatabına tebliğ edilemediği davacı tarafça dava dilekçesinde de bildirilmiş durumdadır. Ayrıca arıza 25/05/2016 tarihinde televizyonun servise götürülmesiyle tespit edilmiş olmasına rağmen ayıp ihbarının 18/07/2016 tarihinde davalı …’e çekilen ihtarname ile süresinde yapıldığının kabulü mümkün değildir. Zira mahkemenin kabulüne göre dahi gizli ayıplarda ayıp ihbarının derhal satıcıya yapılmış olması gerekir. Arızanın öğrenildiği 25/05/2016 tarihinden ihtarnamenin çekildiği 18/07/2016 tarihine kadar geçen süre nazara alındığında ayıp ihbarının derhal yapıldığının kabulü mümkün değildir. Dava konusu televizyonun davalı … servisine götürülmüş olması da davalı satıcıya ayıp ihbarının yapıldığı manasına gelmemektedir. Zira davalı satıcının sattığı televizyonun servis bakımlarını da üstlendiğine dair dosyada herhangi bir iddia ve ispat bulunmamaktadır. Kaldı ki davacının asıl ve öncelikli istemi arızanın yedek parçanın davalılar tarafından temini ile ücretli onarımının yapılması, bunun mümkün olmaması halinde onarım bedelinin ödenmesi ile televizyonun ayıpsız misli ile değiştirilmesine ilişkindir. Davacı her ne kadar bu taleplerinin mümkün olmaması halinde ayıplı ürünün davalılara iadesi ile ödenen bedelin istirdadını da talep etmiş ise de bu talebi davacının öncelikli diğer talepleri ile çelişir vaziyettedir. Zira davacı taraf öncelikli taleplerinde ayıp iddiasında bulunmayarak ücretli onarımı kabul etmektedir. Dava dilekçesi nazara alındığında uyuşmazlığın ayıba karşı tekeffül hükümlerine göre giderilmesi de mümkün değildir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 182/1 maddesi uyarınca beyi bir akittir ki onunla bayi, satılan malı müşterinin iltizam ettiği semen mukabilinde müşteriye teslim ve mülkiyeti ona nakleylemek borcunu tahammül eder. Buna göre satıcının satılanı ayıptan ve zapttan arî bir şekilde alıcıya teslim etmesiyle borç sona erer. Bunun dışında satıcının alıcıya karşı herhangi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Eldeki davada davalı satıcının davacıya karşı satılanın tesliminden sonra ortaya çıkacak arızaları gidermek için yedek parça bulunduracağını ayrıca taahhüt ettiği iddia ve ispat edilmediğine göre davalı satıcının dava konusu televizyonda meydana gelen arızayı gidermek şeklinde bir borcu bulunmamaktadır. Dolayısıyla dava konusu televizyonda meydana gelen arızanın … yetkili servislerince giderilememiş olması nedeniyle davalı satıcı davacıya karşı sorumlu değildir. Dolayısıyla mahkemece dava konusu televizyonun ayıplı olduğu kabul edilerek televizyonun iadesi ile bedelinin istirdadına karar verilmesi isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece malın ayıplı olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle Davalı … – … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın … yönünden de reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı … – … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Harç başlangıçta peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalılar yargılama sırasında kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan davalılara verilmesine, 5-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 6-Davalı … – … tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara iadesine, 7-Karar kesinleştiğinde Mahkeme kasasındaki belge aslının iadesine, 8-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı … – … vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı … – … tarafından istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta gideri 22,05 TL olmak üzere toplam 143,35 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalı … – …’e verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021