Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/532 E. 2021/1388 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/532
KARAR NO: 2021/1388
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/10/2018
NUMARASI: 2017/300 Esas – 2018/991 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasındaki ticari ilişki gereğince oluşan cari hesap bakiyesinin davalı tarafından ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile icra takibine başladıklarını davalının takibe ve borca itiraz edip durdurduğunu, müvekkilinin alacağını tahsil amacı ile huzurdaki itirazın iptali davasını açtıklarını davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine açılan davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, görevli ve yetkili mahkemenin Şanlıurfa Asliye Ticaret mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin faaliyet alanının bu il olduğunu, davacının aleyhlerine başlattığı takibinde bu sebeple yetkisiz icra müdürlüğünden açıldığını, davacının kötü niyetli olduğunu alacağının likit olduğunu belgeleyecek bir evrakıda sunmadığını, bununda sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vereceğini, bu sebeple huzurdaki davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, alacağın davalıya fatura edildiği ancak davalı tarafından davacı şirkete ödemede bulunulmadığı,bunun üzerine İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalının yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu olduğunun da belirlendiği, davalı tarafın borca ilişkin olarak çek ile ödeme yaptıkları iddiasında olduğu, bu iddiasını ispatlayamadığı, davalı defterlerinin incelenmesi için yazılan talimat dolayısıyla dosyanın talimat mahkemesince bilirkişiye verildiği, bilirkişinin yaptığı açıklamalar da dikkate alınarak davalı defter ve kayıtlarının incelemeye de sunulmadığı ve mahkememizce aldırılan raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu ve davalının itirazında haksız olduğu kanaatine varıldığından, takibin devamı ile itirazın iptaline karar verilmiştir. İcra İflas Kanununun 67/2 maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” İşbu davada davalı mahkememizce bilirkişi raporu ve dosya kapsamı itibari ile haksız görüldüğünden ve talep olduğundan alacağın likit olması sebebiyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili adına teslim edilmiş emtiaya binaen düzenlenmiş ve teslim edilmiş bir mal olmadığını, davacı tarafından kesilen 14.734,58 TL tutarlı faturada teslim alan ve teslim edenin imzası bulunmadığı ve faturanın ilişkili irsaliyesinin de ibraz edilmediğini, davacı yan öncelikli olarak fatura konusu malları kime ve nasıl teslim ettiğini ispat etmek zorunda olduğunu, karşı tarafın tek taraflı olarak düzenlemiş olduğu ticari defterlerinin tek başına yeterli olmayacağını, Şanlıurfa … Bankası Sarayönü Şubesi’nin … nolu 28.10.2016 tarihli 40.000 TL bedelli çekin davacı tarafından tahsil edildiğini, davacının temsilde ve yetkide farklılık arz etmeyen ve davacıya ait diğer şirket kayıt defterlerinin de incelenmesi taleplerinin sonuçsuz kaldığını, bu itibarla bilirkişinin hazırlamış olduğu rapor konunun uzmanı herkesin üzerinde birleşebileceği genel nesnel bilimsel ve evrensel bir görüş olmadığını, tek taraflı muhasebe kayıtlarına ve verilerine dayanılarak ortaya çıkartılan hesaplama ve rapor hükme esas alınamayacağından davanın kabulüne karar verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari(açık) hesaba dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, takip konusu alacağın ödenip ödenmediği noktasındadır. Davacı takip alacaklısı, davalı takip borçlusu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasınında cari hesaba dayalı olarak 14.734,58 TL asıl alacak üzerinden icra takibi yapılmış, itiraz edilmesi üzerine icra takibi durmuştur. Davacı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. Maddesine göre itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, davacının dava konusu ettiği alacak miktarı davacı/alacaklıya fazlasıyla ödendiğini, ödemenin ise davalı tarafından … adına kesilen ve davacı-alacaklı tarafından tahsil edilen Şanlıurfa … Bankası Sarayönü Şubesi’nin (…) … nolu 28.10.2016 tarihli 40.000 TL bedelli çeki ile yapıldığını savunmuştur. Buna göre, davalı, taraflar arasındaki ticari ilişkiyi kabul etmiş ve dava konusu alacağı ödediğini savunarak ispat yükünü üzerine almıştır. Doktrinde davalının bu savunmasına “bağlantılı bileşik ikrar” denilmektedir. Bağlantılı bileşik ikrarda bulunan taraf, diğer tarafın ileri sürdüğü vakıayı ikrar eder, fakat ikrarına bu vakıadan çıkan hukuki sonucu hükümden düşüren ve bu vakıanın doğumu ile ilgili bulunmayan başka bir vakıa ileri sürer. Bu durumda ikrarın bölünebileceği, dolayısıyla ispat yükünün davalıya düşeceği kabul edilmektedir. Her ne kadar davalı tarafça Şanlıurfa … Bankası Sarayönü Şubesi’nin (…) … nolu 28.10.2016 tarihli 40.000 TL bedelli çekin davacı lehine keşide edildiği ve davacının bu çeki tahsil ettiği beyan edilmiş ise de beyana konu çek davalı tarafından dava dışı … Ltd. Şti. lehine keşide edilmiş olup davacı tarafça dava dışı .. Ltd Şti hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasında takibe konu edilen cari hesap alacağına ilişkin hesap dökümünde alacaktan mahsup edilerek bakiye üzerinden takibe geçilmiş olması karşısında davalının keşide ettiği bu çekin davalının borcuna karşılık verildiği hususu dosya kapsamı itibariyle ispatlanabilmiş değildir. Dolayısıyla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 251,63‬ TL harcın, alınması gerekli olan 1.006,51 TL harçtan mahsubu ile bakiye 754,88‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.18/11/2021