Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/53 E. 2020/190 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/53
KARAR NO: 2020/190
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2017
NUMARASI: 2014/797 Esas – 2017/1064 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin 07/05/2009 tarih ve … nolu fatura ile davalı şirketten … motor numaralı Transporter … man tipi aracı satın aldığını, aracın servis bakımlarının davalı şirkete ait yetkili serviste düzenli olarak yapıldığını, aracın 108.250 km yol kat ettiğini, motorundan ses gelmesi üzerine, 08/06/2013 tarihinde davalının yetkili servisine aracın çalışır vaziyette teslim edildiğini, 08/06/2013 tarihli iş Emri Atölye Bilgileri formunda, araçta oluşan hasarın motor dişli cıvatasının kesmiş olduğu motor bloğuna zarar vermiş olduğu ve yarım motor değiştirilmesi gerektiğinin bildirildiğini, bu iş için 22.725,13 TL hasar bedelinin talep edildiğini, İstanbul Anadolu 16. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/66 D. İş. Sayılı Dosyası ile araç üzerinde bilirkişi incelemesinde, arızanın imalat kaynaklı olduğunun belirtildiğini, garanti belgesinde aracın kullanım ömrünün 10 yıl olarak gösterildiğini, aracın yapmış olduğu düşük kilometre dikkate alındığında üretimden kaynaklı gizli ayıp nedeniyle araç motorunda meydana gelen arızadan dolayı 22.725,13 TL tutarındaki hasara ve araçta meydana gelen değer kaybına müvekkilin katlanmasının beklenemeyeceğini, davalının ağır kusurlu olduğunu ileri sürerek araçta meydana gelen hasar nedeniyle 22.725,13 TL’nin ve araçtaki değer kaybının şimdilik 1.000 TL’lik kısmının işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, süresi içerisinde usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulmadığını, dava konusu aracın 07/05/2009 tarihinde trafiğe çıktığını ve 08/06/2013 tarihindeki son servis giriş kaydına göre, 110.226 km yol katettiğini, araçta imalattan kaynaklı ayıbın olmadığını, değişik iş dosyasından alınan rapora itiraz edildiğini, raporun somut teknik verilere dayanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada, taşıttaki arızanın gizli ayıp teşkil eden bir imalat sebebi ile hasıl olduğu, hasar sebebi ile yarım motor değiştirilmesinin gerektiği, hasar bedelinin 22.725,13 TL olduğu, herhangi bir değer kaybının olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 22.725,13 TL araç hasar bedelinin dava tarihi olan 16/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, araç değer kaybına dair talebin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, ayıp ihbar süreleri dikkate alınmadan karar verildiğini, araçta imalattan kaynaklı bir ayıp yada kusurun bulunduğunun ortaya konulamadığını, çelişki bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, dava konusu aracın yargılama sırasında 3.kişiye satıldığı ileri sürüldüğünden aracın tamir edilip edilmediği ve tamir masrafına ilişkin bir bilgi yada belgenin sunulmadığını, dolayısıyla davacının zarara uğrayıp uğramadığının araştırılmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, ayıplı iddiasına dayalı alacağının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355.madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut olayda, davacı şirketin 07.05.2009 tarihinde, davalı şirketten … man aracı (0 km) satın aldığı, aracın motorundan gelen ses nedeniyle 08.06.2013 tarihinde davalının yetkili servisine teslim edildiği, yapılan tespitte, araçtaki hasarın motor dişli cıvatasının kesmiş olduğu motor bloğuna zarar vermiş olduğundan yarım motor değişiminin öngörüldüğü dosya kapsamıyla sabit olup, esasen uyuşmazlık davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince, 28/05/2014 tarihli celsenin 2 nolu ara kararında, davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiş ise de, bunun hukuki gerekçesi ne ara kararında ne de gerekçeli kararında gösterilmemiştir. Ticari satımlarda ayıp ihbarının olay tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 23. maddesinde belirtilen süreler içinde yapılması gerekir. Hükme göre açık ayıplarda 2 gün, açıkça belli olmayan ayıplarda 8 gün, diğer durumlarda derhal bildirimi yapılmalıdır. TTK 23/c.maddesine göre; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223. maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. 6098 sayılı TBK 223. maddesine göre; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır”. 6098 sayılı TBK 231/1 maddesinde, “… Satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile satılanın alıcıya devrinden başlayarak 2 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının, satılanın kendisine devrinden başlayarak 2 yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı bu sürenin geçmiş olmasında ortadan kalkmaz.” TBK 231/son maddesinde; “Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Dosyaya sunulan değişik iş dosyasında, araç üzerinde inceleme sonucunda düzenlenen teknik bilirkişi raporunda; araçtaki arızanın alternatör ve klima kompresörünü tahrik eden dişlilere krank milinden hareket ileten avare dişliyi sabitleyen cıvata başının kopması sonucu geliştiği belirtilmiş aynı saptamaların ilk derece mahkemesince, dosya kapsamı üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan bilirkişi raporunda da tekrar edilmiş olduğu görülmüştür. Ne var ki, bilirkişi raporlarında, arızaya neden olan cıvata kopmasının nedeni ve bunun imalattan kaynaklanan bir kusurdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususlarında herhangi bir teknik tespit ve değerlendirme yapılmamış ise de, aracın yargılama sırasında satılmış olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, somut olayda, gizli ayıbın kabulü durumunda, davacının ağır kusur ve iğfal durumunda zamanaşımı işlemez hükmüne dayanılabilmesi için de alıcının, satıcının hilesi veya kandırması nedeniyle zamanında dava açmasının önlenmesi gerekir. Başka bir anlatımla gizli ayıp tek başına olayda ağır kusur yada iğfal bulunduğunu göstermez. Somut olayda, davalının ağır kusur yada iğfal sonucu doğurabilecek nedenlere de dosyada rastlanılmamıştır. Dava konusu aracın garanti süresinin 2 yıl olduğu ihtilafsız olup, garanti belgesinde gösterilen aracın kullanım ömrünün garanti süresi olarak kabulü mümkün değildir. Bu durumda, garanti süresi geçtiğinden talebin garanti kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır. Hal böyle olunca, davalının süresi içerisinde zamanaşımı defi yerinde olduğundan, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE;İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/797 Esas – 2017/1064 Karar sayılı ve 18/12/2017 tarihli kararının HMK 353(1)b-2 uyarınca KALDIRILMASINA; 1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, 2-Alınması gerekli 54,40 TL harcın, peşin yatırılan 405,20 TL’den mahsup edilerek artan 340,80 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca belirlenen 3.558,75 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 6-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden: a- Davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 388,10 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davalıya iadesine, b-Davalı tarafından istinaf aşamasında harcanan 98,10 TL başvuru harcı gideri, 87,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere, toplam 185,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK ‘nun 362(1)a maddesi uyarınca Kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.