Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/528 E. 2022/17 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/528
KARAR NO: 2022/17
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI: 2017/406 Esas – 2018/1340 Karar
DAVA: Alacak (Komisyon Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/01/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 24/02/2016 tarihinde “İş Birliği Sözleşmesi” başlıklı sözleşme imzalandığını, taraflar arasında imzalanan iş bu sözleşme gereği müvekkilinin davalı ile … A.Ş. İsimli sermaye piyasalarında işlem gören dava dışı firmanın özel sektör tahvilinden kaynaklı borçlanma aracı ihacı işlemlerini gerçekleştirmesine aracılık ederek sözleşmeden kaynaklı kanuni yükümlülüğünü gereğini yerine getirdiğini, müvekkilinin davaı yanın gerçekleştirdiği katmerciler işlemlerine aracılık ettiğinin sunulan e-posta yazışmaları ile ortaya konulduğunu, davalı yanın gerçekleştirmiş olduğu bu işlemler neticesinde davalı yan ve müvekkili arasında gerçekleşen e-posta yazışmaları, faturalar ve banka kayıtları ile de sabit olduğu üzere müvekkilinin hak etmiş olduğu aracılık komusyonlarını ihtilafa konu sözleşmenin 4nci maddesinde yazılı hesaplamaya göre müvekkiline ödediğini, davalı yanın müvekkilinin 08/03/2017 tarihli hak edişine hiç bir hukuki etkisi olmadığını bildiği halde, ödemeyi yapmamak için kötü niyetli bir şekilde müvekkilinin hak edişinin doğduğu günden 5 gün sonra Beşiktaş … Noterlği tarafından ihtarname göndererek İş Birliği Sözleşmesinin 7. Maddesi gereği tek taraflı fesih etiğini bildirdiğini, müvekkilinin buna rağmen e-posta göndererek fesih bildiriminden önce doğmuş olan hak edişinin ödenmesini fatura ile birlikte talep ettiğini, ancak olumlu veya olumsuz hiçbir geri dönüş alamadığını, bunun üzerine müvekillinin hak edişi nedeni ile dava yan adına tanzim etmiş olduğu 08/03/2017 tarih … nolu 40.000,00 TL bedelli faturayı PTT aracılığı ile davalı yana gönderdiğini, akabinde “Kadıköy … Noterliği 27/03/2017 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname gönderdiğini, davalı tarafın noterlik aracılığı ile gönderilen faturayı iade ettiğni, “söz konusu sözleşme kapsamında tarafınızdan alınmış herhangi bir hizmet almadığından tarafınıza doğmuş herhangi bir borcumuz bulunmadığını” beyan ederek itiraz ettiğini, müvekkilinin konunun sulhen çözüleceğine olan inancı nedeni ile davalı yan ile ödeme yapılması konusunda görüşülmüş olmasına rağmen netice alınamadığını, bu sebeple 08/03/2017 tarihinde davalı … firmasının iş birliği sözleşmesi gereği müvekkilinin aracılığı ile gerçekleştirdiği borçlanma aracı ihracı işlemi netecesinde doğan hak edişinin tahsili amacı ile Mahkememize başvurunun zaruri hale geldiğini, açıklanan nedenler ile 40.000,00 TL alacağın ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren olan işleyecek kanuni faiz ile birlikte davalıdan tahsilini yargılama gideri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının ihracına aracılık ettiği, katmercilerin 10/05/2016 ve 10/08/2016 tarihli tahvil ihraçları nedeni ile davacıya ödeme yaptığı konusunda bir ihtilafın söz konusu olmadığını, davacının imzalamış olduğu 24/02/2016 tarihli işbirliği sözleşmesi uyarınca … yatırımın ihracına aracılık ettiği … 10/05/2016 ve 10/08/2016 tarihli tahvil ihraçları çerçevesinde kendisine ödeme yapığını ifade etmekte olduğunu, bu bilginin doğru olduğunu, davalı bahsi geçen sözleşme çerçevesinde ihtracına aracılık ettiği katmercilerin 10/05/2016 ve 10/08/2016 tarihli tahvil ihraçları nedeni ile davacıya ödeme yaptığını, bu maddi vakıaların konusuda herhangi bir ihtalafın söz konusu olmadığını, taraflar arasındaki ihtilafın kaynağının katmecilerin 08/03/2017 tarihinde gerçekleştirdiği ihracın işbirliği sözleşmesi kapsamına girip girmediği, davacının bu ihraçta sözleşme kapsamında herhangi bir hizmet sunup sunmadığının olduğunu, davacı yan ile davalı yan arasında gerçekleşen işbu davaya konu ihtilafın kaynağının davalının aracılık ettiği … gerçekleştiği 08/03/2017 tarihli tahvil ihracının araflar arasındaki işbirliği sözleşmesi kapsamına girip girmediği ve davacının talep ettiği ücrete hak kazanibelmik için işbirliği sözleşmesi kapsamında herhangi bir hizmet sunup sunmadığı, işbirliği sözleşmesi ükümlerinin açık alduğunu, davacının 08/03/2017 tarihli tahvil ihracına ilişkin olarak katmeriler ile davalı arasında sözleşme imzalanmasına aracılık etmediğini, başkaca herhangi bir hizmetde sunmadığını, işbirliği sözleşmesinin davacının hiçbir aşamasında ortalarda olmadığı bir ihraç için davacıya fatura göndermesi nedeni ile fesih edildiğini, açıklanan nedenler ile dayanaktan yoksun olan davanın reddini avukatlık ücreti ve diğer bütün dava giderlerinin yasal faizi ile birlikte arşı taraftan alınarak taraflarına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davalı ile dava dışı … Aş. İsimli firması arasında 02/03/2016 tarihli borçlanma aracı ihracına aracılık sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme kapsamında da 100.000.000-TL ihraç tavanı içerisinde kalmak sureti ile 1 yıllık dönem içerisinde bir veya daha fazla seferde gerçekleştirilmek üzere tahvil ihracı için SPK’ dan izin alındığı 15/04/2016 tarihli KAP açıklamasından anlaşılmaktadır. Davalı ile dava dışı … Aş. arasında 24/02/2017 tarihinde borçlanma aracı ihracına aracılık sözleşmesi imzalanmış olsa da, yapılan bilirkişi incelemesinde 08/03/2017 tarihinde gerçekleştirilen nominal değerli özel sektör tahvilinin ihracı işleminin 02/03/2016 tarihli sözleşme ile SPK dan 14/04/2016 tarih ve 12/420 sayılı karar ile alınan izin dahilinde ve bildirilen 100.000.000-TL ihraç tavanı içerisinde kaldığı andığı anlaşıldığından davacının 08/03/2017 tarihli işlem dolayısı ile 24/02/2016 tarihli “işbirliği sözleşmesi” çerçevesinde komisyon ücretine hak kazandığı kabul edilmiş ve davanın kabulüne, ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi heyeti sermaye piyasası mevzuatı konusunda tamamen yanlış değerlendirmeler yapmış, Atanan bilirkişiler arasında sermaye piyasası mevzuatı konusunda tek bir uzman olmamasına, Davacı taraf temel hukuk hükümlerini ve SPK mevzuatını çarpıtarak, aynı ihraç tavanı içinde kısım kısım gerçekleşecek ihraçlar aynı aracı kurumla gerçekleştirilmek zorundaymış gibi bir algı yaratmaya çalışmış, Gerçekleştirilen her tahvil ihracı hukuken bağımsız bir ihraç olup, bir önceki ihraç ile organik bir ilişkisi yoktur. … son tahvil ihracı tarihi itibariyle İşbirliği Sözleşmesi’nin geçerli olduğu konusunda bir itirazımızın bulunmadığını, bu konuda bir ihtilafın olmadığını, dava dışı … ile 24/02/2017 tarihinde Davalı Şirket’in yeniden oluşturulmuş üst yönetimi ve yeniden oluşturulmuş kurumsal finansman bölümü tarafından yeni bir aracılık sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin imzalanmasına Davacı’nın dahlinin, yardımının veya aracılığının bulunmadığını, …’in gerçekleştirdiği 08/03/2017 tarihli son tahvil ihracının imzalanan bu yeni sözleşme çerçevesinde gerçekleştirildiğini, bu yeni sözleşmenin imzalanmasında ve son tahvil ihracında Davacı’nın hiçbir katkısı olmadığından, Davacı’ya da herhangi bir ücret ödenemediğini, dolayısıyla ihtilafın … ile imzalanan 24/02/2017 tarihli sözleşmenin İşbirliği sözleşmesi kapsamında olup olmadığı konusunda olduğunu ifade ettiklerini, … ile Davalı … arasında sonradan imzalanan 24/02/2017 tarihli sözleşmenin 1. maddesinde görülebileceği üzere, imzalanan yeni sözleşme herhangi bir somut ihraca atıf yapmadan, yurt içerisinde nitelikli yatırımcılara yapılacak tüm ihraçları kapsadığını, dolayısıyla Davalı bakımından …’ın imzalanmasına aracılık ettiği ilk sözleşmeden daha avantajlı bir sözleşme olduğunu, SPK’dan tahvil ihraç izni belirli bir tavan kapsamında bir yıl geçerli olarak alınmış olmasına rağmen, … ile Davalı arasında imzalanan 02/03/2016 tarihli sözleşmenin 8. maddesinde sözleşme süresi 1 yıl değil 3 ay olarak belirlendiğini, taraflar fesih beyanında bulunmadıkça sözleşmenin 3’er aylık dönemlerde uzamasının öngörüldüğünü, bu hükümler dikkate alındığında, …’in 1 yıllık ihraç süresi boyunca Davalı … ile çalışmak zorunda olduğu şeklindeki yorumun objektiften uzak bir yorum olduğunu, kişinin sonuçlarına katlanmak kaydı ile imzaladığı sözleşmeyi her zaman feshedebileceğini, SPK’dan bir ihraç tavanı içerisinde izin alındı diye … ihraç tavanı içerisindeki gerçekleştireceği bütün ihraçlarda … ile çalışmak zorunda olmadığını, … …’ın aracılık hizmetlerinden memnun kalmayıp bir başka aracı kurum ile çalışmaya karar verdiğinde buna engel olmanın mümkün olmayıp mevzuatta bunu yasaklayan bir hükmün de bulunmadığını, tarafların aynı ihraç tavanı içerisinde yapılacak ihraçlarda birlikte çalışmak zorunda oldukları iddiası temel hukuk hükümleri, sözleşme hürriyeti ve sermaye piyasası mevzuatı ile bağdaşmamakla, ister aynı, ister farklı ihraç tavanları kapsamında olsun, hiçbir ihraççı şirket hiçbir aracı kurumla sürekli olarak çalışmak zorunda olmadığını, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı … vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davalı yanın dosyaya kendi argümanlarının kasten eklenmediği ve 3. yeni bilirkişi incelemesi yapılmadığı gerekçeleri ile ‘adil yargılanma haklarının’ ihlal edildiğine dair istinaf sebeplerinin haklı mesnedi bulunmadığını, davalı yan dosyanın iki kez sermaye piyasası uzmanının da dahil olduğu bilirkişi heyet incelemesinden geçerek tekamül ettiğini kabul etmek yerine, istinaf iddialarına göre her iki mahkeme hakiminin de adil yargılanma haklarını ihlal ettiğini beyan etmektedir ki bunun kabulünün mümkün olmadığını, davacı yanın istinaf sebebinin esasa girilmeksizin reddi gerektiğini, bilirkişilerce kök ve ek rapor olmak üzere davalı yanın dava dışı firma ile müvekkili aracılığı ile imzalamış olduğu 02.03.2016 tarihli sözleşmeyi fesih etmediği, dolayısıyla 08.03.2017 tarihli ihracın müvekkilimizin aracılık etmiş olduğu sözleşme kapsamın gerçekleştiği ve komisyona hak kazandığı açıkça ortaya konulduğunu, davalı yanın istinaf gerekçelerinin tamamının varsayımlar üzerine kurulu olduğunu, atanan bilirkişiler incelendiğinde … spk borsa finans ve aktüer uzmanı, prof. dr. … hukukçu bilirkişi, … ise mali müşavir bilirkişi olduklarını, dava dışı firma müvekkili aracılığı ile davalının imzaladığı 02.03.2016 tarihli sözleşmeyi fesih etmemiş ve oyak yatırımın aracılık hizmetlerinden memnun kalmayıp başka bir aracı kurum ile çalışmaya karar vermeyip, aksine davalı … yatırımın aracılık hizmetlerinden memnun kalındığı aşikar olup 08.03.2017 tarihli son parça ihraç yine davalı yan tarafından yani aynı aracı kurum tarafından gerçekleştirildiğini, dava konusu komisyon alacağımıza konu ihraç kapta da detaylı açıklaması yapılmış olan birbiri ile organik bağı bulunan 100.000.000 nominal tavan değerli tavan ihracın son parçası olduğunu, davalı beyanları doğrultusunda; sözleşme serbestisi gereği tarafların tabii ki sözleşmeleri feshetme, yenileme, hüküm değiştirme hakları olduğu, birbirleri ile çalışmalarının bir zorunluluktan kaynaklanmasının mümkün olmadığı hukuk devleti ilkelerinin tartışılmaz bir sonucu olduğunu, sözleşmenin fesih edilmediği ve aynı konu/şartlar için bir önceki sözleşme fesih edilmeksizin yeni sözleşme imzalandığını, davalı yan, davalı yanın 100.000.000-tl nominal değerli satışa tam ve tek yetkili olarak yetkilendirilmesine aracılık ettiği ve ücretinin ödenmesini sağladığı tartışmasız olduğundan, müvekkilinin ilgili proje kapsamında hiç bir rolü olmadığından bahsetmenin mümkün olmadığını, spk’dan almış olduğu izin ile 1 yıl içerisinde nominal değerli ihracın tamamını tek bir aracı kurum olan davalı aracılığı ile (yani müvekkilimiz vasıtası ile) imzalanan ve fesih edilmeyen 02.03.2016 tarihli sözleşme kapsamında gerçekleştirdiğini, 08.03.2017 tarihli ihracın yine müvekkilimin iş birliği sözleşmesi gereği aracılık ettiği yetkilendirme sonucunda gerçekleşmiş olduğu; ilk iki ihraçtan tamamen bağımsız davalı yanın kendi imkanları ile gerçekleştirmiş olduğu ayrı bir ihraç olmadığı, davalı yanın 02.03.2016 tarihli sözleşme ile bahse konu 100.000.000-tl nominal değerli satış için tek ve tam olarak yetkilendirildiği, dava dışı şirketin ilgili satış için davalı dışında bir firma ile sözleşme imzalamayacağını taahhüt ettiği, ilgili aracılık sözleşmesinin fesih edilmediği, sözleşme fesih edilmeksizin yeni bir sözleşme imzalanmış olmasının dava konusu ihtilafa hukuken etki edemeyeceği açık olduğundan, hükmün bozulması amacı ile, davalı yanın haksız ve mesnetsiz gerekçelere dayalı istinaf talepleri yerinde olmadığından reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, komisyon sözleşmesinden kaynaklanan ücret alacağının tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, 08/03/2017 tarihli borçlanma aracı ihracının taraflar arasındaki işbirliği sözleşmesi kapsamında kalıp kalmadığı ve davacının komisyon ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.Taraflar arasında, 24/02/2016 tarihinde süresiz olarak, davacı aracının davalı … ile tanıştıracağı şirketlerin sermaye piyasaları işlemleri konularında …’ın yetkilendirilmesine aracılık etmesi ve bunun sonucunda danışmanlık sözleşmesi imzalanması ve projenin tamamlanması halinde aracıya komisyon ücreti ödenmesine ilişkin “işbirliği sözleşmesi” imzalanmıştır. Daha sonra davalı … ile dava dışı … A.Ş. arasında borçlanma araçlarının satışı ile ilgili olarak 02/03/2016 tarihinde 3 ay süreli, süre sonunda feshedilmemesi halinde 3’er aylık süreler ile yenilenmiş sayılmak ve sözleşme kapsamında yükümlülüklerin yerine getirilmesi halinde sözleşmenin süresi sona ermiş kabul edilmek üzere “borçlanma aracı ihracına aracılık sözleşmesi” imzalanmış ve davalı … münhasır aracı olarak tayin edilmiştir. Davalı … ile dava dışı … A.Ş. arasında 24/02/2017 tarihinde aynı mahiyette tekrar sözleşme imzalanmıştır. Sermaye Piyasası Kurulu’ nun 14.04.2016 Tarih 12/420 sayılı kararı ile, 100.000.000 TL tutarındaki ihraç tavanı içerisinde kalmak kaydıyla, bir yıllık dönem içerisinde bir veya daha fazla seferde gerçekleştirilmek üzere ve halka arz edilmeksizin tahsisli ve/veya nitelikli yatırımcılara satılmak amacıyla ihraç edilecek borçlanma araçlarına ilişkin Sermaye Piyasası İhraç Belgesi onaylanmıştır. Bu onay kapsamında … aracılığıyla 10.05.2016 tarihinde 36.000.000,00 TL, 10.08.2016 tarihinde 12.000.000,00 TL ve 08.03.2017 tarihinde 50.000.000,00 TL nominal değerle özel sektör tahvilinin ihracı gerçekleştirilmiştir.Davacı tarafından davalıya yönelik olarak 08/03/2017 tarih, … nolu ve 40.000,00 TL bedelli fatura aracılık komisyon bedeli açıklamasıyla düzenlenmiştir. Davacı tarafça, 08/03/2017 tarihli faturadan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle eldeki dava açılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 520/1. Maddesine göre, simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. TBK’nın 521. maddesine göre de, simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır.Davacı ile davalı arasında imzalanan 24/02/2016 tarihli “işbirliği sözleşmesi”‘nde, davacının yükümlülüğü, davalı … ile tanıştıracağı şirketlerin sermaye piyasaları işlemleri konularında …’ın yetkilendirilmesine aracılık etmesi ve ayrıca proje süresince gerektiği takdirde müşteri ile … arasında ilişki yönetimine yardımcı olmak, projenin başarıyla tamamlanabilmesi için destek vererek tüm ödemelerin …’a zamanında yapılması için azami gayret göstermek olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede, davacının aracılığı ile davalı … ile dava dışı … A.Ş. Arasında münhasırlık yetkisi veren “borçlanma aracı ihracına aracılık sözleşmesi” imzalanmış, dava dışı şirketin 24/03/2016 tarihinde SPK’ya başvurusu üzerine 100.000.000,00 TL tutarındaki ihraç tavanı içerisinde kalmak kaydıyla bir yıllık dönem içerisinde bir veya birden fazla seferde gerçekleştirilmek üzere borçlanma araçları ihracına izin alınmıştır. Bu izin kapsamında davalı … aracılığıyla 10.05.2016 ve 10.08.2016 tarihleri borçlanma aracı ihracı gerçekleşmiş ve buna ilişkin komisyon ücreti davacıya ödenmiştir. Aynı izin kapsamında davalı … aracılığıyla 08.03.2017 tarihinde borçlanma aracı ihracı gerçekleşmiş ancak buna ilişkin olarak davcıya ücret ödenmemiştir. Davalı taraf, 08.03.2017 tarihinde yapılan borçlanma aracı ihracının taraflar arasındaki işbirliği sözleşmesi kapsamında olmadığı, kendi yönetim kademesinin değişmesinden sonra dava dışı … A.Ş. ile davalının birbirleriyle çalışmaya tekrar ikna ettikleri ve bu çerçevede imzalanan 24/02/2017 tarihli sözleşme kapsamında davacının katkısı olmaksızın söz konusu borçlanma aracının ihracının gerçekleştiği ve davacının ücrete hak kazanamadığı iddia etmektedir. Davacının yükümlülüğü sermaye piyasası işlemlerinde …’ın yetkilendirilmesine aracılık etmekten ibaret olup, bu yükümlülüğünü yerine getirdiği davalı … ile dava dışı … A.Ş. arasında 02/03/2016 tarihli ve davalıya münhasırlık yetkisi veren sözleşmenin imzalanması ile sabittir. Bu durumda, davacının tanıştırdığı dava dışı … A.Ş.’nin, aynı SPK izni kapsamında davalı … aracılığıyla gerçekleştirilen borçlanma aracı ihracı işlemlerinde, davalı …’a ücretinin ödenmesiyle davacı da ücrete hak kazanacaktır. Davalı …’ın dava dışı … A.Ş. ile aynı mahiyette yeni bir sözleşme yapmış olması sonuca etkili değildir. Zira davacı, davalı … ile dava dışı … A.Ş. arasındaki sözleşmelere taraf olmayıp, davacının ücret alacağı bu sözleşmelere göre değil, 24/02/2016 tarihli işbirliği sözleşmesi kapsamına göre belirlenecektir. Davacı, dava dışı … A.Ş.’nin 100.000.000,00 TL tutarındaki ihraç tavanı içerisinde kalmak kaydıyla bir yıllık dönem içerisinde bir veya birden fazla seferde gerçekleştirilmek üzere borçlanma araçları ihracı işleminde, bu şirket ile davalı …’ı bir araya getirmesi, …’ın aracılığıyla borçlanma aracı ihracının gerçekleşmiş olması ve davalının ihraççı şirketin kendisine ücretini ödemediği yönünde bir iddiasının bulunmaması karşısında, 08.03.2017 tarihinde yapılan borçlanma aracı ihracı işbirliği sözleşmesi kapsamında olup bu ihraç işleminden dolayı davacının ücret alacağı doğmuştur. Bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 683,10 TL harcın, alınması gerekli olan 2.732,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.049,30 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 13/01/2022