Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/515 E. 2022/70 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/515
KARAR NO: 2022/70
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2019
NUMARASI: 2018/4 Esas – 2019/144 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/01/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin üretimini ve satımını yaptığı ürünlerin Trabzon’a götürülmek üzere davalı şirketle anlaşmaya varıldığını, davalı tarafça teslim alınan malların teslim yerine götürülmediği, müvekkili şirketçe yapılan araştırmalara rağmen malların bulunamadığını, davalı şirket ve çalışanlarına ilişkin Silivri Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/71 E. Sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını, müvekkili şirketin mallarının davalı şirket tarafından alındığı ve çalışanları tarafından yok edildiğini, davalı şirket tarafından müvekkili şirketin zararını gidermek yerine başlatılmış icra takibine haksız ve kötü niyetli itiraz edildiğini, haksız ve dayanaksız itirazın iptali ile takibe kötü niyetle itiraz eden davalı borçlunun alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, itirazın iptali ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin yetkilisi ile yan firma arasında 03/06/2011 tarihinde alacaklı firmaya ait boyaların Silivri-… adresinden alınarak Trabzon’a nakliyesi konusunda aracılık yapılarak, söz konusu malların araç sahipleri olan şoför … ve … tarafından götürülmek üzere yüklendiğini, şoförler ile müvekkili şirket arasında tanzim olunan gönderme fişinde yüklenen tüm mallardan araç sahibi ve şoförün sorumlu olduğunu, firma sorumlusunun yükleme yapan aracın belgelerini kontrolünün zorunlu olduğunun belirtildiğini, sevk irsaliyesinin … Boya isimli davalı firmaya ait olduğunu, … ve …’nin müvekkili şirketin çalışanı olmadığını, şirketle ilgi ve alakalarının bulunmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin asli ve tali bir sorumluluğu ile müvekkilinin işleten sıfatı da bulunmadığını, Olayın öğrenilmesinin hemen sonrasında müvekkili tarafından ilgili Cumhuriyet Savcılığına başvurarak şikayetçi olduklarını, Silivri 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/71 E. Sayılı dosyasında sanıklar … ve … hakkında hapis ve para cezasına hükmedildiğini, Müvekkili şirketin kasten veya pervasızca bir davranışı sonucu zararın meydana gelmesi söz konusu olmadığını, işbu nedenle zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, Malların nakliyesi için aracı kurum durumunda bulunan müvekkilinin şirket aleyhine takibe başlanmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, takip konusu edilen alacağın muhattabı müvekkili şirketin olmadığı, alacaklı yanın takibe konu ettiği alacağın borçlusu … ve … aleyhine takip yapılması gerektiğini, Yukarıuda izah olunan nedenlerle öncelikle davanın yetkili mahkemeye gönderilmesini, aksi halde davanın zamanaşımından reddine, zamanaşımı iddialarının kabul edilmemesi durumunda, iddia edilen zarara ilişkin müvekkilinin kusur ve sorumluluğu olmadığından davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davalı tarafın “.. Müvekkili şirketin yetkilisi ile yan firma arasında 03/06/2011 tarihinde alacaklı firmaya ait boyaların Silivri-… adresinden alınarak Trabzon’a nakliyesi konusunda aracılık yapılarak,..” beyanı ile de sabit olduğu bilirkişi raporu ile de anlaşılacağı üzere; -Tam zıyaı ve hasarda; davalı asıl-üst taşıyıcının birincil, alt/fiili taşıyıcının asıl taşıyıcı ile birlikte müştereken ve müteselsil sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği, Davalının taşıma edimini ifa edemediği, bu hususa itirazı olmamakla birlikte sorumluluğun araç şoförlerinde olduğu defisinde bulunduğu ,araç şoförlerinin alt taşıyıcı, davalı şirketin üst taşıyıcı konumunda olduğu hususun sabit olduğu Bilirkişi raporunda dava konusu emtiaların dava dışı şirkete teslimatının yapılmadığının anlaşıldığı,sevk irsaliyeli …-2.621,22 TL ,…-30.024,29 TL,…-7.962,64 TL ,… -793,00 TL toplam 41.401,15 TL faturalı malların … isimli şahıs tarafından teslim alındığı ancak teslimat noktasına ulaştırılmadığı ,davalının bu taşımda üst taşıyıcı konumunda olduğu öyle ise teslim edilmeyen mal bedelinden sorumlu olduğu kanaatine ulaşmakla davanın kısmen kabulüne,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava konusu somut olaydaki yerinin TTK madde 917 ve devamında düzenlenen taşıma işleri komisyonculuğu olduğunu, zamanaşımı itirazlarının Mahkemece dikkate alınmadığını, oysa taşıma işleri komisyonculuğu sözleşmesinden doğan tüm taleplerin bir yılda zamanaşımına uğrayacağını, zarar komisyoncunun kastından veya pervasızca bir davranışıyla işlenmiş fiilinden ya da ihmalinden doğarsa zamanaşımının üç yıl olacağını, söz konusu taşıma sözleşmesinin düzenlenme tarihinin 03/06/2011 olduğunu, müvekkili aleyhine 23/12/2016 yılında icra takibi başlatıldığını, ayrıca davacı ve … için düzenlenen gönderme fişinde açıkça yüklenen maldan araç sahibi ve şöförün sorumlu olduğunun belirtildiğini, firma sorumlusu yükleme yapılan aracın ehliyet, tescil ve K1 belgesini kontrol etmesinin zorunlu olduğunu belirtmesine rağmen davacı şirketin belirtilen uyarıları dikkate almayıp, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, davacı şirketin söz konusu olayın üzerinden neredeyse 5 yıl geçtikten sonra bir kusur isnad etmeye çalışarak bu davayı açmasının ve müşteki olarak yer aldıkları davayı dayanak göstererek takip başlatılmasının açıkça kötü niyet göstergesi olduğunu, aksi düşünülmüş olsa dahi müvekkili hakkında icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, söz konusu davada asıl alacağa ilişkin müvekkilinin kusuru olup olmadığı hususu dahi tartışmalıyken söz konusu alacağın likit bir alacak olmadığının ortada olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava, emtianın karayolu ile taşıması için davalıya teslim edilen emtianın alıcısına teslim edilmeden kaybolması nedeni ile uğranılan zararın tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, iddia olunan alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davalının taşıyıcı ya da taşıma komisyoncusu olup olmadığı ve zarardan sorumlu olup olmadığı noktasındadır.Davacı tarafça, alıcılar … Ltd. Şti. Ve … – …’a teslim edilmek üzere yük 04/06/2011 tarihinde davalının temin ettiği …/… plakalı araca yüklenerek … imzasına teslim edilmiştir. Yükün alıcılarına teslim edilmemesi üzerine davalı şirket yetkilisinin şikayeti üzerine , Silivri 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/71 esas sayılı dosyasında verilen 18/01/2013 tarihli karar ile kendisini … olarak tanıtan sanık … ile … plakalı araç sahibi …’nin cezalandırılmalarına karar verilmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu hakkında, Silivri İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “teslim alınan ancak yerine teslim edilmeyen malların bedeli” sebebine dayalı olarak 41.488,27 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 02.06.2016 tarihli takip talebiyle ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafından, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. Maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Taşımanın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu(e.TTK)’nun 781/1. Maddesinde, taşıyıcının eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen müddet içinde; uğradığı zıya ve hasardan mesul olduğu düzenlenmiştir. e.TTK’nın 767/1. Maddesinde, Haksız olarak alınan taşıma ücretinin geri alınması ve taşıma ücreti dahil olmak üzere taşıma mukavelesinden doğan bütün alacakların bir yılda müruruzamana uğrayacağı, 3. Fıkrasında bu müddetin eşya tamamen zayi olmuş veya yolcu ulaşmamış ise müruruzaman müddeti, eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması lazımgeldiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, 4. Fıkrasında eşya; taşıyıcının hile veya ağır kusurundan dolayı zayi olmuş, noksanlaşmış veya bozulmuş yahut geç teslim edilmişse (…) taşıyıcının mesuliyetinin bu maddedeki müruruzamana tabi olmayacağı ve 5. fıkrasında 6085 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 50 nci maddesindeki müruruzaman hükmünün mahfuz olduğu düzenlenmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu(KTK)’nun 109. (6085 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 50.) maddesine göre, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Taşımaya konu emtia 04/06/2011 tarihinde taşımayı yapacak araca yüklenmiş olmasına rağmen Trabzon’daki alıcılarına teslim edilmemiştir. Bu halde zamanaşımı eşyanın tesliminin gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. Davaya konu icra takibi ise 02.06.2016 tarihinde başlatılmıştır. Her ne kadar e.TTK’nın 767/5. Maddesinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu(KTK)’nun 109. (6085 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 50.) maddesine atıf yapılmış ise de zararın gerek bir motorlu araç kazasından kaynaklanmaması, gerekse davanın haksız fiilden değil de sözleşmesel ilişkiden kaynaklanıyor olması nedeniyle dava dışı sanıklar yönünden geçerli olan ceza zamanaşımının somut olayda uygulanmasına olanak yoktur. Ayrıca zararın taşıyıcının hile ve ağır kusurundan kaynaklandığı da iddia ve ispat edilmemiştir. Davalı taraf süresinde verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’ine dayanmıştır. Davaya konu alacak davası bir yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, taşımaya konu emtianın araca yüklendiği 04/06/2011 tarihinden itibaren Trabzona varması için geçen makul süreden sonra bir yıl içerisinde icra takibine geçilmemiş veya dava açılmamıştır. Davaya konu icra takibi 02.06.2016 tarihinde başlatılmış olup zamanaşımı süresi geçmiştir. Bu halde mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece zamanaşımı defi değerlendirilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,2-Başlangıçta peşin olarak alınan 708,52 TL harcın işin hitamında alınması gerekli olan 80,7 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından, fazla alınan 627,82 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 6193,48 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalı ‘a verilmesine, 5-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının kendisine iadesine, 6-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL tutarındaki yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,c-Karardan sonra davacı tarafın gider avansından karşılanan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 27/01/2022