Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/511 E. 2021/1124 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/511
KARAR NO: 2021/1124
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2018
NUMARASI: 2018/57 Esas – 2018/1203 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin, kimyasal hammadde ithalat ve ihracatı için kurulduğnu, bu bağlamda, İran’da … AŞ’ye ait ürünlerin satılması ve ihtiyaç duyulan teknik servisin pazara sunulması için …’in münhasır distribütör ve acentesi olarak ticari faaliyetlerde bulunduğunu, nitekim 05.07.2005 tarihinden 30.11.2011 tarihine kadar da İran’da …’e ait ürünlerin müvekkili şirket aracılığıyla satıldığını, 19.09.2011 tarihinde … A.Ş., davalı firma tarafından satın alındığını, dolayısıyla …’in ticari ilişki içinde olduğu tüm firmalara karşı olan hak ve yükümlülüklerin davalıya geçtiğini, …’in davalı tarafından satın alınması sürecine kadar, …’e ait ürünlerin müvekkili tarafından kesintisiz bir şekilde İran’da satılmış, satış gücü korunarak geliştirildiğini ve devamlı arttırılarak … adına çok ciddi bir pazar yaratıldığını, ancak …’in davalı tarafından satın alınmasından bir süre sonra herhangi bir haklı neden gösterilmeden müvekkilinin İran’daki distribütörlük ve acentelik ilişkisinin tanınmadığı ifade edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin ürün temin etmemek yoluyla sonlandırıldığını, davalı firma yetkilileriyle hem sözlü hem de yazılı olarak iletişim kurmaya çalışılmış ve ürün talebinde bulunulmuş ise de, olumlu sonuç alınamadığını, müvekkilinin cirosunun, taraflar arasındaki iş ilişkisinin haksız bir şekilde sonlandırılmasından dolayı ciddi bir şekilde düştüğünü, söz konusu zararın giderilmesi için 2017 yılında davalı firmanın genel müdürü ile yapılan iki toplantıdan sonuç alınamadığını, nihayetinde davalıya 13 Aralık 2017 tarihinde ihtarname gönderilmiş ise de, davalının ihtara cevap vermediğini, davalı firma tarafından taraflar arasındaki ticari ilişkinin haksız sona erdirilmesinden dolayı şimdilik 10.000-TL zararın talep edildiğini, bununla birlikte, müvekkili şirketin münhasır distribütörlük ve acentelik haklarının tek taraflı ve haksız olarak sona erdirilmesinden sonra da davalının önemli menfaatler elde etmeye devam etmesi nedeniyle 10.000-TL denkleştirme tazminatı taleplerinin olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı tarafından taraflar arasındaki ticari ilişkinin haksız sona erdirilmesinden dolayı şimdilik 10.000-TL ve denkleştirme tazminatı olarak da şimdilik 10.000-TL olmak üzere toplam 20.000-TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin … AŞ’yi Ekim 2011 tarihinde, birleşme suretiyle devraldığını, davacının İran’da münhasır distribütör ve acentelik yetkisinin bulunmadığını, davacı ile ticari ilişkinin …’in yüzlerce müşterisiyle olan mutad ürün alım satımından kaynaklandığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin de 2011 yılında değil, 2010 yılında davacının talebi üzerine fiilen sona erdirildiğini, çünkü davacı şirketin ortaklarının kurduğu … Ltd Şti isimli yeni bir firma üzerinden ticari ilişkinin yürütülmeye devam edildiğini, müvekkili tarafından yapılmış bir fesih bulunmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada, taraflar arasındaki ticari ilişkinin son ödeme tarihi olan 22/05/2012 tarihinde sona erdiği, açılan davada denkleştirme(portföy) tazminatı istemine ilişkin olup, distribütörlük ve acentelik sözleşmesinden kaynaklı taleplerin 6762 sayılı TTK’ya göre 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, keza 6098 sayılı TBK’nın 147. Maddesinde bu sözleşmelerden doğan alacakların 5 yıllık zamaanşımı süresi içerisinde talep edilebileceği gözönüne alındığında davacının 15/01/2018 tarihinde açtığı davada 1 ve 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan açılan davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davanın sadece acentelik ilişkisinden kaynaklanan bir ihtilafa ilişkin olmadığını, taraflar arasında distribütörlük ilişkisinin de bulunduğunu, buna rağmen davanın sadece acentelik ilişkisine göre karara bağlandığını, distribütörlük sözleşmesinden kaynaklanan alacakların 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, zira taraflar arasındaki ticari ilişkinin 8 yıl boyunca süreklilik arz ettiğini, müvekkili şirketin sadece … ürünlerini satmak üzerine kurulduğundan tüm cirosunu … ürünlerinin satışından elde ettiğini, müvekkilinin İran’da davalı adına faaliyette bulunduğunu, buna göre, davalıya sadece acentelik hizmeti değil bunun yanında distribütörlük faaliyetinde de bulunduğunu, davalıdan en son 22/05/2012 tarihinde ödeme alınmasının, taraflar arasında yıllarca süren ticari ilişkinin/sözleşmenin sonlandığı anlamına gelmediğini, kaldı ki davalı tarafça davanın açıldığı tarihe kadar hiçbir şekilde ne yazılı, ne de sözlü olarak müvekkili ile ticari ilişkinin sonlandırıldığı yönünde en ufak bir açıklamanın bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Davacı, davalı şirketle birleşen … AŞ’nin İran’da münhasır distribütörü ve acentesi olarak 2005 tarihinden 2011 tarihine kadar faaliyette bulunduğunu, ancak … AŞ’nin davalı tarafından 2011 yılında satın alınmasından bir süre sonra, davalı tarafça taraflar arasındaki ticari ilişkinin davacıya ürün temin etmemek yoluyla sonlandırıldığını iddia ederek taraflar arasındaki acentelik ve distribütörlük sözleşmesinin haksız olarak sona erdirilmesi nedeniyle doğan tazminat ve oluşturulan portföy nedeniyle denkleştirme tazminatı talep edilmiş, davalı ise, taraflar arasında acentelik ve/veya distribütürlük ilişkisinin bulunmadığını, davacı ile aralarındaki süre gelen ticari alım-satıma dayalı ticari ilişkisinin sonradan davacının talebi üzerine, şirket ortaklarının kurduğu başka bir firma üzerinden yürütülmeye devam edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, davacı tarafça, davalı şirketin devraldığı … AŞ’nin ürünlerinin İran pazarında pazarlanması amacıyla anılan şirkete acentelik ve aynı zamanda münhasır distribütörlük hizmeti verildiği iddia edilmiş ise de, acentelik ve distribötürlük sözleşmelerine ilişkin yazılı bir sözleşmeye dayanılmadığı gibi davalı tarafça bu yöndeki akdi ilişkinin inkar edilmiş olduğu ihtilafsız olduğuna göre, öncelikle ispat yükü üzerinde olan davacının, taraflar arasında acentelik veya distribütörlük ilişkinin bulunduğunu ve bu akdi ilişkinin davalı tarafça haklı bir neden olmaksızın feshedildiğini kanıtladıktan sonra davalının zamanaşımı defi üzerinde durulması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme soncunda yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1).a.6 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının HMK.’nun 353(1)a-6. maddesi gereği KALDIRILMASINA; 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 4-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile, HMK.’nın 362(1)-g maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi. 30/09/2021