Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/509 E. 2021/1353 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/509
KARAR NO: 2021/1353
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2019
NUMARASI: 2016/979 Esas – 2019/89 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında imzalanan 03.11.2014 imza tarihli Nokta Satış Sözleşmesi ile müvekkil şirketin ürünlerinin sözleşmede belirli fiyat ve şartlarla … Ltd. Şti. ‘ne satılmasında mutabık kalındığı, sözleşme süresinin zaman olarak belirlenmemiş olup, imza tarihinden itibaren 10.000 koli … ve … miktarındaki kotanın tamamının davalı tarafça sipariş edilip bedelleri ödenene kadar devam edeceği ve kotanın bitim tarihinde sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğinin öngörüldüğü, anılan sözleşmede …’nın kendisine ait işyerinde yalnızca müvekkil şirketten iskonto uygulanmış fiyatlarla satın aldığı ürünleri satmasını ve ticari ilişkinin devamlılığını teşvik amacıyla sözleşmenin imzalanmasını müteakip davacının …’ya KDV dahil 60.000,00 TL tutarında katılım bedeli ödeyeceğinin kararlaştırıldiği ve toplam 60.000,00 TL 18.11.2014 tarihli Eft işlemi ile …’ya ödendiği, anılan sürecin devamında 12.07.2015 imza tarihli protokol ile 03.11.2014 imza tarihli nokta satış sözleşmesinde düzenlenen … Ltd. Şti. ‘nin tüm hak ve yükümlülüklerinin davalı şirkete devredildiği böylelikle davalı şirketin 03.11.2014 imza tarihli sözleşmenin tarafı haline geldiği, bu protokolün geçerlilik süresinin ise protokolün imza tarihinden itibaren 5 yıl süre ve 9945 koli kota olarak belirlendiği, 12.07.2015 tarihli protokolün imzalanmasından sonra davalı şirketin bir müddet düzenli olarak müvekkili şirketten ürün sipariş ettiği, ancak henüz yukarıda miktarı belirtilen kota dahilindeki ürün sayısınca sipariş vermeden müvekkil şirkette ürün sipariş etmeyi durdurulduğu, davalı tarafın 12.07.2015 tarihli protokol ile tarafı olduğu nokta satış sözleşmesinin tarafların hak ve yükümlülükleri’ başlıklı 4. maddesinin a bendinde, davalının sözleşme yürürlükte olduğu sürece … markası haricinde herhangi bir muadil ürün satmamayı, hatta işyerinde bulundurmamayı, bu ürünlerle rekabet halinde bulunan veya bulunabilecek olan bir başka firma tarafından sağlanan her türlü su, doğal mineralli su, meyveli ve vitaminli doğal mineralli su ve türevlerini satın almamayı, sattırmamayı, keza bu ürünlerin tanıtımına ilişkin reklam ve sair malzemeyi satış noktasında bulundurmamayı ve bu ürünlerin tanıtımını yapmamayı kabul ve taahhüt etmesine rağmen hem kotayı doldurmadığı hem de başka firmalara ait ürünlerin satışını yaptığı, böylece sözleşme hükümlerini ihlal ettiği, bu nedenle müvekkil tarafından keşiden edilen Beyoğlu … Noterlği’nin 20.06.2016 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedilerek ve katılım bedelinin iadesinin istendiği ancak davalı tarafından iade edilmemesi nedeniyle bu alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek davalının icra dosyasındaki itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekil cevap dilekçesinde özetle; sözleşme gereklerini yerine getirmeyenin davacı olduğu, dava dışı firma ile davacı arasında imzalanan sözleşme gereği, davacının 60.000 TL katılım bedeli ödeyeceğinin açıkça hüküm altına alındığı, TBK 205. maddesinde sözleşme devrinin düzenlendiği, müvekkilinin 12.07.2015 tarihli protokol ile dava dışı …’nin yerini aldığı buna rağmen katılım bedelinin müvekkiline ödenmediği, davacının ibraz ettiği dekontun ödemeyi ispatlamaya elverişli olmadığı, taraflar arasında protokol imzalanırken katılım bedelinin ödendiğine ilişkin bilgi verilmediği, dava dışı şirkete ödendiği bilgisinin verilmiş olması ihtimalinde de protokolün müvekkilince imzalanmayacağının açık olduğu, protokolün süresinin 9945 koli ve 5 yıl ile sınırlandırıldığı, 5 yıllık süre dolmadığından taahhüt edilen miktarda ürün alınmadığının ileri sürülemeyeceği, başka firmalardan ürün alınmadığı, buna göre feshin haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda; davacı ile dava dışı … şirkete arasında 03.11.2014 tarihli satış sözleşmesinin düzenlendiği ve bu sözleşme gereğince, dava dışı firmaya 60.000 TL katılım bedelinin ödendiği, taraflar arasındaki 12.07.2015 tarihli protokol ile davalının sözleşmedeki bayiliğe ait olan hak ve yükümlülükleri devir aldığı, bu protokolün 3. maddesinde, sözleşmenin ifa edilmemesi veya davacı tarafından haklı feshedilmesi halinde 60.000TL katılım bedelinin davalı tarafından iade edileceğinin kararlaştırıldığı, bilirkişi raporuyla belirlendiği üzere davalının 9945 koli emtia almayı taahhüt etmesine rağmen 1170 koli emtia aldığı ve bu ürünleri de davacı dışındaki firmalardan temin ettiği dolayısıyla davacının fesihte haklı olduğu, bu durumda davacının ödediği katılım bedelinin sözleşmenin 3. maddesi uyarınca davalı tarafından iade edilmesi gerektiği gerekçesiyle davacının işlemiş faiz alacağı dışında asıl alacak 60.000 TLüzerinden davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı şirket ve davacı arasında imzalanan 12.07.2015 tarihli protokol ile 03.11.2014 tarihli sözleşmede belirtilen 60.000,00 TL’nin kendisine ödeneceği şeklinde anlaşmaya varıldığı fakat bu miktarın müvekkiline ödenmediği gibi dava dışı şirkete de ödenmediği, davacının her ne kadar dava dilekçesi ekinde dava dışı … Ltd.Şti.’ ne yapılan ödemeye ilişkin olduğunu iddia ettiği 60.000,00 TL bedelli bir dekont ibraz etmişse de, bu dekontun davacının iddialarını ispatlar nitelikte olmadığı, nitekim davacının sunduğu makbuzun açıklama kısmında herhangi bir şerh veya kayıt bulunmadığı, ayrıca 03.11.2014 tarihli sözleşmenin Özel Hükümler başlıklı 6. bendinde “60.000,00 TL katılım/sponsorluk bedeli ödenmiştir.” şeklinde imzalandığı, sözleşme metninden de anlaşılacağı üzere, katılım/sponsorluk bedelinin sözleşme anında ve ya öncesinde ödenmiş olması gerektiği ancak davacı tarafından sunulan makbuzda ödeme tarihinin 18.11.2014 tarihli olduğu, yapılan ödemenin davacı ve dava dışı şirket arasındaki başka bir ticari ilişkiden kaynaklandığı, bu cihetle yapılan ödemenin katılım/sponsorluk bedeli olarak yorumlanmasının hatalı olduğu, müvekkilinin 12.07.2015 tarihli protokolden sonra dosyadaki mübrez bilirkişi raporlarında da görüleceği üzere yükümlülüklerini yerine getirdiği ve davacıdan mal almaya başladığı, 03.11.2014 tarihli sözleşmenin Özel Hükümler başlıklı d bendinde belirtilen 60.000,00 TL’nin kendisine ödeneceğini düşünen müvekkiline söz konusu 60.000,00 TL katılım/sponsorluk bedeli ödenmediği, bu bedelin ödenmemesine rağmen davacıdan mal alınmaya devam edildiği, ancak davacının mal vermeyi kestiği, müvekkili tarafından sözlü ve telefonla yapılan bütün ihtarlara rağmen davacının müvekkiline hem katılım/sponsorluk bedelini hem de mal vermeyi reddettiği, bunun üzerine davacının kötü niyetli olarak Beyoğlu … Noterliğinin 20.06.2016 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshederek 60.000,00 TL katılım/sponsorluk bedelinin iadesini istediği, mahkemece, katılım/sponsorluk bedelinin dava dışı şirkete ödendiği kabul edilerek yanılgıya düşüldüğü gibi katılım/sponsorluk bedelinden müvekkilin sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, müvekkilin 12.07.2015 protokol ile 03.11.2014 tarihli sözleşmede belirtilen katılım/sponsorluk bedelinin kendisine ödeneceği zannettiği, zira davacı ve dava dışı şirket tarafından kötü niyetli olarak 12.07.2015 tarihli protokolde katılım/sponsorluk bedelinin ödenmesine değinilmediği,12.07.2015 tarihli protokolün 2. maddesinde sözleşmenin geçerlik süresinin 5 yıl olarak belirlendiği ve 9945 koli ile sınırlandırıldığı, bu bakımdan 12.07.2015 tarihinden itibaren geçecek 5 yıl hesaplandığında, 13.07.2020 tarihine gelinmeden, 9945 koli ürünün alımının yapılmadığı sebebine dayanılarak davacının müvekkilden herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmasının hukuken mümkün olamayacağı, mahkeme tarafından bu durum göz önüne alınmadan karar verilmesinin yasa ve usule açıkça aykırı olduğu, diğer taraftan protokolde katılım/sponsorluk bedelinin dava dışı … Ltd. Şti’ye ödendiğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı, müvekkilince katılım/sponsorluk bedelinin dava dışı şirkete ödenmiş olduğunun bilinmesi halinde, sözleşmenin devrine ilişkin protokolü imzalamayacağı ve tahsil etmediği bir bedelin iadesi borcu altına girmeyeceği, müvekkilinin 12/07/2015 tarihli protokolün 1. maddesi ile davacı ve … arasındaki 03/11/2014 tarihli sözleşmeyi devraldığı, katılım/sponsorluk bedeli 03/11/2014 tarihli sözleşmenin özel hükümler kısmının “d” bendinde düzenlendiği ve “f” bendinde ise sözleşmenin davacı tarafından haklı sebeple feshedilmesi durumunda katılım bedelinin iade edileceğinin belirtildiği, 12/07/2015 tarihli protokolün 3. maddesinde de, 03/11/2014 tarihli sözleşmenin özel hükümler kısmının “f” bendinde yer alan hükme paralel bir hüküm öngörüldüğü, müvekkili tarafından 12/07/2015 tarihli protokol ile, 03/11/2014 tarihli sözleşmeyi devralındığı halde, katılım bedelinin 12/07/2015 tarihli protokolde de düzenlenmiş olması, müvekkilinin kendisine katılım bedeli verileceği yönündeki beklentisinin haklı olduğunu net bir biçimde gösterdiği, davacı tarafından dava dışı …’ya katılım bedeli verilmiş olsaydı ya da şayet verilmiş ise katılım bedelinin …ya verildiği hususunda müvekkile bilgi verilseydi, 12/07/2015 tarihli protokolde, katılım bedeli ile ilgili olarak bir düzenleme yapılmayacağının açık olduğu, mahkemece sadece davacı tarafından sunulan ve açıklama kısmı boş olan dekont üzerinden katılım bedelinin dava dışı firmaya ödendiği sonucuna ulaşıldığı, davacı ve dava dışı şirket arasındaki ticari ilişki ve defterleri incelenmeden açıklama kısmı boş bir dekont üzerinden bu kanıya varılması yasa ve usule açıkça aykırı bulunduğu, davacının iddia ettiği alacağın varlığını kabul manasına gelmemek üzere, müvekkili aleyhine hükmedilen icra inkar tazminatının da yasa ve usule aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği iddiasıyla katılım bedelinin iadesini teminen yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davacı taraf, davalının devraldığı sözleşmeye göre taahhüt ettiği miktarda ürün alımı yapmadığı gibi başka firmalardan ürün alımı yapmak suretiyle sözleşme hükümlerini ihlal ettiği, bu nedenle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği ve “özel hükümler” kısmının f bendi gereğince davalının katılım bedelini iade etmesi gerektiğini ileri sürmüş, davalı ise, katılım bedelinin ne dava dışı firmaya ne de sözleşmeyi devralan davalıya ödendiği zira davacı tarafından sunulan dekontun dava dışı firmaya katılım bedeli ödemesi yapıldığının delili olamayacağı gibi katılım bedelinin dava dışı firmaya ödendiği bilgisinin verilmiş olması halinde sözleşmenin devralınmayacağı, tahsil edilmeyen bir bedelin iade yükümlüğü altına girilmesinin mümkün bulunmadığı, devralınmaya ilişkin protokol süresinin 5 yıl süreli olup, bu süre henüz dolmadan taahhüt edilen 9945 koli ürün alımı yapılmadığı ileri sürülerek sözleşmenin feshedilmesinin haksız olduğu, buna göre davacının katılım bedelinin iadesini isteyemeyeceğinin savunmuştur. Davacı ile dava dışı …NR Ltd.Şti arasında 03.11.2014 tarihli Nokta Satış Sözleşmesi imzalanmıştır. Anılan sözleşmede, … tarafından 10.000 koli ürün alımı yapıldığında sözleşmenin kendiliğinden sona ereceği, … firmasının sözleşme süresince … markası dışında başka firmalardan herhangi bir muadil ürün almamayı hatta işyerinde bulundurmamayı taahhüt ettiği, özel hükümler kısmının e bendinde, davacı tarafından … firmasına 60.000 TL katılım bedeli ödendiği, e bendinde ise katılım bedelinin sözleşme imzalandıktan sonra ilk sipariş tarihinden itibaren 30 iş günü içerisinde ödeneceği kararlaştırılmıştır. Dava dışı … firması ile tarafların imzasını havi 12.07.2015 tarihli protokolle; davacı ile dava dışı … firması arasında akdedilen 03.11.2014 tarihli sözleşme davalı tarafından devralınmıştır. Protokolün, imza tarihten itibaren 9945 koli ürün ve 5 yıl süre için geçerli olup, davalının belirlenen kotaya ulaşamaması veya ulaşılamayacağının anlaşılması veya kararlaştırılan kotaya ulaşmadan önce ya da haksız biçime feshedilmesi veya sözleşme şartlarının ihlali nedeniyle davacı tarafından feshedilmesine neden olunması halinde katılım bedeli olan 60.000 TL’nin davalı tarafından, davacıya iade edileceği hükme bağlanmıştır. Davacı tarafından 20.06.2016 tarihli ihtarname keşide edilerek davalının kotayı doldurmadığı gibi başka firmalara ait ürünleri sattığı gerekçesiyle protokol feshedilmiştir. Tüm bu hususlar dosya kapsamı ile sabit olduğu gibi taraflar arasında da ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki ihtilaf, katılım bedelinin ödenip ödenmediği, davacının fesihte haklı olup olmadığı ve buna göre davalının katılım bedelini iade ile yükümlü bulunup bulunmadığı konusundadır. Dosyada mübrez 18.11.2014 tarihli banka dekontuna göre, davacının, dava dışı … firması hesabına 60.000 TL ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar dekont içeriğinde; katılım bedeli ödemesi açıklaması bulunmamakta ise de; davacı ile adı geçen dava dışı firma arasında imzalanan 03.11.2014 tarihli Nokta Satış Sözleşmesinin e bendinde, davacının sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 30 iş günü içerisinde 60.000 TL katılım bedelini …’ ye ödeyeceğinin kararlaştırılmış olmasına, ödemenin sözleşmede belirlenen süre içerisinde ve belirlenen miktarda bulunmasına ayrıca sözleşme içeriğine göre, davacının bayiliğini verdiği firmaya sözleşmenin imza tarihinden itibaren 15 gün içerisinde de borçlu hale gelmesinin beklenemeyeceği gözetildiğinde; 60.000 TL katılım bedelinin dava dışı …’yi ödendiği sonucuna varılmakta olup, aksi yöndeki davalı savunmasına ve istinaf nedenine itibar edilmesi mümkün görülmemiştir. Öte yandan, davalı tarafından 12.07.2015 tarihli protokolle, davacı ile dava dışı … arasında imzalanan 03.11.2014 tarihli sözleşmedeki … firmasının hak ve yükümlülükleri devralınmıştır. TBK 205. maddesine göre, sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır. Dolayısıyla sözleşmeyi devralan davalının, 12.07.2014 tarihli protokolle birlikte 03.11.2014 tarihli sözleşme hükümlerine uymakla yükümlü bulunduğu tartışmasızdır. 03.11.2014 tarihli sözleşmenin 4. maddesi uyarınca, davalının sözleşme süresince başka firmalara ait ürünleri satmaması hatta işyerinde bulundurmaması gerekirken, ticari defter ve kayıtlarına göre, 12.07.2015 ile 20.06.2016 tarihleri arasında rakip firmalardan 1170 koli ürün alımı yaptığının sabit olması karşısında davacının taraflar arasındaki protokolü fesihte haklı olduğu gibi protokolün 3. maddesinde, davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshetmesi halinde davalının 60.000 TL katılım bedelini iade edeceğinin kararlaştırılmasına göre, davacının katılım bedelinin iadesine ilişkin icra takibinde de haklı olduğu kabul edilmelidir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Takibe konu alacağın likit olması ve davalının itirazının haksız olduğunun saptanması karşısında davacı yararına icra inkar tazimatına hükmedilmesinde de usul ve yasa aykırılık olmadığından davalı vekilinin yerinde olmayan tüm istinaf nedenlerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 1.025,00 TL harcın, alınması gerekli olan 4.098,60-TL harçtan mahsubu ile eksik 3073,60- TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 12/11/2021