Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/508 E. 2021/1241 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/508
KARAR NO: 2021/1241
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2019
NUMARASI: 2017/1051 Esas – 2019/316 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında süre gelen ticari ilişki çerçevesinde teslim fişleri ile ticari alışveriş meydana geldiğini, müvekkilinin cari hesap ekstresinde görünen alacağının tahsili için bakırköy … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini, itirazın iptalini ve %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin cari hesap incelemesinde, müvekkilinin borcunun bulunmadığını, davacı tarafından düzenlenen teslim fişlerinde bulunan imzaların müvekkili şirket yetkilisi …’a ait olmadığını, bu teslim fişlerine göre davacı şirket tarafından fatura düzenlenmediğini, davacının alacağı bulunmadığından davanın reddine ve %20 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Taraflar arasındaki ihtilaf taraflar arasında ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı davacının dayanağı olan fatura içindeki malların davalıya teslim edilip edilmediğinin varsa alacak miktarının tespitine ilişkindir. Davacı fatura alacağına dayanmış olup, davacının düzenlemiş olduğu 8/6/2013, 9/7/2013, 15/7/2013, 9/9/2013, 12/9/2013, 18/9/2013, 8/10/2013, 24/10/2013 tarihli teslim belgelerinde teslim alan olarak …’ın imzasının bulunduğu tespit edilmiş olup davalı vekili …’ın müvekkili şirket çalışanlarından olduğunu teslim tutanaklarındaki imzanın …’a ait olmadığını iddia etmiş olup, belgeler üzerinde yapılan imza incelemesinde teslim fişlerindeki imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla … eli ürünü olmadıkları tespit edilmiştir. Ticari defterler üzerinde yapılan incelemede davacı şirkete ait ticari defterlerin açılış tastiklerinin yapıldığı 2011 yılına ait yevmiye ve envanter defterlerinin kapanış tastiklerinin yapılmadığı, 2013 ve 2014 yıllarına ait defterlerinin usulüne uygun açılış ve kapanış tastiklerinin yapıldığı, 2012,2013 ve 2014 yıllarına ilişkin yevmiye defterlerinin kapanış tastiklerinin de yapıldığı, davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibari ile 31/12/2014 cari hesap ilişkisine göre davacının 4.978.96 TL alacağı olduğu, davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede 2011,2012 yıllarına ilişkin ticari defterlerin incelendiğinde açılış tastiklerinin yapıldığı, kapanış tastikinin yaptırıldığı, 2013,2014 defterlerinin açılış tastiklerinin 2012,2013 ve 2014 yılları yevmiye defterlerinin kapanış tastiklerinin de yaptırıldığı, ticari defter kayıtlarına göre davacıya borcunun bulunmadığının tespit edildiği davacının ticari defterlerinde kayıtlı olan 13 adet faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, bu faturaların içeriği malların davalıya teslim edilmediği, yapılan imza incelemesi ile de tespit edildiğinden davacı alacağını kanıtlayamadığı göz önüne alınarak davanın reddine, davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğu anlaşıldığından %20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; incelenecek imza ile mukayese belgelerin yakın tarihli olması ve belge asılları üzerinde inceleme yapılması gerektiğini, bu usule uyulmadan ve bilirkişi raporuna karşı itirazlar dikkate alınmadan ve hüküm kurmaya elverişli olmayan rapora göre karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, icra takibine konu edilen faturalar yönünden davalı tarafın borçlu olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmekte olup, bilirkişi raporundaki tespitlere göre, takip konusu edilen faturalardan sadece 4 adet toplam değeri 1.933,32 TL olan davalı ticari defterinde kayıtlı olmayıp, diğer faturalar davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunda olan davalının takibe konu faturalara itiraz etmeyerek ticari defterlerine işlediği için, söz konusu faturalar yönünden borçlu olduğunu, bu bakımdan sadece takibe konu edilip de davalının ticari defterlerinde yer almayan 4 adet fatura yönünden, davalının borçlu olup olmadığının ve davalıya mal teslimi yapılıp yapılmadığının tespit edilmesinin gerektiğinin, bunun haricindeki (4.978,96 TL – 1.933,32 TL = 3.045,64 TL) alacak talebi yönünden ise, davalı taraf ticari defter kayıtlarında yer alması nedeniyle itiraz mümkün olmadığından istemin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ayrıca takibe konu edilen fatura ve teslim fişleri üzerinde … haricinde başkaca şahıslarında imzaları olup bu imzalara davalı tarafça itiraz edilmediğini, İlk Derece Mahkemesi dosyayı tam olarak tetkik etmeden, eksik inceleme ve araştırma ile karar verdiğini, İlk Derece Mahkemesince, davalı ticari defterlerinde yer almayan eski yıllara ait (2012) faturalara konu ürünlerin teslim edildiğine dair belge sunulması gerektiği yönündeki bilirkişi raporuna itibar edilmiş ise de, söz konusu faturalar icra takibine ve huzurdaki davaya konu edilmediğinden, teslim koşulunun aranamayacağını, bu bakımdan icra takibine konu edilen faturalarla sınırlı inceleme yapılması ve takip tarihine göre alacak durumunun tespit edilmesinin gerekli olduğunu, İlk Derece Mahkemesince, icra takibine konu edilen ürünlerin teslimine ilişkin olarak teslim belgesi üzerindeki “Teslim Eden” kısmında yer alan kişilerin tanık olarak dinlenerek teslim fişlerine konu ürünleri hangi adrese, kime teslim edildiği ve imzaların kim tarafından atıldığının sorularak alınacak cevaplara göre işlem yapılması gerekirken, bu yönde hiçbir araştırma yapmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince davalı taraf lehine % 20 kötüniyet tazminatı verildiğini ancak gerekçe olarak da davacının takip yapmakta kötüniyetli olduğu belirtilmekle birlikte davacı müvekkilinin neden kötüniyetli kabul edildiğinin açıklanmadığını, davalıya fatura kesilmiş ve teslim fişleri ile ürünler teslim edilmiş olduğundan ve davalı taraf kötüniyetli olarak imza itirazında bulunmuş olduğundan salt teslime dair hususlar yönünden müvekkilinin kötüniyetli kabul edilmesinin mümkün olmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaba(açık hesap) dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, cari hesabı oluşturan faturalara konu ürünlerin teslim edilip edilmediği ve davalının cari hesaptan kaynaklı borcunun bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında cari hesaba dayalı olarak 4.978,96 TL asıl alacak ve 290,96 TL işlemiş faizin tahsili istemiyle ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz edilmesi üzerine icra takibi durmuştur. Davacı, itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davacının kendi ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 4.978,96 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre ise takip tarihi itibariyle davacıya borcunun olmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi raporuna göre taraf defterlerindeki mutabakatsızlık teslim belgelerindeki imzaya itiraz edilen ve toplam 1.933,32 TL tutarındaki 4 adet faturayla birlikte yekünü 4.737,36 TL olan 13 adet davacı faturasının davalı defterinde; davacı tarafça tanzim edilip davalı defterinde kayıtlı olan 556,44 TL tutarında 4 adet fatura ile davalı tarafça tanzim edilen toplam 1.197,20 TL tutarında 6 adet fiyat farkı faturası ve 1 adet ödeme dekontunun davacı defterinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükü altında (HMK 190) olup, bu temel kuralların da sonucu olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İspat yükü kendisinde olmayan diğer taraf da ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK 191). Eldeki davada ispat yükü cari hesaba konu faturalardaki ürünlerin davalıya teslim edildiğini iddia eden davacı üzerindedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 64/2. Maddesine göre de , Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde tacirin bu yükümlülüğü belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması(belge yoksa kayıtta yoktur) ilkesine dayandırılmıştır. Davacı her ne kadar, davalı ticari defterlerinde yer almayan eski yıllara ait (2012) faturalara konu ürünlerin teslim edildiğine dair belge sunulması gerektiği yönündeki bilirkişi raporu tanzim edilmiş ise de, söz konusu faturalar icra takibine konu edilmediğinden, teslim koşulunun aranamayacağını ileri sürmüş ise de, takip talebinde takip dayanağı olarak 30.04.2014 vade tarihli cari hesap alacağı gösterilmiş olup, cari hesaba ilişkin daha önceki dönemlere ilişkin mutabakat yapıldığı veya cari hesabın her iki taraf yönünden sıfırlandığı da iddia ve ispat edilmediğine göre, icra takibine sıkı sıkıya bağlı olan eldeki itirazın iptali davasında taraflar arasındaki cari hesabın tamamı inceleme konusu yapılmalıdır. Davacı taraf bilirkişi raporunda bahsedilen ve davalı ticari defterinde kayıtlı olmadığı belirtilen faturalardan 2.804,04 TL tutarındaki 9 adet faturaya ilişkin herhangi bir teslim belgesi sunulmamıştır. Kalan 4 adet fatura yönünden ise teslim alan imzası davalı tarafça inkar edilmiş olup, grafoloji uzmanından alınan rapora göre, bu faturalardaki imzaların teslim alan olarak adı yer alan …’a ait olmadığı tespit edilmiştir. Her ne kadar davacı vekili mukayese imzaların, inceleme konusu belgelerin tanzim tarihine yakın olmadığını ve fotokopi belgeler üzerinden inceleme yapılamayacağını beyan ederek rapora itiraz etmişse de, esasen söz konusu teslim belgelerindeki imzaların …’a ait olduğunu ispat yükü davacıya ait olduğundan bu itiraza itibar olunmamıştır. Buna karşın, davalının tanzim ettiği, ancak davacını ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 1.151,69 TL tutarında 6 adet fiyat farkı faturası bulunmaktadır. Ancak davalı taraf, taraflar arasında fiyat farkı faturası kesileceğine ilişkin bir anlaşma bulunduğunu veya fiyat farkı faturası kesilmesini haklı gösterin bir sebebi iddia ve ispat etmemiştir. Bu sebeple söz konusu faturaların tutarı davalının ticari defterindeki hesap bakiyesinden düşülmelidir. Davalı bakiyesi sıfır olduğuna göre, davalının davacıya 1.151,69 TL borcu bulunmaktadır. Mahkemece bu miktarın hüküm altına alınması gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesi isabetli görülmemiştir. Bunun yanı sıra icra takibi cari hesaba dayalı olup, taraflar arasında süregelen bir ticari ilişki bulunduğu nazara alındığında davacının takibinde kötüniyetli olduğunun kabulü doğru olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece alacağın kanıtlanamadığından bahisle davanın tümden reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın 1.151,69 TL asıl alacak üzerinden kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın kısmen KABULÜNE, kısmen REDDİNE, 2-Davalı takip borçlusunun, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 1.151,69 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, Kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 3-Kabulüne karar verilen alacağın % 20’si olan 230,33 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalı tarafın yasal koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 5-Başlangıçta peşin olarak alınan 31,4 TL harcın ve icra takibi peşin harcı 25,2 TL’nin, alınması gerekli olan 78,67 TL harçtan mahsubu ile bakiye 22,07 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 6- Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 31,4 TL, posta ve tebligat gideri 114,05 TL, bilirkişi ücreti 1800 TL, olmak üzere toplam 1945,45 TL yargılama masrafının, davacı yan davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 450,00 TL yargılama masrafına, peşin harç 31,4 TL eklenerek sonuç olarak 481,40 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 1495,45 TL yargılama masrafının davacı yan üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 1.151,69 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 8-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 3.827,27 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine, 9-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine, 10-Talep edilmesi halinde bir sureti dosyaya konulmak kaydıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının merciine iadesine, 11-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 48,50 TL olmak üzere toplam 169,80 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 21/10/2021