Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/506 E. 2021/1051 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/506
KARAR NO: 2021/1051
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/01/2019
NUMARASI: 2018/12 Esas – 2019/84 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin uluslararası taşıma işi ile uğraştığı, davalıya verilen taşıma hizmeti düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağının tahsili için yapılan icra takibine davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve alacağın % 20 si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında taşıma ilişkisi olmakla birlikte taşıma sözleşmesine göre, davacı tarafından gönderilen nakliye bedelinin alıcısı tarafından ödeneceği, alıcı tarafından taşıma bedelinin ödenmediğine ilişkin bir delil sunulmadığı gibi bu durumda bile davacının müvekkilinden taşıma bedelini isteyemeyeceği, davacının dayandığı gönderi taahhütnamesinin hukuki bir geçerliliğinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasında davalı tarafa ait gönderilerin uluslararası kargo yoluyla davacı tarafça taşınması konusunda akdi ilişkinin bulunduğu, davacının kendi lehine delil teşkil eden 2017 yılı ticari defterlerinde takip konusu miktar kadar alacaklı bulunduğu, davalının defterlerini ibraz etmediği, davacı tarafından davalı adına düzenlenen 17/05/2017 tarihli faturanın alacağın dayanağını oluşturduğu ve anılan faturanın, alıcı tarafından ödenmeyen gönderi bedeli açıklaması ile tanzim edildiği, alıcı ödemeli gönderilerde, davacının taşıma bedelini tahsil etmeden malı teslim etmemesi gerektiği gibi tahsil edemediği ücreti dava dışı alıcıdan tahsil etmek için hiç bir girişimde bulunmadığı, bu gereğin yerine getirilip alıcıdan tahsil edilememesi halinde davalıya başvurulabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 28/03/2017 tarihli Gönderi Taahhütnamesine göre, alıcının gönderiyi kabul edip, gönderi bedeli ve diğer masrafları kabul etmemesi halinde malın alıcıya teslim edilmesini ve alıcının ödemediği gönderi bedeli ve masrafları davalının gönderici olarak kayıtsız şartsız ödemeyi kabul ettiği, buna göre davalının, alıcının ödemediği gönderi bedelini ödemekle yükümlü bulunduğu, gönderinin alıcısına teslim edildiği, teslimata ilişkin konşimento ve teslimat belgesinin dosyaya ibraz edildiği, sözleşme serbestisine ilkesine göre, emredici düzenlemelere aykırı olmayan sözleşme hükümlerinin geçerli olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede alıcının ödememesi durumunda gönderici olarak davalının taşıma bedelinin ödemeyi kayıtsız şartsız kabul ettiğini beyan etmesi karşısında aksi yöndeki bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceği bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, yurt dışı taşıma sözleşmesi kapsamında taşıma bedeli alacağına dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi gereğince, istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Tacir olan taraflar arasında taşıma sözleşmesi niteliğinde 28/03/2017 tarihli “Gönderi Taahhütnamesinin” imzalandığı, davacının taşıyıcı, davalının gönderici olduğu, taşınan emtianın davacı taşıyıcı tarafından hasarsız olarak ABD’de ki dava dışı alıcıya teslim edildiği ve taşıma bedelinin alıcıdan tahsil edilemediği ihtilafsızdır. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki hava yolu kargo taşıma hizmetine ilişkin ticari ilişki çerçevesinde, davacı tarafından taşınan kargonun, alıcıya tesliminin sağlanması sonrası alıcıdan tahsil edilmeyen kargo taşıma bedelinden davalı göndericinin sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Davalı tarafından imzası ve içeriği inkar edilmeyen 28/03/2017 tarihli Gönderici Taahhütnamesinde; gönderici olan davalı tarafından, yurt dışı taşımalarda alıcının gönderiyi kabul etmesi ancak gönderi bedelini ödememesi halinde bu bedelin kayıtsız şartsız olarak ödeneceğinin kabul ve taahhüt edildiği anlaşılmaktadır. Tarafların tacir olduğu bir yana “ahde vefa” ilkesi gereğince taraflar, sözleşme hükmüne uymakla yükümlüdür. Bu nedenle davalının aksi yöndeki savunması dinlenemez. Sözleşmede açıkça yurt dışı taşımalarda alıcısına teslim edilen ancak alıcısından tahsil edilemeyen gönderi bedelinden göndericinin sorumlu olduğu kararlaştırıldığına göre, alıcıdan tahsil edilemeyen taşıma bedelinden davalının sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan dosyada mevcut bilirkişi raporunda, malın yurt dışındaki alıcısına teslim edildiği ve gönderi bedelinin alıcıdan tahsil edilemediği saptanmış olmakla birlikte, sunulan delillere göre, fatura bedelinin kadri maruf olup olmadığının araştırılması zorunlu olduğu halde bu konuda bir inceleme yapılmadığı görülmektedir. Bu durumda, öncelikle davacı vekilinden, dava konusu navlun faturasının hesaplanmasına ilişkin belgeleri istenerek, konusunda uzman bilirkişi vasıtasıyla, verilen fatura içeriği hizmet ile faturada yazılı bedelin uyumlu olup olmadığı konusunda inceleme yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi isabetli bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yukarıda açıklandığı üzere yeniden yargılamak yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; İstinaf incelemesine konu mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harçının istemi halinde kendisine iadesine, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK ‘nın 362/(1)-g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.23/09/2021