Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/5 E. 2020/154 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/5
KARAR NO : 2020/154
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/03/2018
NUMARASI : 2016/337 Esas 2018/386 Karar
DAVA: Alacak(Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/10/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesini özetle, taraflar arasında 11/03/2013 tarihinde yapılan sözleşme ile müvekkilinin, davalı şirketten ayakkabı satın aldığını ve satım bedeli olarak 4.517.267,00 TL ödeme yaptığını, davalı tarafından, müvekkiline hediye çeki verileceğini vaad edildiğini ancak satım bedelinin ödenmesine ve alım yapılmasında esaslı unsur olan ve davalı tarafından 192.000 TL hediye çekinin verileceğinin taahhüt edilmesine rağmen bu gereğin yerine getirilmediğini, bu nedenle zarara uğranıldığını, müvekkili tarafından söz konusu bedelin ödenmesi için Beşiktaş ….Noterliğinden 07/04/2015 tarihili ihtarnamenin keşide edildiğini, davalı tarafa tebliğ edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını, davalı şirket yetkilisi … tarafından, müvekkili şirketi tarafından gönderilen 27/09/2014 tarihli mail ve yine davalı şirket çalışanı …tarafından 22/08/2014 tarihinde gönderilen mail içeriklerine göre davalının hediye çeki verileceğine ilişkin taahhüdünün bulunduğu açıkça anlaşıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000TL’nin 08/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte davanın tahsiline karar verilmesini istemiş ve dosyada bilirkişi raporu alındıktan sonra dava dilekçesinde talep ettiği 5.000TL yi, asıl alacak 192.000TL, işlemiş faizi 19.552.44 TL olacak şekilde toplam 211.552,44TL ye yükselttiği ve bu kısım yönünden harcı yatırarak makbuzu dosyaya ibraz ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın belirsiz alacak davası veya kısmi dava olarak açılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davanın öncelikli usulden reddi gerektiği, esas yönünden de, müvekkili tarafından, yazılı, akdi veya herhangi bir şekilde hediye çeki veya mali bir ödeme taahhüdünde bulunulmadığı taraflar arasında ayakkabı alım satım sözleşmesinin kurulduğu ve bu sözleşme kapsamında tarafların edimlerini karşılıklı olarak yerine getirdikleri, davacının iddia ettiği şekilde, satım sözleşmesi kapsamında 192.000TL tutarında müvekkiline ait h….com internet sitesinde kullanılmak üzere davacı tarafından hediye çeki taahhüdün de bulunulmadığı esasında davacı tarafından gönderilen Beşiktaş ….Noterliğinin 07/04/2014 tarihindeki ihtarnamesinde de bu hususun açıkca kabul ettiği, davacının dayandığı 24/09/2014 tarihli … adresli mailin müvekkili şirket adına kayıtlı mail adresi olmadığından bağlayıcılığının bulunmadığı kaldı ki … şahsi maili olması halinde de adı geçenin 30/04/2014 tarihinde müvekkili şirketten ayrıldığından yine müvekkilini bağlamayacağını, davacının alım satım ilişkisinden sonra, müvekkilinin kendi internet sitesine düzenlediği satış kampanyasından rahatsız olması nedeniyle müvekkilinden hediye çeki talebinde bulunduğu bu hususun müvekkilince müzakere edilmesi sonucu kabul edilmeyerek Bülent Başaran tarafından gönderilen 20/11/2014 tarihli mailin davacıya bildirildiği, davacıların iddialarının haksız olup davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece, dosyada mevcut 19/10/2017 tarihli bilirkişi raporu benimsenip hükmü esas alınmak sureti ile davanın kabulüyle 211.552,44 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından davacıya yazılı akdi herhangi bir şekilde hediye çeki ya da mali bir ödeme taahhüdünde bulunulmadığı bilirkişi raporunda da açıkca yer almasına rağmen ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili şirketi borç altına sokabilecek işlemler için imza sirkülerinde, birinci derecede imza yetkilisi ile birlikte iki imza yetkilisinin imzasının gerekli olduğu, müvekkili şirket nezdinde hediye çek uygulaması için de şirket yetkilileri imzasını taşıyan hediye çeki sözleşmesinin bulunması gerektiği, böyle bir sözleşmenin olmadığı,mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, alacağın varlığı ve miktarı elektronik posta yazışmalarına dayandırıldığı, elektronik posta delilinin, fiziki delillerden farkının bütünden bağımsız olarak değerlendirilmesinin çoğu zaman mümkün olmaması olduğu, bir senet ya da mektubun tek başına delil olabilirken, elektronik belgelerin ancak karşı tarafın bunları açık olarak veya zımnen kabul etmesi halinde delil olabileceği tek başlarına delil olarak kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, davacının sunduğu maillerden 24/09/2014 tarihli mailin davalı şirket adına kayıtlı olmadığı gibi İlker Baydar’ın şahsi maili olsa bile müvekkilini bağlamayacağı zira adı geçenin mail gönderildiği tarih itibariyle şirket bünyesinde çalışan olmadığı, elektronik delillerin iddia edilen taraftan sadır olduğunu kabulü için bu yönde yeterince delil sunulması gerektiği, müvekkilinin davacıya hediye çeki verileceğine ilişkin kayıtsız şartsız borç ikrarı oluşturabilecek veya icap veya icaba davet niteliğinde yazılı belge ya da yazılı belge başlangıcı verilmediği, salt e posta yazışmalarından hediye çeki verileceği sözü anlaşıldığı yönündeki kanaat doğrultusunda ilk derece mahkemesi tarafından hüküm kurulması açıkça hukuka aykırı olduğu,Uyuşmazlık konusu hediye çeki alacağının niteliği göz önünde bulundurularak talep edilebilirliği yönünden internet satışlarında uzman bir bilirkişinin dahil olduğu bilirkişi heyetinden ek rapor alınması talebinini değerlendirilemediği, yetersiz ve eksik incelemesi düzenlenen hesap bilirkişisine raporuna istinaden karar verildiği, Hükmü esas alınan bilirkişi raporunda e posta yazışmaları, ihtarname, imza sirküleri ve işten ayrılış bildirgesi gibi deliller sadece belirtilmekle yetinilimiş, her bir delil için özellikle hediye çekinin talep edilebilirliği yönünden ayrı ayrı değerlendirilme yapılmaksızın sadece raporun sonuç bölümünden hediye çeki verileceği sözü verildiği şeklinde kanaat bildirildiği bir an için müvekkili tarafından hediye çeki verme taahhüdünün bulunduğunun kabulü halinde dahi, davacının bedel talebinin hukuki dayanağının bulunmadığı her ne kadar ihtarnamesinde hediye çeki taahhüdü yerine, uğramış olduğu zararın tazmini olarak 200.000TL talepte bulunmuş olsa da, söz konusu hediye çeki niteliği itibariyle müvekkili şirketi sahip bulunduğu hepsiburada.com isimli internet sitesinden alışveriş yapılması amacıyla oluşturulmuş olan ve alım satım anında maddi bir değer taşıyan bir kullanıcı kodu olduğu, bu kapsamda söz konusu çekin sadece müvekkili şirkete ait internet sitesinde ve belirli ürünleri içeren nakte çevrilmeyen ve nakit değeri olmayan bir alışveriş yönteminden ibaret olunduğu, davacının aynı ifa niteliğinde olan hediye çeki verilmesi yönünde talepte bulunmadığı gözetildiğinde davanın hukuki dayanağı olmadığından reddi gerekirken kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı, internet satışları uzman bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılması talebinin red edilmesinin de hukuki mesnetten yoksun olduğu, Davanın belirsiz alacak davası veya kısmi dava niteliğinde açılmasının mümkün olmadığının bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği, Bilirkişi raporu hesaplanan 211.552.44TL toplam alacak yönünden ıslah tarihi göz önünde bulundurulmaksızın yerel mahkeme tarafından dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğu, oysa kısmi dava da davaya girmeyen fakat saklı tutulan miktar bakımından borçluyu temmerüde düşürmeyeceğinin yargısal kararlarla benimsendiği, başlangıçta bilinmeyen ve yargılama aşamasında bilirkişi raporuyla ortaya çıkan kısım için başlangıçtaki tarihte borçlunun temerrüde düşürüldüğünden söz edilmesinden yasal olanak bulunmadığı belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, taraflar arasında akdedilen alım satım sözleşmesine dayalı olarak açılan uğranılan zararın tazmini davasıdır.Davacı taraf, 11/03/2013 tarihli satım sözleşmesine göre davalıdan ayakkabı satın aldığını ve satım bedeli olan 4.517.262.00 TL yi ödediğini ancak davalının 192.000 TL bedelli hediye çeki vermeyi taahhüt etmesine rağmen bu edimini yerine getirmediğini ve davacının zarara uğramasına neden olduğunu ileri sürerek bu bedelin davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı ise taraflar arasında alım satım sözleşmesinin yapıldığını ve davacıya ayakkabıların teslim edilerek bedelinin tahsil edildiğini kabul etmekle birlikte satıma konu bir kısım ayakkabıların davacıdan geri alındığı gibi satım sırasında 192.000 TL bedelli hediye çeki verileceğinin taahhüt edilmediğini zira hediye çeki verileceğinin kabul edilmiş olması halinde hediye çeki sözleşmesinin ayrıca imzalanmış olması gerektiğini böyle bir sözleşmenin imzalanmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş ve bu karara karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. Maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık yönünden re’sen yapılmıştır. Davalı vekilince iş bu davanın belirsiz alacak davası veya kısmi dava olarak açılamayacağı ileri sürülmüş ve istinaf nedeni de yapılmıştır.Dava dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olduğunu kabule götürecek bir anlatım veya bir ifade bulunmadığı gibi aksine davacı tarafından fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL nin talep edildiği bu haliyle davanın, HMK 109/1.maddesi uyarınca açılan kısmi dava olduğu ve somut olayda koşulları bulunmamakla beraber, talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirliyse kısmi dava açılamaz şeklindeki HMK 109.maddesinin 2. fıkrasının, 01/04/2015 tarihli 6644 sayılı yasanın 4.maddesiyle mülga olduğu nazara alındığında, davalı vekilinin kısmi dava açılamayacağına ilişkin istinaf nedeninin yerinde olmadığı kabul edilmiştir.Esasa yönelik olarak ileri sürülen istinaf nedenlerine gelince;Taraflar arasında satım sözleşmesinin kurulduğu ve davalının teslim edimini yerine getirdiği davacının da satım bedelini ödediği konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.İhtilaf, satım sözleşmesinin yapılması sırasında veya hemen sonrasında davalı tarafından davacıya 192.000 TL bedelli hediye çeki verileceğinin taahhüt edilip edilmediği davalının böyle bir edimi üstlenip üstlenmediğine ilişkindir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Satım sözleşmesi ve buna bağlı olarak yan edim olarak veya ayrı sözleşme olarak değerlendirilebilecek ihtilaf konusu hediye çeki taahhüdünün, yazılı olarak yapılması geçerlilik koşulu olmayıp, sözleşmenin yazılı olması böyle bir taahhüdün varlığını ispat anlamında önem arzetmektedir. Taraflar arasında satım sözleşmesinin varlığı ile ilgili bir ihtilaf bulunmadığından yazılı olarak yapılıp yapılmasının sonuca bir etkisi olmamakla beraber ihtilaf konusu hediye çeki verileceği taahhüdün HMK 200.maddesindeki düzenleme karşısında senetle ispatı zorunludur. Nitekim HMK 200. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi ,yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve ifası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar ve değerlerine göre belli bir miktarın üzerinde olması halinde senetle ispatı gerektiği belirtilmiştir. Davacı tarafından yazılı bir sözleşme veya belge sunulamamakla birlikte davalı şirketin yetkililerinden sadır olan e-postalara dayanılmıştır.Davalı tarafça, davacının dayandığı e-maillerin bir kısmının davalı tarafından davacıya gönderilen mailler olduğu bir kısmının da şirketin iç yazışması niteliğinde olan mailler olup, bu yazışmaların davacıya hediye çeki verileceğine ilişkin borç taahhüdü içermediği ve anılan yazışmaların davacının eline ne şekilde geçtiğinin de anlaşılamadığı kaldı ki 24/09/2014 tarihli …@gmail.com adresli mailin de davalı şirket adına kayıtlı mail adresi olmayıp … şahsi e posta adresi olabileceği zira şirketin yönetim kurulu başkan yardımcısı olan … ın bu tarihten önce 15/05/2014 tarihinde davalı şirketteki görevinden ayrıldığı bu nedenle davalıyı bağlamayacağı belirtilmiştir. Dosyaya mübrez belgeler incelendiğinde, davalı şirketin yönetim kurulu başkanı genel müdürü… 15/05/2014 tarihinde davalı şirketteki görevinden ayrıldığı anlaşılmakta olup, bu mail içeriğinin davalı şirketi bağlamayacağı kabul edilmelidir. Diğer maillere ve içeriklerine davalı tarafından açık bir itirazın ileri sürülmediği anılan maillerin, e posta adresleri ile göndericilerine yönelik sahte olduğu veya kabul edilmediği yönünde bir savunmanın bulunmadığı anlaşılmıştır. Yerleşik yargı kararlarına göre, e-posta niteliğindeki belgeler yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Yazılı delil başlangıcı HMK 202 maddesinde düzenlenmiş olup, anılan maddede, ”(1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.(2)Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.’ denilmiştir.Davacı vekilinin delil listesinde tanık deliline de dayandığı anlaşılmaktadır. Davalı şirketten sadır olduğu ileri sürülen ve davalı tarafından açıkça itiraz edilmeyen e postaların yazılı delil başlangıcı olduğu kabul edilerek HMK 202.maddesi uyarınca tanık dinlenebileceği açıktır. Davalı vekilince yargılama sırasında ve istinaf dilekçesinde, dava konusu hediye çekinin internet alışveriş sitesinde kullanılan bunun dışında nakit değeri olmayan kullanıcı kodu olduğu, hediye çeki taahhüdüne dayalı olarak hediye çekinin aynen ifası başka bir anlatımla çekin verilmesini istemek yerine bedelinin istendiği salt bu nedenle davanın reddi gerektiği ve internet sitesinde hediye çeki kullanımı konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınması gerektiği ileri sürülmüştür. Dava dilekçesi içeriğinde, davalının hediye çeki verilmesi vaadinin olduğu ve bu vaadin yerine getirilmemesi nedeniyle zarara uğranıldığı belirtilmiş ve kısmi dava açılarak şimdilik 5.000 Tl istenmiş ıslahla bu miktar faizi ile birlikte 211.552.44 TL ye çıkarılmıştır. Maddi vakıaların anlatımı taraflara ait olmakla birlikte hukuki niteleme mahkemeye aittir. Kaldı ki davacı taraf dilekçesinde davalının edimini ifa etmemesi nedeniyle zarara uğradığını da belirtmiştir. Dava dilekçesi ekindeki, davacı tarafça davalı şirkete gönderilen Beşiktaş ….Noterliğinden 07/04/2015 tarihli ihtarnamede, taraflar arasındaki aktin feshedildiği bildirilmiştir. O halde davacının, isteminin, varlığı iddia edilen hediye çeki verileceği vaadine ilişkin anlaşmanın feshedildiği ve buna göre TBK 125 maddesi kapsamında uğradığını iddia ettiği zararın tazmini olduğu kabul edilmelidir.Mahkemece, davalı tarafın e- ticarete konu kayıtları incelenmeksizin ve davacı tarafça sunulan e maillerin hukuki niteliği tartışılmadan ve buna bağlı olarak tanıkları dinlenmeden sadece bilirkişi raporunda içerikleri açıklanan maillere göre dava kabul edilmiştir. Deliller toplanmadan eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, öncelikle, bilişim konusunda uzman bir bilirkişi ile internet satışlarında kullanılan hediye çekleri konusunda uzmanlığı olan sektör bilirkişisinin dahil olduğu bilirkişi kurulu vasıtasıyla, davalı şirketin e- ticarete konu bilgisayar kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak ihtilafa konu hediye çekinin tanımlanıp tanımlanmadığı buna göre davalı tarafından, davacıya hediye çeki taahhüdünde bulunulup bulunulmadığının belirlenmesi, gerekirse davacının dayandığı e-postaların HMK 202.maddesi kapsamında yazılı delil başlangıcı olması karşısında davacının tanıkların dinlenmesi ve dayanılan tüm delillere göre, davalının hediye çeki taahhüdünde bulunduğu başka bir anlatımla taraflar arasında bu yönde bir anlaşmanın varlığının kabulü halinde bu kez zarar noktasında, davalı tarafça bu taahhüdün yerine getirilmemiş olması nedeniyle davacının zarara uğrayıp uğramadığı varsa miktarının tespiti için hüküm kurmaya yeterli gerekçeli ve denetime olanaklı rapor alınarak bir neticeye varılması gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hediye çek bedelinin hüküm altına alınması isabetsiz olmuştur. Dairemizce varılan bu sonuca göre, davalı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine gerek olmadığı kabul edilmiştir. Açıklanan nedenlerle, HMK 353/a-6 maddesi uyarınca, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/337 Esas 2018/386 Karar sayılı ve 19/03/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)a-6. maddesi gereği KALDIRILMASINA; 2-Davanın yeniden görülmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3- Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,4- İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 3.577,10,-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile, HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi.15/10/2020