Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/498 E. 2021/1153 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/498
KARAR NO: 2021/1153
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2018
NUMARASI: 2015/665 Esas – 2018/1163 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkette müvekkilinin 135.630.817 adet paya sahip olduğunu, 31/03/2015 tarihli 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 2,3,4 ve 9 nolu gündem maddelerinin tamamının kanuna esas sözleşme hükümlerine ve özellikte dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, müvekkilinin bu genel kurul toplantısına katılarak alınan kararlara muhalefet şerhini yazdırdığını, faaliyet raporunun okunmaması ve bunlarla ilgili hususların sağlıklı bir şekilde müzakere edilmemiş olması ve faaliyet raporundaki bazı önemli bilgilerin eksik olması nedeniyle gündemin 2 nolu madde uyarınca alınan kararın iptali gerektiğini, finansal tabloların okunmaması ve bunlarla ilgili hususların sağlıklı bir şekilde müzakere edilmemiş olması ve finansal tablolardaki bazı önemli bilgilerin eksik olması nedeniyle gündemin 4.maddesi uyarınca alınan kararın iptali gerektiğini, gündemin üçüncü maddesinde okunan denetçi raporuna ilişkin TTK 437.maddesi kapsamında soru sorma , bilgi alma, ve inceleme haklarının engellendiğinden bu kararında yasaya ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık çerçevesinde iptal edilmesi gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin ve bağımsız yönetim kurulu üyelerin seçilmesine ilişkin gündemin 9.maddesinin de iptali gerektiğinin belirterek 31/03/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2,3,4 ve 9 nolu ara kararlarının iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alınan kararların şirket esas sözleşmesine , kurumsal yönetim ilkeleri tebliğine, kanuna ve dürüstlük kullarına uygun olduğunu, toplantıda faaliyet raporunun ve finansal raporlarının müzakere edilmediği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacı yanın bilgi edinme ve inceleme hakkının genel kurulda tam ve eksiksiz bir şekilde kullandığının İstanbul 14 Asliye Ticaret Mahkemesinin 08Ekim 2015 tarihli 2015/394 esas 2015/666 karar sayılı kararıyla subut bulduğunu, bu nedenle 2 ve 3 nolu maddelerin iptaline yönelik maddelerin iptaline karar verilmesi gerektiğini, yine denetçi raporunun müzakere edilmediği ve bilgi alma hakkının engellendiği iddiasında hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “İlgili genel kurul toplantı tutanağı , hazirun cetveli alınarak dosyaya bırakılmış davacı tarafından, alınan kararlara olumsuz oy kullanıldığı muhalefet şerhinin tutanağa yazdırıldığı ve süresinde işbu davanın açıldığı tespit edilmiştir. İptali istenen maddeler tek tek irdelendiğinde; Faaliyet raporunun okunmaması ve bunlarla ilgili hususların sağlıklı bir şekilde müzakere edilmemiş olması ve faaliyet raporundaki bazı önemli bilgilerin eksik olması nedeniyle gündemin ikinci maddesinde iptali talebi ile ilgili olarak , gündem maddesinin “yönetim kurulunca hazırlanan 2014 yılına ait yıllık faaliyet raporunun okunması ve müzakeresi” şekilde olduğu görülmektedir , davacı yanca dayanak olarak gösterilen Bakanlık Temsilciliği Yönetmeliğinin 13/1.maddesinin yalnız genel kurul gündeminin belirlenmesine ilişkin olup, genel kurul gündeminin 2.maddesinin diğer gündem maddeleri ile birlikte bu hükme uygun olarak faaliyet raporunun okunması ve müzakeresi şeklinde tanzim edildiği görülmektedir. Aynı yönetmeliğinin 1/ç maddesinde faaliyet raporunun genel kurul esnasında hazır bulundurulacağı düzenlenmiş olup, söz konusu hükme ilaveten toplantı sırasında her daim faaliyet raporunun okunması imtinanın bahşetmektedir, kanunda ise faaliyet raporunun okunması düzenlenmemektedir. Konuyu düzenleyen TTK nın 437.maddesi bilgi alma ve inceleme hakkı bakımından yapılacak değerlendirmede TTK 437/1.maddesine göre, 15 gün önce bilgi ve belgelerin hazır bulundurulması gerekip taraflarca kabulüne göre, 3 haftalık süre öncesinde ilgili belgeler hazır bulundurulmuştur. Genel kurul toplantı tutanağında belirtiliği üzere davacı yandan faaliyet raporunun detayı ile alakalı olarak önceden hazırlanmış 40 adet soru sorulmuş, ve cevaplandığı görülmekte olup, bu bakımdan bilgi alma inceleme değerlendirme ve dolayısıyla müzakerenin gerçekleşmiş olduğu faaliyet raporunun pay sahibince öncesinde yeterince okunduğu ve genel kurul esnasında buna bağlı olarak müzakerenin gerçekleştiği anlaşıldığından iptal şartlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Finansal tabloların ve yıllık faaliyet raporunun genel kurul öncesi pay sahiplerine sunulduğu, bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı, yıllık faaliyet raporunun onaylanmamasına gerektirecek bir halin ispatlanamadığı, kararın kanun ve esas sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca, TTK 446.maddeye göre , faaliyet raporunun okunması halinde dahi hali hazırda olumsuz oy kullanan pay sahiplerinin oy oranının nisaba etkisi açısından faaliyet raporunun onaylanmasında etkili olmadığından kararın iptali mümkün değildir. Finansal tabloların okunmaması ve bunlarla ilgili hususların sağlıklı şekilde müzakere edilmemiş olması ve finansal tablolardaki bazı önemli bilgilerin eksik olması nedeniyle gündemin 4.maddesinin iptali talebi ile ilgili olarak yukarıda bahsedilen faaliyet raporunun müzakeresine ilişkin hususlar finansal tablolar açısından da geçerli olup, finansal tabloların sorular sorulmak suretiyle müzakere edildiği gibi davacı pay sahibinin oy oranı da kararın alınmasında olası bu yönde bir aykırılığın etkili olmadığını göstermektedir. Bu nedenle iptal iddiası bu kısım açısından da yerinde değildir. Finansal tabloların yıl sonu finansal tablolarında açık ve izaha muhtaç önemli noktalar bulunduğu iddiasının mali açısından bilirkişiler tarafından incelenmesi neticesinde de tabloda herhangi bir yanlışlığın bulunmadığı kanaatine varıldığı görüldüğünden mali değerlendirmeler ışığında da iptal sebeplerinin oluşmadığı finansal tablolardaki dürüst resim ilkesine aykırılık iddiasının tespit ve ispat edilemediği görülmektedir. Genel kurul toplantı gündeminin 3.maddesine istinaden alınan genel kurul kararı bakımından okunan denetçi raporuna ilişkin TTK 437.maddesinde soru sorma ,bilgi alma ve inceleme hakları engellendiğinden bu kararın yasaya ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık çerçevesinde iptali talebi ile ilgili olarak değerlendirme yapıldığında , davacı yanın TTK 437.maddesinde bilgi alma hakkının ihlali iddiasına karşılık davalı denetçi raporunun müzakeresinin gündemde yer almadığı savunmasında bulunmaktadır. Denetim raporu hakkında bilgi alma hakkının sorular sorulmak kaydıyla kullandırılmasının gündeme aykırılık teşkil edip etmeyeceği ve olumsuz düşünce ile somut olayda bu hakkın kullandırılmamasının alınan kararın iptaline sebebiyet verip vermeyeceği hususlarının irdelenmesi gerekmektedir. TTK 437/2 ye göre pay sahibi genel kurulda, yönetim kurulunda şirketin işleri denetçilerden denetim yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir. Bilgi verme yükü 200.madde çerçevesinde şirketin bağlı şirketlerini de kapsar, verilecek bilgiler hesap erme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır. Pay sahiplerinden herhangi birine bu sıfatı dolayısıyla genel kurul dışında bir konuda bilgi verilmişse diğer bir pay sahibinin istemde bulunması üzerine aynı bilgi gündemle ilgili olmasa da aynı kapsam ve ayrıntıda verilir . O halde gündemde yer almasa dahi denetim raporu hakkında bilgi verilmesinin pay sahiplerinden herhangi birine bu sıfatı dolayısıyla genel kurul dışında bu konuda özel olarak bilgi verilmiş olma şartına bağlandığı görülmektedir. Bu hususta olayda herhangi bir pay sahibine genel kurul dışında bilgi verilip verilmediği hususunda açıklık bulunmamaktadır . Gündem ise Bakanlık Temsilcisi Yönetmeliği 13/1,c maddesine uygun olarak yalnız denetçi raporunun okunması şeklindedir. Denetçi raporunun okunması esasen bir karar olmayıp genel kurul toplantısının icrasına ilişkin bir işlem olduğundan denetçi raporun okunması şeklindeki gündem maddesinin iptali söz konusu olamaz zira ortada genel kurul tarafından alınan somut bir karar bulunmamaktadır. Bu madde çerçevesinde denetçi raporuna ilişkin soruların cevaplanmaması bilgi alma hakkının ihlaline sebebiyet verebilir. O halde yine yukarıda belirtildiği üzere denetim raporuna ilişkin bilgi verilmesi koşulunun olayda gerçekleştiği açık olmamakla birlikte , yine olası bir aykırılığın dahi illiyet bağı kurulmaması halinde doğrudan alınan genel kurul kararlarının iptaline sebebiyet vermesi mümkün değildir. Bilgi alma hakkının genel kurulda ihlal edilmesi halinde TTK 437/5.maddesi gereğince uygulanması söz konusu olabilir. Bu madde kapsamında mahkemeden bilgi alma hakkının kullanılması hususunda talepte bulunulabilir. Yönetim kurulu üyelerinin ve bağımsız yönetim kurul üyelerinin seçilmesine ilişkin gündemin 9.maddesinin esas sözleşmeye aykırı olduğundan bahisle iptali talebi ile ilgili olarak yapılan değerlendirmede ise, davacı taraf bu hususta 4,3,2, 1,1 şeklinde pay gruplarından önereceği isimlerden toplam 10 üye ile ilaveten bağımsız üyeler için seçim yapılması gerektiği, sırasıyla A, B, C Gruplarından 3,2,1 üye seçilerek üç adet bağımsız üye seçilmesinin ana sözleşmeye aykırı olduğu şekilde olup davalı savunması ise A,B,C Pay gruplarının kurumsal yönetim ilkelerine uygunluk sağlamak adına birer üyeyi bağımsız üyelerden teklif ettikleri bu şekilde üçü bağımsız 10 üyenin seçiminin ana sözleşmeye uygun olduğu savunmasındadır. Kurumsal yönetim ilkelerine (yönetim kurulunun 1/3’ünün bağımsız yönetim kurulu üyesi olma zorunluluğu) uygunluk bakımından yönetim belirleme imtiyazına sahip pay gruplarının bağımsız üyelerden de birer aday göstermesi toplam aday gösterilen üye sayısı sebebiyle ana sözleşmeye aykırılık teşkil etmez. O halde aday gösterme kriteri sağlanmış olmaktadır. Öte yandan pay gruplarınca aday gösterilmeleri halinde adayların bağımsızlıklarının zedelenip zedelenmeyeceği hususu tereddüt yaratabilir. Kurumsal Yönetim İlkeleri Tebliği 4.3.7,4.3.8 ve 4.3.9.maddelerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu maddelere göre aday gösterme prosedürünün uygulanıp uygulanmadığı hususunda açıklık bulunmamaktadır. Ancak sermayenin %1 ini temsil eden pay sahiplerinin , seçilmesi konusunda olumsuz oy kullandıkları bağımsız yönetim kurulu üyesi adaylarının bağımsız üye olarak seçilmeleri durumunda genel kurul toplantı tarihinden itibaren 30 gün içinde yapacakları başvuru üzerine bağımsız üyelerin bağımsızlık kriterlerinin sağlayıp sağlamadığı SPK tarafından değerlendirilir ve karara bağlanır düzenlemesi uyarınca SPK ya başvuru yapılması gerektiği düzenlenmiş olup, bağımsız üyeliğe ilişkin değerlendirmenin ilgili merci tarafından yapılması gerekecektir. Yapılan seçim ana sözleşmeye uygun olup üyelerin pay grupları tarafından aday gösterilmesinin bağımsızlık açısından doğrudan etki göstermediği ilaveten bağımsız üye kriterlerinin tebliğde düzenlendiği ve itiraz mercinin SPK olduğu anlaşılmakla alınan kararın iptali şartının oluşmadığı görülmektedir. Toplanan tüm deliller alınan kök ve ek bilirkişi raporu yukarıda yapılan açıklamalara göre alınan kararlar esas sözleşmeye, kanuna ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığından keza 3 nolu gündem maddesi ile ilgili genel kurul tarafından alınan somut bir karar da bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Genel Kurulda gündemin 2. maddesine ilişkin olarak “faaliyet raporunun okunmamasına” şeklinde karar alındığını, gündem maddesinde yıllık faaliyet raporunun okunması ve müzakere edilmesi belirtilmişken yıllık faaliyet raporunun genel kurulda okunmadığını, ortada açık bir hukuka aykırılık bulunduğunu, Bakanlık Temsilcisi Yönetmeliği’nin 13. maddesinde gündemde “Yönetim kurulunca hazırlanan yıllık faallyet raporunun okutması ve müzakeresi” hususunun yer alması gerektiğinin açıkça belirtildiğini, davalı Şirketin finansal tabloları, açık ve anlaşılır olmadığı gibi finansal tabloların anlaşılması için sorulan sorulara yetersiz ve geçiştirici cevaplar verildiğini, finansal tablolar TTK’nın 72. maddesine ve değerleme ilkelerinin düzenlendiği TTK’nın 78. maddesine de aykırı olarak hazırlandığını, dolayısıyla Yerel Mahkeme’nin bu gündem maddesine ilişkin alınan kararı hukuka uygun bulması hatalı olduğunu, müvekkili davacı pay sahibinin karanlıkta kalan noktaların aydınlatılmasını sağlamaya yönelik taleplerinin ısrarlı ve sistemli bir şekilde reddi, aslen davalı Şirket yönetiminin iyi niyete aykırı tutumunu gösterdiğini, 2 ve 4 numaralı gündem maddelerinde de “okunması ve müzakere edilmesi” ifadeleri yer aldığı halde ne yönetim kurulu yıllık faaliyet raporu ne de finansal tablolar okunduğunu, müvekkilinin talep ve sorularından sistematik bir şekilde kaçınılarak bilgi alma hakkının engellendiğini, davalı şirketin müvekkilinin sorusunu red gerekçesi olan denetçi raporunun müzakeresinin gündemde yer almaması bahanesinin samimi olmadığını, gündemde yer almasına rağmen faaliyet raporu ve finansal tablolar okunup müzakere edilmediğini, yerel mahkemenin 3 nolu gündem maddesi ile ilgili genel kurul tarafından alınan somut bir karar da bulunmadığı gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin ana sözleşmesinin 11. maddesinin “Şirket Yönetim Kurulu, 4’ü (A) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun; 3’ü (B) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun; 251 (C) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun ve 17 de halka arz edilmiş ve genel kurul toplantısına katılmış (D) grubu hamiline yazılı payların çoğunlukla belirleyerek önereceği adaylar arasından oenel kurul tarafından seçilecek 10 (on) üyeden oluşur. Halka arzedilmiş ve genel kurul toplantısına katılmış (D) grubu hamiline yazılı payların genel kurulda aday göstermemesi ve/veya çoğunlukla bir aday belirleyememesi halinde, Şirket Yönetim Kurulu, 4’ü (A) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun; 3’ü (B) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun ve 2’si (C) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun önereceği adaylar arasından Genel Kurul tarafından seçilecek 9 (dokuz) üyeden oluşur…” şeklinde düzenlendiğini, somut olayda ise, alınan genel kurul kararı neticesinde (A) Grubunun 4 değil 3 üye, (B) Grubunun 3 değil 2 üye, (C) Grubunun ise 2 yerine 1 üye ile temsil edildiğini, bu durumun ana sözleşmeye açık bir şekilde aykırılık teşkil ettiğini, temsil edilme hakkı tanınan payların imtiyazlı olduğunu belirtmek suretiyle Türk Ticaret Kanununda bunların kolayca sınırlanmasının ve ortadan kaldırılmasının önüne geçilmek istendiğini, bu doğrultuda, payların imtiyazlı sayılmasının sonucunda hakkı sınırlayan veya kaldıran genel kurul kararlarının imtiyazlı paylar genel kurulunca ayrıca bu yönde bir karar alınmadan geçerlik kazanmayacaklarının belirtildiği, somut durumda, mivekkilinin temsil edilme hakkının ana sözleşmeye aykırı bir şekilde engellendiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 31/03/2015 tarihli, 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 2, 3, 4 ve 9 nolu gündem maddeleri gereğince alınan genel kurul kararlarının kanuna esas sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu iddiasıyla açılan genel kurul kararının iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davaya konu genel kurul kararlarına ilişkin olarak iptal sebebinin bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davalı şirketin 2014 yılı olağan genel kurulu 31/03/2015 tarihinde yapılarak çeşitli kararlar alınmıştır. Şirketin sermayesi 37.264.000 olup, Genel kurul toplantısına 2,72 (A) grubu, 1.356.305,451 (D) grubu pay sahibi davacı … katılarak dava konusu kararlara olumsuz oy kullanmış ve muhalefet şerhini karara yazdırmıştır. Davacı tarafından 31/03/2015 tarihinde alınan 2, 3, 4 ve 9 nolu genel kurul kararlarının iptali istemiyle eldeki dava açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 445. Maddesinde, toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabileceği, düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre, dava süresinde açılmış olup dava şartları mevcuttur. İptal davasına konu genel kurul gündeminin 2. ve 4. maddelerinde, yönetim kurulunca hazırlanan faaliyet raporu ile finansal tabloların ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere genel kurul toplantı tarihinden üç hafta önce kanuni süresi içerisinde şirketin merkezinde, MKK’nın elektronik genel kurul portalında, www…com adresindeki şirketin kurumsal İnternet sitesinde ve www…gov.tr adresli …’nda(KAP) pay sahiplerinin incelemesine açılmış olması, talep eden pay sahiplerine 13.03.2015 tarihinde elden teslim edilmiş olması ve toplantı tarihine kadar pay sahiplerinin okuyup incelemeleri için yeterli sürenin geçmiş olması nedeniyle toplantıda faaliyet raporunun yeniden okunmaması, finansal tabloların ise ana başlıklarının okunması yönünde verilen önergeler sonucu yapılan oylamada 2014 yılı faaliyet raporunun okunmamasına, finansal tabloların ise ana başlıklarının okunmasına 135.660.817 adet olumsuz oya karşılık 3.502.693.476 olumlu oy ile oy çokluğuyla ayrı ayrı karar verilmiştir. Davacı tarafça, faaliyet raporunun okunmamasının gündeme aykırılık teşkil ettiği, gereği gibi müzakere edilmediği ve kısıtlı bilgi verildiği; finansal raporların ana başlıklarıyla okunmasının ortakların bilgi alma hakkını ihlal ettiği ve finansal raporlar açık ve anlaşılır olmadığı gibi sorulara geçiştirici cevaplar verildiğini gerekçeleriyle alınan kararın iptalini istemektedir. 6102 sayılı TTK’nın 514. Maddesine göre, yönetim kurulu, geçmiş hesap dönemine ait, Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülmüş bulunan finansal tablolarını, eklerini ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu, bilanço gününü izleyen hesap döneminin ilk üç ayı içinde hazırlayıp genel kurula sunmakla yükümlüdür. Bunun yanı sıra TTK’nın 437/1. Maddesi uyarınca, finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulmalıdır. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir. Şirketin faaliyet raporu ile finansal tablolarının yasanın aradığı şekilde ortakların erişimine sunulduğu ihtilafsızdır. Her ne kadar TTK’nın 413 . maddesinde gündeme bağlılık kuralı düzenlenmiş ise de, bu durum gündemde bulunan konuların genel kurulda müzakere edilmesi ve karara bağlanması ile ilgilidir. Faaliyet raporunun okunması hususu da genel kurul gündeminde olmakla birlikte anılan kanun maddelerinde belirtildiği üzere faaliyet raporu ve finansal tabloların önceden ortağın incelenmesine sunulduğu hallerde genel kurul tarafından bunların okunmamasına ve ana başlıklarının okunmasına karar verilmesi tek başına gündeme aykırılık teşkil etmez. Ayrıca faaliyet raporu ve finansal tablolar hakkında çok sayıda soru sorulmuş ve sorular şirketin genel müdürü ve mali işler müdürü tarafından cevaplanmıştır. Buna göre faaliyet raporu ve finansal tablolar hakkında davacının etraflıca bilgi sahibi olduğu ve genel kurulda ayrıntılı olarak müzakere edildiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki TTK’nın 408. Maddesine göre faaliyet raporu ve finansal tabloların okunması da zorunlu değildir. TTK’nun 68/3. Maddesinde, yıl sonu finansal tabloların, bilanço ile gelir tablosundan oluştuğu düzenlenmiştir. Ayrıca TTK’nın 515. maddesi, Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılır, şeklindedir. Mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre finansal tabloların şirket kayıtlarına ve dürüst resim ilkesine uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde faaliyet raporu ve finansal tabloların müzakeresine ilişkin genel kurulun 2ve 4 nolu kararlarında, TTK’nın 445. maddesinde iptal sebebi olarak sayılan kanuna veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olma gibi durumlar söz konusu olmadığından kararın iptali talebinin reddine ilişkin mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik yoktur. İptal davasına konu genel kurul gündeminin 3. Maddesinin görüşülmesi ile ilgili olarak bağımsız denetçi tarafından hazırlanan denetim raporu okunmuştur. Davacı taraf ise denetim raporu hakkında soru sorulmasına müzakerenin gündemde olmadığı gerekçesiyle izin verilmeyerek TTK’nın 437/2. Maddesindeki bilgi alma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle kararın iptalini istemektedir. TTK’nın 437/2. Maddesine göre, pay sahibi genel kurulda, yönetim kurulundan, şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir. TTK’nın 408. Maddesine göre denetim raporunun müzakeresi zorunlu değildir. Ancak bu durun ortağın TTK’nın 437/2. Maddesi uyarınca bilgi alma hakkını ortadan kaldırmaz. Gündemde yalnızca denetim raporunun okunması olmakla birlikte genel kurulda ortağa bilgi alma hakkı kullandırılmalıdır. Bununla birlikte denetim raporu genel kurulda okunmuştur. Elbetteki bu durumda ortağın bilgilendirilmesine ilişkindir. Denetim raporunun hazırlanması ve raporda bulunması gereken hususlar ise TTK’nın 402. Maddesinde belirtilmiştir. Davacı ise eldeki davada denetim raporunun, okunmasına rağmen hangi hususlarda raporun yetersiz kaldığını ve sorularını karşılamadığını belirtmemiştir. Hal böyle olunca denetim raporu hakkında soru sorulamamış olması tek başına bir aykırılık oluşturmaz. Kaldı ki TTK’nın 437/5. fıkrasına göre, bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurabileceği şeklinde ayrı bir kanun yolu düzenlenmiş olup, genel kurulda okunan bağımsız denetim raporu hakkında soru sorulamamasıyla ilgili olarak TTK’nın 445. maddesinde iptal sebebi olarak sayılan kanuna veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olma gibi durumlar söz konusu olmadığından kararın iptali talebinin reddine ilişkin mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik yoktur. İptal davasına konu genel kurul kararının 9. Maddesi yönetim kurulu seçimine ilişkindir. Davacı taraf, yönetim kurulu üyelerinin seçiminin esas sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini, pay gruplarına tanınan imtiyazı sınırlandırdığını ve ortaklık haklarını ihlal ettiği iddiasıyla kararın iptalini istemektedir. Şirket ana sözleşmesinin yönetim kurulu ve görev süresini düzenleyen 11. Maddesi; “Şirketin idaresi, üçüncü kişilere karşı temsil ve ilzamı, Türk Ticaret Kanunu ve sermaye piyasası mevzuatı hükümleri çerçevesinde genel kurul tarafından en çok 3 (üç) yıl süre ile görev yapmak üzere seçilen Türk Ticaret Kanunu ve sermaye piyasası mevzuatında belirtilen şartları haiz ve çoğunluğu icrada görevli olmayan üyelerden oluşan yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu ilk toplantısında üyeleri arasından bir başkan ve başkan olmadığı zaman vekâlet etmek üzere bir başkan vekili seçer. Şirket Yönetim Kurulu, 4’ü (A) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun; 3’ü (B) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun; 2’si (C) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun ve 1’i de halka arz edilmiş ve genel kurul toplantısına katılmış (D) grubu hamiline yazılı payların çoğunlukla belirleyerek önereceği adaylar arasından genel kurul tarafından seçilecek 10 (on) üyeden oluşur. Halka arz edilmiş ve genel kurul toplantısına katılmış (D) grubu hamiline yazılı payların genel kurulda aday göstermemesi ve/veya çoğunlukla bir aday belirleyememesi halinde, Şirket Yönetim Kurulu, 4’ü (A) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun; 3’ü (B) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun ve 2’si (C) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun önereceği adaylar arasından Genel Kurul tarafından seçilecek 9 (dokuz) üyeden oluşur. Yönetim kuruluna 2’den az olmamak üzere, Sermaye Piyasası Kurulu’nun Kurumsal Yönetim İlkelerinde belirtilen yönetim kurulu üyelerinin bağımsızlığına ilişkin esaslar çerçevesinde yeterli sayıda bağımsız yönetim kurulu üyesi genel kurul tarafından seçilir. Yönetim kurulunda görev alacak bağımsız üyelerin sayısı ve nitelikleri Sermaye Piyasası Kurulu’nun kurumsal yönetime ilişkin düzenlemelerine göre tespit edilir. Görev süresi sonunda görevi biten üyelerin yeniden seçilmesi mümkündür. Bir üyeliğin herhangi bir nedenle boşalması halinde, yönetim kurulu, işbu maddede gösterilen imtiyazlara uygun olarak, Türk Ticaret Kanunu ve sermaye piyasası mevzuatında belirtilen şartları haiz bir kimseyi geçici olarak bu yere üye seçer ve ilk genel kurulun onayına sunar. Böylece seçilen üye eski üyenin süresini tamamlar. Tüzel kişi ya da kişiler, yönetim kurulu üyesi seçilebilirler. Tüzel kişinin yönetim kurulu üyesi seçilmesi durumunda, ilgili tüzel kişi ile birlikte ve o tüzel kişi adına sadece bir gerçek kişi tescil ve ilan olunur. Ayrıca tescil ve ilanın yapılmış olduğu Şirket’in internet sitesinde açıklanır. Tüzel kişi adına tescil edilmiş gerçek kişi yönetim kurulu toplantılarına katılıp oy kullanabilir. Yönetim kurulu üyesi olan tüzel kişi kendi adına tescil edilmiş olan gerçek kişiyi her zaman değiştirebilir. Yönetim kurulu üyelerinin ve tüzel kişi adına tescil edilecek gerçek kişinin tam ehliyetli olmaları şarttır. Üyeliği sona erdiren sebepler seçilmeye de engeldir. Yönetim kurulu, Türk Ticaret Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, şirket esas sözleşmesi, genel kurul kararları ve ilgili mevzuat hükümleri ile verilen görevleri yerine getirir. Kanunla veya esas sözleşme ile Genel Kuruldan karar alınmasına bağlı tutulan hususların dışında kalan tüm konularda Yönetim Kurulu karar almaya yetkilidir. Yönetim kurulu üyeleri, genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir. Yönetim kurulu, işlerin gidişini izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya iç denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de bulunabileceği komiteler ve komisyonlar kurabilir. Yönetim Kurulu bünyesinde komitelerin oluşturulması, komitelerin görev alanları, çalışma esasları Türk Ticaret Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, Sermaye Piyasası Kurulu’nun kurumsal yönetime ilişkin düzenlemeleri ve diğer mevzuat hükümlerine göre gerçekleştirilir. ” şeklindedir. 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu!nun 17/1. Maddesinde, halka açık ortaklıklarda kurumsal yönetim ilkeleri ile kurumsal yönetim uyum raporlarının içeriğine, yayımlanmasına, ortaklıkların kurumsal yönetim ilkelerine uyumlarının derecelendirilmesine ve bağımsız yönetim kurulu üyeliklerine ilişkin usul ve esaslar Kurulca belirleneceği düzenlenmiştir. Sermaye Piyasası Kurulunca Kurumsal Yönetim Tebliği 03/01/2021 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Tebliğ’in 4.3.7’nci maddesine göre; Aday Gösterme Komitesi, bağımsız üyelik için aday tekliflerini yukarıdaki kriterler uyarınca değerlendirir ve bir rapora bağlayarak yönetim kurulu onayına sunar.Ayrıca; üye adayı, bağımsız üye kriterlerine uyduğuna ilişkin yazılı bir beyanı aday gösterildiği esnada Aday Gösterme Komitesi’ne verir. Yönetim Kurulu; Aday Gösterme Komitesi’nin raporu çerçevesinde bağımsız üye aday listesini hazırlar ve genel kurul toplantısından en az 60 gün önce Aday Gösterme Komitesi’nin raporu ve yönetim kurulu kararı ile birlikte Sermaye Piyasası Kurulu’na gönderir. Akabinde SPK, adayın bağımsızlığına ilişkin kriterler uyarınca bir değerlendirme yapar ve aday listesi hakkındaki olumsuz görüşünü 30 gün içinde şirkete bildirir. Bu bağlamda SPK’nın hakkında olumsuz görüş bildirdiği kişi genel kurula bağımsız üye adayı olarak sunulamaz. Şirket; bağımsız üye aday listesi ile birlikte varsa adaylığı kabul edilmeyenlerin isimlerini en geç genel kurul toplantı ilanı ile birlikte …’nda açıklar. Benzer şekilde; bağımsız yönetim kurulu üyesi atanmasına ilişkin genel kurul kararı, karşı oylar ve gerekçeleri de şirketin kurumsal web sitesinde açıklanır. Şirket yönetim kurulu üyeliğine (A) grubu pay sahipleri 3, (B) grubu pay sahipleri 2, (C) grubu pay sahipleri tarafından ise 1 aday gösterilmiş, ayrıca SPK’nın Kurumsal Yönetim İlkelerinde belirtilen yönetim kurulu üyelerinin bağımsızlığına ilişkin esaslar çerçevesinde aday gösterilen 3 kişinin bağımsız yönetim kurulu üyesi seçilmesi teklif edilmiştir. (D) grubu pay sahipleri de 1 aday bildirmiştir. Gösterilen adaylar genel kurul tarafından yönetim kurulu üyesi olarak seçilmişlerdir. Her ne kadar şirket ana sözleşmesine göre Yönetim Kurulunun, 4’ü (A) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun; 3’ü (B) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun; 2’si (C) Grubu nama yazılı payların çoğunluğunun ve 1’i de halka arz edilmiş ve genel kurul toplantısına katılmış (D) grubu hamiline yazılı payların çoğunlukla belirleyerek önereceği adaylar arasından genel kurul tarafından seçilecek 10 (on) üyeden oluşacağı düzenlenmiş ise de SPK mevzuatı gereği halka açık ve borsada işlem gören şirketlerde bağımsız yönetim kurulu üyesi bulunması zorunlu olup, buna göre uygulama yapılması tek başına iptal sebebi teşkil etmez. Davacı tarafın Kurumsal Yönetim İlkeleri Tebliğinde belirtilen aday belirleme usulüne ve bağımsız üyelerin bağımsızlık kriterini sağlayıp sağlamadıklarına ilişkin ise bir iddiası olmadığı gibi dosyada bu yönde bir belge veya kayıt bulunmamaktadır. Bu nedenle yönetim kurulu seçimiyle ilgili olarak TTK’nın 445. maddesinde iptal sebebi olarak sayılan durumlar söz konusu olmadığından kararın iptali talebinin reddine ilişkin mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik yoktur. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/10/2021