Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/489 E. 2021/1199 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/489
KARAR NO: 2021/1199
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2018
NUMARASI: 2016/171 Esas – 2018/940 Karar
DAVA: Çek İstirdatı
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı … Anonim Şirketi vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip, gereği görüşülüp, düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Ltd.Şti tarafından müvekkili lehine keşide edilen … Beylikdüzü Şubesinin 31.12.2015 tarihli 30.000,00 TL bedelli çekin müvekkili elindeyken çalındığı, İstanbul C.başsavcılığının 2015/126048nolu dosyasında soruşturma yürütüldüğü,İstanbul6.AsliyeTicaret Mahkemesinin 2015/1014 esas sayılı dosyasında zayi nedeniyle iptal davası açıldığı, anılan mahkemece 26.10.2015 tarihli kararla ödemen men yasağı verildiği ve çek ibraz edildiğinde tedbir kararı gereği ödenmediği, çekin gerçek hamilinin müvekkili olup, ciro kaşesinin ve imzasının sahte olduğunu belirterek … Beylikdüzü Şubesinin 31.12.2015 tarihli 30.000,00 TLçekin davalıdan istirdatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; çeki düzgün ciro silsilesi ile elinde bulunduranın yetkili meşru hamil olduğu, imzaların sahte olup olmadığı veya rıza dışında elinden çıkıp çıkmadığının 3. Kişilerce bilinmesi mümkün olmadığı, çekin rızası dışından elinden çıktığını ve iktisap edenin kötüniyetli olduğunun davacı tarafından ispatlanması gerektiği, zayi davasında mahkemece ödeme yasağı kararının kaldırıldığı ve dava konusu çek hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulduğu bu nedenle istirdat davasının görülemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, toplanan deliller tüm dosya kapsamına göre, dava konusu çek üzerindeki davacının ciro imzasının sahte olduğunun alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği, çekin davacının rızası dışında sahte imzalı piyasaya sürüldüğü, bu nedenle ciro silsilesinin koptuğu, davalı bankanın zayi nedeniyle iptal davasında verilen ödeme yasağına ilişkin tedbir kararından, kararın bankaya bildiridiği 16.11.2015 tarihi itibarıyla haberdar olmasına rağmen dava dışı şirketten borca karşılık temlik aldığı ödeme yasağı bulunan çeki iktisap ederken gerekli araştırmayı yapmadığından ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve çekin davalıdan istirdatına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacağın davalı bankadan temlik alındığı, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143/5.maddesi gereğince müvekkil şirketin harçtan muaf olduğu, TTK 792. Maddesine göre, çek istirdadına karar verilebilmesi için çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş yahut iktisapta ağır bir kusurunun bulunması gerektiği, ispat yükünün davacı tarafa ait olduğu, ödemeden men yasağı kararı 16/11/2015 tarihinde bankaya ulaşmışsa da, sırf bu bildirim ile ağır kusurun tespiti mümkün olmadığı, düzgün ciro silsilesine sahip çekin, 6. cirantadan borca karşılık alınmış olup, ödemeden men yasağının bankaya ulaşmasının iktisapta ağır kusurlu olduğunu ispata yeterli bulunmadığı,29/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda, ödemeden men yasağının çekin keşideci olduğu bankaya bildirilmiş olmakla birlikte, “kayıp ve çalıntı çek olduğu, işleme alınmaması gerektiği” bankalara ve Faktoring Şirketlerine bildirilmemiş olduğundan çeki elinde bulunduran davalı bankanın çekin davacının elinden rızası hilafına çıkmış olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda olduğunun söylenemeyeceğinin açıklandığı, yerleşik yargıtay kararlarının da bu yönde olduğu, çekteki ödeme yasağının ihtiyati haczi ve icra takibine engel teşkil etmediğini açık olduğu, bu nedenle mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanı reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi uyarınca çek istirdatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, yasal süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. 6102 sayılı TTK 790. maddesi uyarınca, cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. TTK 818/c maddesi yollamasıyla çekler hakkında da uygulanacak TTK 677. maddesinde “imzaların istiklali” prensibi benimsenmiş olup, ciro imzalarından biri sahte bile olsa, bu durumdan düzgün ciro silsilesinde yer alan diğer imzaların geçerliliğini etkilemeyeceği ifade edilmiştir. TTK’nın 792. maddesinde ise “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmü bulunmaktadır. Somut olayda, davacı vekilince, dava konusu çekin keşideciden alındıktan sonra çalındığı, çekteki ilk ciro imzasının sahte olup, davacı şirket yetkilisine ait olmadığı ileri sürülerek çekin istirdatı talep edilmiş, mahkemece, ilk ciranta imzasının davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığından ciro silsilesinin koptuğu ve davalı bankanın ödeme yasağı kararına rağmen çeki iktisap etmesi nedeniyle ağır kusurlu bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu çek incelendiğinde; 31.12..2015 keşide tarihli 30.000,00TL bedelli, keşidecisi dava dışı … Ltd.Şti tarfından davacı şirket emrine düzenlendiği ve arka yüzünde ilk ciroda davacı şirketin adı ve imzasının bulunduğu, diğer ciroların sırasıyla …Ltd.Şti, K…-…, …Ltd.Şti, … A.Ş, …A.Ş’ye ait olup, hamilin davalı banka olduğunun anlaşıldığı, çekin 31.12.2015 tarihinde davalı banka tarafından ibraz edildiği, 26.10.2015 tarihli ödeme yasağı kararı nedeniyle işlem yapılmadığı şerhinin düşüldüğü ve sonrasında İzmir …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takip konusu yapıldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu çekin iptali talebiyle İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/1014 Esas sayılı dosya üzerinden 22.10.2015tarihinde davacı tarafından zayi nedeniyle iptal davası dava açılmış, davalının çeki ibraz etmesi üzerine mahkemece istirdat davası açılması için davacıya süre verilmiş, eldeki davanın açılması üzerine anılan mahkemece, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm tesis edilmiştir. Çekteki ilk ciro imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmayıp, sahte olması TTK677.maddesinde tanımlanan imzaların istiklali ilkesi gereğince, diğer ciro imzalarının geçerliliğine etki etmeyeceği açık olup, bu durumda ciro silsilesinin kopuk olduğundan söz edilemez. Davalının yetkili hamil olması için ciro silsilesinde yer alan imzaların gerçek cirantalara ait olup olmadığını tahkik zorunluluğu bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 686. maddesi hükmüne göre, bu hususta, ciro silsilesinin görünüşte düzgün olması yeterlidir. Dava konusu çekte ciro silsilesi birbirine takip eder şekilde düzgün nitelikte olup, bu anlamda herhangi bir kopukluk olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla ciro silsilesinde yer alan davacıya ait kaşe ve imzalarının sahte olduğunun tespiti, davalının yetkili hamil olduğunun kabulüne engel teşkil etmez. Diğer taraftan, davalının çeki edinme nedenini kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Çekin rıza dışı elden çıkması halinde ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerekmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/10768 Esas- 2014/20288 karar sayılı kararı) Çekin istirdatına karar verilebilmesi için, davacının yetkili hamil olduğunu, çekin rızası dışında elinden çıkığını ispat etmesi gerektiği gibi ayrıca çekin rızası dışında elinden çıktığını davalının bildiğini veya veya bilebilecek durumda olduğunu da ispat etmesi zorunludur. Dava konusu çek, davalı tarafından ciro yoluyla iktisap edildikten sonra yetkili hamil sıfatıyla bankaya ibraz edilmiştir. Zayi davasının görüldüğü mahkemece verilen ödeme yasağı kararı muhatap bankaya bildirilmişse de, çeke hamil olan bankaya tebliği edildiğine ilişkin bir delil bulunmadığı gibi ödeme yasağı kararı, çeki düzgün ciro silsilesi ile elinde bulunduran hamilin, çeke dayalı müracaat hakkını kullanmasına ve yasal yollara başvurmasına da engel teşkil etmez. Davalı bankanın, dava konusu çekin yetkili hamilinin davacı olduğu ve rızası dışında elinden çıktığını bilmesi mümkün olmayıp, aksinin davacı tarafından kanıtlamadığı gözetilerek ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken ödeme yasağı kararı olmasına göre davalının çeki iktisapta ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılamaya gerek olmadığından, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcından peşin olarak alınmış olan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 30,10-TL karar harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı yargılama sırasında kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca 4.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Kullanılamayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine, 6-İstinaf yargılamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden: a-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, b-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 35,00 TL posta ve tebligat giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 14/10/2021