Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/487 E. 2021/1036 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/487
KARAR NO: 2021/1036
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2018
NUMARASI: 2015/546 Esas – 2018/1025 Karar
BİRLEŞEN BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2016/1617 E-2018/147 E.K SAYILI DOSYASI
ASIL DAVA: Tazminat
BİRLEŞEN DAVA:İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/09/2021
Taraflar arasındaki asıl tazminat-birleşen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde birleşen davanın davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL DAVA: Davacı … Ltd Şti vekili, müvekkili şirketin Port Akdeniz Antalya limanında ticari faaliyetlerini yerine getirirken iş makineleri kullandığını, 23.12.2014 tarihinde, Port Akdeniz Antalya limanı 7 no.lu rıhtımda bulunan “…” isimli geminin tahliyesi sırasında, vinç operatörü …’ın vefatına neden olan bir kazanın meydana geldiğini, bu kazada davalı şirket çalışanları tarafından müvekkile ait iş makinesinin 15-18 metre yükseklikten gemi ambarına düşürülerek makine ağır hasar almasına sebebiyet verildiğini, bölge bayiinden alınan teklife göre, hasarın şimdilik 77.950,00 TL olduğunun saptandığını, iş makinesinin hasar alması dolayısıyla müvekkili şirketin ticari faaliyetlerini ve sözleşmesel sorumluluklarını yerine getirmesi amacıyla dava dışı … AŞ’den forklift hizmeti satın aldığını, bu hizmetin aylık bedelinin Kdv dahil 11.800 Usd olup, fatura karşılığı 28.527,58 TL’ye tekabül ettiğini, kaza tarihinden itibaren yaşanan gelir kaybının 11.110 Usd olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000 TL zararın dava tarihinden; 2.000 TL kar kaybının olay tarihinden itibareb ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 12.10.2015 tarihli dilekçesinde, davadan sonra, müvekkili şirketin sigortacısı … Sigorta AŞ tarafından “Makinenin Kırılması Sigorta Poliçesi” kapsamında, zararının tazmin edildiğini belirterek bu talebi yününden davanın konusuz kaldığından, karar verilmesine yer olmadığına ve fakat makine kınlması nedeniyle uğradığı maddi zararın gerekse de kâr kaybının hüküm altına alınmasına karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı … Sigorta AŞ vekili, müvekkili şirket tarafından “Makine Kırılması Sigorta Poliçesi” ile sigortalı bulunan … Ltd Şti’nin maliki olduğu … marka iş makinesinin davalı tarafın maliki ve kullanımında olduğu vinç ile gemiye yüklenmesi esnasında meydana gelen kaza neticesinde ağır hasarlandığını, kazanın meydana gelmesinde davalının tamamen kusurlu ve sorumlu olduğunu, kaza nedeniyle 81.231,94 TL hasar bedelinin 02.09.2015 tarihinde sigortalıya ödendiğini, alacağın rücuen tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Asıl ve birleşen davanın davalı vekili, dava konusu zararın meydana gelmesinde, müvekkili şirketin ve müstahdemlerinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili ile dava dışı … AŞ arasındaki sözleşme kapsamında, liman sahasında mevcut tahmil ve tahliye işlemlerinin müvekkili tarafından temin edilen vinç ve operatör marifetiyle gerçekleştirildiğini, kazanın asıl işveren … AŞ’nin vardiye amiri …’ün emir talimatları doğrultusunda ve akabinde davacı …Ltd Şti’nin kusurlu eylemi ile makinenin vince hatalı bağlanmış olması nedeniyle gerçekleştiğini, illiyet bağının kesildiğini belirterek asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, limanı işleten dava dışı … AŞ ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme ile davalının taşeron olarak görevlendirildiği, taşıma sırasında görevli davalı şirket çalışanı …’ın olay sırasında vinçi kullandığı, davacıya ait kepçeyi limandaki gemiye yükleme sırasında vincin devrildiği ve kepçenin düşmesi neticesinde zararın meydana geldiği, olayı sırasında vinç operatörü …’ın öldüğü, kazanın dava dışı … AŞ’nin çalışanı …’ün verdiği hatalı talimatı sonucunda ağır kusurundan meydana geldiği, ceza yargılamasında da bu yönde rapor alındığı, dolayısıla meydana gelen olayda asıl sorumlulunun dava dışı … AŞ olduğu, vefat eden …’ın olayda %10 kusuru olduğu tespit edilmiş ise de, …’ün kesin talimat ve emirleri doğrultusunda işlem yapılırken kazanın meydana geldiği dikkate alındığında, ağır kusurundan dolayı … ve dolayısıyla davalı şirket yönünden fiili irtibatın kesildiği, davalının kusurunun bulunmadığı gerekçeleriyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı birleşen davanın davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Birleşen davanın davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi heyetince açıkça görev tanımı dışına çıkarak rapor tanzim edilmiş olup, raporun hükme esas alınamayacağını, zira somut olayda …’ün eyleminin ağır kusur olarak kabul edilip edilmeyeceğinin mahkemenin takdirinde olduğunu, kaldı ki, davalının sigortalı çalışanı mütevaffa …’ın yükleme esnasında iş makinesini geminin ambar kapağına sürttürmesinin kazanın meydana gelmesinde asıl etkenlerden olduğundan ve olayda kusur izafe edildiğinden ağır kusur ile illiyet bağının kesilmeyeceğini, davalının TBK m.66 uyarınca, kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca, adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında sorumluluğunun bulunduğunu, ayrıca hükme esas alınan raporda, hasar tutarının düşük hesaplandığını belirterek ilk derece mahkemesinin birleşen davaya yönelik kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Asıl davada, geminin tahliyesi için davacı şirketin liman sahasında iş makinesi bulundurduğu, geminin tahliyesi işlemleri sırasında, davalı şirketin çalışanı vinç operatörü tarafından iş makinesinin gemi ambarına düşürülmek suretiyle ağır hasar almasına sebebiyet verildiği iddia edilerek hasar bedelinin yanısıra, hasar gören iş makinesinin yerine forklift hizmeti satın alınmak zorunda kalındığından bu zararın ve kaza tarihinden itibaren yaşanan gelir kaybının tazmini istenmiş, birleşen davada ise, “Makine Kırılması Sigorta Poliçesi” ile sigortalı olan iş makinesinin davalının sorumluluğundaki vinç ile gemiye yüklenmesi esnasında, meydana gelen kaza neticesinde ağır hasarlandığı, hasar bedelinin sigortalıya ödendiği, davalının olayda tamamen kusurlu ve sorumlu olduğu iddia edilerek birleşen itirazın iptali davasında, sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalıdan rücen tahsili istenmiştir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı birleşen davanın davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Sigortalısı … AŞ, sigorta ettireni …Ltd Şti olan başlangıç 24.10.2014, bitiş tarihi 24.10.2015 olan “Makine Kırılması Sigorta Poliçesi” kapsamında, “…” lastik tekerlekli yükleyici (forklift-transpalet) iş makinesinin sigortalandığı, iş makinesinin finansal kiralama sözleşmesi çerçevesinde, kiracısı …Ltd Şti tarafından Antalya limanında, asıl yüklenici … AŞ’nin alt taşeronu olarak limanında gemilerin tahliyesi işlemlerinde kullanıldığı, keza yine alt taşeron olarak davalı … AŞ’nin de maliki olduğu vinci ile gemilerin tahliyesi işlemlerinde yer aldığı, 23.12.2014 tarihinde, nhtımda bulunan “…” isimli geminin tahliyesi sırasında, meydana gelen ölümlü kaza neticesinde, iş makinesinin hasar gördüğü ihtilafsızdır. Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalı finansal kiralama şirketinin talimatı doğrultusunda, 02/08/2015 tarihinde sigorta ettiren … Ltd Şti’ne 24.653,84 Euro hasar bedeli ödenmiş olmakla davacı sigorta şirketinin TTK m.1472’e göre, kanuni halefiiyete dayalı olarak davada aktif husumet ehliyeti bulunmaktadır . Dava dışı asıl işveren … AŞ’nin çalışanı olan liman (vardiya) amiri …’ hakkında olayla ilgili taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan iddianame düzenlendiği, Antalya C.Başsavcılığının 2014/84088 Sor. dosyasında alınan bilirkişi raporunda, Antalya Limanında Gemilere Yükleme- Boşaltma işlerini alan davalı … A.Ş. ne ait vinçte operatör olarak çalışan …’ın 23.12.2014 tarihinde saat 21:45-22:00 sıralarında rıhtımda bulunan iş makinasını vinçle … gemi ambarına indirmek isterken vinç hareket mesafesinin aşılması nedeni ile vincin dengesini kaybedip gemiye yaslanması ile vinç kabininde bulunan operatör …’ın gemi ile vinç kabini arasına sıkışarak hayatını kaybetmesi olayında: …’ün her ne kadar liman işletmesi vardiya amiri olsa da, alt işveren davalı … AŞ’nin çalıştırdığı vinç operatörüne emir vererek vinç kapasitesine göre iş makinasının ağırlığı dikkate alınmaksızın vincin dengesini kaybetmesine sebep olması nedeni meyadana gelen olayda asli kusurlu olduğu, müteveffa operatör …’ın ise kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir. Yine olayla ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişliğince hazırlanan raporda, asıl işveren … A.Ş’nin İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği mevzuatında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı %30 asli kusurlu, asıl işveren … A.Ş. sigortalı çalışanı vardiya sorumlusu …’ün işin yapılması sırasında alt işveren … AŞ’nin çalışanı …’ın operatörlüğünü yaptığı mobil vinçe kapasitesi üzerinde yük bağlanması talimatı vererek, 23.12.2014 tarihinde meydana gelen kaza olayının gerçekleşmesinde İşçi Sağlığı İş Güvenliği Mevzuatına aykırı davranışının ve suç sayılabilir hareketinin 1. Derecede etkili olduğu ve %60 asli kusurlu, mütevaffa …’ın ise, tehlikeli olduğu bilinen bir hareketi yapmasının bu olayın meydana gelmesinde etken olduğu ve %10 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Dosyada alınan bilirkişi raporunda ise, liman sorumlusu vardiya amiri …’ün olayda 1. Derecede %60, dava dışı … A.Ş.’nin olayda 1. derecede %30 ve vinç operatörü. mütevaffa …’ın ise olayda 2. derecede %10 oranında kusurlu olduğu, böyle olmakla birlikte, dava dosyası içeriğinde yer alan raporlar ile tanık ifadelerine göre; dava konusu zarann meydana gelmesinde, hatalı talimatı veren ve bu talimatta ısrar eden liman amiri (vardiya amiri) …’ün ağır kusurunun bulunduğu, üçüncü kişinin ağır kusurunun vinç operatörü …’ın fiili (zarar verici fiil/haksız fiil) ile davacının uğradığı zarar arasındaki uygun illiyet bağını kestiğini, bu nedenle davacının uğradığı zarardan dolavı davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığı ifade edilmiştir. Somut olayda, Antalya Liman işletmecisi asıl işveren … AŞ çalışanı vardiya sorumlusu …’ün aynı limanda alt taşeron olarak faaliyet gösteren davalı … AŞ çalışanı mütevaffa …’ın operatörlüğünü yaptığı mobil vinçe, rıhtımda bulunan … isimli yük gemisinden kömür boşaltma işinin hızlandırılması için gemi ambarına davacı sigorta şirketinin sigorta ettireni-finansal kiralayan … Ltd Şti’ne ait iş makinesini vinç ile indirilmesi talimatı verdiği, davalı şirketin vinçten sorumlıu liman vardiya amirleri … ve …’ın vinçe bağlı kapmayı sökmeden iş makinesinin bağlanmasının doğru olmadığını belirtmelerine rağmen, …’ün ısrarlı talimatı üzerine vinçin kapması sökülmeden iş makinesinin vince bağlanarak gemi ambarına taşınması işleminde, vinçin taşıyabileceği yükün üzerindeki ağırlık nedeniyle vinçin devrilerek yan yattığı, vinç operatörü …’ın sıkışarak öldüğü, vinçe bağlı iş makinesinin de düşerek hasarlandığı dosya kapsamından sabit olmakla, iş kazasının meydana gelmesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ifade edildiği üzere, olayda liman sorumlusu vardiya amiri …’e 1. Derecede %60, dava dışı … A.Ş.’ye 1. derecede %30 ve vinç operatörü mütevaffa …’e 2. derecede %10 oranında kusur atfedilmiş olup, buna göre, davalı … AŞ’nin TBK m.66 gereği, adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğu bakımından dava konusu zarardan dolayı sorumluluğu bulunmakta ise de, liman sorumlusu …’ün kusurunun ağırlığı ve bu bakımndan illiyet bağının kesilip kesilmediğinin somut olayda tartışılması gerekir. İlliyet bağını kesen sebepler, mucbir sebep, zarar görenin kusuru ve üçüncü kişinin kusuru olmak üzere üçe ayrılır. Aynı zamanda, sorumluluktan kurtulma sebebi olan bu üç sebep, yalnız tehlike sorumluluğunda değil, kusursuz sorumluluk ile kusur sorumluluğunda da kabul edilmektedir. Üçüncü kişinin kusurlu davranışı, illiyet bağını kesecek yoğunlukta olduğu takdirde fail sorumluluktan kurtulur. Üçüncü kişinin kusuru ile zarar görenin kusurunun illiyet bağını kesmesi için gereken yoğunlukta, üçüncü kişinin kusurunun zarar görenin kusuruna oranla daha yoğun olması gerekir. Üçüncü kişi kavramı, zarar gören ve zarar veren ile bunların davranışlarından sorumlu olduğu kişiler dışındaki kişileri ifade eder. Üçüncü kişi, davranışlarından sorumlu olduğu kişilerin verdikleri zararlardan da sorumlu olmalıdır (EREN, Fikret., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 25. Baskı, 2020, s.640 vd.). Bu açıklamalar ışığında, dosya kapsamında yer alan raporlar, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu zararın meydana gelmesinde, sorumlu olmadığı halde, hatalı talimat veren ve bu talimatta ısrar eden asıl işveren … AŞ çalışanı …’e atfedilen kusurun ağırlı ve yoğunluğu gözetildiğinde, vinç operataörü mütevaffa …’ın zarar verici fiili ile davacının uğradığı zarar arasındaki uygun illiyet bağını kestiğinin kabulü gerekir. Tüm bu değerlendirmeler ışığında, davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/09/2021