Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/48 E. 2020/378 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/48
KARAR NO : 2020/378
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/05/2017
NUMARASI : 2010/315 Esas – 2017/417 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/12/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … Bankası Sahra-i Cedid Şubesi’nin müşterisi olduğunu, müvekkilinin davalı bankaya açtığı hesaplara -€ ve -$ birikimini yatırdığını, müvekkilinin sahibi bulunduğu … plaka sayılı … marka aracını satılması için galeriye bıraktığını, otomobilinin satış parasının bu hesaplara havale edilmesi talimatı verildiğini, galeri tarafından otomobilinin satıldığını, satış bedelinin 309.000,00-USD’sini 16/05/2008 tarihinde … numaralı -USD hesabına havale edildiğini ve hesaba geçtiği 32.400,00-€’nun ise 29/05/2008 tarihinde aynı bankanın 277/9094245 numaralı hesaba havale edilerek hesaba geçtiğini, bu paraların banka hesaplarında bulunduğunu düşündüklerini, davalı bankaya müracaat ettiklerinde hesaptaki 309.000,00-USD’nin 16/05/2008, Euro hesabındaki 32.400,00-€’nun ise 29/05/2008 tarihinde sahte talimatla … isimli şahsa ödenmiş olduğunu öğrendiklerini, bu şahsı müvekkilinin tanımadığını, davalı bankadan bu paraları ve bu paraların faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 22/03/2012 tarihli ıslah dilekçesi ile 2.400,00-€, 9.000,00-USD için açtığı ancak davayı euro talebi yönünden 32.400,00-€’a, dolar talebi yönünden ise 309.000,00-USD’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu paraların davacının imzası bulunan talimatlara istinaden …’a ödendiğini, kendisinin aranarak teyit alındıktan sonra ödemelerin yapıldığını, söz konusu işlemlerde müvekkili bankanın herhangi bir kusuru bulunmadığını, davacı her ne kadar …’ı tanımadığını beyan etti ise de bu şahsın davacının oğlu olan …’in sahibi bulunduğu … isimli firmanın çalışanı olduğunu ve yapılan incelemelere göre davacının oğlunun şirketinde talimat ile işlemler gerçekleştiren kişi olduğunu, müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında “davacının … plakalı aracın satışından davalı bankadaki hesaplarına yatırılan 309.000,00-USD ve 32.400,00-€ miktarlı paraların … isimli şahıs tarafından kendisine talimat olmaksızın sahte talimatla çekildiği, bu nedenle bu paraların bankanın kusuru ile ödendiğinden kendilerine iade edilmesini talep etmiş ise de; parayı çeken … hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunulduğu, 2014/179988 soruşturma numarası ile yürütülen soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, itirazın İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/1824 değişik iş sayılı dosyası ile reddedildiği ve kararın kesinleştiği, dava dışı …’ın ifadesinde, müşteki …’in, oğlu …’in sahibi olduğu …Ticaret Limited Şirketi)’nde çalıştığını, şirketin noter, banka, getir götür işleri ile şoförlük işlerini yaptığını, müştekinin hesabından yapılan çekim işlerinin onun talimatı ile yapıldığı, diğer iki arkadaşı ile birlikte müştekinin hesabından zaman zaman bilgisi dahilinde para çektikleri, tamamen müştekinin talimatı ile yapıldığını ve yasal işlemler olduğunu ifade ettiği anlaşıldığı, Dava dışı …Limited Şirketi ve …Ticaret Limited Şirketleri’nin davalı bankaların ticari müşterileri olduğu, davacının hesabına yatırılan paraların aynı gün dava dışı … tarafından çekilerek davacının daha önceleri hissedarı olduğu ve oğluna ait bulunan dava dışı …Ticaret Limited Şirketi)’nin hesabına yatırıldığı, davacının haberi olmaksızın bu işlemlerin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı, bu işlemlerden sonra hesapta ayrıca işlem yapıldığı, davacının hesapta bulunan veya bulunmayan para hakkında bilgi sahibi olduğu, 309.000,00-USD’nin bankadan çekildiği tarih olan 16/05/2008 ve 32.400,00-€’nun bankadan çekildiği tarih olan 29/05/2008 tarihinden itibaren davalı bankanın teftiş kurulu başkanlığına gönderilen dilekçe tarihi olan 03/11/2009 tarihine kadar geçen süre içerisinde davacının bankadaki hesabı ile hiç ilgilenmemiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, hesapta bulunan para hakkında bilgi sahibi bulunduğu, dolayısı ile bu işlemlere de icazet vermiş sayılacağı anlaşılmış olmakla subuta ermeyen davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama aşamasında davalı bankadan faks talimatların istendiğini ve bilirkişi incelemesi yapıldığını, rapora göre imzaların davacıya ait olmadığını, ek bilirkişi kurulu raporuna göre, güven kuruluşu olan ve kendilerine müşterilerin birikimlerini emanet ettiği davalı bankanın gerekli özeni göstermediğini, kusurlu davranışı sonucunda davacının mağdur olduğunu, bilirkişi kurulunun müterafik kusur yönündeki tespitinin yerinde olmadığını, şeklen var gözüken faks talimatlarının sahte olup olmadığının araştırılmadığını, meblağların yüksek olduğunu, dava konusu zarardan davalının kusurlu olduğunu, davalı banka güven kurumu olduğu halde gerekli özeni göstermeyerek, basiretli tacir gibi davranmayarak ve % 100 kusurlu olarak sahte imzalar içeren talimatlara istinaden müvekkilin hesabından … isimli kişiye 16.05.2008 tarihinde 309.000 USD ile 29.05.2008 tarihinde 32.400 EURO ödeme yaptığını ve yapılan ödemelerde davalı bankanın kusurlu olduğu alınan 29.06.2015 tarihli bilirkişi ek raporu ile sabit olduğunu, bilirkişi kurulu raporlarının birbirleriyle bağdaşmadığını, 28/05/2014 ve 29/06/2015 tarihli raporların nazara alınmadan 16/06/2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddini karar verildiğini, bu hususları istinaf ederek, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE :Dava, davacının bilgisi ve onayı olmadan hesaplarından çekildiğini iddia ettiği paraların davalı bankadan tahsili davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davaya konu para çekme işlemlerinin davacının bilgisi dahilinde gerçekleşip gerçekleşmediği ve davalı bankanın sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasındadır.Davacının dolar hesabı dökümlerine ve para çekme-yatırma dekontlarına göre, davacının dolar hesabına 16/05/2008 tarihinde “… plaka ferr …. Ticaret” açıklaması ile yatırılan 309.000,00 USD, 16/05/2008 tarihinde 16/05/2008 tarihli talimata istinaden “… …a ödenen” açıklaması ile …’a ödenmiştir. Para çekme işlemi 106 makbuz numarası ile saat 15:19’da yapılmış olup, bundan bir sonraki işlemle 107 makbuz numarası ile saat 15:22’de kendisi açıklaması ile …Tic. Ltd. Şti. Hesabına 272.000,00 USD yatırılmıştır. Aynı şekilde davacının euro hesabına 28/05/2008 tarihinde internet havalesi yoluyla ve “… plakalı araca mah” açıklaması ile yatırılan 32.400,00 Euro, 29/05/2008 tarihinde 29/05/2008 tarihli talimata “talimata istinaden …a ödene” açıklaması ile …’a ödenmiştir. Para çekme işlemi 19 makbuz numarası ile saat 10:51’de yapılmış olup, bundan bir sonraki işlemle 20 makbuz numarası ile saat 10:52’de para yatırma 3. Şahıs açıklaması ile … Tic. Ltd. Şti. Hesabına 32.400,00 Euro yatırılmıştır.Dava dışı …’ın, paraların hesabına yatırıldığı …Tic. Ltd. Şti.’nin çalışanı olduğu dosyaya sunulan ve bu şirket adına düzenlenen banka talimatları ile sabittir.İstinaf dilekçesinde davacının çok eski tarihlerde … Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu ve daha sonra ortaklıktan ayrıldığını, oğlu …’in ise şirketin ortağı iken dava konusu paraların çekilmesinden 1 yıl önce ortaklıktan ayrıldığı beyan edilmiştir.Ticaret Sicili Gazetesinin 16/01/2007 tarihli sayısında yayımlanan ortaklar kurulu kararına göre, …Tic. Ltd. Şti.’ye 20 yıl için … seçilmiştir. Daha sonra Ticaret Sicili Gazetesinin 30/05/2008 tarihli sayısında yayımlanan 13/05/2008 tarihli ortaklar kurulu kararına göre, şirket ortaklarından … Sultanbeyli …. Noterliğinin 24/04/2008 tarihli hisse devir sözleşmesi ile hisselerinin tamamını devretmiş ve şirket müdürleri ortaklar arasından seçilmiştir. Ticaret Sicili Gazetesinin 02/07/2008 tarihli sayısında yayımlanan 19/06/2008 tarihli ortaklar kurulu kararına göre, bu kez … 5 yıl süre ile münferit imza ile temsile yetkili olarak dışarıdan müdür olarak atanmıştır.Her ne kadar dava dilekçesinde dava dışı …’ın tanınmadığı iddia edilmiş ise de dava konusu talimat tarihlerinden önce de gerek davacının davalı bankaya hitaben yazdığı talimatlarda bu kişiye paranın ödenmesinin istenmiş olması, gerekse … Tic. Ltd. Şti.’nin talimatlarında paranın bu kişiye ödenmesinin istenmiş olması nedeniyle bu iddianın gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki istinaf dilekçesinde bu durum “davacının ve oğlunun şirkete ortak olduğu zaman dilimi içinde para çekmesi için kendisine değişik tarihlerde talimat verildiği doğrudur.” şeklinde ifade edilmiştir.Davaya konu para çekme işlemlerinin yapıldığı aynı gün ve sonrasında …Tic. Ltd. Şti. Tarafından …’a ödeme yapılması konulu talimatlar da verilmiştir. Davalının ihbarı ile eldeki davadan sonra başlatılan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/179988 soruşturma dosyasında; davacı 11/06/2015 tarihli alınan ifadesinde …. adlı şirkette …’ın evrak memuru olarak çalıştığını ve oğlunun şirket ortağı iken ihtiyaç duyulduğu zamanlarda kendi(davacının) imzalarını içerir talimatlarla hesabından birden fazla para çektiğini, daha sonra oğlum …’in şirketi devrettiğini ve …’ın bu şirkette çalışmaya devam ettiğini, dava dışı … ise şüpheli olarak alınan ifadesinde …’in 2007-2008 yılları arasında çalıştığı ve … Tic. Ltd. Şti’ Nin sahibi …’in annesi olduğunu, şirkette ofisboy olarak çalıştığını beyan etmişlerdir. Soruşturma dosyasında verilen takipsizlik kararın itirazın reddi üzerine kesinleşmiştir. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde davacı ile davalı Banka arasında para çekme işleminin banka talimatı ile yapılarak paranın 3. Kişiye ödenmesi konusunda bir teamül oluştuğu ortadadır. Davacı savcılık ifadesinde de, oğlunun şirket ortağı iken ihtiyaç duyulduğu zamanlarda imzasını içerir talimatlarla hesabından fazla para çektiğini ifade etmiştir. Dava konusu talimat uyarınca da davacının Euro hesabından çekilen 32.400,00 Euro’nun tamamının para çekme işleminden bir sonraki işlemle, Dolar hesabından çekilen 309.000,00 USD’nin ise 272.000,00 USD’lik kısmının yine bir sonraki işlemle …Tic. Ltd. Şti hesabına yatırılmış olması karşısında bu işlemlerin davacının bilgisi dahilinde gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Davacının oğlu …’in talimat ve işlem tarihlerinden önce 24/04/2008 tarihli hisse devir sözleşmeleri ile şirketteki hisselerini devretmiş ise de bu şirkete 19/06/2008 tarihli ortaklar kurulu kararına göre, bu kez 5 yıl süre ile münferit imza ile temsile yetkili müdür olarak seçilmiştir. Buna göre her ne kadar … şirket hisselerini devretmiş ise de şirketle olan münasebetini sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Bunun gibi davacının dolar hesabından 18/11/2008 ve 24/12/2008 tarihlerinde dask sigortası için açıklaması ile … Tic. Ltd. Şti hesabına 2 adet para transferi yapılmış olup, bu durumda davacı ile bu şirket arasındaki ilişki talimat tarihleri itibariyle son bulmamıştır.Dava dışı …’ın daha önce de talimat yoluyla davacı hesaplarından para çektiği davacının da kabulünde olup, zaman içinde uygulanmaya devam eden bu teamül karşısında, davacının iddiasına göre de bu uygulamanın sona erdiği ihtar edilmediği gibi, dava konusu talimatlardaki davacıya atfen atılan imzaların davacı …’in tahkiki imza modellerinden istifade edilmek sureti ile taklit yöntemi ile husule getirilmiş imzalar olması karşısında imzaların sahteliğinin anlaşılamaması noktasında davalı bankaya kusur yüklenmeyecek olması ve en nihayetinde dava konusu talimatlarla çekilen paranın büyük çoğunluğunun davacının ve oğlunun ilişkili bulunduğu şirket hesabına yatırılmış olması karşısında davalı bankaya sorumluluk yüklenmesinin mümkün olmaması karşısında ilk derece Mahkemesi kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/12/2020