Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/473 E. 2021/1358 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/473
KARAR NO: 2021/1358
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/01/2019
NUMARASI: 2016/916 Esas – 2019/60 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin antreposunda muhafaza edilen emtiaların dava dışı … Ltd.Şti ‘nin nam ve hesabına ithal edildiği ve 03.08.2012 tarihinde müvekkilinin antreposuna girişinin yapıldığı, adı geçen şirkete karşı ardiye bedelinin ödenmesini teminen yapılan icra takibinin kesinleştiği ancak davalı tarafından yapılan ve kesinleşen başka bir icra dosyasından emtiaların satışının istenerek icrada yapılan satışla davalının alacağına mahsuben sözkonusu emtiaları satın aldığı, ihalenin kesinleştiği böylece emtiaların maliki haline gelen davalının ardiye ücretinden sorumlu bulunduğu, ardiye ücretinin talep edilmesine rağmen ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için takibe geçildiği ancak davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının icra dosyasındaki itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın % 20’si oranında icra inkar tazimatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle;müvekkilinin davacı tarafa icra dosyasına konu edilen miktar kadar borcu olmadığı, davacının alacağına konu ettiği aylık ardiye ücreti neye göre belirlediğinin belirli olmadığı, taraflar arasında ardiye ücret sözleşmesinin bulunmadığı, talebin fahiş olduğu, müvekkilinin, davacı şirketin deposunda bulunan eşyaya ilişkin olarak icrai işlem uyguladığından ardiye ücreti, Adalet Bakanlığının yediemin ücret tarifesi doğrultusunda belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ile iki rapor arasındaki çelişkiyi gideren ve benimsenen üçüncü bilirkişi raporu doğrultusunda; davalıya ait malların davacıya ait antrepoya boşaltıldığı ve süresinde davacı tarafça antrepo rejimine tabi tutulmak üzere davalı tarafça beyanlarının yapıldığı, davacı antrepo işleticisinin depolama, muhafaza ve hizmet işlemlerini Gümrük Mevzuatı çerçevesinde usulüne kurallara uygun şekilde yerine getirdiği, 940 kap, 74.900-KG olan “Pav Tabaka-Reklam Panosu” emtia-eşyaların, davacı … firması antreposunda; davalının satın alma tarihi olan 21.07.2015 tarihinden son ardiye bedel hesap tarihi olan 15/06/2016 tarihi itibari ile ticari saklama-ardiyeciye bırakma sözleşmesi hükümlerine göre davalı için saklandığı, icra satış sürecinde satın alma ile birlikte malın antrepo statüsünde saklanmasından alıcı/davalının sorumlu olduğu, 15/03/2016 ve 15/06/2016 tarihli ihtarlara, süre uzatım şeklinde cevap verildiği, BK.nun 476.maddesi uyarınca davacının her üç ayda bir ardiye ücreti isteme hakkı olduğu, bunu istemezse her halde ardiyeden çıkış zamanında ücret isteme hakkının bulunduğu, malın üzerinde ardiyecinin hapis hakkı da gözetildiğinde malın değerinden daha fazla ardiye ücreti talep edilirken ardiyecinin saklatandan özellikle teyit alması gerektiği, takip aşaması, yargılama süreci, icra dosyasındaki malın değerinin 400.000 TL olup, ardiye ücretinin bunun yarı oranında çıkmasının, orantısızlık yarattığı, bu nedenle belirlenen ardiye ücretinden TMK.nun 4. maddesi uyarınca hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği, bu durumda ardiye ücreti olan 175.507,00-TL üzerinden %20 oranında indirim yapılarak davanın kısmen kabulü ile takibin 140.405,60 TL asıl alacak üzerinden devamına, icra inkar tazminatının ise reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; üçüncü kişiye ait olan ve davacının antreposunda bulunan ve gümrük beyannameleri kapsamındaki ”pvc tabaka-reklam panoları” nev’i emtiaların, müvekkilin alacaklı olduğu Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası kapsamında haczedilerek icra ihalesi sonucunda alacağa mahsuben alındığı, davacı tarafın icra ihalesinin kesinleşmesinden sonra ardiye ücreti alacağının olduğu iddiası ile dava açtığı, söz konusu icra takibinde ve davada günlük ardiye ücret talebini fahiş miktarda istediği, ilk derece mahkemesi tarafından günlük ardiye ücreti belirlenirken hatalar yapıldığı, emsal ardiye ücretlerinin hatta davacının bizzat verdiği ardiye ücreti teklifinin dahi değerlendirmeye alınmadığı, İlk derece mahkemesince, son duruşmada mazeret sunulmasına rağmen ve HMK186 maddesi gereğince sözlü yargılamaya davet etmeksizin hüküm kurulduğu, bu durumun adil yargılanma hakkını ihlal ettiği, savunma hakkının anayasal bir hak olduğu,HMK 186 maddesi gereğinin yerine getirilmeyerek yasanın emredici hükmüne de aykırı karar verildiği, Davacının antreposunda bulunan eşya üzerinde yapılan incelemede, ürünlerin bozulduğu, konteynerlerin dağıldığı ve ürünlerin atıl vaziyette tutulduğunun tespit edildiği, saklama koşullarının sağlıklı olmadığı, bu sebeple müvekkili tarafından davacının Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na şikayet edildiği, davacının edimini eksik ifa ettiği buna göre, ardiye ücret talebinde bulunması mümkün olmadığı, delillerin yeterince incelenmediği, dosyaya ibraz edilen ve davacı şirketin çalışanı tarafından atılan 04.07.2017 tarihli mail içeriğinde talep edilen günlük ücretin açıkça yazıldığı, bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmede ise, taraflarca anlaşmaya varılıp varılmadığı tespiti yapılmadan bu tip yazışmaların teknik olarak değerlendirmeye alınmasının mümkün olmadığının beyan edildiği, davacı şirketten alınan fiyat teklifinde 10 gün için 1400 TL, sonrasında 75 TL denildiği , davacı tarafından verilen bu fiyat teklifi ile bu ücret üzerinden sözleşme yapmaya hazır olduğunu beyan ettiği dolayısıyla emsal ücret olduğu ve bu denli önemli bir delilin değerlendirmeye alınmadığı, davacının verdiği fiyat teklifi günlük 75 TL iken, icra dosyasında talep edilen günlük ücretin 530TL olduğu, arada 7 kat fark bulunduğu, davacının gerçekte talep ettiği ücret ile icra dosyası arasındaki bu fahiş fark mahkeme tarafından dikkate alınmadığı, raporlardaki hesaplamanın hatalı olduğu, davacının talep etmediği döneme ilişkin olarak hesap yapıldığından talebin aşıldığı zira davacı tarafından icra takibinde 21.07.2015 ile 15.06.2016 tarihleri arasındaki 331 günlük döneme ilişkin ardiye ücretinin istendiği, ancak raporda 568 gün üzerinden hesaplama yapıldığı, mahkemece bu raporun hükme esas alındığı, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/4795E. 2014/18530K sayılı kararında ”…Adalet Bakanlığı’nca açılıp işletilen yediemin depoları hakkında uygulanmakta olan ücret tarifeleri sadece Bakanlıkça işletilen yediemin depoları için geçerli ise de, özel yediemin depolarına ilişkin ücret uyuşmazlıklarında da bu tarifedeki kurallardan yararlanılarak sonuca ulaşılmasının hakkaniyete daha uygun düşeceğini ifade edildiği, ilk derece mahkemesi tarafından fahiş bir bedele hükmedildiği, dava dışı … şirketi ile davacı arasında var olan anlaşmanın müvekkilini bağladığının kabul edildiği, bu hususun hukuka aykırı olduğu, anılan taraflar arasında ücret sözleşmesinin bulunmadığının davacı vekili tarafından 09.04.2018 tarihli duruşmada beyan edildiği esasen bu durumun da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının söz konusu ücret sözleşmesini ibraz etmesi halinde icra dosyasında talep etmiş oldukları günlük ücretin ne denli fahiş olduğu ortaya çıkacağı, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında hatalı ve çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak karar verildiği, mahkemece hakkaniyet indirimi yapılarak takibin devamına karar verildiği, kabul anlamına gelmemekle birlikte, mahkemece tayin edilen mevcut 140.405,60 TL bedelin hakkaniyetten uzak olduğu, nitekim müvekkilinin dava konusu malı 38.300 TL bedelle aldığı, ayrıca ardiye ücreti malın bedelinden fazla olamayacağı, ardiye ücretinin talep edilebilmesi için gümrük işlemlerinin bitirilmiş olması şartının da bulunduğu, davacı tarafın uhdesinde bulunan eşyaların gümrük işlemlerinin henüz bitirilmediği, mahkemenin sadece davacının talebine bağlı kalarak hukuka ve hakkaniyete aykırı bir şekilde hüküm tesis etmesinin hatalı olduğu, Adalet Bakanlığı’na Ait Depo Ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğin 4. Maddesine göre, muhafaza ücretinin azami haddinin mahcuz malın satışa esas alınacak değerinin yüzde otuzunu geçemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine veya dosyanın yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, antrepo ücretinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Dava, yazılı yargılama usulüne tabi olup, yazılı yargılama usulünde, 6100 sayılı HMK 184. maddesi uyarınca hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder. İlk derece mahkemesince nihai kararın verildiği ve istinaf edildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan HMK 186. maddesinde, mahkemenin tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceği, taraflara çıkartılacak davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun bildirilmesi gerektiği, sözlü yargılamada mahkemenin taraflara son sözlerini sormasından sonra hükmünü vereceği ifade edilmiş ise de; gelinen aşamada anılan hüküm 22.07.2020 tarihli 7251 sayılı yasa ile değiştirilmiş olup, maddenin yeni haline göre, mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez. Somut olayda, nihai kararın verildiği duruşmada davalı vekilinin hazır bulunmadığı, mazeret gönderildiği ileri sürülmüşse de, mazeret dilekçesinin fiziki olarak duruşma saati geçtikten sonra dosyasına sunulduğu dolayısıyla taraflarca karar duruşmasında erteleme talebinde bulunulmadığı ve artık 7251 sayılı yasa ile değişik HMK 186. maddesine göre, sözlü yargılama için ayrıca bir davetiye gönderilmesine gerek bulunmadığı da gözetildiğinde, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenine itibar edilmesi mümkün görülmemiştir. Davacı antreposuna bırakılan eşyaların, dava dışı … firması adına tescilli üç ayrı sayılı 03.08.2012 tarihli antrepo beyannameleri le tescilli toplam 940 Kap, 74.900 Kg olan Pvc Tabaka tanımlı eşyalar olduğu, depolanması safhasında davalı … A.Ş firma tarafından … şirketine karşı başlatılan icra takibinde eşyaların haczedildiği, akabinde icradan satışa çıkarıldığı ve takip alacaklısı olan davalının alacağına mahsuben antrepodaki eşyaları satın aldığı böylece cebri satışla emtiaların mülkiyetinin davalıya geçtiği, ihalenin 21.07.2015 tarihinde kesinleştiği ancak davalı tarafından antrepodan teslim alınmadığı ve davacının; iş bu davada ihalenin kesinleşme tarihi olan 21.07.2015 ila 15.03.2016 tarihleri arasındaki ardiye bedelinin tahsili amacıyla icra takibi yaptığı dosya kapsamı ile sabit olduğu gibi taraflar arasında da ihtilafsızdır. Söz konusu emtiaların, antrepo beyannamelerinin dava dışı … tarafından tanzim ve tescil edildikten davacı antreposuna girişinin yapıldığı tartışmasızdır. 4458 sayılı Gümrük Kanununun 10/1 maddesi, “Gümrük Müsteşarlığı, gümrük mevzuatının doğru olarak uygulanması için gerekli gördüğü bütün önlemleri alır” hükmünü amir olup, anılan madde kapsamında düzenlenen 29.05.2000 tarih ve 2000/42 Sayılı Genelgede, gümrük idarelerinin denetimindeki geçici depolama yerleri ile antrepolarda bulunan ve haciz konulan eşya ile ilgili olarak; 1. İflas Daireleri ve İcra Müdürlüklerince, üçüncü şahısların alacakları ve aldıracakları haciz veya sair tedbirler için; eşyanın cins ve miktarı ile sahiplerinin de açıkça belirtilmesi şartıyla geçici depolama yeri veya antrepo işleticisine bildirilmesi, geçici depolama yeri veya antrepo işleticisi tarafından kayıtlarına bu eşyanın durumunu belirtir serh dügsülmesi ile aynı zamanda durumun gümrük idaresine bildirilmesi gerektiğine işaret edilmiştir. Diğer taraftan Gümrük Yönetmeliğinin ” Cebri İcra Yoluyla Satış” başlıklı 98/A maddesine göre; Geçici depolama yerleri ile gümrük antrepolarında bulunan ve henüz gümrük işlemleri bitirilmemiş eşyanın cebr-i icra yoluyla satılması halinde, eşyanın tabi tutulacağı rejime ilişkin gümrük, dış ticaret ve sair mevzuattan kaynaklanan tüm yükümlülükler eşyayı satın alan kişi tarafından yerine getirilir. Bu yükümlülükler yerine getirilmeden eşyanın cebr-i icra kararına istinaden teslim alınmasına izin verilmez. Görüldüğü üzere; cebri icra satışlarında eşya kayıtları üzerine konulan şerhler ve değişikliklerle eşya yeni alıcısı uhdesine geçecek ve buna bağlı olarak eşyanın tabi olduğu tüm yasal yükümlülükler de yeni alıcısına geçmiş olacaktır. Öte yandan 4458 sayılı Gümrük Kanununun 101. maddesine göre, eşyanın antrepo rejimi altında kalış süresi sınırsızdır. Ancak, gümrük idarelerince gerek görülen hallerde, eşyaya gümrükçe onaylanmış yeni bir işlem veya kullanım tayin edilmesi için bir süre belirlenebilir. Eşyanın antrepoda kaldığı yasal süreler için antrepo işleticilerin depolama ücret hakkı doğmaktadır.Yasanın 101.maddesi kapsamında, Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2010/41 sayılı Genelgesi ile sahibinin oluru alınmadan eşyanın antrepoda kalış süresi 6 ay ile sınırlandırılmıştır. Anılan genelge de, 6 ayı aşan süreyle eşyanın antrepoda kalıp kalmayacağının yükümlüsüne sorulması, 30 gün içerisinde yükümlüsü tarafından talep olmaması veya cevap verilmemesi halinde eşyanın gümrük kanununun 177.maddesi hükmünce tasfiye sürecinin başlatılması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Bu hususta davacı tarafından davalıya 15.03.2016 tarihli yazı gönderilerek; 21.07.2015 ila 15.03.2016 tarihleri arasındaki 239 gün için 116.620,00 TL olmak üzere günlük bazda 487,95 TL ardiye bedeli talep edildiği, davalı tarafından bu yazıya faks ile verilen cevapta, eşyanın gümrük işlemlerinin halledilemediği bu nedenle uygun bir süre istendiği buna göre, davacının depolama ediminin devamına onay verildiğinin kabulü gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla davacı antreposunda bulunan emtiaları icradaki ihale ile alan davalının, emtiaya bağlı olan tüm yasal yükümlükleri üzerine aldığı gibi antrepo bedelinden de sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Esasen istinaf konusu uyuşmazlık, antrepo ücretinin miktarı noktasındadır. Zira davalı taraf istinafında, yetersiz ve hatalı bilirkişi raporları esas alınarak fahiş miktarda ücretin hüküm altına alındığını ileri sürmektedir. Davacı antreposundaki emtiaların, serbest dolaşımda olmayan milleştirilmemiş, gümrük vergileri ödenmemiş emtialar olduğundan, antrepo ücretinin tespitinde yediemin depolarının ücret tarifeleri uygulanamaz. Zira bu konu Lisanslı Yediemin Depoları Yönetmeliğinin 18. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, gümrük antrepo ücretlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Gümrük Kanununda ve diğer mevzuatta antrepo ücretlerini düzenleyen hiç bir madde ve müeyyide bulunmayıp, antrepo ücretleri genel teamül ve tamamen serbest piyasa koşullarına göre belirlenmekte olup, bu belirlemeye esas unsurların, antreponun bulunduğu lokasyon, depolama dönemine bağlı doluluk oranı, müşterinin devamlılığı ve işletme politikaları ve buna benzer etkenler olmasına göre, değişim gösterebileceği açıktır. Bununla birlikte antrepo işleticisinin fahiş fiyat uygulayabileceği anlamı da çıkarılmamalıdır. Nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10.02.2005 Tarih, E.2004/6879 – K.2005/994 sayılı kararında; antrepo işleticileri “kendi ücret tarifelerince eşya sahiplerinden” ücret isteyebilecekler ise de, bu durumdan istifadeyle piyasa fiyatına kıyasen fahiş bir ücretin kabul edilemeyeceğinin izahtan vareste olduğu,, alacak miktarı tespit edilirken, antrepolarda resmi tarifelerin uygulanmaması ve ücretin işletici ile müşteri arasında serbestçe kararlaştırılabiliyor olması ile yetinilmeyip, fahiş bir taleple karşılaşılması durumunda fiyat ortalamalarına nazaran istenebilecek ardiye ücretinin belirlenmesi gerektiğinin vurgulandığı, esasen Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarının da bu yönde olduğu görülmektedir. Somut olayda, mahkemece davacının uyguladığı ücret tarifsi esas alınarak belirlenen ücrete hükmedilmiştir. Davalı vekili tarafından, davacı şirketçe mail yoluyla gönderilen fiyat teklifi dosyaya ibraz edildiği gibi yargılamanın tüm aşamalarında ücretin fahiş olduğu ileri sürülmüştür. Mahkemece itibar edilen raporlarda ücretin belirlenmesine yönelik inceleme yetersiz ve denetime elverişsiz olduğundan, davacı tarifesinin, emsalleriyle de kıyaslanarak gerekirse davacı şirketin anılan döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları incelenip, ihtilaf konusu eşyaların antrepoda kaldığı dönemde benzer nitelikte eşyalar için uyguladığı ücretin tespiti ile talebe konu bedelin fahiş olup olmadığının tespiti davalının ödemekle yükümlü olduğu tutarın hesaplanması yönünden alınacak denetime elverişli rapor soncunda varılacak uygun bir sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunu kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararını kaldırılmasın aşağıdaki karar verilmiştir. kurulmuştur.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca, KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 3- Davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK ‘nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.11/11/2021