Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/471 E. 2021/1164 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/471
KARAR NO: 2021/1164
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2018
NUMARASI: 2017/1185 Esas – 2018/1038 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı aleyhine faturaya dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin yurt dışından tekstil emtiası ithal ettiğini, bu çerçevede müvekkili ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında, her türlü gümrük müşavirliği ve adrese teslim nakliye işlerinin … Ltd. Şti. tarafından karşılanmak üzere anahtar teslim hizmet sözleşmesi imzalandığını, 2012 yılında gerçekleşen bu ticari ilişki kapsamında, gümrük müşavirlik, nakliye hizmeti v.s. tüm işlemlerin bu şirketten alındığını, bu hizmetin içeriğindeki nakliye bedelleri de kapalı nakliye faturaları müvekkile ibraz edildikçe, anlaşma gereğince, dava dışı … Ltd. Şti.’ye ödendiğini, takibe ve alacağa dayanak faturaların ödendiğini, kapalı fatura olduklarını, davacının, müvekkili ile dava dışı … Ltd. Şti. arasındaki sözleşmeleri bilmekte olup, kapalı fatura keserek nakliye bedellerinin müvekkil ile arasındaki anlaşma gereği dava dışı … Ltd. Şti. tarafından tahsiline itiraz etmediğini, takip öncesi temerrüt oluşmadığından işlemiş faiz talebinin reddi gerektiğini belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince toplanan deliller sonucunda; taraflar arsındaki ticari ilişki 2012 yılındaki faturalardan kaynaklanmakta olup, TBK ‘nun 146. Maddesine göre 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğundan takip tarihi itibariyle zaman aşımına uğramadığından zamanaşımı definin yerinde olmadığı, davacı tarafça her ne kadar dava konusu faturalar nedeniyle davacıdan alacaklı olduğu iddiasıyla takip yapılmışsa da, davacı ile dava dışı şirket arasındaki sözleşme kapsamında gümrük müşavirlik hizmetleri ile nakliye hizmetinin dava dışı şirketçe davalıya verilmesi yönünde anlaşma olduğu, dava dışı şirketin sözleşme kapsamındaki hizmetlerden nakliye hizmetini davacıya yaptırdığı, davalı tarafından nakliye hizmeti dahil tüm hizmet bedelinin dava dışı şirkete ödendiği, davacı tarafça davalı adına dava konusu faturalar kesilse de, dava dışı şirketin dava konusu fatura bedellerini çek keşide etmek sureti ile davacıya ödediği, davacının da söz konusu çekleri defterlerine tahsilat olarak işlediği anlaşılmakla, davacının dava konusu faturalar nedeniyle davalıdan alacağının bulunmadığı, davacı tarafça daha sonra çeklerin dava dışı şirketen tahsil edilememesi nedeniyle, yeniden davalıya başvurması mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacının takipte kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dosyada alınan raporlar davayı aydınlatmaya yeterli olmadığından yeni bir rapor alınması talebinin kabul edilmediğini, dava konusu faturaların davalı adına düzenlendiğini ve faturaların her iki tarafından ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, davalı şirketin temsilcisi olduğu gümrük şirketine yapmış olduğu ödemeler sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. B-Davalı vekilin katılmalı istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının kapalı faturalara dayalı olarak icra takibine girişmesinde kötü niyetli olduğundan, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu talebin reddinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, faturalara dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklana gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, davacı tarafça, davalıya yurt içi taşıma hizmeti verildiğini, karşılığında düzenlenen faturalardan dolayı alacaklı olduğu ileri sürülmüş, davalı taraf ise, davacı ile aralarında akdi ilişkinin bulunmadığını, yurtdışından ithal ettiği emtianın gümrük işlemleri ile nakliyesi için dava dışı … Ltd Şti ile anlaşmaya varıldığını, gümrük ve nakliye bedellerinin bu şirkete ödendiğini, dava dışı şirketin de dava konusu faturalara karşılık davacıya çek keşide ederek bedellerini ödediğini, bunun üzerine, davacının kapalı fatura düzenlediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Dosyada alınan bilirkişi raporlarından, davacı tarafından davalı adına düzenlenen dava konusu konusu faturaların kapalı fatura olup, her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının ticari defterlerinde, faturalar karşılığı nakit tahsilat olarak kapatılmış ve takip tarihi itibariyle davacıya borcun bulunmadığı, davacının ticari defterlerinde ise, faturalara karşılık dava dışı … Ltd Şti’nin keşide ettiği çeklerin alındığı ve fakat çeklerin karşılıksız çıkması üzerine, davalının cari hesabına borç olarak kaydedildiği anlaşılmaktadır. Kural olarak salt faturanın düzenlenmiş olması, taraflar arasındaki akdi ilişkiye, fatura içeriğinin ve alacağın varlığına delalet teşkil etmez. Ancak, davalıya düzenlenmiş faturaların içeriği taşıma hizmetinin verilmiş olması ve faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kaydedilmiş olduğu dikkate alındığında, taraflar arasında akdi ilişkinin olduğunun kabulü gerekir. Diğer taraftan kapalı fatura ödemeye karine teşkil ettiğinden aksinin ispatı mümkün olup, somut olayda, faturalar karşılığı dava dışı şirketin keşide etmiş olduğu çeklerin karşılıksız çıkmış olduğundan, bu karinenin aksinin yani faturaların ödenmediğinin kanıtlanmış olduğunun kabulü gerektiğinden, bu durumda salt faturanın kapalı fatura olarak düzenlenmiş olması davacı alacaklının icra takibinde kötü niyetli olduğunu göstermez. Her ne kadar, ilk derece mahkemesince, davalının süresi içerisinde ileri sürdüğü zamanaşımı defini TBK m.146 gereğince, alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan bahisle zamanaşımı definin reddine karar verilmiş ise de; dava ve takibe konu Mart-Nisan 2012 dönemine ilişkin “Gemlik-Çerkezköy;Gemlik-Çorlu; Gemlik-Bursa; Gemlik-İstanbul;Gemlik-Gürsu” yurt içi taşımalarına ilişkin düzenlenmiş muhtelif tutarlı 16 adet faturaya konu alacağın yurt içi taşıma sözleşmesinden kaynaklandığı, taşımanın yapıldığı Mart-Nisan 2012 tarihleri itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 767. maddesinin 1. ve 3. fıkrasına göre, haksız olarak alınan taşıma ücretinin geri alınması ve taşıma ücreti dahil olmak üzere taşıma mukavelesinden doğan bütün alacakların bir yılda müruruzamana uğrayacağı belirtilmiş olup, takip tarihi itibariyle 1 yıllık zamanaşımı dolduğundan bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan, davalı vekilinin katılmalı istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA; 3-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, 4-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, 5-Karar ve ilam harcı olan 59,30 TL ‘nin peşin yatırılan 999,47 TL’den mahsubuna, fazla yatırılan 940,17 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine, 6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının kesinleştikten sonra talebi halinde iadesine 7-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 6.742,67 TL’ vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-6100 Sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra mahkemece kendiliğinden, davacı tarafından yatırılmış olan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine, bu kararın tebliğ giderinin iade edilecek avanstan karşılanmasına, 9-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; -Davacı vekilince yatırılan istinaf harçlarının hazineye irad kaydına, istinaf aşamasında sarf edilen masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, b-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, c-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL ve 4,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 125,80 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/10/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.