Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/465 E. 2021/1210 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/465
KARAR NO: 2021/1210
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2016/223 Esas – 2018/1170 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/10/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketlerin hepsinde yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığını, davalı şirketlerin 15.05.2014 tarihinde Noter onaylı ve Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanmış olan Genel Kurul Kararının 7.maddesinde görüldüğü üzere 3 yıl süre ile görev yapması ve aylık net 685,00 TL ücret ödenmesinin oybirliği ile kabul edildiğini, bu ücretlerin 2014 yılının 7.kadar ödenmişken 2014 yılı 8,9,10,11,12, 2015 yılı 1,2,3 aylarına ait olan kısımların ödenmediğini, müvekkilinin her bir şirketten 5.480,00 TL huzur hakkı ücret alacağı olduğunu, ödenmemiş alacaklar için faiz hesaplanarak icra takibi yapıldığını, fakat borçlu şirketlerin haksız ve kötü niyetle borca itiraz ettiklerini, takibin durduğunu, alacaklarını tahsilini teminen işbu itirazın iptali davasını açtıklarını, haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, davalı borçlu şirketler aleyhine davalının takip konusu alacağın % 20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı … A.Ş.’nin davalı şirketlerin doğrudan ve/veya dolaylı olarak tek hissedarı olduğunu, …’nın, davalı şirketlerin hakim şirketi olduğunu, davalı şirketlerin de …’nın bağlı şirketleri olduğunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun ilgili maddeleri uyarınca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) 23.05.2013 tarih ve 2013/146 nolu karar alarak …’nın ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları ile şirketin yönetiminin devraldığını ve tüm Yönetim Kurulu üyelerinin görevden alınarak yeni üyelerin TMSF tarafından re’sen atandığını, …’nın idare ve yönetiminin devralınmasını müteakip TMSF’nin 12.06.2014 tarih ve 2014/141 sayılı kararı uyarınca davalı şirketlerin tüm mal, hak ve varlıklarının bir araya getirilerek “… Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” kapsamına da aldığını, dolayısıyla … ve tüm bağlı şirketlerin yönetim, idare ve denetiminin TMSF’ye devrolunduğunu, bu kapsamda, 29.08.2014 tarih ve 2014/11 nolu … Yönetim Kurulu Kararı alınmış olduğunu, bu kararın TMSF tarafından re’sen atanan üyeler tarafından imzalandığını, bu kararın uyarınca davacı … şirketi yetkisiz temsil ederek şirket Genel Müdür Yardımcısı ve eşi olan …’a istifa tarihinde fazladan 368.000 TL’nin ödenmesine sebebiyet vererek şirketi zarara uğrattığını ve … tarafından ödenen bu miktarın davacıdan tahsil edilmesi amacıyla söz konusu miktarın ödenene kadar maaşından her ay %25 kesinti yapılmasına ve ayrıca davalı şirketlerden aldığı huzur haklarının ödenmemesine karar verildiğini, bu kararın; hakim şirket/ana şirket olarak alınmış bir karar olmayıp aynı zamandaş TMSF’nin idare ve yönetimini devraldığı şirketlerin yetkililerinin her türlü tasarrufunu geçersiz sayma yetkisinin (Bankacılık Kanunu Madde 134’e göre aınmış bir karar olduğunu, bu durumun, davacı tarafından kabul edilmiş olduğunu, bu doğrultuda gerekli kesintilerin yapıldığını, davacının çalıştığı esnada kabul ettiği kesintileri işten ayrıldıktan sonra icra takibi yoluyla talep yoluna gittiğini, söz konusu kesintileri işten ayrıldıktan sonra talep etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Tekmil dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirilmekle, sunulan Genel Kurul Kararları, Ticaret Sicili Gazete suretleri nazara alınarak davacının ödenmeyen ücret alacakları için davalılar aleyhine başlattığı takipte davalılar itirazlarının haksız olduğu kanaatine varılmakla, asıl alacak yönünden davanın kabulüne; her ne kadar takipte işlemiş faiz talep edilmiş ise de asıl alacağa faiz yürütülebilmesi için borçlunun TBK’nın 117.(BK’nın 101.) maddesi uyarınca temerrüde düşürülmesi gerektiği halde, dosyaya bu yönde sunulmuş bir delil ve iddia bulunmadığı nazara alınarak bu kısım yönünden davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ödenecek ücretin, ödeme zamanı belli olan periyodik ödeme olup, miktarının kesin olduğunu, miktarı ve ödeme zamanı kesin olan borçlarda zamanında ödeme yapılmadığında borçlunun temerrüde düşmüş olacağını, bu nedenle icra takibinde yer alan takipten önceki faiz talebinin reddine dair kararın doğru olmadığını, davalılar ayrı ayrı tüzel kişiler olup alacakların da ayrı ayrı sözleşmelere dayandığını ve ayrı icra takipleri yapıldığını, usul ekonomisinin sağlanması açısından ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan davalılar için tek bir dava açıldığını, ihtiyari dava arkadaşlığı için ilamın hüküm kısmında her bir davalı için ayrı karar verilmesi gerektiğini, ilamda itirazın iptali için her bir takip dosyası yönünden karar verilmekle birlikte vekalet ücretlerine tek dava gibi hükmedildiğini, oysa icra dosyalarına konu olan her bir dava (alacak kalemi) için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiğini, Asgari Ücret Tarifesinde Asliye Mahkemelerinde takip edilen davaların her biri için ayrı ayrı 2.180,00.-TL.nın altında kalmayacak miktar olarak avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyanla, icra takibinden önceki döneme yönelik faiz talebinin kabulü ve vekalet ücretinin her bir dava için ayrı ayrı ve tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla belirlenmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (“TMSF”)’na ait 11/05/2018 tarihli yazıyı (TMSF müzekkere cevap yazısı) yanlış ve eksik yorumlayarak, TMSF müzekkere cevap yazısında davalı savunmasını doğrular mahiyette bilgi ve belge sunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verdiğini, halbuki TMSF’nin müzekkere cevabının 2. Sayfası son paragrafında açıkça; ‘Fon tarafından devralına şirketlere atanan yöneticilere, birden fazla şirkete atanmış olsalar dahi, sadece bir şirketten yönetim denetim ücreti alabilme’ sınırlaması getirildiğinin belirtildiğini, hiçbir şekilde davacının diğer huzur hakkı taleplerinin kabulü anlamına gelmemek üzere; mahkeme kararı’nda TMSF müzekkere cevap yazısında belirtilen bu husus atlanarak; her bir yayıncı şirket açısından davacı lehine huzur hakkına hükmedildiğini, dava dışı … A.Ş. (“…”) nihai olarak diğer davalı şirketlerin hakim şirketi olup, davalı Şirketler’inde …’nın bağlı şirketleri olduklarını, TMSF, 23/05/2013 tarih ve 2013/146 nolu kararı ile özetle …’nın yönetimini devralarak tüm yönetim kurulu üyelerini görevden alıp, yeni yönetim kurulu üyelerini atadığını, TMSF müzekkere cevap yazısında da belirtildiği üzere; TMSF Kurulu’nun 13/03/2014 tarih ve 75 sayılı kararı ile, … ile davadışı … A.Ş. (…) ile birlikte diğer 30 yayıncı şirketin TMSF nezdinde borçlandırılmasına ve haklarında 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre işlem tesis edilmesine karar verildiğini, akabinde, TMSF ile bağlantısı ortaya konan davaya konu şirketler aleyhine yasal işlemlere başlandığını, TMSF Kurulu’nun 13/03/2014 tarih ve 75 sayılı kararında bahsedilen şirketler arasında davalı 30 adet müvekkili yayıncı şirketin de bulunduğunu, ayrıca TMSF’nin müzekkere cevap yazısında da belirtildiği üzere; …’nın idare ve yönetiminin devralınmasını müteakip, TMSF’nin 12/06/2014 tarih ve 2014/141 sayılı kararıyla, davalı şirketlerin TMSF’ye olan borçlarından dolayı 6183 sayılı Kanun Hükümlerine göre haczedilen tüm mal, hak ve varlıklar bir araya getirilerek ‘… Ticari ve İktisadi Bütünlüğü’ oluşturulmasına karar verildiğini, akabinde …. Yönetim Kurulu’nun 29/08/2014 tarih ve 2014/11 nolu kararı ile davacı tarafın davalı şirketlerden almakta olduğu huzur hakkına; (eşine haksız olarak sağladığı 368.000-TL’nin davacının maaşında %25 kesinti yapılmak suretiyle …’ya geri ödeninceye kadar) son verildiğini, bu yönetim kurulu kararının; TMSF tarafından re’sen atanan üyeler tarafından imzalanmış ve karar tarihinde Genel Müdür olan davacı tarafından bizzat uygulanarak yerine getirilmiş olduğunu, ayrıca bu yönetim kurulu kararının, TMSF’ye Bankacılık Kanunu md. 134’e istinaden verilen idare ve yönetimini devraldığı şirket yetkililerinin her türlü tasarrufunu geçersiz sayma yetkisi kapsamında da alınmış bir karar olduğunu, TMSF Kurulu’nun 13/03/2014 tarih ve 75 sayılı kararında bahsedilen şirketler arasında davalı 30 adet müvekkil yayıncı şirket de bulunmakta olup; TMSF tarafından devralınan ve yönetim kurulu üyesi atanan şirketlerde, yöneticilere ödenen (bir tanesi de davacı taraftır) mali hakların, 631 sayılı KHK’nin değişik 12. Maddesi’ne tabi olup anılan maddeye göre de; “Fon tarafından devralınan şirketlere atanan yöneticilere, birden fazla şirkete atanmış olsalar dahi , sadece bir şirketten yönetim denetim ücreti alabilme sınırlaması getirildiğinin belirtilmiş olduğunu, davacı tarafın dava dışı … ve yine dava dışı … yönetim kurulu üyeliğinin son bulması üzerine; TMSF Kurulu’nun 31/12/2015 tarih ve 319 sayılı kararı ile davadışı … A.Ş.’ye yönetim kurulu üyesi olarak atandığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, yönetim kurulu üyeleri için belirlenen huzur hakkının tahsili istemiyle başlatılan icra takiplerine vaki itirazların iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının huzur hakkına hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır. Davacı, … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. … A.Ş., … A.Ş., … Yayincilik A.Ş., … A.Ş. … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş.-… A.Ş. … A.Ş. … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş.-… A.Ş.-… A.Ş.’nin 02/06/2014-17/06/2014 tarihleri arasında Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan genel kurul karaları ile 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyeliğine seçilmiş ve yönetim kurulu üyelerine aylık net 685,00 TL ücret ödenmesine karar verilmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından huzur hakkı alacağına dayalı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün; … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … A.Ş. … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … A.Ş. … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … A.Ş. … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … A.Ş. … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … A.Ş. … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … A.Ş. … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … A.Ş. … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … A.Ş. … esas sayılı dosyasında takip borçlusu … hakkında ilamsız icra takibi başlatılmış, itirazlar üzerine icra takipleri durmuştur. Davacı taraf bahsi geçen şirketlerden olan ve ödenmeyen 2014 yılı 8, 9, 10, 11, 12. Ayları ile 2015 yılı 1, 2, 3. Aylarına ilişkin huzur haklarının ödenmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun amme borçlusu … Grubundan olan alacaklarının takip ve tahsiline yönelik işlemler kapsamında, Fon Kurulunun 23.05.2013 tarih ve 146 sayılı kararı ile; “ … A.Ş. ve … A.Ş. nin, 5411 sayılı Kanunun 134 üncü ve geçici 11 inci maddeleri uyarınca mülga 4389 sayılı Bankalar Kanununun 15/7-a maddesi kapsamında Fon tarafından devralınmasına, … A.Ş.nin, %60 hissesinin, Fona borçlu bulunan banka hakim ortağı …’e, diğer hisselerinin ise, bu hakim ortak ile bağlantılı kişilere ait olması nedeniyle temettü hariç ortaklık haklarıyla bu şirketin yönetiminin; 5411 sayılı Kanunun 134 üncü ve geçici 11 inci maddeleri uyarınca mülga 4389 sayılı Bankalar Kanununun 15/7-a maddesi kapsgmında Fon tarafında devralınmasına, … ve … şirketlerine Fon tarafından yönetim kurulu üyesi atanmasına… ” karar verilmiş ve 12/06/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan TMSF kararı ile 24/05/2013 tarihi itibariyle şirkete yönetim kurulu başkan ve üyeleri atanmıştır. Fon Kurulunun 13.03.2014 tarih ve 75 sayılı kararı ile, … A.Ş., … A.Ş. Ve bahsi geçen diğer şirketlerin Fon nezdinde borçlandırılmasına ve haklarında 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre işlem tesis edilmesine karar verildikten sonra 12.06.2014 tarih ve 2014/141 sayılı Fon Kurulu kararıyla; “… Ticari ve İktisadi Bütünlüğü (TİB) oluşturulmasına…” karar verilmiştir. … A.Ş.’ye TMSF tarafından atanan yönetim kurulu üyelerince alınan 29/08/2014 tarih ve 2014/11 sayılı karar ile, şirketten ayrılan Genel Müdür Yardımcısı …’a istifa anında yetkisiz temsille fazladan ödenen 368.000,00 TL’nin Şirket Genel Müdürü …’den maaşından her ay %25 kesinti yapılarak ve ayrıca yayıncı şirketlerden aldığı huzur haklarının tamamının 368.000,00 TL ödeninceye kadar ödenmemesi yoluyla …’den tahsil edilmesine karar verilmiştir. Dava konusu edilen aylara ilişkin olarak davacının bahsi geçen şirketlerde yönetim kurulu üyesi olduğu ve bu dönemlere isabet eden huzur hakkının ödenmediği ihtilaf konusu değildir. O halde ilgili şirketlerin genel kurul kararları uyarınca her bir şirkette yönetim kurulu üyesi olan davacıya görev yaptığı dönem itibariyle huzur hakkı ödenmesi gerekir.
… A.Ş.’nin davalı şirketlerde doğrudan veya … A.Ş. vasıtasıyla hakim ortak olduğu tarafların beyanlarından anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı tarafça, 666 sayılı “ Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlemesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname” ile 631 sayılı KHK nın 12 nci maddesinin değiştirildiği ve bu maddede “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinden, kurum ve kuruluşların yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu, danışma kurulu üyelikleri ve komisyon, heyet, komite ile benzeri organlarda görev alanlara, kurum içi ve kurum dışı ayrımı yapılmaksızın bu görevlerinden sadece biri için ücret ödenebilir. Bu maddenin uygulanmasında oluşacak tereddütleri gidermeye Maliye Bakanlığı yetkilidir…” hükmü uyarınca, Fon tarafından devralınan şirketlere atanan yöneticilere, birden fazla şirkete atanmış olsalar dahi, sadece bir şirketten yönetim/denetim ücreti alabilme sınırlaması getirildiği savunulmuş ise de, davacı, davalı şirketlerin genel kurullarında yönetim kurulu üyesi seçilmiş olup, TMSF tarafında atanmış memur üye olmadığından bahsi geçen düzenlemenin eldeki davada uygulanma olanağı yoktur. Ayrıca … A.Ş. Çalışanı …’a fazladan ödendiği iddia oluna 368.000,00 TL tahsil edilinceye kadar davacı …’e huzur hakkı ödenmemesine yönetim kurulunca karar verilmiş ise de, bu husus yöneticinin sorumluluğuna ilişkin olup ayrı bir dava konusudur. Bu nedenle iddia olunan zararın davacı alacağından eldeki davada takası mümkün değildir. Alacağa konu huzur hakkı genel kurul kararları ile aylık ödeneceği kararlaştırılmıştır. Bu durumda her ay için huzur hakkının ödenmesi gereken tarihten takip tarihine kadar faiz alacağının hesaplanması gerekir. Bilirkişi tarafından hesaplanan işlemiş faizin de hüküm altına alınması gerekirken, mahkemece temerrütün oluşmadığı kabul edilerek işlemiş faiz isteminin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin “seri davalarda ücret” başlıklı 22. Maddesinde; ihtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin toplamda on dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda elli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %50’si oranında avukatlık ücretine, (…) hükmedileceği düzenlenmiştir. Eldeki davada, HMK’nın 57. Maddesi anlamında ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusu olup, birlikte görülse de bu tür davalarda davalı sayısınca dava bulunur ve her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm verilmelidir. Bu nedenle vekalet ücretinin de her davada ayrı ayrı takdir edilmesi gerekir. Bu haliyle davacı lehine her bir davalı yönünden AAÜT’nin 22. Maddesi uyarınca ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davaların toplam tutarı üzerinden nispi oranda vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetli görülmemiştir. Buna göre her bir dava değeri 6.075,00 TL olduğuna göre, AAÜT’nin 13/1. Maddesi uyarınca 4.080,00 TL maktu vekalet ücreti takdiriyle, bunun %50’si olan 2.040,00 TL vekalet ücretinin her bir dava yönünden davacıya ödenmesi gerekir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; kabul edilen kısma ilişkin olarak ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine; bunua karşın Mahkemece davacı lehine davaların toplam tutarı üzerinden nispi oranda vekalet ücretine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kabulüne ve her bir dava yönünden davacı yararına vekalet ücretine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın KABULÜNE, 2-Davalı takip borçlularının, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … esas sayılı takip dosyalarına vaki itirazlarının her bir takip dosyası yönünden ayrı ayrı İPTALİNE, 3-Her bir takip dosyası için ayrı ayrı hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan 1096,00 TL icra inkar tazminatının her bir takip dosyası davalısından alınarak davacıya verilmesine, 4-Her bir dava yönünden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 73,36 TL harcın, alınması gerekli olan 414,98 TL harçtan mahsubu ile bakiye 341,62 TL karar ve ilam harcının her bir davalıdan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı ile 2.200,98 TL peşin harcın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından karşılanan 1.196,50 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 ve 22. Maddeleri uyarınca her bir dava yönünden takdir edilen 2.040,00 TL vekalet ücretinin her bir davalıdan ayrı ayrı alınarak davacıya verilmesine, 8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine, 9-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Her bir dava yönünden davalılar tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın, alınması gerekli olan 414,98 TL harçtan mahsubu ile bakiye 370,58 TL istinaf karar harcının her bir davalıdan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına, c-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 99,78 TL olmak üzere toplam 221,08 TL yargılama masrafının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, d-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama masraflarının kendi üzerilerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 14/10/2021