Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/461 E. 2021/1168 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/461
KARAR NO: 2021/1168
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2018
NUMARASI: 2017/952 Esas – 2018/1209 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı banka tarafından çeklere dayalı olarak icra takibine girişildiğini, müvekkili şirketin keşidecisi, diğer davalı …Ltd.Şti’nin lehtarı olduğu 23.04.2016 tarihli 40.000 TL; 30.04.2016 tarihli 35.000 TL ve 06.03.2016 tarihli 25.000 TL bedelli çekleri müvekkili şirketin yetkilisinin rızası hilafına elden çıktığını, davalılar ile müvekkili arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını, lehtar davalı şirket …Ltd Şti’nin müşterek imza ile temsil edildiğini, oysa çeklerdeki lehtar şirket imzasının tek imzadan ibaret olduğunu, davalı hamil bankanın çeki iktisabında kötü niyetli ve ağırlı kusurlu olduğunu ileri sürerek çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili, dava konusu çeklerin diğer davalı lehtar …Ltd. Şti tarafından müvekkil bankadan kullanmış olduğu kredilerin tahsili amacıyla ciro yoluyla verildiğini, müvekkili bankanın iyiniyetli 3.kişi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda, davaya konu çeklerin davacı firma tarafından keşide edildiği, davacı tarafça davaya konu çeklerdeki lehtar imzasının davalı … Ltd.Şti’nin yetkililerinin çift imza ile imzalanması gerekirken tek imza ile imza edildiği ileri sürülmüş ise de, bizzat davacıların davaya konu çeklerde keşideci konumunda oldukları, davacılar tarafından kendi imzalarına yönelik herhangi bir itirazda bulunulmadığı, imzaların istiklali prensibi gereği davacı şirketin çekteki kendi imzasından TTK 732.maddesi ve 687.maddeleri uyarınca hamile karşı sorumlu olduğu bu kapsamda davacının hamil … AŞ’ye karşı açmış olduğu davanın reddi gerektiği, yine davacı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu davacının diğer davalı … Ltd.Şti’ne de ticari ilişki sebebi ile borçlu bulunduğunun sabit olduğu, bu kapsamda bu davalı yönünden de davanın reddi gerektiği anlaşıldığından subut bulmayan davacının davasının her iki davalı yönünden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalı … Şti’nin müvekkiline verdiği çeklerin karşılıksız çıkması üzerinde, cari hesaptan dolayı esasen müvekkilinin bu davalıdan alacaklı olduğunu, çeklerin lehtar davalı şirket tarafından bankaya ibraz edildikten sonra davalı bankanın kendisini iyi niyetli 3 kişi olduğunu göstermek için ibrazdan sonra araya sıkıştırılan cironun hükümsüz olduğunu, davalı bankanın bu cirosu geçerli olmuş olsa bile çekin ibrazından sonra yapılan ciroların alacağın temliki hükmünde olduğunu, ayrıca çek tevdiat bordosunda, çeklerin rehin olarak/teminat olarak verildiğinin yazılı olduğunu, rehin cirosu geçerli olmadığından davalı bankanın yetkili hamil olarak kabul edilemeyeceğini, davalı şirketin çift imzayla temsil edildiği halde, davaya konu çeklerdeki davalı lehtar şirket cirosunun tek imzayla yapılmış olduğunu, ciro zincirinin kopuk olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, icra takibine konu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355 maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır. Davacı tarafça, keşidecisi olduğu çeklerin lehtarı olan davalı … Ltd Şti’nin cirosunun çift imza ile yapılması gerekirken tek imza ile yapıldığından geçerli olmadığı, çeklerin davalı bankaya rehin cirosuyla verildiğinden geçersiz ciroya dayalı olarak davalı bankanın çeklerin yetkili hamili olamayacağı gibi, ayrıca çeklerdeki davalı banka cirosunun çeklerin bankaya ibrazından sonra araya sıkıştırıldığından geçerli kabul edilemeyeceği, ibrazdan sonrada geçerli bir alacağın temliki de olmadığından her halukarda davalı bankanın çeklerin yetkili hamili olmadığı ileri sürülmüş, davalı banka ise, çeklerin davalı lehtar şirketin kredi borcuna karşılık ciro yoluyla iktisap edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davaya konu 06.03.2016 tarihli 25.000 TL bedelli; 23.04.2016 tarihli 40.000 TL bedelli ve 30.04.2016 tarihli 35.000 TL bedelli çeklerin keşidecisi davacı …Ltd Şti, lehtarı davalı … Ltd Şti olup, çekin arkasında sırasıyla lehtar davalı şirket ve davalı banka cirolarının bulunduğu, çeklerin süresi içerisinde bankaya ibraz edildiği ve fakat 30.04.2016 tarihli 35.000 TL bedelli çekin karşılıksız çıktığı, diğer çeklerde ise ödemeden men yasağı kararı nedeniyle işlem yapılmadığına dair şerhin bulunduğu görülmüştür. Dosya kapsamında yer alan davalı … Şti ile davalı banka arasında düzenlenen çek tevdiat bordrosunda, çeklerin tahsil/temlik cirosuyla verildiği, bankadan kullanılan kredilerden dolayı borca karşılık bankaya takas, mahsup hak ve yetkisinin verilmiş olduğu görülmüştür. Hal böyle olunca, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 677. maddesinde düzenlenen imzaların bağımsızlığı ilkesi gereğince, davacı keşideci, kendi imzasından sorumlu olup, cirantanın imzasının sahteliğini ileri süremeyeceği gibi, kendi keşideci imzasını inkar etmediği, ciroda şeklen düzgün ciro silsilesi davalı bankanın çeklerin yetkili meşru hamili olduğu, dosyaya sunulan dava konusu çeklerin arka yüzünde ve tevdi bordrosu üzerindeki kayıtlardan çeklerin rehin cirosu ile devredildiğinin ispatlanamadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve kararı yerindedir. Açıklanan bu nedenlerle istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davacı vekili tarafından başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 3-Davacı vekili tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.