Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/460 E. 2021/1109 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/460
KARAR NO: 2021/1109
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI: 2016/1044 Esas – 2018/1436 Karar
DAVA: Rücuen Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalısına ait muhtelif emtianın müvekkili tarafından Emtia Nakliyat Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, davalı …Ltd.Şti ile sigortalı arasında sigortalı muhtelif elektrik kablosu emtiasının Irak-Erbil’de mukim … firmasına nakliyesi hususunda taşıma sözleşmesi yapıldığı, yine aynı sözleşme ile taşıma işinin diğer davalıya ait araçla gerçekleştirileceği konusunda anlaşıldığı, 27.06.2016 tarihinde taşımaya konu 14 kap emtianın davalı …Ldt.Şti’ye ait aracın sürücüsünün istirahate çekilmesi nedeniyle hırsızlandığı, olayla ilgili olarak dava dışı sürücünün polis karakoluna verdiği ifadesinin bulunduğu, sigortalının başvurusu üzerine hasar dosyasının açıldığı ve ekspertiz incelemesi neticesinde sigortalıya 29.07.2016 tarihinde 15.706,24 TL ödeme yapıldığı, taşıyıcı davalıların zarardan sorumlu bulunduklarını belirterek ödenen bedelin taşıyıcı davalılardan rücuan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Ltd.Şti cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili şirket arasında taşıma anlaşması bulunmadığı, dava dilekçesinde anlatılan zararla ilgili olarak müvekkilinin hiç bir sorumluluğunun olmadığı, bu nedenle davanın öncelikle husumetten reddi gerektiği, esas yönünden de; diğer davalı ile müvekkili şirket arasında 26.06.2016 tarihli taşıma sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme gereğince müvekkilinin işveren, diğer davalının ise taşeron olduğu, … ve … plakalı araçlarla Silivri-Erbil-Irak arasında taşıma işi hususunda anlaştıkları, taşıma nedeniyle meydana gelecek zararlardan taşeron olan davalı …Ltd.Şti’nin sorumlu olacağının kararlaştırıldığı bu nedenle davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Diğer davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, toplanan deliller kapsamında; taşımanın uluslararası taşıma olması nedeniyle CMR hükümlerinin uygulanması gerektiği, davalı …Ltd.Şti’nin akdi, diğer davalının fiili taşıyıcı olarak zarardan birlikte sorumlu oldukları, taşıyıcılar arasında düzenlenen sözleşmedeki sorumluluk koşulunun kendi iç ilişkilerinde önem arzedip, üçüncü kişileri karşı hüküm ifade etmeyeceği, davalı taşıyıcılar sorumlu olmakla birlikte dosyaya sunulan tutanak ve belgelerden, hasarın 27.06.2016 tarihinde meydana gelmesine rağmen Emtia Nakliyat Sigorta Poliçesinin rizikodan sonra 28.06.2016 tarihinde düzenlendiği, bu durumda poliçenin geçersiz olduğu, riziko tarihinden önce düzenlenmiş Abonman Sigorta Poliçesi de sunulmadığından, spesifik poliçenin de riziko tarihinden sonra düzenlenmiş olup, geçersiz olması nedeniyle poliçe kapsamında davacının rücu talep edemeyeceği,davacı tarafından sigortalısına ödeme yapılmış olduğundan TBK 183. maddesinde düzenlenen alacağın temliki hükümlerine göre talepte bulunabileceği ancak verilen kesin sürede davacı vekilince temlik-ibraname belgesi de ibraz edilemediğinden, alacağın temliki hükümlerine göre de, rücu isteminde bulunamayacağı sonucuna varılarak davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dosyasına 08.02.2016 tarihinde delillerin, 20.0.2017 tarihinde de hasar dosyasının sunulduğu, delillerin mahkemece yeterince incelenmediği, spesifik poliçenin hasardan sonra düzenlenmesinin sonuca etkili olmadığı nitekim abonman sigorta poliçesi kapsamında düzenlendiğinin kabulü gerektiğinin Yargıtay kararlarında belirtildiği, dilekçe ekinde Abonman Poliçesinin yeniden sunulduğu, hasar dosyasının müvekkili sigorta şirketine yazı yazılarak istenmesine yönelik taleplerinin reddedildiği, eksik incele ile hüküm kurulduğu, yargılamada müvekkilinin hak arama özgürlüğünün yeterince kullandırılmadığı, Anayasa ile güvence altına alınan hak arama hürriyetinin kısıtlandığını belirterek ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne veya yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, Emtia Nakliyat Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalıya ödenen hasar bedelinin taşıyıcı olan davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi gereğince, istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davacı … şirketi tarafından dava dışı sigortalının taşıma konusu emtiasının 28.06.2016 tarihli spesifik Nakliyat Emtia Sigorta poliçesi ile teminat altına alındığı, bu poliçenin Nakliyat Abonman Poliçesi kapsamında düzenlendiği, yargılama sırasında abonman poliçesinin sunulmadığı ve spesifik poliçenin ise hasardan sonra düzenlenip geçersiz olduğu, sigortalıya yapılan ödeme ile ilgili temlik-ibra belgesinin de ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmişse de; 28.06.2016 tarihli Emtia Nakliyat Poliçesinin 2. sayfasında, numarası da belirtilerek Nakliyat Abonman Poliçesi şartlarına göre düzenlenmiş olduğu açıkça yazılı olduğu gibi yine davacı vekili tarafından istinaf dilekçesi ekinde Nakliyat Abonman Sözleşmesinin sunulduğu, anılan poliçenin 17.09.2015 ila 17.09.2016 tarihleri arasında geçerli olup, 27.06.2016 tarihinde meydana gelen hırsızlık hasarının sigorta örtüsü altında bulunduğu, Nakliyat Abonman Sözleşmesine bağlı olarak düzenlenen spesifik poliçenin rizikodan sonra tanzim edilmiş olmasının geçersizlik yaptırımına tabi tutulamayacağı anlaşıldığından mahkemenin, davacı … şirketinin aktif husumetinin bulunmadığı yönündeki kabulü ve gerekçesi yerinde görülmemiştir. Diğer taraftan ürünün faturalardan teslim şeklinin CIF teslim olduğu anlaşılmakta olup, CIF satışın taşıma ve sigorta bedeli ödenmiş olarak yapılan satış ve teslim şeklini ifade ettiği ve mallar nakliye aracına uygun şekilde yükletildikten ve taşımada oluşabilecek hasarlar için emtia alıcı adına sigorta ettirilip ücreti ödendikten sonra satım konusu mallar üzerinde satıcının artık bir menfaati kalmayacağından taşıma sırasında oluşacak hasarlardan dolayı satıcının talep hakkının bulunmadığının kabulü gerekirse de, yine faturalarda ödeme şeklinin mal mukabili olduğunun belirtilmesine ve mal mukabili ödeme şeklinde, satım bedelinin malın alıcısına teslim edilmesinden sonra ödenecek olmasına göre satıcının eşya üzerindeki menfaatinin teslime kadar devam edeceği şüphesiz olup, emtianın bir kısmının henüz İstanbul’da iken çalınması nedeniyle Irak/Erbil’deki alıcısına teslim edilemediğinin ihtilafsız bulunmasına göre, satıcı olan dava dışı sigortalının emtia üzerindeki menfaati devam ettiğinden sigortalısına ödeme yaparak haklarına halef olan davacı … şirketinin aktif husumetinin bulunduğu tartışmasızdır. Davacının sigortalısı … Ltd.Şti’nin 28 kap elektrik kablo emtiasını Irak/Erbil’de kurulu … firmasına sattığı, emtianın nakliyesinin, sigortalı ile davalı … Ltd.Şti. arasındaki 26.06.2016 tarihli navlun sözleşmesine göre, emtianın diğer davalı şirkete ait araçla gerçekleştirileceği, emtianın araca yüklendiği, seyir esnasında 28.06.2016 tarihinde araç sürücüsü tarafından … mahallesi … istikameti Tem otoyoluna park edildiği ve geçiş saatinin gelmesi için aracın yanından ayrıldığı ve bu sırada 14 kap emtianın çalındığı, sürücünün karakolda verdiği ifadesi, olay yeri inceleme raporu ve tüm dosya kapsamı ile sabittir. Dava konusu emtianın taşınması konusunda sigortalı gönderen ile davalı … Ltd.Şti arasında navlun sözleşmesi akdedilmiş olup, aynı sözleşmede plakaları yazılı taşımayı yapacak araçların diğer davalıya ait olduğu ve emtianın araca yüklenerek taşımanın başladığı, henüz alıcısına teslim edilmeden aracın İstanbul’da hırsızlık soncu bir kısım emitanın çalınması sonucunda zayi olduğu anlaşılmaktadır. Taşımanın Silivri/ İstanbul- Irak/ Erbil arasında olmasına göre, uyuşmazlıkta uygulanması gereken CMR 17.maddesinde taşıyıcının sorumluluğu ve sorumsuzluk halleri düzenlenmiş olup, taşıyıcı, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen süre içinde uğranılan ziya ve hasardan mesuldür. Eşyanın gönderilene teslim edilmesi fiziki ve hukuki bir sebeple imkansız ise ziya olduğunun kabulü gerekir. CMR 17/2.maddesi uyarınca, kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimatın yüke has bir kusurundan yahutta taşıyıcının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmişse; taşıyıcı sorumluluktan kurtulacaktır. Ancak bu hususları ispat yükü taşıyıcıya ait olup, maddede sayılan sorumsuzluk halleri taşıyıcı tarafından ispat edilemediği takdirde taşıyıcı yine sorumlu olacaktır. Ayrıca CMR 3.maddesine göre, taşıyıcı, taşıma sözleşmesi uyarınca edimini yerine getirdiği sırada yardımından faydalandığı kişilerin fiilleri ile verdikleri zararlardan da sorumlu olduğundan taşımayı fiilen yerine getiren taşıyıcı ile birlikte asıl/akdi taşıyıcı müteselsilen meydana gelen zarardan sorumludur. Somut olayda, emtianın bulunduğu aracın tem otoyoluna park edilerek bırakılması sırada hırsızlığın gerçekleşmesine göre, taşıyıcının yükün güvenliğini sağlayacak tedbirleri almadığı, sürücünün aracın başından ayrılmayarak durum ve şartlara göre çalınma ihtimaline karşı önlem alması gerekirken, bu gereği yerine getirmediği, taşıyıcının özen yükümlülüğünü ihlal etmesi sonucu hırsızlığın ve zararın meydana geldiği anlaşıldığından akdi ve fiili taşıyıcı davalıların, davacının sigortalısına karşı CMR 34. gereği müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü gerekir. CMR konvansiyonu’nun 23/1-2 maddesinde, taşıyıcı yükün kısmen veya tamamen kaybından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminatın yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine göre hesaplanacağı, malın kıymetinin, ticaret borsası fiyatına göre saptanacağı, eğer böyle bir fiyat yoksa, geçerli piyasa fiyatlarına göre bir tespit yapılacağı, eğer ne ticaret borsası fiyatı ne de geçerli piyasa fiyatı mevcutsa tespitin, aynı cins ve kalitedeki malların normal kıymetine göre yapılacağı düzenlenmiştir. Aynı maddenin 3. fıkrasında ise, ödenecek tazminatın her hâlde, eksik brüt ağırlığın (zıyaa uğrayan emtianın brüt ağırlığının) beher kilogramı başına 8,33 SDR’yi (Özel Çekme Hakkı) aşmayacağı belirtilmiştir. Dosyada mevcut ekspertiz raporu ve mahkemece yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen raporda, taşıma konusu elektrik kablolarının sevk irsaliyesi, çeki listesi ve hırsızlık sonrası sayım tutanağının karşılaştırılması sonucu zayi olan kablo miktarının metre ve kg olarak tespit edildiği, faturalardaki birim fiyatların kadri maruf bulunduğu, CMR 23. maddesine göre, zayi olan emtia değeri ve buna göre gerçek zararın 15.706,24 TL olarak belirlendiği, zayi emtianın brüt ağırlığının 2060 kg olduğu, davalıların sorumlu oldukları tutarın üst sınırının, kg başına 8.33 SDR’den olmak üzere hüküm tarihindeki SDR kuruna göre hesaplanması gerektiği açıklanmış olup, gerekçeli, denetime olanaklı ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda, uğranılan gerçek zararın 15.706,24 TL olmasına ve bu tutarın, davalıların sorumlu oldukları üst sınırın altında kalmasına göre gerçek zarar olan 15.706,24 TL hüküm altına alınması gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılamaya gerek olmadığından, davanın kabulü ile davalıların sorumlu oldukları üst sorumluluk sınırın altında kalan 15.706,24 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA, 1-Davanın KABULÜNE, 2- 15.706,24 TL’nin dava tarihi olan 22/11/2016 tarihininden itibaren başlayacak avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 3- Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 1.072,89 TL karar harcından peşin alınan 268,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 804,66‬ TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4- Davacı tarafından yatırılan 268,23 TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan 1.493,60 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 7- Kullanılmayan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine, 8-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, b-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı, tebligat ve dosyanın posta masrafı toplamı 67,50 TL olmak üzere toplam 188,8‬0 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 30/09/2021