Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/455 E. 2021/1156 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/455
KARAR NO: 2021/1156
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2019
NUMARASI: 2017/1448 Esas – 2019/115 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı ile Davalı … vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketin %50 ortağı olduğunu diğer davalının da şirketin %50 ortağı ve şirket müdürü olduğunu; davalı şirket müdürünün davacının şirkete girmesini engellediğini, 01/08/2017 tarihinde davalı …’ın şirket kapanışına ilişkin kararı tek başına aldığını, davacıya genel kurul öncesinde bir çağrı yapılmadan alınan genel kurul kararı ile şirketin 5 şubesinin 31/07/2017 tarihinde kapatıldığını, genel kurul kararından Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1053 esas sayılı dosyasına davalı … tarafından sunulması üzerine haberdar olunduğunu, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1233 Esas sayılı dosyasında ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 14. Hukuk Dairesi 2017/90 Esas 2017/118 Karar sayılı dosyasında 22.03.2017 tarihli kararı ile davalı şirkete denetim ve onay kayyımı atandığını, kayyım onayı olmadan …’ın şirket ile ilgili yapacağı işlemlerin geçerli olmayacağını, genel kurul kararının kayyım kararına aykırı olarak sözleşme ve TTK hükümlerine aykırı şekilde alındığını beyanla 01/08/2017 tarihli genel kurul kararının butlanı ile yok hükmünde olduğunun tespitine; olmadığı takdirde kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını; şirkete atanan kayyımın denetim ve onay kayyımı olduğunu, yönetim kayyımı olmadığını, davacı tarafından dava şirket ve … aleyhine açıldığını; husumetin ortağa yöneltilmesinin mümkün olmadığını; davanın ister iptal ister butlan nedenine dayansın genel kurul kararına karşı açılacak davanın ancak şirket aleyhine açılabileceğini, ikame edilen haksız davanın reddine, zamanaşımı nedeniyle reddine, davalı … yönünden husumet nedeniyle reddine; karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Davaya konu 01/08/2017 tarihli genel kurul yönünden de davacı pay sahibine çağrı yapılmadığı, TTK 617/3 maddesi yollamasıyla limited şirketler yönünden de uygulanan TTK.416.maddesinde düzenlenen çağrısız genel kurul toplantısı koşullarının da oluşmadığı, bu itibarla genel kurul kararları yönünden kurucu unsurlardan biri olan genel kurulun toplanma unsurunun bulunmadığı, kararın yoklukla makul olduğu kanaatiyle 01/08/2017 tarihli genel kurul kararının iptaline, davalı …’ın pasif husumeti bulunmadığı değerlendirilerek onun yönünden davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamında toplanan deliller ile 13.02.2019 tarihinde mahkemece bilirkişi raporunun maddi olgular üzerindeki kanaatlerini, kararın gerekçeli kısmında dikkate almış olmasına rağmen hüküm kısmında söz konusu genel kurul kararının iptaline karar verdiğini, kararda gerekçe ile hüküm kısmının bir biriyle çeliştiğini, mahkeme kararın gerekçe kısmında YHG 2013/11-1048 esas 2014/430 sayılı karara atıf yaparak, 416.maddede düzenlenen çağrısız genel kurul şartları oluşmadığından kararın yoklukla malul olduğuna dair kanaat bildirmesine rağmen, gerekçe kısmında yok olduğunun tespit ettiği kararın, iptaline karar verdiğini, mahkemenin yokluğu tespit edip yoklukla malul olan, genel kurulu yapan …’ı davaya dâhil edeceği yerde usul ve yasaya aykırı olarak, … yönünden husumet yokluğuna dayalı olarak davanın reddine karar verdiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulü ile dava konusu 01.08.2017 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı’nın tesis etmiş olduğu davanın HMK md 111 uyarınca terditli olduğunu, HMK md 111/2’ye göre “Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemeyeceğini ve hükme bağlayamayacağını, var olan bu açık ve emredici hükme rağmen, Mahkeme tarafından, davacı’nın öncelikli talebi değerlendirilip reddine karar verilmeksizin genel kurul kararı’nın iptaline karar verilmesinin başlı başına bir hukuka aykırılık oluşturduğunu, Mahkemenin, genel kurul kararı’nın iptaline karar verdiğini, ancak iptal davası açmak için yasal süre geçmiş olduğunun göz önünde bulundurularak ve davanın reddi gerektiğini, mevcut durumda müvekkili şirket tarafından genel kurul toplantısı yapılarak karar alındığını, TTK m. 446/1, b bendi hükmüne göre; “Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin… iptal davası açabileceklerini”, dolayısıyla mevcut durumda çağrının usulüne uygun olarak yapılmadığını iddia eden tarafın, ancak ve ancak 3 aylık süre içerisinde dava açabileceğini, Kanun’un açık hükmünde belirtildiği üzere mevcut durumda yokluk gibi bir durumun söz konusu olmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı … vekili istinafa ek beyan dilekçesinde özetle; davanın … Limited Şirketi’nin 2017/1 karar sayılı genel kurul kararının iptali talebi ile açıldığını, söz konusu 01.08.2017 tarih ve 2017/1 sayılı karar incelendiğinde, bu kararın şirket şubelerinin kapatılmasına ilişkin olduğunun görüleceğini, bu haliyle söz konusu karar başlığı her ne kadar genel kurul toplantısı kararı olarak yazılmışsa da genel kurul kararı olmayıp bahsi geçen karar şirketin yönetim kararı olduğunu, Şirket tüzüğünün 4. maddesine göre Sanayi Ve Ticaret Bakanlığı’na bilgi vermek kaydı ile şirketin, yurt dışında ve yurt içinde şubeler açabileceğini, şubelerin açılması için başkaca bir hüküm bulunmadığından şirketin bütün işlemlerini yürütme yetkisine haiz olan şirket müdürünün kararı ile şube açılabileceğini, bu nedenle kapatma işlemlerinin de aynı prosedüre tabi olduğunu, bu bakımdan söz konusu kararın şirket yönetim kurulu kararı olduğunu, şirket ortaklar kurulunun 10.01.2012 tarih ve 16 sayılı kararı ile müvekkili …’ın şirketin süresiz temsilcisi ve müdürü olarak atandığını beyanla dava konusu kararın genel kurul kararı olmaması nedeniyle hatalı verilen Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, limited şirket genel kurulu kararının iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davanın süresinde açılıp açılmadığı ve dava konusu genel kurul kararının geçerli olup olmadığı noktasındadır. Şirketin 01/08/2017 tarih ve 2017/1 sayılı Genel Kurul Toplantı Kararında, şirket yönetim kurulunun şirket merkezinde toplandığı belirtilerek şirketin farklı adreslerdeki 5 şubesinin 31/07/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kapatılmış olduğu karar altına alınmıştır. Bu kararın altı ortak sıfatıyla … tarafından imzalanmıştır. TTK’nın 617/1. Maddesine göre, limited şirkette genel kurul müdürler tarafından toplantıya çağrılır. 620. Maddesine göre de, Kanun veya şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde, seçim kararları dâhil, tüm genel kurul kararları, toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınır. TTK’nın 622. Maddesinin atfı ile limited şirketler hakkında da uygulama yeri olan TTK’nın 445. Maddesinde, 446 ncı maddede belirtilen kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilecekleri; 447. Maddede ise, genel kurulun, özellikle; pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlarının batıl olduğu düzenlenmiştir. Butlan ve iptal davasının yanı sıra her ne kadar Kanunda düzenlenmemiş olsa da doktrin ve uygulamada ilgililerin açacağı bir tespit davası ile yokluk nedeniyle hükümsüzlüğün tespit edilmesinin talep edebileceği kabul edilmektedir. Yokluk kavram olarak, bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen ve kurucu nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir. Bu aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebileceği gibi hâkim tarafından da re’sen dikkate alınması gerekir. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir. TTK’nın 617/3. Maddesinde, limited şirketlere ilişkin çağrısız genel kurul hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanacağı düzenlenmiştir. Anonim şirketler hakkındaki çağrısız genel kurula ilişkin TTK’nın 416/1. Maddesinde ise, bütün payların sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabilecekleri ve bu toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabilecekleri düzenlenmiştir. Davaya konu genel kurul toplantısının yapılması hakkında çağrı yapıldığı iddia ve ispat edilmemiştir. Bu halde, genel kurul toplantısı TTK’nın 416/1. maddesine göre çağrısız yapılmıştır. TTK.nun 416/1. maddesindeki düzenlemeye göre bütün pay sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde genel kurul toplantılarına dair olan diğer hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrı hakkındaki merasime riayet etmeksizin de genel kurul olarak toplanabilir. Diğer bir anlatımla, anılan yasa hükmünden de anlaşılacağı üzere, kanun koyucu çağrısız bir genel kurulun var sayılmasını, bütün pay sahipleri veya temsilcilerinin hazır bulunmaları ve pay sahiplerinin bu toplantı şekline itiraz etmemiş bulunmaları şartlarının gerçekleşmesi durumunda kabul etmektedir. Tek bir payın sahibi veya temsilcisi bulunmaz veya toplantıyı terk ederse, yada katılıp toplantı şekline itiraz ederse, bir genel kurulun gidişini etkileyebilecek durumda olup olmaması da durumu değiştirmez (Prof.Dr.Erdoğan Moroğlu, TTK’ya göre Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, Ankara, 1993 Bası, s.76). O halde TTK.nın 416/1. maddesinde öngörülen iki şart gerçekleşmeden yapılan genel kurul hukuken yoktur ve alınan karar da yoklukla maluldür. Mahkemece de bu hususlar tespit edilerek genel kurul kararının yoklukla malul olduğu gerekçede belirtilmiş olmasına rağmen, hükümde genel kurul kararının iptaline karar verilmiş olması hükümle gerekçe arasında çelişki oluşturduğu gibi, dava konusu genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken iptal kararı verilmesi de doğru olmamıştır. Şirket genel kurul kararları hakkında açılacak davaların şirketin hasım gösterilmesi gerekir. Bu davalarda, davanın şirket ortağı veya şirket müdürüne yöneltilmesi mümkün değildir. Eldeki davada da şirketin yanında davanın yöneltildiği şirket ortağı ve müdürü …’ın pasif husumeti bulunmamaktadır. Dolayısıyla Mahkemece davalı … hakkındaki davanın husumetten reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı … vekili dava konusu kararın genel kurul değil yönetim kurulu kararı olduğunu beyan etmiş ise de, davaya konu karar tutanağı, Genel Kurul Toplantı Kararı şeklinde hazırlanmış ve 2017/1 karar no’su almış olduğundan dava konusu kararın, genel kurul kararı hükümlerine tabi olması gerektiği açıktır. Bu sebeple davalı … vekilinin istinafa ek beyan dilekçesindeki beyanlarına itibar olunmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; kabul kararına ilişkin olarak ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine; Mahkemece genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken iptaline karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kabulü ile genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın, davalı davalı … Limited Şirketi yönünden KABULÜNE, davalı … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, 2-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde …49 sicil numarasında kayıtlı davalı … Limited Şirketi’nin 01/08/2017 tarihli genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun TESPİTİNE, 3-Başlangıçta peşin olarak alınan 31,40 TL harcın, alınması gerekli olan 44,40 TL’den mahsubu ile bakiye 13,00 TL karar ve ilam harcının davalı … Limited Şirketi’nden tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı davalı … Limited Şirketi’den tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davalı … yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine, 6-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 31,40 TL peşin harç, 4.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 174,75 TL posta masrafı olmak üzere toplam 4.174,75 TL masrafın davalı … Limited Şirketi’den tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Davalı … Limited Şirketi tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 8-Davalı … tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 9-Taraflar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine, 10-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, c-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 67,75 TL olmak üzere toplam 189,05 TL yargılama masrafının davalı … Limited Şirketi’den alınarak davacıya verilmesine, d-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 11-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/10/2021