Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/451 E. 2021/1162 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/451
KARAR NO: 2021/1162
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2019
NUMARASI: 2016/180 Esas – 2019/56 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin, “…”nde apartman görevlisi olarak çalıştığını, davalı şirketin ise, bu siteye kömür temin eden şirket olduğunu, davaya konusu bononun site yöneticisi olan … tarafından davalı şirkete verilmiş bir bono olduğunu, bonunun boş olarak ve beyaza imza şeklinde, güvence amacıyla verildiğini, apartmanın kapıcısı iken “nasılsa bir şey olmaz, sen de imzalayıver” denilerek müvekkilinin de kefil sıfatı ile bu boş bonoya eklendiğini, imzası hile ile alınan müvekkiline, kömürleri teslim alan kişi olmasından dolayı, kömürlerin teslim edildiğine ilişkin imza olduğunun söylendiğini, müvekkilinin bonodan dolayı davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek icra takibinden ve takibe konu bonodan dolaı borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, müvekkilinin … Sitesi … Bloka satışını ve teslimini yaptığı kömür karşılığında, dava dışı … ve davacıdan beyaz (açık) bono teslim alındığını, bakiye alacağının miktarı doğrultusunda kendisine teslim edilen beyaz bonoyu, usulüne uygun olarak, doldurduğunu, bono üzerinde, senedin güvence ya da teminat amacıyla verildiğine dair hiçbir kayıt da bulunmadığını, hile iddiasının da gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davaya konu senedin dava dışı … Sitesi … Blok’un davalı yandan almış olduğu kömürden doğan borç için düzenlenmiş olduğu, senedin geçerli bir senet olduğu ve davalı tarafın dava dışı siteden senetteki meblağ oranında alacaklı olduğu, davacının da senede imza attığı, senede attığı imzanın beyaza imza olduğunu iddia ettiği ancak bu hususu yazılı belge ile ispatlayamadığı, yine hile iddiasının da davacı yanca ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin apartman kapıcısı olup, takibe konu senetlerin borçlusunun yanında hizmet akdi ile çalışan bir gariban işçi olduğunu, müvekkilinin bilerek ve isteyerek, hür iradesi ile davalıya bono vermesi ya da bonoya kefil olmasının mümkün olmadığını, dinlenen tanıklar beyanı ile bu hususun ispatlandığını, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını, bir işçinin işverenin borcuna kefil olmasının hayatın olağan akışına ters düştüğünü, müvekkilinin senet üzerine imzasının hile ile, teslime ilişkin evraklar denilmek suretiyle alındığını, davalının inceleme için defter ibraz etmediğini, bu da kendi kayıtlarında dahi müvekkilinin borçlu olarak görünmediğini ortaya koyduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:Dava, icra takibine konu edilen bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı, sitede apartman görevlisi olarak çalıştığını, davalının siteye kömür tedarik ettiğini, dava konusu bononun boş olarak ve beyaza imza şeklinde, teminat amacıyla verildiğini, “nasılsa bir şey olmaz, sen de imzalayıver” denilerek davacının avalist imzasının boş bonoya eklendiğini, bononun sonradan doldurularak icra takibine konu edildiğini, bonodaki avalist imzasının hile ile alındığını iddia ederek bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı ise, davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355. Maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava ve icra takibine dayanak keşidecisi …, lehtarı davalı … Ltd Şti olan 30.04.2014 tanzim, 27.05.2014 vadeli 25.150 Usd bedelli “malen” kayıtlı bononun aval vereni davacı … olduğu görülmüştür. Davacı, dava konusu senette aval veren durumundadır. 6102 Sayılı TTK’nın 702/1. maddesi uyarınca aval veren kişi kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur. TTK’nın 702/2. maddesi uyarınca aval veren kimsenin temin ettiği borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa dahi aval verenin taahhüdü geçerlidir. Somut olayda, dava konusu bononun keşideci ve aval veren tarafından imzalanıp diğer kısımları boş bırakılarak davalıya verildiği tarafların kabulünde olup, açığa bono düzenlenmesi mümkün olduğundan boş bırakılan yerlerin sonradan anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu yolundaki iddianın yazılı delillerle kanıtlanaması gerekir. Dava konusu bonodaki aval veren imzasının inkar edilmediği, bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu ve imzanın hile ile alındığının dosya kapsamı itibari ile ispat edilemediğinden davacının istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca, esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davacı vekili tarafından başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 3-Davacı vekili tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.