Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/445 E. 2021/1059 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/445
KARAR NO: 2021/1059
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2018
NUMARASI: 2014/1019 Esas – 2018/1112 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı/Temlik Alan vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili bulunduğu Banka ile asıl borçlu … Ltd. Şti. arasında yapılan kredi sözleşmesinin davalı kefil … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalanmasını müteakip, açılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine, kredilerin Beyoğlu … Noterliği’nin 25.10.2011 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile kat edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle de borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, Davalının borca ve ferilerine itiraz etmiş olduğunu, haksız bu itirazın iptalini talep etmek üzere iş bu davanın açıldığını, davalı kefilin kredi sözleşmesi ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığı gerekçesi ile imza itirazında bulunmuşsa da yapılan grafolojik incelemede genel kredi sözleşmesindeki imzaların …’nun elinin ürünü olduğu hususunun tespit edildiğini, açıklanan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleynine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekili …’ın (…) borçlu firma … Ltd. Şti. firmasının ortağı olduğunu, müvekkilinin borçlu … ile evli iken müvekkilinin bilgisi dışında olarak …’nun şirkete krediler aldığını ve eski eşi tarafından imzasının taklit edildilerek müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile borç altına sokulduğunu, bu nedenle eski eşi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, …’da aynı şekilde kredi kullandırımı esnasındaki imzaların müvekkilinin eli ürünü olmadığı hususunun İstanbul 5.İcra Hukuk mahkemesi’nin 2011/1890 E. sayılı dosyasından alınan grafolojik rapor ile tespit edildiğini, kredi sözleşmesine atılan imza yönünden yapılacak bilirkişi imza incelemesi ile tespit edilebileceğini, alacaklı bankanın takibinin haksız olduğunu davacı hakkında % 40’dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi taleplerinin bulunduğunu belirterek belirtilen açıklamalar doğrultusunda davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Her ne kadar bu davaya esas teşkil eden Genel Kredi Sözleşmelerindeki müteselsil kefil imzalarının davalıya ait olduğu sonucuna varılmasının mümkün bulunmadığı, konusunda 12/02/2015 tarihli adli tıp kurumu raporu (İnceleme konusu sözleşmenin 1. sayfası altında bulunan “…” isim yazısı ile … (…) …’ya ait mukayese yazılar arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu “…” isim yazısının … (…) …’nun eli ü…’ya atfen atılı imzaların, teşhise götürecek karakteristik materyal, önemli yazı ve tanı unsuru içermeyen, karalama tarzında çizgilerden ibaret, tersiminin basit, taklidinin kolay imzalar olması nedeniyle aidiyetinin ve bu meyanda sorulduğu üzere …’nun eli ürünü olduğu ya da olmadığı yönünde bir tespite gidilemediği) ve grafoloji uzmanı bilirkişi raporunda: inceleme konusu genel kredi sözleşmesinin 1. Sayfasında mevcut sınırlı sayıdaki mukayese yazılar arasında aynı el ürünü olduklarnıı gösterir grafolojik benzerlik ve uyum bulunmadığı, inceleme konusu genel kredi sözleşmesi ve genel kredi sözleşmesi limitinin arttırılması sözleşmesinde … (…) adına atfen atılmış basit tersimli ve polimorf mevcut mukayese imzlaarı arasında; gerek yukarıda işaret edilen hususlar, gerekse grafolojik tanı unsurlarnıdna işleklik derecesi, alışkanlıklar, tersim biçimi, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından berzirlikler ve uyum saptandığından söz konusu imzaların … (…)’ ın eli ürünü olduğunun kabulünün gerektiği tespit edildiği, bu sebeple 12/04/2018 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporunda; inceleme konusu belgenin genişletilmiş uzmanlar kurulunca yapılan incelemesinde; İnceleme konusu sözleşmede …’na atfen atılı imzaların teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen, tersimi basit taklidi kolay imzalar olması nedeniyle söz konusu imzaların aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …’nun eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin rapor edildiği, gerekçesi ayrıntılı bir şekilde açıklanmak suretiyle imzaların davalının eli ürünü olup olmadığının belirlenemediğinin açıklanması ve her iki adli tıp kurumu raporunun birbirini teyit eder nitelikte bulunması ve kefaletin geçerli olabilmesi için kefil olunan kişinin imzasını içermesi gerektiği tartışmasız olduğundan davacının bu iddiasına itibar edilmesi mümkün görülmemiş ve davalının genel kredi sözleşmesindeki borçtan kefil sıfatıyla sorumlu olamayacağı sonucuna varılarak davanın reddi gerektiği kabul edilmiştir. Davalı taraf icra inkar tazminatı isteminde bulunmuştur. İİK 67. maddesi uyarınca davanın reddi halinde davalı yararına icra inkar tazminatı verilebilmesi için davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu hususunun kanıtlanmasının zorunlu olduğu, davacı bankanın davalıya karşı yaptığı takipte kötüniyetli bulunduğunun davalı tarafından ayrıca ve açıkça kanıtlanamadığı kanaatine varılmakla davalının kötüniyet tazminat talebinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. ” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kesin kanaat içermediği ve dolayısıyla hüküm kurmaya elverişli olmadığı açık olup, ATK raporuna yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre üstünlük sağlanamayacağını, kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapora göre sonuca gidilemeyeceğini, ayrıca Mahkeme ara kararında belirtilen herhangi bir çelişkiyi gidermediği gibi sadece Adli Tıp Kurumundan alınan ilk raporla birebir aynı raporun sunulduğunu, dolayısıyla Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından dosyaya ibraz edilen 12.04.2018 Tarihli Bilirkişi Raporundaki aleyhe olan tüm hususlara açıkça itiraz edildiğini, hukuki denetime elverişli olmayan raporun nihai karara dayanak olmasının kabul edilemeyeceğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre imza incelemesi için Adli Tıp Kurumunun son merci olmadığını, Huzurdaki dosyada Yargıtay kararlarında vurgulandığı üzere güzel sanatlar fakültesinde görevli grafoloji uzmanı bilirkişi sayın Prof. Dr. …’ndan rapor alınmış olup bu rapora göre de söz konusu imzaların (davalı-borçlu) … (…)’ın eli ürünü olduğunun kabulü gerektiği ” tespit edildiğini, dosyaya deliller arasında sunulan Grafolog Bilirkişisi ve Uzmanı …’a imza incelemesi yaptırılmış ve yapılan grafolojik araştırmalar ve bilirkişi incelemesi neticesinde; davaya konu Genel kredi Sözleşmesinin sayfalarındaki …’na atfen atılmış bütün imzaların borçlu .. eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, Adli Tıp Kurumundan alınan her iki rapor da kesin kanaat içermediğinden bu raporlara itibar edilmemesi ve grafoloji uzmanlarının sunmuş olduğu raporların dikkate alınması gerektiği halde yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava, genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine baki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, genel kredi sözleşmesindeki kefil imzasının davalıya ait olup olmadığı noktasındadır. Davacı temlik eden … Bankası ile dava dışı … Ltd. Şti. Arasında 29/04/2003 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalanmış ve … (…) atfen kefil olarak sözleşme imzalanmıştır. Banka tarafından, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesap kat edilerek kredi borçlusu ve kefillere Beyoğlu … Noterliğinin 25/10/2011 tarih ve … YN.lu hesap kat ihtarnamesi gönderilmiştir. Davacı temlik eden tarafından davalı kefil ve diğer kredi sorumluları hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasında; kredi sözleşmesine dayalı ilamsız icra takibi başlatılmış ve takibe itiraz edilmesi üzerine icra takibi durmuştur. Eldeki dava itirazın iptali istemiyle açılmış, davalı ise kredi sözleşmesindeki imzaların kendine ait olmadığını savunmuştur. Mahkemece davalının imza örnekleri alınarak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor düzenlenmesi istenmiş olup ATK 12/02/2015 tarihli raporunda genel kredi sözleşmesindeki … yazısının davalı eli ürünü olmadığını, …’na atfen atılan imzaların ise basit tersimli ve taklidi kolay imzalar oması nedeniyle davalının eli ürünü olup olmadığı yönünde tespite gidilemediği rapor edilmiş, ardından mahkemece dosya grafoloji uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş, bu bilirkişi ise 15/07/2015 tarihli raporunda … yazısının mukayese yazılar ile aynı el ürünü olduklarının gösterir benzerlik ve uyum bulunmadığını, buna karşın genel kredi sözleşmesi ve limit arttırılması sözleşmesinde davalıya atfen atılmış imzaların mukayese imzalar ile benzerlik ve uyum gösterdiğini, söz konusu imzaların …’nun eli ürünü olduğunun kabulünün gerektiğini rapor etmiştir. Bunun üzerine mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için dava dosyasını tekrar ATK’ya göndermiş ve ATK Fizik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Kurulunca 12/04/2018 tarihli raporda …’na atfen atılan imzaların ise basit tersimli ve taklidi kolay imzalar oması nedeniyle davalının eli ürünü olup olmadığı yönünde tespite gidilemediği beyan edilmiştir. Söz konusu uyuşmazlığın çözüm noktası davalının kefalet sözleşmesindeki imzanın bu şahsa ait olup olmadığının belirlenmesinde yatmaktadır. Dosya kapsamından Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan 12/02/2015 ve 12/04/2018 tarihli raporlarda imzanın basit tersimli olması nedeniyle davalının eli ürünü olup, olmadığının tespit edilemediği bildirilmiştir. Grafoloji uzmanı bilirkişi ise 15/07/2015 tarihli raporunda söz konusu imzaların …’nun eli ürünü olduğunun kabulünün gerektiğini rapor etmiştir. Bu haliyle Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporlar ile Grofoloji uzmanı bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmaktadır. Son raporun Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi genişletilmiş kurulunca tanzim edilmiş olsa dahi bu şekilde çelişkinin giderildiğini kabulü mümkün değildir. Bu durumda mahkemece Polis veya Jandarma Kriminal Laboratuarı uzmanlarından imza incelemesi yönünden rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle Davacı/Temlik alan vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı/Temlik alan vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı/Temlik alan tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021