Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/441 E. 2021/1256 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/441
KARAR NO: 2021/1256
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2018
NUMARASI: 2016/832 Esas – 2018/953 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 03/06/2008 tarihli işleticilik sözleşmesi gereğince, Hamzabey Sınır Kapısı ve Kapıkule Sınır Kapısında akaryakıt satış ve servis istasyonları müvekkili tarafından işletilmekte olup, bu sınır kapılarından geçen ihraç malı taşıyan araçlara vergi istisnası ile akaryakıt ve madeni yağ satışı yapıldığını, sözleşmenin m.5/1’e göre, işyerinde gerçekleştirilen aylık ciro üzerinden davacı (…) … (…)’nun, … AŞ (…)’ne ödeyeceği aylık komisyon tutarının asgari %20,06 oranına tekabül eden komisyon tutarını aylık işleticilik bedeli olarak müvekkilinin ödemesinin kararlaştırıldığını, davalının Mayıs/2010 tarihinden itibaren müvekkilince kabul edilmemesine rağmen olağanüstü gelişmeler ve …İ’ne cezai şart ödemek zorunda kaldığını iddia ederek sözleşmede düzenlenmiş olan –(…) …’nun …’ye aylı ciro üzerinden ödeyeceği %15,20 komisyonun- %20,06’sı oranındaki işleticilik ücretini, müvekkili aleyhine tek taraflı olarak %26,64’e çıkarma kararı aldığını, bu oran üzerinden aylık işleticilik ücreti hesaplanarak faturaların düzenlendiğini, müvekkilinin yeni oran üzerinden düzenlenen faturaları ödemek istemediğini ve haksız tahsilatların iadesini talep ettiğinde, davalının sözleşmenin feshi tehdidi ve teminat mektuplarının ve ipoteklerinin nakde çevrileceği şeklindeki baskıyla karşı karşıya kaldığını, bu muzayaka altında fatura bedellerinin ödenmek zorunda kalındığını, taraflar arasında Eylül/2014 tarihinde yapılan görüşmelerde, davalı ile … arasındaki cezai şartın sadece Kapıkule ile sınırlı olmasına rağmen, davalının hem Kapıkule hem de Hamzabeyli sınır kapısındaki ödemelerinin her ikisinden işleticilik ücretini haksız ve fazla tahsil ettiğini, ayrıca … ile cezai şarttan kaynaklı davaların sonuçlandığını, davalının müvekkilinden cezai şartta belirtilen miktardan çok fazla tahsilat yaparak adete davalıya kesilen cezai şartın müvekkiline ödettirildiğinin şifaen öğrenildiğini, müvekkilinin ısrarları sonucunda, Şubat/2015 tarihinde, davalının sözleşmede belirlenen %20,06 oranına geri döndüğünü, müvekkilinden fazla tahsil edilen işleticilik ücretinin ödenmesi için davalıya 13.10.2015 tarihli noter ihtarnamesi keşide edilmesine rağmen sonuç alınamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinden haksız ve fazla tahsil edilen işleticilik ücretlerinden şimdilik 50.000 TL’nin sözleşmeye aykırı olarak fazla oranda tahsilatın yapıldığı 05/05/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 24/05/2018 tarihli ıslah dilekçesinde, dava değerini 14.328.339,37 TL artırarak 14.378.339,37 TL’ye hükmedilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili, müvekkilinin dava dışı … tarafından açılan Sınır Kapıları Akaryakıt İstasyonları İşletmeciliği ve İlişkili Faaliyetlere Ait Proje ve Şirket Seçimi ihalesine iştirak ettiğini ve taraflar arasında 23.05.2008 tarihli sözleşme akdedildiğini, bunun akabinde, müvekkili ile davacı arasında Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır kapısındaki akaryakıt istasyonu işletmeciliği için işleticilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme müddetince uygulanacak işleticilik komisyonunun müvekkilinin …’ye ödeyeceği aylık komisyon tutarının asgari %20.06’sı oranında olmak üzere günün koşullarına göre belirlemeyi kararlaştırdıklarını, 2 yıl boyunca davacı tarafından %20.06’sı oranında işleticilik ücretinin ödendiğini, ancak Mayıs/2010 tarihine gelindiğinde, olumsuz piyasa koşulları ve karlılık durumu sebebiyle aylık işleticilik komisyonu oranlarının Kapıkule ve Hamzabeyli istasyonlarının her birisi için %26.64 olarak uygulanmasının taraflarca karşılaştırıldığını, dava konusu dört yıllık süre içerisinde ödemelerde bulunurken davacının herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, dava konusu dönemde işleticilik bedellerini müzayaka altında ödediği konusundaki iddiasının soyut ve dayanaksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasındaki sözleşmenin 5. Maddesinde ön görülen %20.06 işleticilik oranının tarafların ancak karşılıklı mutabakatı ile değiştirilebileceği, bunun için de piyasa koşulları ve genel karlılık hususlarındaki değişiklikler dikkate alınarak tarafların müştereken değerlendirmesi sonucunda ve yeniden belirleyecekleri bir oran üzerinden değişiklik yapılabileceği, davalının, oran değiştirme uyarı yazısına her ne kadar davacı tarafça yazılı bir onay verilmemiş ise de, ödemelerini itirazsız ve ihtirazi kayıt koymadan yapmış olması ve davalıdan sadır olan faturaları defterlerine işlemiş olması nedeniyle fiili olarak davalı uygulamasına icazet verildiği, davacının bu talebinin aradan geçen uzun süre sonra ve davalıda sözleşmenin 5. Maddesinin tadil edilmiş olmasına onay verildiği inancı oluşturulduktan sonra bu inancı, kanıyı, boşa çıkartacak şekilde talepte bulunmuş olması, dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğu, davacının müzayaka hali olarak dile getirdiği teminat mektubu ve çeklerinin davalıda bulunması hususunun sektörde yaygın olarak bu tür sözleşmelerde taraflarca kararlaştırıldığı ve uygulanır olduğu, davalının, davacıdan bu sözleşmeye binaen teminat alması davacı yönünden bir müzayaka hali oluşturmayacağı gibi, davalı tarafından davacıya oranın kabul edilmemesi halinde teminatlarının çözülebileceğine ilişkin de bir uyarı, ihtarının bulunmadığı, müzayaka iddiasını destekler bir delilinin olmadığı, davalı ile dava dışı … arasındaki ilişki ve ihtilafların da kendisine yansıtılması söz konusu olmadığı gibi bu yönde ne davalıdan sadır olmuş bir talep ve ne de davacı tarafça sunulmuş bir delil olmadığı, davalı ile dava dışı … arasındaki ihtilaflara ilişkin belgelerini şbu davaya bir etkisinin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilmiş işleticilik sözleşmesine açıkca aykırı olacak şekilde davalının tek taraflı tasarrufla işleticilik sözleşmesinin 5/1 maddesini müvekkili aleyhine değiştirdiğini, tek taraflı değişiklik hukuken geçersiz-yok hükmünde olup, temel ilişkinin yokluğu nedeniyle müvekkilden fazla ve haksız tahsil edilmiş işleticilik ücretinin iadesi gerektiğini, müvekkilinin sözleşmenin imzalanma tarihinden sonra yapılmış işleticilik oran değişikliğini kabul etmemiş işbu değişikliğe muvafakat ettiğini ispatlayan bir durum da bulunmadığını, ahde vefa ilkesine aykırı davranıldığını, taraflar arasında iradi olarak yazılı şekle bağlanan yani şekli taraflarınca yazılı olarak belirlenmiş sözleşmede değişikliklerin de yazılı yapılması ve taraf yetkililerinin imzasına havi olması gerektiğini, müvekkili şirket yetkilileriyle hiç görüşülmediği gibi davalı adına sözleşme değişikliğini yapanların kim olduğu, bu konuda davalıyı temsile yetkilerinin olup olmadığı dahi belli olmadığını, sözleşmenin 5/1 maddesi hukuka ve yasaya aykırı şekilde değiştirildiğinden ortada geçerli bir “değişiklik sözleşmesi” olmadığından geçersiz bir sözleşmeye/oran değişikliğine dayanarak keşide edilmiş ve müvekkilin ödemek zorunda bırakıldığı faturalar da edime uygun olmadığını, müvekkilin rızası hilafına tek taraflı olarak değiştirilmiş işleticilik ücreti oranı üzerinden tanzim edilmiş faturalar sözleşmenin fesih edileceği baskısı altında ödemek zorunda bırakıldığını, kaldı ki, yargılama sırasında sözleşmenin davalı tarafça süresinden önce ve haksız şekilde feshedildiğini, davalı taahhütlerini gerçekleştirmemesi nedeniyle aleyhine …’nin tesis ettiği cezai şart/ fark faturasını müvekkile yansıttığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Davacı, taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen işleticilik ücret oranının davalı tarafça tek taraflı olarak davacı aleyhine değiştirildiğini, açıkça kabul edilmemiş bu oran üzerinden aylık işleticilik ücretinin hesaplanarak faturaların düzenlendiğini, sözleşmenin feshi tehdidi ve davalı nezdinde bulunan teminat mektubunun ve taşınmaz ipoteklerinin nakde çevrileceği baskısı karşısında, muzayaka altında faturaların ödenmek zorunda kalındığını iddia ederek sözleşmede belirlenen oran üzerinden fazladan tahsil eden tutarların tahsilini istemiş, davalı ise, sözleşmede öngörülen işleticilik ücret oranının tadili için davacıya bildirimde bulunulduğunu, bu şekilde düzenlenen faturaların ihtirazi kayıt konulmadan ödendiğini, muzayaka iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı şirketin dava dışı … A.Ş (…) tarafından açılan “Sınır Kapıları Akaryakıt istasyonları işletmeciliği ve ilişkili Faaliyetlere Ait Proje Ve Şirket Seçimi” ihalesine iştirak ettiği ve taraflar arasında 23.05.2008 tarihli sözleşme akdedildiği, bu sözleşmenin imzalanmasından sonra; davacı ile davalı arasında, Kapıkule Sınır Kapısındaki akaryakıt istasyonu işletmeciliği için 03.06.2008 tarihinde; Hamzabeyli Sınır Kapısındaki akaryakıt istasyonu işletmeciliği için de 01.06.2009 tarihinde “İşleticilik Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşmenin 5.1 maddesinde; “işletmeci, satış yerinde gerçekleştirilen aylık ciro üzerinden …’nun (…)ye ödeyeceği aylık komisyon tutarının asgari %20,06 oranına tekabül eden komisyon tutarını işletmecilik bedeli olarak, izleyen ayın 3. (üçüncü) günü akşamına kadar …’ya nakden ve def’aten ödemeyi beyan, kabul ve taahhüt eder. işletmecinin temerrüde düşmesi halinde … sözleşmeyi feshederek alacaklarını tahsil etmek üzere işletmecinin tevdi edeceği teminatlara müracaat edecek, teminat tutarlarından arta kalan tutar olduğunda bu tutar işletmeciye iade edilmeyerek irat kaydedilecek olup, işletmeci bu hususa ilişkin olarak herhangi bir talep de bulunmayacağını ve itiraz ileri sürmeyeceğini peşinen kabul, beyan ve taahhüt eder. Aylık işletmecilik bedeli, piyasa koşulları ve genel karlılık dikkate alınarak … ve işletmeci tarafından ciro hesaplamalarında ve işbu sözleşmeye konu sair tüm inceleme ve değerlendirmelerde …’nun otomasyon, fatura, cari hesap ve sair bilgi, kayıt ve belgelerine itibar edilecektir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Davalı ile dava dışı … arasındaki 23.05.2008 tarihli Ana Sözleşmenin “Sözleşmenin Yapısı ve Uygulama Alanı” başlığı altındaki 5.4. maddesinde, …’nin ciro payı oranı; “Şirket, kendisine tahsis ve teslim edilen ticari alan ve faaliyetleri işletmeye başlamasıyla beraber elde ettiği cirolardan akaryakıt satışlarından %15.20 ve madeni yağ satışlarından %20’si oranlarında payları, sözleşmenin mali şartlar bölümünde belirtilen usuller ile …’ye ödeyecektir.” şeklindedir. Bu durumda, davalı …, aylık cirosunun %15,20’sini …’ye ödeme yükümlülüğü bulunduğu, davacının aylık cironun %15,20’sinin, %20.06’sını, başka bir ifadeyle davacının, aylık cironun %3.049’unu işleticilik bedeli olarak davalıya ödemekle yükümlü olduğu sözleşme kapsamında anlaşılmaktadır. Somut olayda, davalı tarafça davacıya 05.05.2010 tarihinde gönderilen aylık işleticilik bedellerine ilişkin oranların 01.01.2010 tarihinden geçerli olmak üzere, %26,64 olarak uygulanmasına dair davacıdan teyit talep eden yazının gönderildiği, davacının yazılı onayı ve/veya teyidi olmaksızın sözleşmedeki oranın %26.64 oranına çıkartıldığı, bu şekildeki oran değişikliğinin 2010 yılında %26.64, 2011 yılında %25.54, 2012 yılında %24.45, 2013 yılında %23.35, 2014 yılında %22.15, 2015 yılında %21.06 oranında uygulandığı, Şubat 2015’de ise sözleşmede kararlaştırılan %20.06 oranına gelinerek bu oran üzerinden davalı taraftan davacıya faturaların düzenlendiği, itiraza uğramayan bu faturaların davacı tarafından ticari defterlerine işlenerek bedellerinin ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin davalıya ödendiği ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki sözleşme yazılı şekilde düzenlenmiş ise de, herhangi bir şekil şartına tabi olmadığı, sözleşmede öngörülen işleticilik ücret oranının davalı tarafça değiştirildiği davacının bilgisi dahilinde olduğu, davacı her ne kadar bu değişikliğe açıkça onay vermemiş ise de, bu oranlardan düzenlenen faturalara süresi içerisinde itiraz etmeyerek ticari defterlerine kaydettiği ve ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin fatura bedellerini ödediği, sözleşmedeki edimlerin ifasından sonra geriye dönük olarak faturaların sözleşmeye aykırı olarak düzenlendiğini iddia etmesinin hukuken korunamayacağı gibi, muzayaka iddiasının kanıtlanamadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerinde olup, davacının istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından istinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/10/2021