Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/432 E. 2021/1066 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/432
KARAR NO: 2021/1066
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2018
NUMARASI: 2015/268 Esas – 2018/956 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında, 15.09.2009 tarihinde 5 yıl süreli Tüplü LPG Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ile davalının müvekkilinin bayiliğini üstlendiğini, davalıya 820 adet 2 Kg, 447 adet 12 Kg, 15 adet 45 Kg ve 23 adet tüp teslim edildiğini, müvekkili ile arasındaki sözleşmenin sona ermesine rağmen davalının müvekkiline ait tüpleri iade etmediğini, Bakırköy … Noterliğinin 26/11/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalının müvekkiline ait tüpleri 7 gün içerisinde teslim etmesinin aksi halde tüplerin rayiç bedelleri ile birlikte sözleşmenini 22.1 maddesi gereğince 15.000,00 USD tazminatın talep edilebileceğini ihtar ettiğini, davalının ihtarname ile verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia ederek müvekkilinin tüplerin imalat bedeli alacağı ile sözleşmenin 22.1 maddesinden kaynaklanan alacak nedeniyle şimdilik 40.000,00 TL’nin ihtarname ile verilen sürenin sonu olan 17/12/2014 temerrüt tarihinden itibaren Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslara uyguladığı faiz oranı ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davacı vekili 09/05/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava bedelini 42.461,00 TL arttırarak 46.917,00 TL tüp imalat bedeli ve 35.544,00 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkili ile davacı şirket arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin tarafların karşılıklı mutabakatları ile yenilenmediğini, davacının ilgili bölgede yeni bayi oluşturuluncaya kadar müvekkilinden bayiliğe devam etmesinin rica edildiğini, müvekkili tarafından bu teklifin kabul edildiğini, müvekkili ile davacı arasındaki sözleşmenin resmi olarak sonlandırılması nedeniyle davacının onayı ile bilgisi dahilinde satılacak tüplerin doğrudan davacıdan değil davacının Sakarya bayisi olana …’tan temin edilerek Osmaneli ilçesinde satışının yapıldığını, 31/03/2015 tarihli devir taahhütnamesi ile müvekkili üzerinde bulanan tüplerin tamamının davacı şirketin bilgisi, rızası ve onayı ile yine davacı şirketin bayisi olan …’a teslim edildiğini, davacının müvekkilinden asıl alacak ve tazmin alacağının bulunmadığını ileri sürerek davanın öncelikle usul yönünden, esas yönünden ise mesmu ve sübut bulmaması nedeni ile reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Cezai şart sözleşmenin asli unsurlarından biri değildir; tersine, asıl edime bağlı, onu kuvvetlendirme amacına yönelik bir yan edim niteliğindedir. Ancak, seçimlik cezai şart, borçlunun edimini yerine getirmemesi veya eksik olarak yerine getirmesi hali için öngörülen ve aksi yönde sözleşmede hüküm olmadığı sürece, alacaklısına ya sözleşmenin ifasını ya da cezai şartın ödenmesini isteme hakkı veren bir edim olması nedeniyle ancak sözleşmedeki asıl edimin yerine istenilebilir; bu niteliği gereği olarak da, genellikle, cezai şart borçlusu bakımından, asıl edime oranla daha ağır bir yükümlülüğü içerir. Böylece, borçlu, daha ağır olan cezai şartı ödemekten kurtulmak için, asıl edimi ifa etmeye zorlanır. Somut uyuşmazlıkta davacının , fesih tarihinden sonraki dönem için sözleşmenin 22. Maddesinde kararlaştırılan cezai şartın geçersiz olduğu anlaşılmakla cezai şart isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Dosya kapsamı, dinlenen tanık beyanları ve tanzim ettirilen bilirkişi raporlarından, 15/09/2009 tarihli sözleşme kapsamında davalıya teslim edilen 820 adet 2 Kg, 447 adet 12 Kg, 15 adet 45 Kg ve 23 adet propan tüplerin davacının rızası ile dava dışı bayiye teslim edildiği hususunun davalı tarafça ispat edilemediği anlaşılmakla bayilik sözleşmesinin 21.1 maddesi kapsamında iade edilmeyen tüplerin imalat bedellerinin davalıdan tahsiline dair karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle tüp bedeline ilişkin davanın kabulüne, cezai şarta ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin bayilik sözleşmesi sona erdikten sonra davacının talebi ile bir süre bayiliğe devam ettiğini, davacının başka bir bayi ile sözleşme imzalaması üzerine 31/03/2015 tarihli devir taahhütnamesine istinaden davaya konu tüplerin davacı bayisi …’a teslim edildiğini, bu devir taahhütnamesinin davacının Marmara Bölge Müdürünün bilgisi ve onayı ile düzenlendiğini, buna göre davalı müvekkilinin temerrütünün ve sözleşmeye aykırı davranışının söz konusu olmadığını, dava konusu tüplerin davacının diğer bayisine teslim edildiğini kabul etmemenin davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olacağını, 10/03/2015 tarihinde dava açılmış ve fakat dava dilekçesi müvekkiline tebliğ edilmeden 31/03/2015 tarihinde yeni bayi oluşturularak davaya konu tüplerin davacı kurumun Marmara Bölge Müdürü tarafından yapılan sözleşme ile davacı şirketin bayisine teslim edilmiş olmakla davanın konusunun kalmadığını, tüplerin davacının hükmen zilyetliğinde olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; sözleşmenin 21.maddesi uyarınca iade şartları oluştuğu halde bu kurala riayet etmeyen taraf hakkında cezai şarta hükmedilmesinin gerektiğini, zira cezai şart düzenlenmesinin sözleşmeye aykırı davranışın sübut bulması halinde sözleşme süreleri ile bağlı olmaksızın kendiliğinden ortaya çıkan bir durum olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve mal bedelinin iadesi yönündeki kararın davalı hakkındaki cezai şartı da kapsayacak şekilde karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesine dayalı olarak sözleşmenin sona ermesiyle bir kısım tüplerin iade edilmediği iddiasıyla tüp imalat bedeli ve cezai şart alacağının tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, dava konusu tüplerin davacının bilgisi ve onayı dahilinde davacının diğer bayisine teslim edilip edilmediği, davalının tüpleri iade borcundan kurtulup kurtulmadığı noktasındadır. Taraflar arasında 15/09/2009 tarihinde 5 yıl süreli tüplü bayilik sözleşmesi imzalanmış ve yenilenmemesi nedeniyle sözleşme sona ermiştir. Sözleşme sona erdikten sonra davacı … tarafından davalı muhataba davaya konu edilen tüplerin iade edilmesi, aksi halde sözleşme gereğince rayiç bedelleriyle sözleşmenin 22.1 maddesi gereğince 15.000 USD tazminatın talep edileceğine ilişkin 26/11/2014 tarihli ihtarname keşide edilmiştir. Tüplerin iade edilmediği iddiasıyla eldeki dava tüp imalat bedeli ve cezai şartın tahsili istemiyle açılmıştır. Dava açıldıktan sonra 31/03/2015 tarihinde Osmaneli/Bilecik … bayiliğinin devredilmesine ilişkin davalı … ile dava dışı .. arasında devir taahhütnamesi imzalanmıştır. Bu taahhütnamede dava konusu tüplerin bayiliği devralan … tarafında devir ve teslim alındığı beyan edilmiştir. Ancak bahsi geçen devir taahhütnamesinde davacının imzası bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 6.1 maddesinde bayiye depozito karşılığında verilecek tüplerin mülkiyetinin …’a ait olduğu, sözleşmenin 6.3 maddesinde de sözleşmenin sona ermesi halinde bayiye depozitolu olarak verilen tüplerin malzeme ve teçhizatının aynen kullanılır ve sağlam bir şekilde derhal iade edileceği, tüplerin müşterilerde kalması halinde ise bu tüplerin sözleşmenin hitap tarihindeki rayiç imalat bedellerinin de …’a ödeneceği düzenlenmiştir. Bayilik sözleşmesi sona erdikten sonra davaya konu tüplerin davalı uhdesinde kaldığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı her ne kadar bu tüplerin davacının bilgisi ve onayı ile diğer bayiye teslim edildiğini savunmuş ise de bu devire ilişkin davacının bilgisi ve onayı olduğu hususunu ispat edememiştir. Dolayısıyla taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 6.maddesi uyarınca davalı taraf sözleşmenin hitamından sonra davacıya teslim etmediği tüplerin bilirkişi tarafından hesaplanan 46.917,00 TL tutarındaki imalat bedelinden davacıya karşı sorumludur. Dolayısıyla mahkemece tüp imalat bedeline ilşikin talebin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bunun yanında davacı ıslah dilekçesi ile sözleşmenin 22.1 maddesine dayanarak 15.000 USD karşılığı 35.544,00 TL tazminatın cezai şart olarak davalıdan tahsilini talep etmiştir. Kural olarak TBK’nın 179/1 maddesi uyarınca bir sözleşme hiç veya gereği gibi ifa edilmez ise aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı taraf ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. TBK’nın 179/2 maddesinde borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için cezai şart kararlaştırılması halinde alacaklı hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebileceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre hem ceza bedelinin hem de asıl borcun birlikte istenmesi mümkündür. Bayilik Sözleşmesi’nin 22.1.maddesi “ Sözleşmenin feshi veya herhangi bir sebeple sona ermesi halinde BAYİ, işbu sözleşmenin 21.maddesinin 1.maddesinde düzenlenen iade ve teslim yükümlülüğünü talep edilen süre içinde yerine getirmediği takdirde, LPG tüpterini …’a iade yükümlülüğünün yanında ayrıca 15.000 ABD Doları tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” şeklindedir. Bayilik sözleşmesi sona erdikten sonra davaya konu tüpler davanın açıldığı tarih itibariyle yapılan ihtara rağmen davacıya iade edilmediğine göre, sözleşme sona erdikten sonra tüplerin iade edilmemesi halinde 15.000 USD tazminat ödeneceğine ilişkin sözleşme hükmü gereğince cezai şartın koşullarının oluştuğunun kabulü gerekir. Mahkemece cezai şartın geçersiz olduğundan bahisle cezai şart isteminin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; kabul edilen kısım yönünden ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine; mahkemece cezai şartın geçersiz olduğundan bahisle davanın cezai şart yönünden reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın cezai şart istemiyle birlikte kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA; 3-Davanın KABULÜ ile; tüp bedeli 46.917,00 TL ile cezai şart alacağı 35.544,00 TL’nin ayrı ayrı 17/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre tahsili gereken harç 5.632,91 TL olduğundan peşin alınan 683,10 TL ile ıslah harcı olarak yatırılan 725,13 TL nin mahsubu ile bakiye 4.224,68 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan ve mahsubuna karar verilen harçlar toplamı 1.408,23 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat ücreti 153,90 TL bilirkişi masrafı 1800,00 TL olmak üzere toplam 1.953,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 11.519,93 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 8-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, 9-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 802,00 TL harcın, alınması gerekli olan 3.204,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.402,90 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, c-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 98,10 TL, posta ve tebligat gideri 137,25 TL olmak üzere toplam 235,35 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d- Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, 10-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021