Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/428 E. 2021/1211 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/428
KARAR NO: 2021/1211
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2018
NUMARASI: 2012/293 Esas – 2018/1348 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARŞI DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı/Karşı davalı … vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan … ve …’i tanıdığını, aralarında 2005 yılında ticari bir ilişkinin mevcut olduğunu, ancak diğer davalı …’ı tanımadığını ve aralarında ticari bir ilişkisinin olmadığını, müvekkili ile davalılardan … ve … ile aralarında imzalamış oldukları 2005 yılındaki anlaşma gereği müvekkilinin davalılardan … ve …’e 30/10/2005 keşide tarihli 9.000-TL meblağlı çeki verdiğini, …’in müvekkilini arayarak çekte imzasının olmadığını söylediğini, müvekkilinin de cevaben anlaştıkları gibi malları getirdiğinde çeki de getirmesini söylediğini ancak davalı malları getirmediği gibi çeki de getirmediğini, bunun üzerine müvekkilinin bankaya ödememe talimatı verdiğini, bu talimattan sonra davalı … malları getirince müvekkilinin dosyaya sunduğu 15/03/2006 tarihli protokol gereği 30/10/2005 tarihli 9.000-TL bedelli çeke karşılık 200-TL nakit ve 4 adet müşteri çeki verdiğini, bu protokole göre 30.10.2005 tarihli çekle ilgili davalıların alacaklarının kalmadığını, 3 gün içerisinde çeki iade edeceklerini, ciro ederek kullanmaları halinde sorumlu olacaklarını beyan edip, … ve …’in imza attığını, ancak iade etmeleri gereken çeki davalılardan …’in ismini yazıp imza atmadan kendi arkadaşları olan diğer davalı …’a verdiğini, davalılardan …’ın yapılan protokolden 43 gün sonra İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ihtiyati hacizle müvekkilinin mallarını haczettiğini ve kaldırdığını, ancak müvekkili imzaya itiraz ederek İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesinde davasını kazanarak takibi iptal ettirdiğini, davalılardan …’ın müvekkili hakkında dolandırıcılık ve sahtecilikten şikayetçi olduğunu ve İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/190 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde müvekkili hakkında yapılan imza incelemesi sonucunda imzaların diğer bilirkişi raporlarına aykırı olarak eli ürünü çıktığını ve sahtecilikten beraat ederek davalı …’ı dolandırmaktan ceza aldığını, verilen bu karar taraflarınca temyiz edildiğini, protokol gereği verilen 4 adet müşteri çeklerinden 15/06/2006 tarihli çekin davalı … tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile tahsil edildiğini, bu da protokol gereği borçlarının olmadığının ispatı olduğunu, diğer müşteri çekleri de bu şahıslar tarafından tahsil edildiğini, davalılara 30/10/2005 keşide tarihli 9.000,0-TL çekle ilgili borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … ve … cevap dilekçesinde özetle: Davanın, davacı …”in, keşidecisi bulunduğu 30.10.2005 keşide tarihli … nolu hesabına ait 9.000.00.TL bedelli çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti davası olduğunu, ancak bu çekin arka tarafı incelendiğinde cirolarının bulunmadığının görüleceğini, bu durumda bu çek ile ilgili olarak herhangi bir hak ve alacağa sahip olmadıklarını, bu davanın kendilerine karşı açılamayacağını, bu yönden pasif husumetlerinin bulunmadıklarını, aradan 7 yıl gibi uzun bir zaman geçtiğini, bu nedenle davacının her türlü dava ve talep hakları zamanaşımına uğradığını, İİK 72. maddesine göre de ödemenin üzerinden bir sene geçtiği için çekin istirdatını da talep edemeyeceğini, davacı ile protokol 2006 yılında yapılmasına rağmen, bugüne kadar bu protokolü mahkemelerde gerekçe olarak kullanmadığını ve sürekli olarak çekteki imzasına itiraz ettiğini, bu sayede dava konusu çekin bedelini ödemekten ve karşılıksız çek cezasından kurtulduğunu, çekteki imzanın davacıya ait olduğu tespit edildiği ve dolandırıcılıktan ceza aldığı ortaya çıktığından başka bir seçeneği bulunmadığından zorunlu olarak bu sefer protokolü kullanmaya karar verdiğini, uzun bir süre inkar ettiği çekteki imzasını ceza aldıktan sonra kabul edip bu sefer çek bedelini ödediğini iddia etmesinin çelişkili bir davranış olduğunu, bu hakkın kötüye kullanılması olduğunu ve sadece bu nedenle bile davanın reddini talep ettiklerini, dava konusu çeki, cari borçları için diğer davalı …’ a verdiklerini, 9.000.00.TL çek için bir ödeme yapmadıklarını, davacının 1992 yılında da dolandırıcılıktan sabıkası olduğunu, davacının protokoldeki çeklerin ödendiğini ispat etmesinin gerekli olduğunu, protokole göre üç adet çekin bedelli ödendikten sonra iade edileceğinin yazılı olduğunu, bu şartlar yerine gelmeden bu çeki iade etme yükümlülüklerinin olmadığını, davacının menfi tespit davasının reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde, bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmişlerdir. Davalı-karşı davacı … vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, diğer davalılar ile davacı arasındaki protokolde taraf olmadığını, bu nedenle bu protokolden doğan şahsi defilerin iyi niyetli olan müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, davacının kendisinin zararına bile bile çeki iktisap edildiğinin ispat etmek zorunda olduğunu, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/190 esas sayılı kararında müvekkilini dolandıran ve asıl kötüniyetli olan davacının kendisi olduğunu, çekin karşılıksız kaldığı tarihin 31/10/2005 iken protokolün tarihinin ise 15/03/2006 tarihi olduğunu, yani protokolün çekin müvekkiline ciro edilmesinden ve bankanın karşılıksızdır şerhinden 5 ay sonra düzenlendiğini, müvekkilinin bu protokolün yapıldığından bile habersiz olduğunu, davacının İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/190 esas sayılı dosyasında 09/05/2012 tarihinde verdiği ifadesinde dava konusu çekin diğer davalılar tarafından borçlarına karşılık müvekkiline verildiğini ikrar ettiğini, bu ikrarın çekin davacının zararına iktisap edilmediğinin kesin delili olduğunu, dava konusu çekin ödenmesi amacıyla davacının diğer davalılara verdiği 15/06/2006 tarihli ve 6.000,00-TL bedelli çeki diğer davalıların müvekkiline dava konusu çekin ödenmesi için verilmediğini, müvekkili de diğer davalılardan dava konusu çekin ödenmesi amacıyla ne bir ödeme ne de başka çekler aldığını, çeki bankaya ibraz eden ve son hamil olan müvekkili olduğunu, bu nedenle davacının ödemeyi diğer davalılara değil son hamil olan müvekkiline yapmasının gerekli olduğunu, asıl davanın reddine karar verilmesini, karşı davalı …’in, keşidecesi bulunduğu … Cağaloğlu şubesinin 9024 nolu hesabına ait 30/10/2005 keşide tarihli 9.000,00-TL bedelli çeki …’e verdiğini, bu şahısın da çeki ciro etmeden müvekkiline verdiğini, bu çekin karşılıksız çıkması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla karşı davalı aleyhine icra takibinin yapıldığını, ancak karşı-davalı …’in, çekde ki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesiyle İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2006/445 esas sayılı dosyasıyla bu takibe itiraz ettiğini ve takibin iptal edildiğini, davalı …’in müvekkilini dolandırdığını ve imzanın karşı-davalının eli ürünü olduğunu İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/190 esas sayılı dosyasından verilen mahkumiyet kararı ile de sabit hale geldiğini belirterek; müvekkilinin İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki tahsil edemediği 20.000,00-TL alacağının 31/05/2005 tarihinden itibaren avans faiziyle birilikte, karşı davalının müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla başlattığı takibe imza itirazında bulunması nedeniyle İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2006/445 esas sayılı dosyasıyla açılan imzaya ve borca itiraz davasında yapılan bilirkişi imza incelemesinde davaya konu çek üzerindeki imzanın karşı davalıya ait olmadığı tespit edildiğinden bu dava karşı davalının lehine sonuçlanarak, bu dava sonucunda hüküm altına alınan %20 üzerinden hesaplanan 1.800,00TL kötüniyet tazminatı ve yargılama giderinin tahsili amacıyla müvekkilinin aleyhine başlatılan Bağcılar … İcra Müdürlüğü’nün sayılı takip dosyasına yaptığı 2.448,00TL ödemenin 08/02/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte, asıl davadaki davacının yediemindeki mallarını alarak yediemin ücreti olarak ödediği 5.302,00 TLnin ise 25/02/2008 tarihinden itibaren yasal faizi ve yargılama giderleriyle birlikte davacı-karşı davalı …’ten tazminine ve karşı davalının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir. Davacı-karşı davalı … vekili karşı davaya cevap dilekçesinden özetle: Asıl davada davalı …’ın diğer iki davalıyla birlikte müvekkilinin zararına ortak hareket ettiğini, davaya konu çekin söz konusu protokolden 43 gün sonra ihtiyati haciz kararı alarak işleme koydurduğunu, 15/06/2006 tarihli 6.000-TL tutarlı çeki de Davalı …’ın İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıp tahsil ettiğini ve diğer 3 adet çeki de davalı … ın bankadan tahsil ettiğini, davalının sürekli çelişkili ifadelerde bulunduğunun kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, karşı davayı süresi içinde açmadığını, ayrıca talepleri arasında belirtmiş olduğu 20.000-TL tutarının içeriğini belirtmediğini, talep ettiği diğer alacak kalemlerinin muallak olduğunu, bu karşı davanın, davalı …’ın alacağını iki defa tahsil etmiş olacağı sonucunu doğuracağından reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Mahkememizce tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi ile; asıl davada davacı ile davalılar … ve … arasındaki ticari ilişki nedeniyle, davaya konu 9.000,00-TL tutarındaki çekin davacı tarafından davalılar … ve …’e avans olarak verildiği, asıl davada davacı …’in ticari malların teslim edilmediği iddiasıyla davaya konu 9.000,00-TL değerindeki çek için 31/10/2005 tarihinde muhatap bankaya ödememe talimatında bulunduğu, daha sonra bu malların teslim edildiği iddiasıyla davacı … ve asıl davada davalılar … ve …’in arasında davaya konu 9.000,00-TL bedelli çek yerine protokolde yer alan 4 adet çek ile 200-TL nakit para verildiğini içeren 15/03/2006 tarihli protokol imzalandığı, fakat bu protokolde davacının imzasının bulunmayıp çekin incelenmesinde, çekin arka yüzünde asıl davada davalılardan …’in sadece isminin yazıldığı, devamında asıl davada davalı …’ın cirosu bulunduğu, 15/03/2006 tarihli protokolün asıl davada davalı …’a cirosundan ve bankanın “çek için ödememe talimatı verildiği” şerhinden 5 ay sonra düzenlendiğinin anlaşıldığı, çekin son hamili asıl davada davalı … tarafından çekin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe koyulduğu fakat davacı … tarafından takibe itiraz edilmesi nedeniyle dosyada tahsilat yapılamadığı, asıl davada davacı …’in davalı … aleyhine İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2006/445 esas sayılı dosyası ile imzaya ve borca itiraz davası açtığı, dava konusu 9.000,00-TL miktarlı çekteki keşideci …’e atfen atılmış imzanın …’in eli ürünü olmadığ gerekçesiyle davacının imzaya yönelik itirazının kabulü ile takibin durdurulmasına, davalının takibe konu çekin %20 oranında tazminat ve % 10 oranında para cezası ile mahkumiyetine karar verildiği, daha sonra asıl davada davalı …’ın, asıl davada davacı … hakkında İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/190 esas sayılı dosyası (Yeni Esas İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/395 esas ve 2017/39 karar sayılı dosyası) ile Bilişim sistemleri banka veya kredi kurumalarının araç olarak kullandırılması suretiyle dolandırıcılık suçundan şikayetçi olduğu ve yapılan yargılama sonucunda ilk önce davacı … hakkında mahkumiyet kararı verildiği, kararın temyizinden sonra beraat kararı verildiği, dosya içerisindeki bilirkişi raporunda davaya konu 9.000,00-TL tutarındaki çek üzerindeki imzanın …’in eli ürünü olduğunun sabit olduğu anlaşıldı. Davacı …’in davaya konu 9.000,00-TL tutarındaki çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığı ve bu çek karşılığında kendisinin imzası olmadan ve diğer davalılar … ve …in imzalamış olduğu protokol ile davaya konu 9.000,00-TL bedelli çek yerine 4 adet çek verildiği ve 200-TL nakit çekin asıl davada davalılar … ve …’e verildiğini ve bu nedenle davaya konu 9.000,00-TL çekten dolayı borcu kalmadığını beyan etmiştir. Türk Ticaret Kanunun 687. Maddesi; ‘Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.’ şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme ışığında somut olayda dosyaya sunulan 15/03/2006 tarihli protokolde asıl davada davalı …’ın taraf olmadığı ve bu protokolün davaya konu çekin bankaya ibrazından sonra düzenlenmiş olup, asıl davada davalı …’ın asıl davada davacı borçlunun zararına hareket ettiğinden bahsedilemeyeceğinden, asıl davada davacı …’in borçlu olmadığı talebinin reddine, karşı davada davacı …’ın ise davaya konu 9.000,00-TL bedelindeki çek bedelinin karşı dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte karşı davada davalı …’ten tahsiline, karşı davada davacının diğer taleplerinin kesinleşmiş mahkeme kararlarından kaynaklanması nedeniyle bu konuda hüküm kurulamayacağından reddine, ve Mahkememizce ihtiyati tedbir kararı ile icra takibi durdurulmamış olduğundan karşı davada davacının İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilerek hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle asıl davanın reddine karşı davanın 9.000,00 TL yönünden kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-karşı davalı istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece duruşma günü dosyayı incelemeden karar verdiğini, mahkemece 5-6 yıldan beri Yargıtay’dan dosyayı beklendiğini ve Yargıtay tarafından ceza dosyasında davayı bozduğunu, bilirkişi raporunda borçlu olmadığını söylediğini, davalılar … ile … ‘in ifadesini almadan karar verdiğini, Mahkemenin yargılama safahatlarına ve İstanbul 7.Asliye Ceza Mahkemsine ve İstanbul 2.Ağır Ceza Mahkemesi Kararları ile Bilirkişi raporunun içeriğine hiç bakmadan aleyhe karar verdiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İmza itirazında bulunarak aleyhindeki icra takibini iptal ettiren davacı/karşı davalının açtığı menfi tespit davasında ve sanık olduğu ceza davasında ise bu imzayı kabul etmesinin, haksız ve kötüniyetli bir davranış olduğunu, bu nedenle asıl dava olan menfi tespit davasında kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini, Mahkemece, karşı davalı …, keşidecisi bulunduğu … Cağaloğlu şubesinin 9024 nolu hesabına ait 30.10.2005 keşide tarihli 9.000,00 YTL bedelli çekten sorumlu tutmuş olmasına rağmen, çek daha önce İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı dosyasıyla ile icra takibine konulmuş ve karşı-davalı, …’in çekteki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesiyle, İstanbul 6. İcra Hukuk Hakimliği’nin 2006/445 E Sayılı dosyasıyla yaptığı imza itirazı sonucunda takip iptal edilmiş olup, bu nedenle mahkemenin gerçek alacak olan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı dosyasındaki alacak miktarına hükmetmesi gerektiğini, karşı davalının bu haksız ve kötliniyetli imza itirazı nedeniyle müvekkilinin, haksız imza itirazı nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasındaki alacağını tahsil edemediğini, bu icra dosyasındaki alacağın yaklaşık 20.000,00 TL’yi bulduğunu, davacını imza itirazı davası açtığı ve kazandığı İstanbul 6. İcra Hukuk Hakimliği’nin 2006/445 E Sayılı dosyasından müvekkilinin, alacağın %20’si olan 1.800,00 TL kötüniyet tazminatı ve yargılama giderlerine mahkum edildiğini ve karşı davalının, Bağcılar … İcra Müdürlüğü’nün … E, Sayılı dosyasıyla müvekkilinden bu paraları tahsil ettiğini, karşı davalının haksız imza itirazında bulunarak müvekkiline zarar verdiği sabit olduğundan Bağcılar … İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı dosyasına müvekkilinin ödemiş olduğu 2.448,00TL’nin ödeme tarihi olanı 08.02.2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte karşı davalından tahsiline karar verilmesinin gerektiğini, karşı davalı, İstanbul 6. İcra Hukuk Hakimliği’nin 2006/445 E Sayılı dosyasındaki imza itirazını kazandıktan sonra, yediemindeki mallarını da geri almış ve bumun için ödediği yediemin ücretinin tahsili için de Eyüp …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine takip yapmış ve bu takip nedeniyle karşı davalıya 5.302,00 TL ödenmiş olduğunu, bu alacağın 25.02.2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte karşı davalının ödemesine karar verilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve asıl davada davacının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve karşı davada davanın tamamen kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Asıl davada dava, çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti(menfi tespit) davası; karşı davada dava ise çek bedeli ve haksız imza inkarı nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, asıl davada davacının çek nedeniyle borşçlu olup olmadığı ve kötü niyet tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı, karşı davada ise çek bedeli ve zarardan karşı davalının sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Davaya konu çek, davacı(karşı davalı) … tarafından 30/10/2005 tarihinde hamiline olarak 9.000.00 TL(9.000.000.000,00 E.TL) bedelli olarak … Cağaloğlu şubesi nezdinde tanımlı hesaptan keşide edilmiş ve davalı(karşı davacı) … tarafından ciro edilerek 31/10/2005 tarihinde bankaya ibraz edilmiş, ancak keşideci çekin rızası hilafına elinden çıktığını bildirmesi üzerine e.TTK’nın 711/3. Maddesi uyarınca işlem yapılmadığı şerh edilmiştir. Bunun üzerine davalı(karşı davacı) … tarafından, davacı(karşı davalı) … hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında dava konusu çeke dayalı olarak 27/04/2006 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine geçilmiştir. Davacı(karşı davalı) … ‘in imzaya itirazı üzerine İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2006/445 esas sayılı dosyasında, 27/11/2006 tarihli raporda dava konusu çekteki imzanın …’in eli ürünü olmadığına rapor edilmesi üzerine, imzaya itirazın kabulüne ve takibin durdurulmasına 20/12/2006 tarihinde karar verilmiş ve bu karar 19/01/2007 tarihinde kesinleşmiştir.Bu arada davacı(karşı davalı) … ile asıl davada davalılar … ve … arasında düzenlenmiş olan 15/03/2006 tarihli bir protokol ile, 30/10/2005 tarihli 9.000-TL bedelli çeke dayanan borcun tecdidi ile Mart 2006 tarihinde verilen nakit 200-TL , 28/02/2006 tarihli 1.125,00-TL bedelli, 15/06/2006 tarihli 6.000,00-Tl bedelli, 30/06/2006 tarihli 1.780,00-TL bedelli, 30/06/2006 tarihli 1.000,00-TL bedelli çekin ödenmesi ve borçların karşılıklı tasfiyesi amacıyla imzalanmıştır. Söz konusu protokolde davalılar … ve …’in imzaları bulunmakla birlikte davacı(karşı davalı) …’in imzası bulunmamaktadır. Asıl davada davacı(karşı davalı) …, davalılar … ve …’in protokol gereği iade etmeleri gereken çeki kendileri cirolamadan kendi arkadaşları davalı(karşı davacı) …’a devrettikleri ve protokol gereğince çekle ilgili borcun sona erdiği iddiasıyla dava konusu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davacı(karşı davalı) … dava dilekçesinde, davaya konu çeki davalılar … ve … ile olan ticari ilişki kapsamında verdiğini belirtmiştir. 15/03/2006 tarihli bir protokolü de bu davalılar imzalamıştır. Buna göre davacı(karşı davalı) … ile davalı(karşı davacı) … arasında bir ticari ilişki olmadığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 790(E.TTK’nın 702). Maddesine göre, cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. TTK’nın 801. (6762 sayılı e.TTK’nın 713.) maddesinde de, cirosu kabil bir çeki ödeyecek muhatabın, cirolar arasında düzenli bir teselsülün var olup olmadığını incelemekle yükümlü ise de cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda olmadığı düzenlenmiştir. Buna göre hamil sıfatının ispatı için düzgün ciro silsilesinin bulunması yeterlidir. Ayrıca TTK’nın 687/1. (e.TTK’nın 599/1.) maddesine göre, poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Buna göre davacı(karşı davalı) …’in davaılar … ve … ile aralarındaki ticari ilişkiden ve protokolden kaynaklanan şahsi def’ileri davalı(karşı davacı) …’a karşı ileri sürmesi mümkün değildir. Davacı(karşı davalı) … tarafından davalı(karşı davacı) …’ın çeki bile bile borçlunun zararına iktisap ettiğini ispatlayamadığı gibi, protokolde belirtilen çeklerden, iddia olunduğu şekliyle 15/06/2006 tarih ve 6.000,00 TL bedelli çekin … cirosu ile … tarafından tahsil edilmiş olması da davacının iddialarını ispata elverişli değildir. Buna göre mahkemece asıl davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Karşı davada davalı(karşı davacı) … haksız imza inkarı nedeniyle çek bedeli ve uğradığı zararın tazmini istemiyle eldeki karşı davayı açmıştır. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/190 esas sayılı dosyasında (Yeni Esas İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/395 esas ve 2017/39 karar sayılı dosyası) …’ın şikayet üzerine başlatılan soruşturma neticesinde, … hakkında kamu davası açılması üzerine, 16/05/2008 tarihli raporda dava konusu 9.000,00-TL miktarlı çekteki keşideci imzasının …’in eli ürününün olduğu ve 26/08/2012 tarihli raporda da dava konusu 9.000,00-TL miktarlı çekteki keşideci imzasının …’in eli ürününün olduğu tespit edildikten sonra 03/10/2012 tarihinde nitelikli dolandırıcılık suçundan TCK 158/1-f-son maddesi gereğince 2 yıl 6 ay hapis ve 15.000-TL adli para cezasına mahkum edilmiş, bu kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay’ın 15. Ceza Dairesinin 2014/7473 esas 2016/8908 karar sayılı ilamıyla, “Sanık …’in alışveriş karşılığında müşteki …’a 9000 TL bedelli yazılı çeki verdiği, ancak borç sebebiyle katılanın başlattığı icra takibine imza itirazında bulunduğu ve aldırılan bilirkişi raporu ile imzanın kendisine ait olmadığının tespit edildiği, sanığın bu şekilde katılanı haksız şekilde zarara uğrattığının iddia edildiği olayda, katılan …’ın beyanında; sanığa, tanıklar … ve … isimli şahıslar aracılığıyla mal verdiğini, karşılığında çek aldığını, ancak bu çekin ödenmemesi sebebiyle karşılığında suça konu 9.000 TL’lik çeki sanıktan sonradan aldığını belirtmesi karşısında önceden doğan borç karşılığında verildiği anlaşılan çek nedeniyle dolandırıcılık suçunun yasal unsurları oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması, kanuna aykırı olup … ” gerekçesiyle bozulması üzerine 22/02/2017 tarihinde Sanık … hakkında beraat kararı verilmiştir. Görüldüğü üzere dava konusu çekteki keşideci imzası ceza mahkemesince alınan raporlara göre davacı(karşı davalı) …’e ait olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca ceza mahkemesindeki yargılamada 09/05/2012 tarihli celsede davacı(karşı davalı) …, “iddianameye konu çek sahte değildir, bana aittir, ben keşideciyim, 9.000,00 TL’lik çeke karşılık 15/03/2006 tarihli protokol yapılmıştır. Bu protokole göre, … çeki bana iade etmesi gerekirken borcu karşılığı müştekiye vermiştir” şeklinde beyinde bulunmuş ve devamında sorulan soruya da, İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2006/445 esas 2016/1505 karar sayılı dosyasında imzanın kendisine ait çıkmamış olmasından dolayı İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/458 esas sayılı dosyasında imzanın kendisine ait olmadığı şeklinde cevap vermiştir. Buna göre davacı(karşı davalı) … kendisi tarafından keşide edildiğini kabul ettiği çekten dolayı davalı(karşı davacı) …’a karşı sorumludur. E.TTK’nın 695/3. Maddesine göre, gösterilen paraya mukabil muhatap nezdinde karşılığı bulunmadan bir çek keşide eden kimse; çekin kapatılmayan miktarının yüzde beşini ödemekle mükelleftir. TTK’nın 810.(E.TTK’nın 722.) maddesine göre ise, hamil, başvurma yolu ile; çekin ödenmemiş olan bedelini, ibraz gününden itibaren bu tutarın faizini, (…), çek bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini isteyebilir. Davalı(karşı davacı) … çek bedelini İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya alacağı olarak(bu dosya alacağının 20.000,00 TL’yi bulduğunu beyanla) talep etmektedir. Ancak İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2006/445 esas 2016/1505 karar sayılı dosyasında verilen karar ile bu takibin durdurulmasına karar verilmiş olup, anılan İcra Hukuk Mahkemesi kararı halen takip hukuku açısından geçerli olduğundan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki takip iptal edildiğinden, bu takipteki dosya alacağına hükmedilmesi mümkün değildir. Buna karşın icra mahkemesinin vermiş olduğu kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmezler. Zira icra mahkemesi sınırlı yetkili bir mahkemedir. İcra mahkemesinde hakkında karar verilen bir uyuşmazlık daha sonra genel mahkemelerde de dava konusu yapılabilir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 170/3. Fıkrasında da alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklı tutulmuştur. Davalı(karşı davacı) … İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında çek bedelinin yanında çek tazminatı ve çek komisyonunu da takibe konu etmiştir. Az yukarıda bahsedildiği üzere karşılıksız çek nedeniyle davalı(karşı davacı) … keşideciden ibraz gününden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte çek bedelini ve ayrıca %5 çek tazminatı 450,00 TL ile %0,3 çek komisyonu 27,00 TL’yi talep edebilir. Çek tazminatı ve çek komisyonu niteliği itibariyle bir para borcu olduğu için, borçlunun temerrüde düşürülmesi şartıyla bunların faizinin çek tazminatı ve çek komisyonu sorumlularından istenmesi mümkündür. Bu nedenle çek tazminatı ve çek komisyonu sorumlularının TBK 117/1’e uygun olarak temerrüde düşürülmeleri gerekir. Yoksa, bankaya çekin ibraz edilmesi ve karşılıksız çıkmasıyla sorumlular çek tazminatı ve çek komisyonu nedeniyle temerrüde düşmüş olmazlar. Eğer çek tazminatı ve çek komisyonu sorumluları temerrüde düşürülmüşse, onlardan avans faiz oranı istenebilir. Çek tazminatı ve çek komisyonu alacağına İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe konu edildiğinden, keşidecinin takip tarihi olan 27/04/2006 tarihinden itibaren çek tazminatı ve çek komisyonu alacağı yönünden temerrüte düştüğünün kabulü gerekir. 6098 sayılı TBK’nın 112/1. Maadesi uyarınca, borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Davacı(karşı davalı) … tarafından, davalı(karşı davacı) … hakkında Eyüp … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından haczedilen ve muhafaza altına alınan menkullere ilişkin 20.03.2007 tarihli yeddi emin ücretine ilişkin fatura alacağı” nedenine dayalı olarak icra takibi başlatılmış ve 25/02/2008 tarihinde 5.302,00 TL ödenerek dosya borcu kapatılmıştır. Yine davacı(karşı davalı) … tarafından, davalı(karşı davacı) … hakkında Bağcılar … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında “İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 20.12.2006 Tarih ve 2006/445 E. 2006/1504 K. Sayılı ilamı” nedenine dayalı olarak kötü niyet tazminatı ve yargılama masraflarının tahsili için icra takibi başlatılmış ve en son 08/02/2008 tarihinde yapılan ödeme ile toplam 2.448,00 TL ödenerek dosya borcu kapatılmıştır. Davacı(karşı davalı) … haksız imza inkarı nedeniyle davalı(karşı davacı) …’ın İcra Hukuk Mahkemesinde kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine sebep olarak bu tazminatı ve ayrıca yed’i emine ödenen ücreti ayrı ayrı takibe koyarak davalı(karşı davacı) …’dan tahsil etmek suretiyle davalı(karşı davacı) …’ın zararına neden olmuştur. Dolayısıyla davalı(karşı davacı) …’ın aleyhine başlatılan icra takiplerinde ödemek zorunda kaldığı kötüniyet tazminatına ilişkin olarak 2.448,00 TL ile yed’i emin ücretine ilişkin olarak 5.302,00 TL’yi davacı(karşı davalı) … tazmin etmekle yükümlüdür. TBK’nın 114/2. Maddesi uyarınca borçlunun sorumluluğun ve giderim borcunun kapsamının belirlenmesinde haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla uygulanacağından bu alacaklara ayrı ayrı ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiz uygulanmalıdır. Bu nedenlerle mahkemece karşı davanın sadece dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte çek bedeli yönünden kabul edilerek diğer taleplerin tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; asıl davanın reddedilen ve karşı davanın kabul edilen kısımlarına ilişkin ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı/karşı davalı … vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine; buna karşın karşı davanın reddedilen kısımlarına ilişkin olarak Mahkemece çek bedeli dışında kalan diğer taleplerin kesinleşmiş mahkeme kararından kaynaklandığından bahisle davanın çek bedeli dışında kalan taleplerin tümden reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı/Karşı davacı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle asıl davanın reddine, karşı davanın çek bedeli, çek tazminatı ve komisyonu, yed’i emin ücreti ve kötü niyet tazminatına ilişkin istemler yönünden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı/karşı davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı/Karşı davacı … vekilinin karşı dava yönünden istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Asıl davanın REDDİNE, Karşı davanın kısmen KABULÜNE, kısmen REDDİNE 2-Çek bedeli 9.000,00 TL’nin 31/10/2005 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalı …’ten tahsili ile davalı-karşı davacı …’a verilmesine, 3-Çek tazminatı 450,00 TL ile çek komisyonu 27,00 TL olmak üzere toplam 477,00 TL’nin 27/04/2006 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalı …’ten tahsili ile davalı-karşı davacı …’a verilmesine, 4-Yed’i emin ücretine ilişkin olarak 5.302,00 TL’nin 25/02/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalı …’ten tahsili ile davalı-karşı davacı …’a verilmesine, 5-Kötüniyet tazminatı ve masraflara ilişkin olarak 2.448,00 TL’nin 08/02/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalı …’ten tahsili ile davalı-karşı davacı …’a verilmesine, 6-Asıl dava yönünden karar tarihi itibari ile peşin yatırılan 133,65-TL’den alınması gerekli 35,90-TL harcın mahsup edilerek bakiyesinin talep halinde yatırana iadesine, 7-Karşı dava yönünden başlangıçta peşin olarak alınan 413,00 TL’nin alınması gerekli olan 1.176,77 TL harçtan mahsubu ile bakiye 763,77 TL karar ve ilam harcının davacı-karşı davalı …’ten alınarak hazineye irat kaydına, 8-Asıl dava yönünden davacı-karşı davalı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 9-Karşı dava yönünden davalı-karşı davacı … tarafından yapılan bilirkişi ücreti 500,00 TL’nin, davanın kabul edilen kısma oranı ile bulunan 310,40 TL yargılama masrafının peşin harç 413,00 TL ile toplamı 723,40 TL’nin davacı-karşı davalı …’ten alınarak davalı-karşı davacı …’a verilmesine, 10- Asıl dava yönünden davalı-karşı davacı … yargılama sırasında kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalı …’ten alınarak davalı-karşı davacı …’a verilmesine, 11-Karşı davanın kabul edilen kısmı yönünden davalı-karşı davacı … yargılama sırasında kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalı …’ten alınarak davalı-karşı davacı …’a verilmesine, 12-Karşı davanın reddedilen kısmı yönünden davacı-karşı davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacı …’dan alınarak davacı-karşı davalı …’e verilmesine, 13-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine, 14-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacı-karşı davalı …’ tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, b-Davalı-karşı davacı … vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, c-Davacı-karşı davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, d-Davalı-karşı davacı … tarafından istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 26,00 TL olmak üzere toplam 147,30 TL yargılama masrafının davacı-karşı davalı …’ten alınarak davalı-karşı davacı …’a verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 14/10/2021