Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/423 E. 2022/7 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/423
KARAR NO: 2022/7
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2018
NUMARASI: 2016/417 Esas-2018/1218 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/01/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı ile dava dışı … arasında düzenlenen 21/01/2015 tarihli sözleşme gereği, davalının … teslim şekli ile satın aldığı pamuk emtiası bedeli ile gümrük,liman ve boşaltma masraflarını ödeyememesi nedeniyle müvekkilinin dava dışı …’nin Türkiye acentesi olarak, dava dışı şirket ve davalı arasında imzalanan 18.08.2015 tarihli üçlü protokol gereği, müvekkilinin gümrük ve diğer masrafları ödeyerek söz konusu pamukları gümrükten çekmesi konusunda anlaşma sağlandığı, bu işlemleri yapabilmesi için malların davalıdan satın alınmış gibi davalı tarafından düzenlenen 310.277,60 USD bedelli satım faturası ile borçlandırılmış şekilde gösterildiği, esasen gerçek bir satış olmadığı zira protokolde, müvekkilinin malları dava dışı şirket adına devir alması, depolaması ve davalı şirkete ödeme yaptıkça ödeme yaptığı tutar karşılığı malı tekrar davalı şirkete fatura ve teslim edeceğinin kararlaştırıldığı, bu doğrultuda davalıya toplam 3 konteyner pamuğun fatura edilerek serbest bırakıldığı ancak davalının ödeme yapmadığı daha fazla zarara uğramamak için kalan pamukların 192.515,90-USD bedel ile dava dışı Bozteks firmasına satıldığı ayrıca gümrük ve diğer masraflarında ödendiği, davalı taraf adına taşıyıcı firmaya yapılan ödemelere ilişkin düzenlenip davalıya gönderilen 68.760-USD yansıtma faturası ve bakiye bedel için 70.416,81-USD bedelli faturanın davalı tarafından iade edildiği, müvekkilinin davalıya borcu olmamasına rağmen kayıtlara göre halen davalı şirkete borçlu göründüğünü belirterek 139.176,81-USD’den davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili ile dava dışı şirket …. Arasında aktedilen 21.01.2015 tarihli sözleşme ile satın aldığı pamuk emtiasını, bir dönem ödeme güçlüğü olması nedeniyle İstanbul Ambarlı limanından çekemediği, bunun üzerine taraflarca bir çözüm yolu getirilerek, davacı ile müvekkili ve … arasında yeni bir protokol akdedildiği, bu protokol uyarınca, müvekkilinin ödeyemediği liman ve demuraj ücretlerinin davacı tarafından ödenmesine karşılık teminat olarak sevkiyattan 7 konteyner pamuğun davacıya verileceğinin kararlaştırıldığı, buna göre davacının da bu ticari ilişkinin tarafı olduğu, davacı tarafından KDV eklenerek düzenlenen faturaların iade edildiği zira anlaşmaların içinde KDV’nin de bulunduğu bu nedenle ayrıca KDV ödenmesi kabul edilemeyeceği gibi sözleşmeye aykırı olarak faturalara cezai şartın da yansıtılmış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davanın İİK’nın72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit olup, bu davalarda kural olarak alacağın varlığını ve miktarını kanıtlamak yükümlülüğü alacaklıda olduğu, davalı şirket ile dava dışı … arasında yapılan 21/01/2015 tarihli sözleşme gereği CIF teslim şekliyle satışı yapılan pamukların davalı tarafça gümrükten çekilememesi nedeniyle davacı ile davalı şirket arasında, dava dışı şirketin de yer aldığı 18/08/2015 tarihli protokol imzalandığı, bu protokol gereği davalıya ait emtiadan 7 konteyner malın teminat olarak davacıya verildiği, 2 konteyner malın davalı yanda kaldığı ve davacının gümrük, ardiye ve liman masraflarını üstlendiği, bu durumda, protokol gereği davacı tarafça üstlenilen ve ödemesi yapılan gümrük masraflarının, davalı tarafça da CIF bedeli, varış yeri ve gümrük masrafları eklenerek düzenlenen faturalarla talep edilmesinin uygun olmadığı, zira, davacı yanca hesaplaşma adına düzenlenen faturaların, davalı yan ticari defterlerine kayıt edilmediği bu itibarla, protokol gereği davalının, davacıdan alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davacının, 16/02/2016 tarihli 196.983,65 TL ve aynı tarihli 201.124,33 TL’lik 2 adet faturadan dolayı davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; müvekkili ile dava dışı …. arasındaki 21.01.2015 tarihli sözleşme gereği pamuk satışı yapıldığı, davacı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak ikame edilen huzurdaki davanın hukuka aykırı olduğu zira müvekkili ile davacı arasında ticari ilişkiden doğan bir alacak söz konusu olup, bu durumun dosyaya sunulan cari hesaplar neticesinde ortada olduğu, hal böyle iken, alacaklı durumda olan müvekkili hakkında davacının huzurdaki davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığı, davacının da ifade ettiği gibi bir dönem ödeme güçlüğü içerisinde olan müvekkilinin, sözleşme gereği İstanbul Ambarlı limanına gönderilen pamukları limandan çekemediği, bunun üzerine taraflarca bir çözüm yolu getirilerek, davacı ile müvekkili ve …. arasında yeni bir protokol akdedildiği, bu protokol uyarınca müvekkilinin ödeyemediği liman ve demuraj ücretlerine karşı teminat olarak sevkiyattan yedi konteyneri vermesi koşulu ile yapılan bu üçlü protokol ile davacının da bu ticari ilişkinin tarafı olduğu, davacı tarafından öncelikle KDV eklenerek gönderilen faturaların iade edildiği, anlaşmalar KDV içinde akdedildiğinden ayrıca KDV ödenmesinin kabul edilebilirliğinin mümkün olmadığı ayrıca faturalara cezai şart yansıtıldığı, bu nedenle müvekkili tarafından kabul edilmeyerek karşı tarafa iade faturası kesildiği, sözleşmeye aykırı olarak fatura kesen ve bu nedenle faturaları iade edilen davacının bu beyanlarının tamamen hukuk dışı olup, herhangi bir geçerliliğinin de bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasıdır.
İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır.
Davacı, dava dışı firma ile davalı arasında akdedilen satım sözleşmesine göre davalının satın aldığı pamuk emtiası bedeli ve gümrük, liman ve diğer masraflarını ödeyememesi nedeniyle gümrükten çekemediği, masrafların davalı adına ödenmesi amacıyla taraflar arasında, dava dışı firmanın da dahil olduğu 18.08.2015 tarihli üçlü bir protokol imzalandığı, işlemlerin yapılabilmesi için satım konusu malın davacıya devri gerektiğinden davalı tarafından düzenlenen satım faturasının kabul edilerek ticari defterlere işlendiği, protokolden de anlaşılacağı üzere, taraflar arasında gerçek bir satım olmadığı, ödenen gümrük masrafları ve iki ayrı fatura ile davalıya sevkedilip teslim edilen üç konteyner malın bedelinin, davalının düzenlediği satım faturasından tenzil edildiğinde halen davalıya borçlu göründüğü, taşıyıcıya yapılan ödeme dışındaki diğer ödemeler için düzenlenen yansıtma faturası ile bakiye kısmın kapatılması için düzenlenen fiyat farkı faturasının davalı tarafından kabul edilmeyip iade edilmesi nedeniyle hiç bir borcu olmadığı halde kayıtlarda davalıya 139.176,81 USD borçlu göründüğünü ileri sürerek bu bedelden borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı ise, dava dışı firma ile akdettiği satım sözleşmesine konu malları ödeme güçlüğü içerisinde olması nedeniyle gümrükten çekemediğini bu nedenle davacı ve dava dışı şirket ile aralarında üçlü bir protokol imzalandığını kabul etmekle birlikte davacı tarafından düzenlenen son iki faturanın sözleşmeye aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalının, dava dışı şirket ile akdettiği 21.01.2015 tarihli satım sözleşmesiyle, İspanya menşeili 9 konteyner 630 ton pamuk emtiasını satın aldığı, sözleşmede, gümrükleme bedelleri ile gümrük harçları, KDV ve muhtemel harcın davalı alıcı tarafından ödenmesinin kararlaştırıldığı, malların Ambarlı gümrüğüne gelmesine rağmen davalı tarafından gümrük masraflarının ödenememesi nedeniyle taraflar arasında dava dışı satıcı firmanın da dahil olduğu 18.08.2015 tarihli protokolün imzalandığı ihtilafsızdır.Anılan protokolde; 9 konteyner toplam net ağırlığı 204.130 kg olan İspanya menşeili pamuk emtiasının Ambarlı gümrüğünde olup, ayrıntıları ile gösterilen gümrük ve diğer masrafların davacı tarafından ödeneceği ve önce 9 konteyner malın 7’sinin davacıya, 2 sinin davalı firmaya sevkedileceği, davalının pamukların bedeline ek olarak gecikme ve ortaya çıkan tüm masrafları ödemeyi kabul ettiği, bu bedellerin davacıya ödenmesinden sonra 7 konteyner malın da davalıya teslim edileceği ancak ödemenin belirlenen tarihte yapılmaması durumunda davacının 7 konteyner malı dava dışı satıcı firma adına satma yetkisine haiz olduğu kararlaştırılmıştır.Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda; tarafların usulüne uygun tutulan ticari defterlerine göre, davalının 9 konteyner pamuk emtiası için düzenlediği 02.09.2015 tarihli 310.277,60 USD bedelli satım faturasından; davacı tarafından düzenlenen 2 konteyner mala ilişkin 08.09.2015 tarihli 73.479,17 USD bedelli ve 1 adet konteynere ilişkin 16.09.2015 tarihli 35.723,52 USD tutarlı faturalar ile gümrük ve diğer masraflara ilişkin 61.898,10 USD miktarındaki ödemenin tenzili ile dava tarihi itibarıyla davacının, davalıya 139.176,81 USD borçlu göründüğü, davacının borçlu görünme nedeninin, davacı tarafından düzenlenen 19.11.2015 tarihli 68.760 USD yansıtma ve 70.416,81 USD bedelli fiyat farkı olmak üzere toplam 139.176,81 USD miktarındaki iki faturanın davalı tarafından iade edilmesinden kaynaklandığı açıklanmıştır. Nitekim davacının düzenlediği 19.11.2015 tarihli toplam 139.176,81 USD tutarlı iki adet fatura davalı tarafından iade edilmiş, bu kez davacı tarafından aynı içerik ve bedelde tanzim edilen 16.02.2016 tarihli faturalar davalıya gönderilmişse de; davalı tarafından yine aynı tarih ve miktarlı iki iade faturası tanzim edildiği anlaşılmıştır. Taraf defterlerindeki kayıtlar birbirini doğrulamakla birlikte uyuşmazlık, 18.08.2015 tarihli protokole dayalı olarak oluşan ticari ilişkiye göre, tarafların protokolde yükümlendiği edimlerin yerine getirilip getirilmediği ve gerçekte davacının 139.176,81 USD’den davalıya borcunun olup olmadığı konusundadır.Dava dışı satıcı şirket ve taraflar arasında imzalanan 18.08.2015 protokolde kararlaştırıldığı üzere davacının, gümrük,liman,boşaltma ve demuraj masraflarını ödediği ve iki konteyner malın davalıya teslim edileceği hükme bağlanmasına rağmen iki fatura içeriği üç konteyner malı davalıya sevkettiği ancak davalı tarafından ödeme yapılmaması nedeniyle davacının nezdinde bulunan pamuk emtiasını başka bir firmaya sattığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu hale göre, davacının edimlerine yerine getirmesine karşılık davalının protokole aykırı olarak ödeme edimini ifa etmediği sonucuna varılmaktadır. Zira taraf defterlerinde, davalının davacıya ödeme yaptığına ilişkin bir kayıt bulunmadığı gibi esasen davalı tarafından, bu yönde bir iddia da ileri sürülmüş değildir. Taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan protokol hükümleri ve ticari defterlerindeki kayıtlar birlikte değerlendirildiğinde; davalının, dava dışı firmadan satın aldığı 9 konteyner malın bedelini dava dışı firmaya ödemediği gibi davalının da, davacı adına düzenlediği 02.09.2015 tarihli 310.277,60 USD tutarlı faturanın gerçek bir satıma ilişkin olmadığı zira fatura içeriği 9 konteyner pamuk emtiası bedeli 310.277,81 USD’nin davacı tarafından davalıya ödenmediği tartışmasızdır. Dava dışı satıcı ve taraflar arasında aktedilen 18.08.2015 tarihli protokolle, davalının davacıya düzenlediği sözde devire ilişkin 02.09.2015 tarihli 310.277,81 USD fatura bedelinden, davacının liman, boşaltma gümrük ve diğer masraflarına ilişkin ödemeleri ile davalıya teslim edeceği iki konteyner mal bedelinin tenzilinden sonra davalının 30.09.2015 tarihine kadar protokolde kararlaştırılan ödemeleri yapması halinde geri kalan malın da davalıya teslim edilip, bedelinin de anılan faturadan tenzil edilerek taraflar arasındaki ilişkinin bu şekilde tasfiye edilmesi amaçlanmıştır. Taraflarca bu doğrultuda işlem yapıldığı anlaşılmakta olup, her iki taraf defterine göre de, davacının davalı adına düzenlediği 08.09.2015 tarihli 73.479,17 USD bedelli fatura ile iki adet, 16.09.2015 tarihli 35.723,52 USD tutarlı fatura ile de bir adet konteyner malın davalıya teslim edildiği ve bu faturalar karşılığında davalı tarafından ödeme yapılmayıp, anılan iki fatura bedeli ve davacının 61.898,00 USD gümrükleme masrafına ilişkin ödemesinden oluşan 171.100,79 USD’nin, 02.09.2015 tarihli 31.277,81 USD bedelli satım faturasından tenzil edilmesi sonucu kalan bedelin 139.176,81 USD olduğu ve davacının anılan tutarda davalıya borçlu görünmesi nedeniyle hesabın kapatılması için ihtilaf konusu iki faturayı düzenlediği ancak faturaların davalı tarafından iade edilmesi nedeniyle defterlerde halen davalıya borçlu 139.176,81 USD borcunun bulunduğu anlaşılmışsa da; davacının protokoldeki edimlerini aynen ifa etmesine ve esasen taraflar arasındaki ticari ilişkinin de bu protokolden kaynaklanmasına, başkaca bir ilişki olduğunun ileri sürülmemesine göre; davalının, davacı taraftan alacaklı olmasının bir dayanağının bulunmadığı tüm dosya kapsamı ile sabit olduğundan davalının aksi yöndeki savunmasına ve istinaf nedenine itibar edilmesi mümkün görülmemiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin, davacının, davalıya borcunun bulunmadığı yönündeki tespit ve kabulü isabetli bulunmakla birlikte dava dilekçesinde 139.176,81 USD’den borçlu olmadığının tespitinin talep edilip, harcın da bu miktarı üzerinden hesaplanıp yatırılmasına ve talep edilenden başka bir şeye hükmedilemeyecek olmasına göre, 139.176,81 USD’den borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, davacının düzenlediği iki faturaya karşılık davalı tarafından düzenlenen 16.02.2016 tarihli iki fatura nedeniyle TL üzerinden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi doğru görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ancak yeniden yargılamaya gerek olmadığından; davanın kabulü ile davacının 139.176,81-USD’den davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin İstinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
1-DAVANIN KABULÜ İLE, Davacının davalıya 139.176,81 USD borçlu olmadığının tespitine,
2-Alınması gerekli 27.194,76-TL karar ve ilam harcından 6.726,33-TL peşin harcın mahsubu ile eksik 20.468,43-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve taktir olunan 29.836,48-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 29,20 TL başvuru harcı, 6.726,33 TL peşin harç, 3.000 TL bilirkişi ücreti ve 162 TL tebligat giderlerinin toplamı 9.917,53 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider ve delil avansının HMK 333 maddesi gereğince yatıran tarafa iadesine,
6- İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a-Davalı vekilince yatırılan 6.798,69-TL istinaf karar harcının istemi halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı, 23,63 TL posta gideri olmak üzere toplam 144,93 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere olarak oy birliği ile karar verildi.14/01/2022