Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/422 E. 2021/1135 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/422
KARAR NO: 2021/1135
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2018
NUMARASI: 2016/725 Esas – 2018/1229 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Plastik Boru Makineleri ve kalıplarının üretimi ve satışı sektöründe öncü kuruluşlardan biri olduğunu , davalı firmanın ortağı olan …’in 25/04/2012-11/02/2014 tarihleri arasında müvekkili firmada ” makine tasarım” bölümünde çalıştığını, 11/02/2014 tarihinde işten ayrılan …’in işten ayrı- lırken müvekkili şirkete ait çizim, tasarım ve resimleri de beraberinde götürdüğünü, nitekim 14/03/2014 tarihinde kardeşi … ile birlikte …’yi kurduklarını ve davalı firma sahibinin müvekkili şirkete ait çizim resim ve tasarımları www…com isimli internek sitesinde birebir kullanarak haksız rekabete sebebiyet verdiğini, bu hususta Büyükçekmece 3. AHM’nin 2014/43 D.İş sayılı dosyası üzerinden delil tespiti yapıldığını,davalının internet sitesinde kullandığı resimlerin bir kısmının müvekkilinin www…com adresinde kullanılan resimlerin aynı ve benzeri olduğunun tespit edildiğini, davalının müvekkiline ait makinelerin sadece renklerini değiştirip küçük değişiklikler ve eklemeler yaparak internet sitesi ve kataloglarında kullandığını ve kullanmaya devam ettiğini,müvekkilinini sektörde önce kuruşlardan biri olduğunu ve kendisine has tescilsiz tasarımlarının bulunduğunu beyanla mevcut rekabetin tespiti ve önlenmesini, haksız rekabete konu internet içeriğinin davalıya ait www. … .com internet sitesinden kaldırılmasını , katalogların toplatılmasını,davalının satışlarının önlenmesini, ürünlerinin bulundukları yerden toplatılmasını, 10.000,00 TL manevi tazminat ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kadıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu tasarımların davacı şirketin kendisine has tescilsiz tasarımları değil sektörde çizim,tasarım ve işlevsel olarak belli bir standarda oturmuş boru üretim imalatı yapan her firmanın üretimini yaptığı beynelmilel, kamuya arz olmuş piyasanın anonim tasarımlar olduğunu ,ayrıca boru makinesi üretimi imalatında teknik zorunluluk gereği genel bir tasarım standardının da söz konusu olduğunu, Yargıtay uygulamalarında tescilsiz tasarımların haksız rekabet kapsamında ele alınması için özgün,orijinal yaratıcı ve yeni gibi unsurların bulunması gerektiğini ,konusu boru makineleri yönünden bu unsurların mevcut olmadığını ve haksız rekabet teşkil etmediğini, müvekkili şirketin plastik boru makineleri üretiminde Ar-Ge çalışmalarıyla dünya standartlarında yüksek kalitede üretim yapan bir firma olduğunu ve makinelerini tescilli “…” markasıyla satışa arz ettiğini ,birebir imalatın olmadığı,hem farklı görsellik ve tasarımların olması hem de markaların önemi gözetildiğinde farkındalık yarattığını, böylelikle iltibastan söz edilemeyeceğini, delil tespitine ilişkin raporda somut olayın haksız rekabet yönünden irdeleme yapılmadığını, davacının dava konusu haklarını 14/03/2014 tarihinde öğrendiğini ikrar ettiğini, ayrıca delil tespiti talebinde bulunduğunu, BK 60 md deki 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Her ne kadar davacı taraf tescilsiz tasarımı nedeniyle hukuki koruma iddiasında bulunmuş ve davalının dürüstlük kuralına aykırı davranışıyla haksız rekabete sebebiyet verdiğinden bahisle maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiş ise de; toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının iddialarını ispata yarar yasal delil sunamadığı, davalı şirketin kurucu ortaklarından 1 tanesinin daha önceki zamanlarda davacının yanında çalışıp çalışmamasının bu aşamada hukuki bir değer taşımadığı sonucuna varılmakla sübuta ermeyen davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuna itiraz etmiş olmalarına rağmen mahkemece rapora itirazları değerlendirmeye alınmadan davanın reddedildiğini, istinaf konusu dava ikame edilmeden önce Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mah. 2014/43 D. İş dosyası ile tespit yapıldığını, bu rapor ile davalının, müvekkili firmanın katalog resimlerinin aynı veya çok küçük değişiklikler yaparak kullandığının tespit edildiğini, dava konusunun, davalının müvekkilinin tescilsiz tasarımlarını kullanımından doğan haksız rekabet doğumu ve haksız kazanç edinmesi ile ilgili olduğunu, bilirkişi heyeti tasarımları değerlendiremediği için “makineler arasında çok sayıda benzerlik de farklılık da mevcuttur.” diyerek gerekçelendirebileceği somut ve tutarlı bir sonuca varamadığını, nihai durumda, makineler arasındaki tasarımları incelemesi gereken uzman bilirkişi heyeti yerine bir makine mühendisi, bir mali denetçi ve bir ticaret hukukçusu bilirkişi heyeti atandığından işin uzmanı olan tek bir mühendisin görüşleri üzerine alınmış olan raporun objektiflikten uzak olduğunu, bilirkişi heyetinin, işin ehli olmadığı için tasarımlar hakkında tespitte bulunamayacağını kabul etmesine rağmen Mahkeme tarafından dosyadaki tek bilirkişi raporuyla davanın reddine dair gerekçeli kararda da somut gerçekten ve hukuktan uzak tespitler barındığını, davanın ispat edilemediğini takdir eden İlk Derece Mahkemesinin, her şeyden önce rapora itirazlarını değerlendirmeyerek davayı ispat etme olanağını kısıtladığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacıya ait tescilsiz tasarım, çizim ve resimlerin davalı tarafından kullanılmak suretiyle haksız rekabete neden olunduğu iddiasıyla, haksız rekabetin tespiti ve men’i ile maddi ve manevi tazminat davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının iddia olunan eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediği noktasındadır. Taraf şirketlerin aynı sektörde faaliyette bulundukları niza konusu değildir. Davacı taraf, davalı şirketin ortaklarından …’in, davacı şirketten ayrıldıktan sonra kurduğu şirketin davacının tescilsiz tasarımlarını kullandığı iddiasıyla eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf ise, söz konusu boru makinelerinin teknik zorunluluk gereği genel standardının mevcut olup, anonim niteliğe sahip makineler olduğunu savunarak davanın reddini istemektedir. 6102 sayılı TTK’nın 54. maddesinde de ‘’Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ‘’ hükmü düzenlenmiş, aynı Yasa’nın 55/1-a-4 maddesinde haksız rekabet olarak kabul edilen eylemlerden biri de ‘‘Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak’’ olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, dava tarihi itibariyle somut olayda uygulanma yeri olmamakla birlikte tescilsiz tasarımlar yönünden, 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 55/4, 56/4-5, 59/2 ve 69/2 maddelerinde getirilen yeni düzenlemeyle, ilk defa Türkiye’de kamuya sunulmuş olması, mutlak anlamda yeni ve ayırt edici olması koşuluyla, sadece üç yıl için koruma getirilmiştir. Söz konusu şartları taşıyan tescilsiz tasarımlara da tescilli tasarımlar gibi SMK hükümlerine göre koruma sağlanacaktır. Kanun madde gerekçesiyle birlikte yorumlandığında, 6769 sayılı SMK’daki koruma bir yana, tescilsiz tasarımların haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korunabilmesi ancak ve ancak, mutlak manada yenilik ve ayırt edicilik niteliğinin bulunması, onu üreten işletmeyle bütünlük arz ederek aynen bir marka gibi işletmesel kökene işaret edecek derecede yüksek bir ayırt edicilik düzeyine ulaşması ve onunla özdeşleşmesi, öte yandan taklidini üretenlerce, işletmesel kökenleri itibariyle tasarıma konu malların işletmesel kökenlerinin karıştırılmasına yol açacak tedbirlerin alınmaması, diğer bir anlatımla hedef tüketici kitlesinin bakış açısına göre, orijinal ve taklit malların aynı veya aralarında idari, ekonomik ya da işletmesel bağ bulunan işletmelerce üretilmiş olabileceği hususunda karıştırılma ihtimaline yol açılması halinde söz konusu olabilecektir. Bunun dışında, orijinal tescilli tasarımlar için bile her beş yılda bir yenilenmek koşuluyla yirmi beş yıllık koruma sağlandığı ve sürenin sonunda tasarım hakkının topluma intikal edeceği kabul edildiği halde, haksız rekabet hükümlerinden ve emeğin korunması ilkesinden hareketle sırf orijinal olmasından dolayı tescilsiz tasarımlara daha fazla hak bahşedildiği de iddia edilemez (Füsun Nomer Ertan, Tasarımların Haksız Rekabet Hükümleri Çerçevesinde Korunması Artık Söz Konusu Değildir, Türkan Rado’ya Armağan, Oniki Levha, İst-2020, s. 313-317). Haksız rekabetin önlenmesindeki amaç, serbest piyasa düzeninde, herkesin dürüstlük kuralları içerisinde hareket etmesini sağlamak suretiyle bütün katılanların menfaatine dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Dürüst ve bozulmamış rekabetin varlığı, piyasa katılımcılarının (tüketiciler, tacirler, rakipler) yanında, bireysel rekabet düzeninin korunmasını da gerektirir. Tacirlerin korunması ilkesi çerçevesinde koruma unsurlarından biri de emeğin ve yatırımların korunması olmakla birlikte, fikri mülkiyet hakları özelinde, bütün dünyada ve ülkemizde geçerli olan tescile bağlı ve süreyle sınırlı koruma ilkelerinin de göz ardı edilmemesi gerekir. Bu çerçevesinde, haksız rekabet hükümlerine dayanılarak anılan ilkeleri geçersiz kılacak veya zedeleyecek yorumlardan dikkatle kaçınılmalı ve bu noktada haksız rekabet hükümleri dar yorumlanmalı, konuya ilişkin özel hükümlerin ötesinde, mal veya hizmetlerle ilgili olarak tekel yaratılmamalı, ekonominin sağlıklı şeklide işlemesi için serbest rekabet ortamı özenle korunmalıdır(Yargıtay 11. HD’nin 22.04.2021 tarih ve 2021/89 E.- 2021/3954 K. Sayılı Kararı). Somut uyuşmazlıkta olduğu gibi, sektördeki diğer firmalarca yurt dışında ve Türkiye’de üretime konu edilmiş ve tescile dayalı koruma tercihinde de bulunulmamış tasarımlar yönünden, tasarıma konu malların bir başkasınca üretilmiş ve piyasaya sunulmuş olması halinde, sadece tasarımın orijinal, davacı ile özdeşleşmiş ve büyük emek ve çabalarla tanıtılmış olması, bu davranışın haksız rekabet olarak nitelendirilmesine yeterli olmayıp, ayrıca onu üreten işletmeler arasında, ortalama tüketici kitlesi nezdinde karıştırılma ihtimaline de yol açılması gerekir. Bu çerçevede, davacı tarafça, davaya konu tescilsiz tasarıma konu ürünlerin davacı şirketle özdeşleşecek bir ürün haline gelerek, işletmesel kökene işaret eden bir ayırt edici işaret haline dönüştüğü, bunun yanı sıra davalı tarafın üretmiş olduğu makineler, davacının kullandığı makineler ile arasında işletmesel köken itibariyle karıştırılma ihtimalini önleyecek tedbirleri almadığı hususları ispat edilememiştir. Her ne kadar davacı vekilince ehil olmadığını kabul eden bilirkişi heyeti raporuna göre davanın sonuçlandırıldığını ileri sürmüş ise de, bilirkişi heyetince ürünlerin karşılaştırılması yapılarak davalı ürünlerinin davacının ürünlerinin birebir kopyası olmadığı sonucuna varılmıştır. Kaldı ki uyuşmazlığın çözümü için makinelerin teknik olarak detaylandırılmasına gerek yoktur. Zaten, davacı tarafça bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi ürünlerindeki iddia oluna özgün kısımlar ve bunlardan davalı tarafça taklit edilen bölümler somutlaştırılmamıştır. Bu nedenlerle Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi 30/09/2021