Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/418 E. 2021/1165 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/418
KARAR NO: 2021/1165
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2018
NUMARASI: 2016/844 Esas – 2018/1168 Karar
DAVA: Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, ilişkinin başlangıçta öngörülen süre kadar devam edeceğini nazara alarak yapmış olduğu intifa bedeli ödemesinin geçersiz ve müvekkili şirket tarafından kullanılamayacak süresine karşılık gelen 76.944,09-TL nin + K.DV si ile birlikte ödeme tarihi olan 24.07.2018 tarihinden itibaren TCMB’nin kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranında faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalı şirketten tahsilini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesi dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile dava dışı … şirketi arasındaki 5 yıl süreli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi 18 Eylül 2015 tarihinde sona erdiğini, davacı tarafın dava dışı …A şirketi ile yeni beş yıllık bayilik sözleşmesinin imzalamamasının davalı müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, bu ve açıklanan sebeplerle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, delillerin tetkikiyle sabit olacağı üzere, husumet ve zamanaşımı itirazları ile haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi çerçevesinde Rekabet Kurulu’nca 2002/2 (2007/2 Rekabet Kurulu Tebliği ile değişik ) ve 2003/3 sayılı Tebliğler ile yapılan düzenleme neticesinde bayilik sözleşmelerinde süre 5 yıl ile sınırlanmıştır. 4054 sayılı Rekabetin Korunması hakkındaki Kanun ile Rekabet Kurulu’nun 2002/2 ve 2003/3 sayılı tebliğlerine göre dikey anlaşmalara ilişkin tebliği, sözleşmelerdeki sürenin 5 yılı geçemeyeceği, bu süreyi aşan sözleşmelerin tebliğ hükümlerine göre en geç 18.09.2005 tarihine kadar düzeltilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Dolayısıyla sözleşmelerin sürelerinin revize edilmesi, uyumlaştırılması öngörülmüştür. Davacının dava konusu intifa bedelini ödediği tartışmasızdır. Nitekim Borçlar Kanunun 61. maddesine göre zenginleşen, başkası aleyhine haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi iade etmek zorundadır. İade borcunun konusu ve kapsamı, BK. 63 ve 64.maddelerinde (TBK 79 vd. maddelerinde) aynen iade ilkesine göre düzenlenmiştir. Aynı zamanda BK 63 ve 64. maddeler hükümleri, iade borcunun kapsamını zenginleşenin iyi veya kötü niyetli olmasına göre farklı bir çözüme tabi tutmuştur. Borçlar Kanunu 63/2. madde hükmüne göre zenginleşen, zenginleşmeyi kötüniyetle elden çıkarmış ise, sadece iade zamanında malvarlığında mevcut zenginleşmeyi değil, elden çıkardığı zenginleşmenin tamamını iade etmekle yükümlüdür. Zenginleşmeyi iade edeceğini ve dolayısıyla zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmadığını bilen veya bilmesi gereken kimse, kötü niyetli zenginleşendir. Davalı taraf, dava konusu bedeli taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden aldığından ve bu sözleşmenin bir kısmının ifası, daha sonra tarafların herhangi bir kusuru olmaksızın, imkansız hale geldiğinden; davalının kötüniyetli olduğundan söz edilemez. BK 63/1.maddesine göre, iyi niyetli zenginleşenin iade borcunun kapsamı, fiilen elde ettiği değil, fakat geri isteme anında malvarlığında mevcut bulunan, henüz elden çıkarmadığı zenginleşme ile sınırlıdır. İyi niyetli zenginleşenin iade borcunun ve dolayısıyla zenginleşmenin hesaplanacağı tarih, zenginleşmenin fiilen gerçekleştiği tarih olmayıp, alacaklının bu zenginleşmeyi geri istediği tarihtir. Alacaklı bunu dava dışı bir yolla talep etmişse, o tarih; sebepsiz zenginleşme davasıyla talep etmişse, davanın açıldığı tarih esas alınmalıdır. Bu nedenlerle, davalının sebepsiz zenginleştiği ve almış olduğu intifa bedelii kullanılmayan süresine denk gelen kısım itibari ile iade etmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda intifa hakkının tesis tarihi ile normal bitiş tarihi tarihine göre intifa hakkı süresinin 5.478 gün olarak hesaplandığı ve kalan süreye isabet eden tutarın 829.921,50-TL olduğu hesaplanmıştır. HMK’nın 26. maddesi delaletiyle taleple bağlılık ilkesi gereğince anılı gerekçelerle davacı tarafın 76.944,09-TL alacak isteminin yerinde olduğu, yine davacı tarafça keşide edilen Üsküdar … Noterliğinin 29/01/2016 tarihli ihtarnamesi ve ihtarnamede verilen 3 günlük süreye ve sürenin son günü olan 06/02/2016 tarihinin tatile denk gelmesi nedeni ile 08/02/2016 temerrüt tarihinden itibaren faiz talep edebileceği, KDV Kanunu’nun 24/c maddesinde KDV matrahına dahil olan unsurlar arasında faizin de sayıldığı, anılan yasa hükmüne göre hüküm altına alınan avans faizinin KDV’sine de hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla; davanın kabulüne dair hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıya davalı şirket adına davalı tarafından 15 yıllık intifa hakkı tesis edildiğini, davacının bu hakka dayanarak dava dışı … şirketi ile 5 yıllık Akaryakıt Bayilik sözleşmesi gerçekleştirdiğini, Petrol piyasasında sözleşmelerin Rekabet Kurumu kararları doğrultusunda 5 yıl süre için yapıldığını, fakat davacı ile dava dışı … şirketi arasındaki bayilik sözleşmesi intifa hakkı bitmeden son bulduğundan davacı tarafından intifa hakkının kullanılamadığı ve söz konusu intifa hakkının kısaltılmış olduğu ileri sürülerek kullanılmamış kısım için intifa bedellerinin geri istenmiş olması, müvekkil şirketin intifa hakkını kullandırmamasından kaynaklanmayıp, dava dışı … şirketi ile olan sözleşmenin süresi bittikten sonra yenileneceği inancı ile hareket edilip, sonuç istendiği gibi olmamasından kaynaklandığını, intifa hakkını kullanamaması karşısındaki sorunun davalı şirket olmadığını, davacının kullanılmayan kısım adı altında şirketlerinden herhangi bir şekilde bedel talep etmesinin hukuka ve sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, söz konusu yatırım tutarının, işletme yardım bedellerinin ve sair ödemelerin muhatabının davalı şirket olmadığını, davacının 18/09/2015 tarihi ile hak ve alacağının kalmadığını, yatırım bedellerinin geri istenmesinin sözleşmenini rekabet kurulu kararı ile sona ermesi sebebiyle davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle kalan intifa süresine isabet eden intifa ivaz bedelinin istirdatı davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, bayilik sözleşmesinin yenilenmemesi nedeniyle kalan intifa bedeline tekabül eden intifa bedelinden davalının sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Davacı ile dava dışı … Ltd.Şti. arasında 18/09/2010 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalanmıştır. Ayrıca davacı ile dava dışı … Ltd.Şti. Arasında aynı tarihte imzalanan protokole göre, gayrimenkul üzerinde 23/07/2008 tarihli 15 yıl süreli İntifa hakkının bulunduğu belirtildikten sonra …’in lehine tapuda tesis edilmiş intifa hakkının süresinin de yasal düzenlemeler ve ilkeler doğrultusunda ve protokolde düzenlenen esaslar doğrultusunda kısaltılarak bayilik sözleşmesi ile uyumlu hale getirileceği, söz konusu intifa süresinin kısaltılmasından mütevellit … tarafından ödenmiş bulunan intifa bedelleri, yatırım tutarları, işletme yardım bedeli ve sair ödemelerin kullanılmayan kısmına ilişkin bakiyesinin talep hakkının saklı olduğu düzenlenmiştir. Bu protokolde malik kısmı da imzalıdır. Tapuda davalı şirket adına kayıtlı olan Karabük İli, Merkez İlçesi … Mah., … sokağı mevki, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde 15 yıl süreyle ve 1.598.000,00 TL bedel karşılığında davacı … lehine 03/07/2008 tarih ve … YN’lu resmi senet ile intifa hakkı tesis edilmiştir. Sonrasında davalı … Ltd.Şti. tarafından 07/07/2008 tarihli … seri nolu 1.885.640,00-TL lik “15 Yıllık (180 Ay) İntifa Bedeli” açıklamalı fatura düzenlenmiş ve davacı şirket tarafından dosyada mevcut … Bankası dekontuna göre 24/07/2008 tarihinde 1.683.062,00-TL lik tutarın davalı şirkete ödenmiştir. Daha sonra dava dışı … Ltd. Şti. tarafından 28/08/2015 tarihinde davacıya gönderilen ihtarname ile 18/09/2010 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin süre maddesine istinaden 18/09/2015 tarihinde bayiliğin sona ereceği, bu tarihten sonra şirketlerinin sözleşmenin yenilemeyeceği ihtar edilmiştir. Süreç içerisinde Rekabet Kurulu’nun 12.3.2009 tarihli duyurusuyla, akaryakıt sektöründe intifa sözleşmesinin muafiyetten yararlanma süresi en fazla beş yıl olarak belirlenmiş olup, beş yılı aşan sözleşmeler bakımından 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’nde tanınan muafiyet koşulları ortadan kalkacağı belirtilmiştir. Rekabet Kurulu kararında belirtildiği üzere, 18.09.2005 öncesi yapılan sözleşmelerin beş yıllık süresi 18.09.2010 tarihinde son bulmuş, sonraki tarihli sözleşmeler ise imza tarihinden itibaren beş yılın eklenmesiyle bulunacak tarihte sona erecektir. Rekabet Kurulu’nun bu duyurusundan sonra, protokol ile intifa süresinin de bayilik sözleşmesi ile uyumlu hale getirileceği kararlaştırılmış olup en nihayetinde davaya konu Karabük İli, Merkez İlçesi … Mah., … sokağı mevki, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde Karabük Tapu Müdürlüğünün 03/07/2008 tarih ve … YN’lu işlem ile 15 yıl süre ile davacı lehine tesis edilen intifa hakkı, 22/12/2015 tarih ve … YN’lu tescil işlem belgesinde davacı vekilinin “… Taşınmaz üzerinde bulunan intifa hakkının süresi dolduğundan/kendi isteğim ile terkinini talep ederim.” şeklindeki beyanı sonucu terkin edilmiştir. İntifa hakkının kalan süreye yönelik bedelinin istenebilmesi için dava tarihinden önce intifa hakkının Tapu Sicil Müdürlüğü’nden terkininin yapılması gereklidir. İntifa hakkının bedelsiz terkin edilmesi halinde artık bakiye intifa bedelinin istenemeyecektir. (Y19.HD.nin 25.03.2016 tarih ve 2015/12031 esas-2016/5462 karar sayılı ilamı) Davacı 22/12/2015 tarihinde intifa hakkının süresi dolduğundan/kendi isteği ile terkinini talep etmesi üzerine davacı lehine tesis edilen intifa hakkı terkin edilmiştir. Bu durumda protokol ile intifa süresinin kısaltılmasından mütevellit … tarafından ödenmiş bulunan intifa bedellerinin kullanılmayan kısmına karşılık gelen bakiyesini talep hakkı saklı tutulmuş ise de, terkin sırasında bu hak kullanılmadığı gibi, çekincesiz olarak … A.Ş.’nin talebi ile intifa hakkı bedelsiz olarak terkin edildiğine göre, artık bakiye intifa bedeli istenemeyeceğinin kabulü gerekir. Zira eğer intifa ihtirazi kayıtla terkin edilmemişse bu konudaki istemin reddine karar verilmelidir(Yargıtay 19. HD’nin 21/06/2018 tarih ve 2016/18300 – 2018/3458 E/K). Hal böyle olunca mahkemece anılan resmi işlem istem belgesindeki beyan gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece davacının kullanılmayan intifa süresine tekabül eden bedeli davacının talep edebileceğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına; yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından dairemizce, esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Başlangıçta peşin olarak alınan 1.314,02 TL karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gereken 59,30 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı Harçlar Kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 1.254,72 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 10.802,73 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya; davalının yatırdığı avanstan artan kısmın kendisine iadesine, 6-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL masrafın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/10/2021