Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/398 E. 2021/743 K. 14.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/398
KARAR NO: 2021/743
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2018
NUMARASI: 2017/636 Esas – 2018/1043 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre, 17/03/2015 yılından itibaren 3 yıl süre ile davalının taşıt tanıma sistemine tanımlanmış müvekkiline ait araçların davalıdan akaryakıt alacağı, … plakalı aracın sisteme tanımlı bir araç olup, bu araç için de davalıdan akaryakıt alındığı, araç motorunun arızalanması üzerine … yetkili servisi tarafından düzenlenen raporda, arızanın, olumsuz yakıttan dolayı aşırı kurumlanma sebebine bağlı olduğunun açıklandığı, sözleşmenin 4.8 maddesine göre, akaryakıttan kaynaklanan ayıp nedeniyle araçlarda hasar meydana gelmesi halinde yetkili kurumlara hazırlattırılacak teknik raporla bu hususun teyit edilmesi halinde hasar bedelinin davalı şirket tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı, aracın tamiri nedeniyle ödenmek zorunda kalınan fatura bedeli kadar hasar tazminatının gönderilen ihtarname ile davalıdan talep edilmesine rağmen ödenmediğini belirterek 16.946,62 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/13086 E-17014 K sayılı emsal kararına göre, davanın husumetten reddi gerektiği, motorin dahil tüm ürünlerin yurda girişi veya rafine çıkışında Petrol Piyasası Kanunun 18. maddesi kapsamında çıkarılan yönetmeliğe göre akaryakıta eklenen bir kimyasal ile işaretlendiği, bu ürünlerin bayiye satışa sunulmadan önce numuneler ile analiz edildiği ve uygun değerli olmaması halinde bayilere verilmediği, müvekkilinin kendi işaretini de eklediği böylece bayilerin kaçak akaryakıt satışı yapıp yapmadığının da kontrolünün sağlandığı, taraflar arasındaki sözleşmede her türlü araç arızasından müvekkilinin sorumlu olacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığı müvekkilinin sadece akredite/uzman bir test merkezinde yaptırılacak teknik analizle kanıtlanması halinde akaryakıttaki ayıptan sorumlu olduğu, davacı tarafından yaptırılan akaryakıt analizi olmadığından arıza ile akaryakıt arasında illiyet bağının bulunmadığı, davacıya ait araçtaki arızanın sebebinin belirli olmadığı, aracın pek çok sebeple arızalanabileceği, aracın markası, yaşı ve bakımları, kullanılan yağ vs. gibi bir çok sebebin etkili olabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; taraflar arasındaki sözleşmenin 4.8maddesine göre, sözleşme kapsamında temin edilen akaryakıt nedeniyle araçta hasar meydana gelirse yetkili kurumlara hazırlattırılacak teknik raporda bu hususun teyidi halinde araçta akaryakıttan kaynaklanan hasarın davalı tarafından ödeneceği, 4.9 maddesi uyarınca, teknik raporun ilgili aracın alım yaptığı PO’ya ait istasyon pompalarından ve mümkünse ilgili aracın yakıt deposundan uygun şartlarda numunenin akredite/ bağımsız test merkezleri tarafından muayene edilmesi suretiyle bu konuda uzmanlığı bilinen kişilerce hazırlanacağının kararlaştırıldığı, laboratuvar tarafından hazırlanan raporda, davacıya ait aracın yakıt numunesinin analiz edildiği ve standartla uyumlu olduğunun anlaşıldığı, davacını dayandığı teknik servisten alınan raporda, sadece arızanın yakıttan meydana geldiğinin açıklandığı, araçtan uygun şartlarda alınan akaryakıt numunesinin analizi yoluyla davalı şirketten alınan akaryakıttan kaynakladığı ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … yetkili servisinden alınan teknik raporda, motordaki arızanın nedeninin, zaman içerisinde alınan olumsuz yakıttan dolayı aşırı kurumlaşması olarak açıklandığı, aracın bakımlarının tam olduğunun belirtildiği, sözleşmenin 4.8 maddesine uygun olarak bağımsız test merkezlerinden biri olan … teknik servisinden alınan raporun sunulduğu, davalı tarafından araçtan numune aldırılarak analiz yaptırıldığı ve yakıtın standartlara uygun olduğu gerekçesiyle hasarın kabul edilmediği, araçtaki hasarın yakıttan kaynaklandığının açık olduğu, sözleşmenin 4.8 maddesine göre, sadece alınan akaryakıt numune ürününün …’ya ait ürün olmaması halinde davalının sorumlu olmayacağı, akaryakıtın davalı ürünü olmasına göre davalının hasar bedelinden sorumlu olması gerektiği, sözleşmede belirtilmediği halde akaryakıtın analize gönderilip uygunluk sonucunun hükme esas alınmasının mümkün bulunmadığı, araçtaki arızanın 2017 yılı 4. ayın başında meydana geldiği, davalı tarafından yakıt numunesinin dava konusu arızanın meydana gelmesinden yaklaşık iki ay sonra 22/05/2017 tarihinde alındığı, buna göre numunenin arızaya neden olan olumsuz yakıta ait olma ihtimalinin de gündeme geldiği, mahkemenin, teknik servis raporunun araçtaki arızaya ilişkin olup ayrıca yakıt analizinin yapılmamış olması nedeniyle davalının sorumlu olmadığı yönündeki gerekçesinin de yerinde olmadığı zira ibraz edilen teknik rapora göre, arızanın yakıttan kaynaklandığının tespit edildiği, müvekkilinin sürekli davalıdan yakıt aldığı, aracın bakımının düzenli olarak yetkili servis tarafından yapıldığı, buna ilişkin belge ve faturaların dosyada bulunduğu, bu nedenle aksi yöndeki bilirkişi görüşüne itibar edilemeyeceği, bilirkişiler tarafından yakıt alınan istasyon pompalarından yakıt alınarak analiz yapılması gerekirken bunun da yapılmadığı, yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verildiği ek rapor isteminin de usule aykırı olarak reddedildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı olarak araç hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesine uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Taraflar arasında 17/03/2015 tarihli Akaryakıt Alım ve Hizmet Sözleşmesi imzalanmış olup, sözleşmenin konusu 21. maddesinde açıklandığı üzere, davacı tarafından kullanılan araçların taşıt tanıma sistemine dahil edilerek bu kapsamda üç yıl süre ile sözleşmedeki fiyat ve şartlarla araçların akaryakıtının davalıdan temin edilmesi ve satın alınması olduğu, davacıya ait ve taşıt tanıma sistemine tanımlı aracın motorunun arızaladığı ihtilafsızdır. Davacı taraf, arızanın davalıdan satın alınan yakıttan kaynaklandığı iddiasıyla sözleşmenin 4.8 maddesine göre hasar tamir bedelinden davalının sorumlu olduğunu ileri sürmüş, davalı ise sözleşmenin 4.8 ve 4.9 maddesine göre, davacı tarafından yakıt analizi yaptırılmadığından yakıt ile arıza arasında illiyet bağının bulunmadığını savunmuştur. Taraflar arasındaki ihtilaf, davacıya ait aracın motor arızasının davalıdan satın alınan yakıttan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, buna göre davalının aracın hasar bedelinden sorumlu olup olmadığı konusundadır. Sözleşmenin 4.8 maddesinde, sözleşme kapsamında temin edilen akaryakıttan kaynaklanan ayıp nedeniyle davacı araçlarında hasar meydana gelir ve davacı tarafından hazırlattırılacak teknik raporda da bu husus teyit edilirse araçta akaryakıttan kaynaklanan her türlü hasarı bedelinin davalı tarafından davacıya ödeneceği kararlaştırılmış, devamında 4.9 maddesinde de, teknik rapor ile ilgili aracın alım yaptığı davalıya ait istasyon pompalarından ve mümkün olursa ilgili aracın yakıt deposundan uygun şartlarda alınan numunelerin akredite bağımsız test merkezleri tarafından muayene edilmesi suretiyle, bu konuda uzmanlığı bilinen kişilerce hazırlanacağı, araç deposundan alınan numunelerdeki ürünün davalıya ait olmadığının tespit edilmesi durumunda belirtilen hasardan davalının sorumlu tutulamayacağı hükme bağlanmıştır. Görüldüğü üzere sözleşmeye göre, davalının, yakıt nedeniyle araç hasarından sorumlu tutulabilmesi için araçtaki arızanın davalıdan satın alınan yakıttan kaynaklandığını gösterir teknik rapor olması ve teknik raporun da, arızalı aracın alım yaptığı davalıya ait istasyon pompalarından alınan numune üzerinde bağımsız uzman kuruluşlar tarafından yapılan muayene sonucu düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Davalının yakıt hasarından kaynaklanan sorumluluğuna ilişkin olarak sözleşmenin 4.8 ve 4.9 maddelerinin birbirini tamamlayıcı nitelikte olması nedeniyle birlikte değerlendirilmesi zorunludur. Zira sözleşmenin 4.8 maddesinde, yakıttan kaynaklı araç arıza giderinin davalıdan tarafından karşılanması teknik rapor alınması şartına bağlı tutulmuş, 4.9 maddesinde ise teknik raporun tanımı yapılarak bu raporun neye ilişkin olduğu ve ne şekilde alınması gerektiği gösterilmiştir. Davacı tarafın dayandığı teknik rapor, aracın alım yaptığı davalıya ait istasyonlardan alınan numune yakıt üzerinde yapılan muayeneye ilişkin olmayıp, … yetkili servisi tarafından düzenlenen ve araçtaki motor arızasının zaman içerisinde alınan olumsuz yakıttan dolayı aşırı kurumlanmadan kaynaklandığı açıklaması içeren bir rapordur. Bu durumda davacı tarafın, sözleşme hükmüne göre üzerine düşeni yerine getirip, sözleşmedeki tanıma uygun teknik rapor aldığından söz edilemeyeceğinden artık sözleşme hükümlerine dayalı olarak davalıdan hasar bedelinin ödenmesini isteyemeyeceği gibi taraflar arasındaki sözleşmede, yakıttan kaynaklanan araç arızasının davalı tarafından karşılanacağına ilişkin bir düzenleme olmaması halinde dahi araçtaki arızanın davalıdan satın alınan yakıttan kaynaklandığının yasal delillerle davacı tarafından kanıtlanması gerekli olup,dosya kapsamına göre bu husus ispat edememiş olmasına göre ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde olmayan nedenlere göre istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 59,30 TL karar harcından mahsubu ile bakiye 14,9‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 14/06/2021