Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/397 E. 2021/778 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/397
KARAR NO: 2021/778
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/09/2018
NUMARASI: 2016/194 Esas – 2018/890 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/06/2021
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında satıma dayalı ticari bir ilişkin bulunduğunu, 01.01.2012- 31.12.2012 tarihleri arasındaki cari hesap föyüne göre davalının müvekkiline 12.991,26 TL bakiye borcunun olduğunu ileri sürerek 12.992,00 TL alacağın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taraflar arasında geçmişte bir ticari ilişkinin bulunduğunu, şu an itibariyle devam eden bir ticari ilişki bulunmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının öncesinde aynı alacak için takip başlattığını, takibin itiraz üzerine durduğunu, aynı alacak için mükerrer talepte bulunulduğunu, davacı şirketin müvekkili şirketten herhangi bir alacağının olmadığını, aksine davacının müvekkili şirkete 118,45 TL borcunun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda, davacı ticari satım akdinden kaynaklanan alacağının tahsili talepli iş bu davayı ikame etmiş ise de; alacak talebinde bulunan ve iddiasını ispat ile yükümlü olan davacının davalı adına fatura düzenlemesi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı, fatura içeriği mal ve hizmetin davalıya sunulduğunun usule uygun yasal deliller ile ispatlanmasının gerektiği, yargılamaya konu davada davacının alacağına dayanak yaptığı 11 adet fatura içeriğini davalıya teslim ettiğine dair yasal delil sunamadığı, yemin deliline de dayanmadığı gözetilerek subüta ermeyen davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin, cari hesap dökümüne ilişkin faturaları ve malzemeleri davalı şirkete gönderdiğini, dosyaya sunulan sevk irsaliyelerinde, davalı tarafça 08.05.2012 tarihi düşülerek “iade” kaydı yazıldığını, sonrasında ise 15.05.2012 tarihi atılmak suretiyle aynı yerin paraflandığını ve teslim alındığını, taraf arasındaki mailleşme tarihi de 01.06.2012 olup, davalı tarafça bahis konusu irsaliyeler teslim alındıktan sonraki bir tarih olduğunu, ayrıca teslimi ispat için tanık deliline dayanıldığını, mahkemeye bildirilen tanığının dinlenilmeden karar verildiğini, dava konusu faturaların, müvekkili şirketin, usulüne uygun şekilde tutulmuş ve müvekkilin lehine delil vasfını haiz ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, buna rağmen süresi içerisinde dosyaya ibraz edilmeyen davalıya ait ticari defterler üstünde yapılan incelemeyi esas alınarak davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, faturalara dayalı cari hesap alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, taraflar arasında geçmişe dayalı süre gelen alım satıma dayalı ticari bir ilişkinin bulunduğu, uyuşmazlığın, davacının ticari defter ve kayıtlarında yer alan ve fakat davalının ticari defterlerinde bulunmayan davacının davalıya düzenlemiş olduğu dava konusu alacağa dayanak 11 adet faturadan kaynaklandığı dosya kapsamından sabittir. Bu durumda, salt faturanın düzenlenmiş olması faturaya dayalı alacağın varlığına delalet teşkil etmediği gibi, TTK’nun 21/2. maddesi uyarınca, 8 gün içinde faturaya itiraz edilmemesi halinde, bu durumun sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurup, fatura içeriği hizmetin veya malın verildiği anlamına gelmez. Bu itibarla, davacı, dava konusu malları davalıya satıp, teslim ettiğini yazılı delillerle kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı tarafça, ihtilafa konu 11 adet irsaliyeli faturaların fotokobilerini dosyaya sunmuş ise de, söz konusu belgelerin teslim alan kısmında herhangi bir isim ve/veya imzanın olmadığı, belgelerin üzerinde “iade depo” ibaresi yazılı olup, bu ibarenin altında isimsiz imzanın yer aldığı görülmüştür. O halde, irsaliyeli faturalar üzerindeki “iade depo” ibaresinden, faturalar içeriği malın davalıya teslim edildiği sonucuna varılamayacağı gibi, sevk irsaliyelerindeki imzanın davalıya veya davalının hangi çalışanına ait olduğunun ispat yükü davacıya ait olduğu gözetildiğinde, davacının yerinde olmayan istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının Hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı vekili tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)- a maddesi uyarınca Kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.