Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/392 E. 2021/777 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/392
KARAR NO: 2021/777
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2018
NUMARASI: 2017/373 Esas – 2018/955 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/06/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin, davalı bankanın Unkapanı şubesinden, İstanbul ili, Bağcılar İlçesi, … Köyü, … ada ve … parselde kain, 3. nolu bağımsız bölümün alımı esnasında 14.09.2015 tarihli genel kredi sözleşmesi ile 2.200.000-TL tutarlı ticari kredi kullandığını, gayrimenkul üzerine 16/09/2015 tarih ve 22288 yevmiye ile davalı banka lehine söz konusu kredinin teminatını teşkil etmek üzere 4.250.000-TL tutarlı 1. dereceden ipotek tesis edildiğini, müvekkili şirketin tesis edilen ipoteğe dayanak borcun taksitlerini, ödeme planında belirtilen şekilde ve herhangi bir gecikmeye mahal vermeksizin taşınmazın devir tarihine kadar ödemeye devam ettiğini, söz konusu taşınmazı satma yönündeki tercihinden dolayı, davalı bankaya, alıcının kredi kullanacağı banka tarafından muhtelif zamanlarda kapama bakiyesinin sorulduğunu, davalı bankanın bu bakiyeyi bildirirken her defasında fahiş bir erken kapama komisyonu talep ettiğini, bunun üzerine davalı bankanın amaç ve niyetinin bu şekilde tezahürü karşısında, Beyoğlu … Noterliğinin 15.02.2017 tarih ve … yevmiyeli ihtarnamesi keşide edildiğini, bankanın haksız olarak tahsil edeceği anapara dışındaki tüm tutarlar yönündün fazlaya dair haklan saklı kalmak kaydıyla ödeme yapılmış olacağının ihtar edildiğini, bu ihtarnamenin keşide edilmesi akabinde, 16.02.2017 tarihli taksit, ödemesi de muaccel olduğundan bu taksit de ödendikten sonra devir ve kapama işlemi yapıldığını, müvekkilinin, davalı bankaya söz konusu kredi ilişkisinin 17. taksiti olan 16.02.2017 tarihli taksiti de ödemesi akabinde gayrimenkulü devrettiğini, alıcının bankası tarafından 17.02.2017 tarihinde satış tutarının müvekkilinin hesabına aktarıldığını, davalı bankanın hesaba aktarılan bu parayı dahi kötüniyetli bir biçimde ve bir kaç gün daha fazla faiz alabilmek adına 17.02.2017 tarihinde değil, 20.02.2017 tarihinde kredi borcuna mahsuben aldığını, 17.02.2017 tarihinde anapara bakiyesi, 1.993.941,62 -TL olup, davalı banka bu tutarda alacağa karşılık müvekkili şirketten 2.121.853,78-TL tahsil ederek, krediyi kapattığını ve ipoteği fek ettiğini, müvekkili şirketten 127.912,16 -TL fazladan tahsilat yaptığını, bu tutarın tahsili için davalı banka aleyhine başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili, tacir olan müvekkili bankanın sözleşme gereği, erken ödeme komisyonu talep etme hakkının bulunduğunu, davacının da tacir olup, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün olduğunu, haksız şart bükümlerinden faydalanma olanağının bulunmadığını, kredi sözleşmesi şartlarını inceleyerek, masraf ve ücretleri bilerek kabul ettiğini ve kredi kullandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve beimsenen bilirkişi raporu sonucunda, taraflar arasında imzalanan 14.09.2015 tarihli 4.000.000.-TL limitli genel kredi sözleşmesi uyarınca, taksitli ticari kredi kullandırıldığı, davacı tarafından ilk 17 taksidin ödendiği, 16.02.2017 en son 17. taksit ödeme tarihi itibariyle kalan anapara tutarı, 1.993,941,63 TL. iken, kredi borcunun kapatıldığı, erken kapama adı altında fazladan toplamda 49.163,43- TL’nin haksız yere tahsil edildiği, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının kısmen iptali ile takibin 49.269,95-TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan 49.163,43-TL’ye avans faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin ve icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: A-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; genel işlem şartlarına ilişkin iddialarının değerlendirilmediğini, genel işlem şartlarını barındıran sözleşmenin tek taraflı olarak hazırlandığını, bankaların emsal erken kapama oranları ile ilgili olarak mahkemece delil toplanmadığını, başka dava dosyalarından, muhtelif tarihlerde bir kısım bankalar tarafından bldirilen emsal uygulamaların nazara alınarak rapor hazırlandığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. B-Davalı banka vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; taraflar tacir olup serbest iradeleri ile imzalanan sözleşmenin genel işlem şartlarına aykırılığın ileri sürülemeyeceğini, müvekkili bankanın erken kapama komisyonunu, sözleşmeye, yasaya ve ticari teamüllere dayandığını, hakkaniyet ilkesi çerçevesinde komisyon alındığını, bankaların emsal uygulamaları bakımından yalnızca kamu bankaların uygulamalarının esas alındığını, bu hususta yeterli araştırma yapılmadan karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında alınmış bulunan erken kapama komisyonunun tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalı bankadan kullandığı kredi kapsamında haksız olarak ve fahiş miktarda erken kapama komisyonu adı altında tahsilat yapıldığını, erken kapama komisyonu ile ilgili sözleşme hükmünün genel işlem şartlarına aykırı olduğundan hükümsüz olduğunu iddia ederek haksız kesintinin iadesini istemiş, davalı banka ise, uygulamanın sözleşme ve bankacılık mevzuatına uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık, erken kapama komisyonu olarak yapılan tahsilatın sözleşme koşullarına ve bankacılık teamüllerine uygun olup olmadığı ve bu işleme dayanak sözleşme hükmünün genel işlem şartlarına aykırı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. TTK’nun 20. maddesi uyarınca tacir olan bankanın verdiği hizmet karşılığında ücret talep etmesinin mümkün olup, Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesi çerçevesinde kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceği belirtilmiştir. Genel işlem koşulları TBK’nın 20 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. TBK yürürlüğe girdikten sonraki dönemde imzalanan sözleşmeler ve kullandırılan krediler yönünden; yasal düzenlemeye göre, genel işlem koşulu içeren sözleşmeler yapılması hukuken mümkündür. Bir hükmün salt genel işlem koşulu niteliğinde olması, onun geçersiz olması sonucunu doğurmaz. TBK’nın 25. maddesi uyarınca, “Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz”. Yani, genel işlem koşulu niteliğindeki sözleşme maddesinin geçersiz sayılması için, hükmün dürüstlük kuralına aykırı olması gerekir. Somut olayda, bankanın, yapılan işlemler nedeniyle erken kapama komisyonu alacağına dair sözleşme hükümlerinin haksız işlem şartı olduğundan söz edilemez. Zira tüm bankalar tarafından benzer kesintiler yapılmakta olup, davacı bu hususu bilmediğini ileri süremez. Erken kapama maliyet tutarının hesabı, söz konusu kredinin kullandırım tarihi, kredinin vadesi, kredi tutarı, erken kapama tarihinden kredinin vade bitimine kadar kalan bakiye süresi, kredin erken kapama tutarı, piyasa koşulları ve benzeri bir çok etkene göre yapılmakta olup, her kredinin kapatıldığı tarihteki piyasa koşullarına göre yaratacağı maliyet farklı olduğundan erken kapama halinde her kredi türü için ayrı olarak erken kapama oranı belirlenmektedir. Taraflar arasında akdedilen 14/09/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinin “Erken Ödeme” başlıklı 2.8.1. maddesinde; “…Erken ödemede bulunmak isteyen müşteri, erken ödemeyi yapmak istediği tarihten 5 iş günü önce bankaya yazılı olarak başvurur. Banka, erken ödeme isteğini kabul ederse, bunun şartlarını bildirir ve bundan kaynaklanacak tüm masraflar ile maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, erken ödeme nedeniyle doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri müşteriden talep edebilir. Müşteri, belirlenen ödeme planı dışında yapacağı ödemeler için erken ödemeden kaynaklanacak tüm masraflar ile bankanın maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetlerine karşılık gelmek üzere talep edeceği erken ödeme komisyonunu ve bu komisyon üzerinden talep edilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlükleri ödemeyi kabul eder.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Buna göre, anılan sözleşme hükmünde, davalı bankanın erken kapama komisyon ücreti için maktu bir tutar ve/veya oran gösterilmemiş ise de, davalı bankanın dosyaya sunulan TCMB. bildirdiği ücret ve komisyon tarifesinde, erken kapama komisyon oranının %10.00 olduğu belirtilmiştir. Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın masraflara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, ilan edilen bir tutar bulunmaması halinde ise tahsil edilen masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulaması da bu yöndedir (Emsal nitelikteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.04.2019 Tarih, 2019/1303 Esas- 2019/2961 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, taraflar arasında imzalanan 14/09/2015 tarihli 4.000.000 TL limitli genel kredi sözleşmesi uyarınca, davalı tarafından 16/09/2015 tarihinde kullandırılan, 2.200.000,00 TL bedelli 84 ay vadeli, aylık değişken taksit ödemeli toplam 3.636.926,71 TL tutarlı geri ödemeli taksitli ticari kredinin davacı tarafından ilk 17 taksidinin ödendiği, 16.02.2017 tarihinde kredi borcunun kapatıldığı, dosyada alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, davalı bankanın TCMB’na bildirdiği kesinti tarihindeki erken kapama oranı %10 olduğu halde, %5.90 oranı üzerinden 117.800,00 TL erken ödeme komisyonu ve 5.890,00 TL Bsmv olmak üzere toplam 123.690,00 TL tahsilat yaptığı sabit olup, taksitli ticari krediden dolayı %10.00 oranı altından ve emsal banka uygulamalarına göre de makul olan %5.90 oranı üzerinden erken komisyon ücreti tahsil edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince, esastan reddine, davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE 2-Davacı tarafından yatırılan 2.190,84-TL peşin harçtan 59,30.TL karar ve ilam harcının mahsubu ile 2.131,54 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince, red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 16.137,36-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine 6-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-Davacı tarafından sarf edilen istinaf başvuru harçlarının ve yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.