Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/386 E. 2021/1021 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/386
KARAR NO: 2021/1021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/10/2018
NUMARASI: 2015/583 Esas – 2018/921 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/09/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı vekilinin 19.01.2015 havale tarihli dilekçesi ile takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, işbu davanın bahse konu itirazın iptaline yönelik olarak ikame edildiğini, davacının davalıya 31.01.2012 tarihli … seri numaralı 25.116,20 -TL tutarlı fatura düzenlediğini ve bu faturaya dayalı olarak Kayseri … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının takipte belirtilen borç tutarına ve yetkiye 29.05.2013 tarihinde itiraz ettiğini, yetki itirazı doğrultusunda icra dosyasının İstanbul İcra Müdürlüğüne gönderilmesinin talep edildiğini ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile takibe geçildiğini, davalının 19.01.2015 havale tarihli dilekçesi ile takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, itiraz dilekçesinde herhangi bir borcunun olmadığını ileri sürdüğünü, bu iddiayı kabul etmediklerini, davacının davalı şirkete acentelik yapmak suretiyle hizmet sunduğunu ve bu hizmete karşılık olmak üzere takip konusu faturayı düzenlediğini, davalının da fatura bedelini ödemediğini, taraflar arasında 22.06.2012 tarihli acentelik sözleşmesi yapıldığım ve 2 yıl süre ile davacının Kayseri Organize Sanayi Bölgesi acentesi olduğunu ve bu kapsamda davalı tarafından gönderilen kredi kartı, banka kartı gibi kart ve emtiaları sahibine teslim etmeyi üstlendiğini, davacının teslimat kurallarına bağlı olarak teslimatlarını gerçekleştirildiğini ve tüm şubeler arasında teslimat oranında yüksek bir başarı sağladığını, buna rağmen davacının hiç beklemediği bir zamanda ve beklemediği şekilde davalının sözleşmeyi haksız feshi ile karşı karşıya kaldığını, Beyoğlu … Noterliğinin 30.01.2013 tarih ve … yevmiye numaralı fesih ihbarı gönderildiğini, bu ihbarnamede “gördüğümüz lüzum üzerine” denilmekle yetinildiğini ve herhangi bir haklı sebep gösterilmediğini, davalının bu fesihten sonra dayanaksız iddialar ileri sürerek İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2013/169 Esas sayılı dosya ile davacı aleyhine tazminat davası açtığını, bu davayı ispatlayamaması sebebiyle reddedildiğini, davalının davacı hakkında Kayseri Cumhuriyet Savcılığı’na hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve tehdit suçlarından şikayette bulunduğunu, bahse konu şikayet neticesinde davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davacının ticari defterleri, faturaları, dağıtım detayları ve ay bazındaki raporları incelendiğinde davalıya hizmet yaptığının anlaşılacağını ve 31.01.2012 tarihli … seri numaralı 25.116,20 TL bedelli fatura nedeniyle alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını, bu alacak nedeni ile davalıya Kayseri … Noterliğinin 15.02.2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, bahse konu ihtarnamenin 21.02.2013 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen borcun ödenmediğini belirterek itirazın iptaline, alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip konusu faturanın davalıda bulunmadığını, davacı iddiasını kabul etmediklerini, dosyaya sunulan hesap ekstresi ve davalı defterleri incelendiğinde bahse konu faturanın kayıtlı olmadığının anlaşılacağını, bu faturanın davalıya tebliğ edilmediğini, delil niteliği kazanabilmesi için muhatabına tebliği gerektiğini, tek başına delil olarak nitelendirilemeyeceğini, faturanın tarihi hususunda da belirsizlik bulunduğunu, davacı bahse konu faturanın dava dilekçesinde 31.01.2012 tarihli olduğunu belirttiğini, ancak 31.10.2013 tarihli olarak düzenlendiğini, fatura üzerindeki tarih ile fatura cinsi kısmında yer alan açıklama arasında çelişki olduğunu, acentelik sözleşmesi kapsamında hak ettiği ücretlerin davacıya ödendiğini, davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davacı tarafın sözleşmenin feshi halinde iade etmekle yükümlü olduğu emtiaları iade etmediğini, bu emtiaların Kayseri Sulh Ceza Mahkemesi’nin 04.02.2013 tarih ve 2013/32 D. İş sayılı arama ve el koyma kararı ile iade alındığını, davacı acentelik sözleşmenin feshiyle birlikte tüm bilgisayar kayıtlarını, ATM ve kredi kartı şifrelerini, mağaza kartlarını, teslimat detaylarım, internet bankacılığı şifrelerini ve kredi kartı sözleşmelerini tutanakla teslim etmesi gerekirken bunu ihlal ettiğini, davacının özellikle bankalara ait zarflan davalıya teslim etmemesi, davalı şirketin ilgili bankalarla yapmış olduğu sözleşmeler uyarınca sorumluluk doğurduğunu ve maddi ve manevi zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, sözleşme ile belirlenen teslimat kuralarına aykırı davrandığını, tüm bunlara ilave olarak davalıya tebliğ edilmeyen ve hiçbir şekilde davalının sorumlu olmadığı faturaya dayalı takip yaptığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Dosyada mevcut taraflarca 22.06.2012 tarihinde imzalanmış Sözleşme mevcuttur. Buradaki temel sorun davacı tarafça düzenlenen faturanın içeriğinin tespiti noktasında toplanmakta olup, bu fatura içeriği tespit edildiğinde davacının davalıdan takip konusu faturadan alacaklı olup olmadığı anlaşılabilecektir. Dosya kapsamında takip konusu fatura bedelinin nasıl hesaplandığına ilişkin bir bilgi ve veri bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacı bahse konu fatura içeriğine İlişkin hizmetin sunulduğunu ve bedelini ispatlaması gerektiği kanaatine varılmıştır. Davacının davalı aleyhine 31.01.2013 düzenleme tarihli 25.116,30 TL bedelli faturaya dayalı olarak takip yaptığı, takibe konu faturanın davacımn ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının işletme hesabı esasına göre defter tutması sebebiyle fatura karşılığında tahsilat yapıp yapmadığının anlaşılamadığı, usulüne uygun olmaması sebebiyle ticari defterlerin davacı lehine delil olamayacağı kanaatine varılmıştır. Davacı tarafça düzenlenen fatura konusu hizmet bedelinin nasıl hesaplandığının anlaşılamadığı, davacının takip konusu faturaya dayalı hizmeti verip vermediği, dolayısı ile hizmet bedelini ispatlaması gerektiği kanaatine varılmış olmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davalı % 20 kötüniyet tazminatı isteminde bulunmuş isede, davacının bu takibi kötü niyetle yaptığı kanıtlanamadığından reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece itirazları değerlendirilerek ek rapor tanzimi için dosya bilirkişiye gönderilmiş olmasına rağmen, dosyada mevcut bilirkişi raporlarına yapılan itirazlarının incelenmediğini, bilirkişi raporunda müvekkilinin göndermiş olduğu ihtarnameden hiç bahsedilmediğini, davaya konu faturanın, Kayseri …Noterliğinin 15/02/2013 gün ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin ekinde davalı şirket çalışanı …’a 21/02/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, dolayısıyla davaya konu faturanın, davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen davalı TTK md. 21/2 maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde fatura içeriğine itiraz edilmeyen fatura münderecatının kabul edilmiş sayıldığını, bilirkişi raporlarında çok açık bir şeklide belirtildiği üzere müvekkilinin 2013 yılı Ocak ayında üzerine düşen edimi yerine getirerek hizmet sunarak davalıdan alacaklı hale geldiğini, hizmetin sunulduğunun dosyaya ibraz edilen teslim tutanakları, acente kayıtları, çalışma detayları ve aylık acente raporlarından net bir şekilde anlaşıldığını, taraflar arasındaki ticari teamül ve uygulama gereği de fatura bedeli yapılan işe ilişkin toplam tutar üzerinden kesildiğini, daha önceki faturalarda olduğu gibi müvekkilinin faturasını düzenlediğini, ancak alacağa konu faturaya ilişkin ayrıntılı bir açıklama yapılmasının müvekkilinden beklenilmesinin, taraflar arasındaki ticari teamül ve uygulamaya aykırılık teşkil edeceğini, dolayısıyla 2013 yılı Ocak ayı içerisinde davalı tarafça kurye hizmeti bir başka kişiye yaptırıldı ise bunu dosya kapsamında belgelerini sunacak olan ve müvekkilinden hizmet almadığını ispat edecek olan tarafın davalı olduğunu, müvekkili tarafından sunulmuş olan hizmetlerin, teslim tutanakları, acente kayıtları ve çalışma detayları açık bir şekilde İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/169 Esas ve 2014/304 Karar sayılı dosyasına sunulduğunu, ilgili dosyada aylık acente raporlarının dökümüne ilişkin bilirkişi raporu ile müvekkilinin alacaklı olduğunun tespit edildiğini, teslim detaylarını davalıya teslim edilmiş olduğunu, bilirkişi raporlarına itiraz edilmiş ve müvekkili acenteye ilişkin tüm kayıt ve hak edişlerin davalı şirketten istenmesini, davalının 2012 yılı 10 ve 11. Ay, 2013 yılı 1. aya ilişkin kurye hizmet işlemlerini kime yaptırdığını ve ilgili aylara ilişkin kayıtların dökümünün istenilmesini ve gelen cevaplarla birlikte İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/169 Esas ve 2014/304 Karar sayılı dosyasının dosya içeriğine alınarak dosyanın itirazların değerlendirilmek için uzman bir farklı bilirkişi heyetine tebliğine karar verilmesi talep edilmiş olmasına rağmen mahkemece taleplerin ve itirazlarının kabul edilmeyerek davanın reddine karar verildiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, acentelik sözleşmesine dayalı olarak sunulan hizmete ilişkin olarak tanzim edilen fatura bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, fatura konusu hizmetin sunulup sunulmadığı noktasındadır. Taraflar arasında, davalı Kuryenet tarafından verilecek emtiayı alıcılarına dağıtmak işi ile ilgili koşulların düzenlenmesi konulu acentelik sözleşmesi 2 yıl geçerli olmak üzere 22/06/2012 tarihinde imzalanmıştır. Bu sözleşme davalı tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 30/01/2013 tarih ve … ihtarnamesi ile feshedilmiştir. Fesihten sonra davacı tarafından davalıya yönelik olarak 31/01/2013 tarihli ve 25.116,30 TL bedelli fatura “Ocak ayı hizmet bedeli” açıklaması ile düzenlenmiş ve bu fatura Kayseri … Noterliğinin 15/02/2013 tarih ve … ihtarnamesi ekinde davalı adresinde … imzasına tebliğ edilmiştir. Fatura bedelinin ödenmemesi üzerine, davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 25.116,30 TL bedelli faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatılmış, borca ve ferileri yönünden itiraz edilmesi üzerine icra takibi durmuştur. Eldeki dava ise, itirazın iptali istemiyle açılmıştır. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükü altında (HMK 190) olup, bu temel kuralların da sonucu olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İspat yükü kendisinde olmayan diğer taraf da ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK 191). Davacı taraf faturaya dayalı alacak iddiasında bulunduğuna göre. Bu iddiasını ispatla yükümlüdür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Davacının ticari defterlerinde takibe konu faturası kayıtlı olmakla birlikte, davacının işletme hesabına göre defter tutuyor olmasından dolayı fatura karşılığında tahsilat yapılıp yapılmadığı bilirkişi tarafından tespit edilememiştir. Davalının ticari defterlerinde takibe konu fatura kayıtlı olmadığı gibi, davalı davacıdan 11.1124,16 TL alacaklı durumdadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 13. Maddesinde davacı firmanın dağıtımını gerçekleştirdiği emtia ile ilgili faturaların her ayın sonunda ve o ay içerisinde gerçekleşen tüm dağıtımı kapsayacak şekilde düzenleneceği ve ödemelerin faturaların incelenmesi ve onaylanmasını takiben gerçekleşeceği, ayrıca faturaya itiraz süresin faturaya konu teslimat detayları asıllarının sunulmasından itibaren başlayacağı düzenlenmiştir. Ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulmuş olması yanında defterlerde yer alan kayıtların dayanağının da usulüne uygun olması gerekir. Davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde kayıtlı olan faturanın dayanağının da usulüne uygun olduğunun ispatlanması gerekir. Fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacaktır(Yargıtay HGK’nun 19/09/2018 Tarih, 2017/19-915 Esas ve 2018/1338 Karar Sayılı İlamı). Davacının faturaya konu hizmeti davalıya sunduğunu usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 64/2. Maddesine göre de , Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde tacirin bu yükümlülüğü belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması(belge yoksa kayıtta yoktur) ilkesine dayandırılmıştır. Davacının işletme defterinde kayıtlı olan ancak davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan takibe konu faturanın düzenlenmesine esas belgeler dosyaya sunulabilmiş değildir. Hal böyle olunca davacının ticari defterleri ve faturanın davacı lehine delil olma kabiliyeti yoktur. Davacı taraf faturanın düzenlenmesine esas belgelerin davalıdan istenmesini talep etmiş ise de, TTK’nın 64/2. Maddesindeki düzenleme gereğince tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin bir kopyasını saklamakla yükümlü olup, bunun yanı sıra tarafların kendi mefaatlerine aykırı olacak hususları beyan etmeleri veya delil sunmaları beklenemeyeceğinden(HMK m.29 gerekçesinden) bir kısım belgelerin davalıdan istenmesine ilişkin davacı talebi yerinde değildir. Taraflar arasında görülerek karara bağlanan İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/169 esas sayılı dosyası Uyap ortamında incelenmiş olup, bu dosyaya CD olarak sunulan acente raporlarına ilişkin bilirkişi raporunda, 2013 yılı Ocak ayına ilişkin bir döküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla mahkemece davanın ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/09/2021