Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/385 E. 2021/709 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/385
KARAR NO: 2021/709
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2018
NUMARASI: 2016/881 Esas – 2018/495 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, kredi borcu ödenmiş olmasına rağmen kredinin teminatı olarak davalı bankaya verilmiş olan çek ve bonoların ihtara rağmen müvekkiline iade edilmemesi nedeniyle açılmış olan tazminat davasında, İstanbul 5.Ticaret Mahkemesinin 2014/669 Esas sayılı dosyasından davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, gerekçeli kararında; “davacı/ alacaklının 38.460,00 TL asıl alacak ve 8.588.33 TL faiz olmak üzere 47.048.33 TL alacağı bulunduğu, ancak alacağın 9.000.00 TL’lik kısmının dava konusu yapıldığı, Yargıtay’ın bozma ilamından sonra ıslah yaparak talebin artırıldığı, yargıtay bozma ilamından sonra ıslah yapılamayacağından davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin kısmın reddine, alacağın temerrüt tarihinden itibaren isleyecek reeskont faizi ile tahsiline” seklinde karar verildiğini, müvekkilinin mahkeme ilamına bağlanan 9.000 TL’lik alacağın davalı aleyhine ilamlı icra takibine konulduğunu, ilama bağlanmamış bakiye alacağın faizi ile birlikte davalı bankadan tahsili için İstanbul 5. Ticaret Mahkemesinin 2014/669 Esas sayılı ilamı ile Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2015/254747 E. ve 2016/6027 K- Sayılı onama kararına dayalı olarak genel haciz yoluyla icra takibine girişildiğini, takibin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili, müvekkili bankaya, temlik cirosu ile teslim edilen çek ve senetlerin meşru hamili olduğunu, çek ve senetlerin tahsil edildiğinde kredi borcundan mahsup edilmek üzere teslim alındığını taraflarca imzalanan kredi sözleşmesinde hüküm altına alındığını, davacının zararını kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf sebeplerinde özetle; gerekçeli kararda davanın neden reddedildiği ile ilgili bir gerekçe yer verilmediğini, zamanaşımı gerekçesiyle davayı reddetmişse bu gerekçeyle davanın reddinin de doğru olmadığını, çünkü dava konusu edilen alacağın zamanaşımına uğramadığını, şayet dava esastan reddedilmiş ise bu durumda da kararın hatalı olduğunu, çünkü İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/669 E.477 K. sayılı kararında, alacak dayanağı çek ve senetlere dayanarak açılan alacak davasında tarafların iddia ve savunmaları değerlendirmiş ve davanın kısmen kabulü yönünde karar verildiğini, Yargıtay onamasıyla kesinleşmiş olan kararda tespit edilmiş olan somut vakıalar (yani davacının çek ve senet tutarlarından kaynaklı alacaklı olduğu) aleyhine karar verebilmesi mümkün olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle bankacılık işleminden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalı bankaya kredinin teminatı olarak verilen kambiyo senetlerinin kredi borcu kapatılmasına ve ihtara rağmen iade edilmediği gibi zamanaşımına uğramasına sebebiyet verildiğini, bu nedenlerle davalı bankaya karşı açılan tazminat davasında, davacının zararının belirlendiğini ve fakat bozmadan sonra ıslah yapılamadığından davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, kararın kanun yolundan geçerek kesinleştiğini, kesinleşen ilama bağlanan alacağın tahsil edildiğini, ilama bağlanmayan ve fakat kesinleşen ilamda belirlenen bakiye alacağın faizi ile birlikte davalıdan tahsili için ilamsız icra takibine girişildiğini, takibin itiraz sonucu durduğunu iddia ederek itirazın iptalini talep etmiş, davalı ise, davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında tarafların iddia ve savunmalarının özeti yapılarak yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna değinilmiş va fakat dosyadaki deliller tartışılmamış, kararda neden davanın reddedildiği gerekçelendirilmemiştir. Mahkeme hükmünde nelerin bulunması gerektiği HMK.nun 297. maddesinde gösterilmiştir. Anılan maddenin 1.c bendine göre, mahkeme kararının asgari olarak, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin ne olduğu hususlarını ihtiva etmesi zorunlu bulunmaktadır. Yine Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de tüm mahkeme kararının gerekçeli olması gerektiğini amir bulunmaktadır. Kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilir. Başka bir ifadeyle gerekçe, kararının denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Bu Anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, istinafa konu iş bu kararda ilk derece mahkemesince tarafların iddia, savunma ve delilleri hep birlikte değerlendirilip tartışılmadığı ve denetime olanak sağlayacak gerekçe ihtiva etmemektedir. Anayasa Mahkemesinin 01/02/2017 tarihli, 2014/12158 başvuru numaralı kararında belirtildiği üzere, “Anayasa’nın 36.maddesi ile güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Başvuru konusu olayda tespit edilen ihlal, adil yargılanma hakkının unsurlarından olan gerekçeli karar hakkının ihlal edilmesinden kaynaklanan ve ihlalin yeniden yargılama yapılarak kaldırılmasında hukuki yarar bulunduğundan, 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin 2 numaralı fıkrası gereğince ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili Mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir” denilmiştir. Böylece, gerekçesiz karar verilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiği Anayasa Mahkemesince ortaya konulmuştur. HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, bölge adliye mahkemesince işin esası incelenmeden, mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya yargı çevresi içindeki başka bir mahkemeye gönderilmesine duruşma yapılmaksızın kesin olarak karar verilir. Tüm bu değerlendirmeler ışığında, somut uyuşmazlığa ilişkin dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmediği, anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, davanın reddine dair gerekçelerin karar yerinde gösterilmediği, kararın bu haliyle istinaf denetimine elverişli bulunmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, davanın esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının HMK.’nun 353(1)a-6. maddesi gereği KALDIRILMASINA; 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 4-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile, HMK.’nın 362(1)-g maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.