Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/383 E. 2021/749 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/383
KARAR NO: 2021/749
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2018
NUMARASI: 2017/124 Esas – 2018/1080 Karar
DAVA: Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasındaki dostluk ve güvene dayalı olarak yapılan sözlü anlaşma gereği, müvekkili şirketin şubesi olarak … Ticaret Merkezi … Blok Kat … No:… de faaliyet gösteren kırtasiye dükkanı içindeki müvekkili şirket tarafından yapılmış dekorasyonu, demirbaş malzemeleri, stoktaki bütün malları ve müşteri kitlesi ile birlikte çalışır vaziyette davalı şirkete 2015 yılının ekim ayında devredildiğini, taraflar arasında yapılan sözlü anlaşmaya göre fiyatlandırma ve ödemelerin iki aşamalı olarak yapılmasına karar verildiğini, birinci aşamada içindeki dekorasyonları ve mevcut demirbaşları ile çalışır vaziyette ve müşteri kitlesi bulunan dükkanın devir işlemine 60.000-TL bedel biçildiğini, ikinci aşamada ise dükkanda stokta bulunan ve satışa sunulan diğer kırtasiye malzemelerinin davalı şirket tarafından sayımı yapılarak, müvekkili şirkete bildirilmesine ve müvekkili şirketteki barkod sisteminde kayıtlı stok listeleri ile karşılaştırılarak piyasa şartlarına göre bu malların toplam bedelinin müvekkili şirkete ödenmesine karar verildiğini, taraflar arasındaki anlaşmanın birinci kısmına göre belirli tarihlerde davalı şirketin müvekkiline toplamda 42.800-TL ödendiğini, ayrıca davalı şirketin 18/01/2016 tarihinde 1.000-USD dükkan sahibine müvekkili şirket tarafından ödenmiş olan işyeri kira depozito bedelini iade ettiğini, daha sonra müvekkili şirketin anlaşmanın ikinci kısmına göre davalı tarafından gönderilen fiyat listesindeki fiyatlandırma konusundaki hataların düzeltilmesini talep ettiğini ancak bu isteğin davalı tarafından red ettiğini, davalı şirketin bu olumsuz tavrı karşısında mecburen müvekkili şirkete devir ettiği dükkanının mal stokunu muhasebe sistemine bağlı olan barkod sisteminden listeleyerek tespit ettiğini, piyasa koşullarına ve taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak bunları fiyatlandırdığını ve faturalandırılarak davalı şirkete gönderdiğini, ancak davalı şirketin kötü niyetli olarak bu faturayı iade ettiğini, davalı şirkete gönderilen fatura, taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak devredilen dükkandaki dekorasyon ve demirbaş malların bedeli ile devir esnasında stoklarda bulunup tek tek sayılarak resmi kayıtlara barkod sistemine girildiğini, malların rayiç piyasa bedellerinin toplamına göre düzenlendiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin şirketin devrettiği dükkan içinde yaptırdığı dekorasyon, demirbaşlar ile stoktaki malların devir ve satışından kaynaklı cari hesabındaki bakiye 62.207,13-TL alacağın davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uzun yıllardan bu yana kırtasiye malzemelerinin, devlet kurumlarına ve büyük kurumsal firmalara toptan satışı ve perakende satışıyla iştigal eden sektöründe uzman güvenilir bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin davacı tarafa hiçbir borcunun bulunmadığını, asıl olarak davacının müvekkili şirkete irsaliyesi imzalanıp kayıtlarına işlediği fatura borçlarının bulunduğunu, söz konusu borçlarını ödememek için iş bu davayı kötüniyetli olarak açtıklarını, davacı tarafından davaya konu edilmiş iş bu faturanın belirtilen kötüniyetli iddialarını ispatlamak amacıyla kesildiği için kayıtlarına işlemediklerini ve iade ettiklerini, faturanın içeriğindeki ve davacının dilekçesinde iddia ettiği malzeme ve ekipmanların taraflarınca teslim alınmadığını, davanın kendisine ait barkod sisteminin kayıtlarının söz konusu malların teslim edildiğine dalalet etmeyeceğini, söz konusu sistem kayıtlarının kendisinin özel kayıtları olduğunu, bu kayıtlardan ilgili malzemelerin müvekkiline teslim edildiği veya satışının yaptığı anlamının çıkmayacağını, müvekkili şirkete ait ticari defter ve kayıtlarının incelendiğinde davacının müvekkiline borcunun olduğunun görüleceğini, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Davacı ticari defterleri uyarınca 31.12.2016 tarihine kadar kayıtlar neticesinde 62.207,17 TL davalı borcu mevcut olduğu, 31.12.2016 tarihinde 67.865,16 TL hesaplar arası virman açıklamalı borçlandırıcı kayıt neticesinde hesapta mevcut 130.072,32 TL davalı borcunun bulunduğu, davacı tarafından 20.09.2016 tarihinde tanzim edilen … nolu toplam 138.665,19 TL tutarındaki faturasının … … hesabına … borcu olarak kaydedildiği sahibi lehine delil vasfına sahip davalı ticari defterlerine göre 2016 yılı içersinde davalının tanzim ettiği toplam 36.714,57 TL tutarında faturasının davacı borcu ve karşılığında 3.056,51TL davalı faturası ve ödemesinin alacak kaydı girilmesi neticesinde 33.658,06 TL davacı borcunun 2017 yılına devrettiği görülmüştür. İspat külfeti kendisinde olan davacının yazılı delil ile dükkan devrini ve mal ve ekipman satışını ispat edemediği,düzenlenen faturanın davalı dfterlerinde kayıtlı olmadığı,davacı tarafça dosyaya ibraz edilen mal ve ekipman listesi altında davalı kaşesinin yer almasının iş yeri devri ile mal ve ekipman satışına delil olamayacağı,miktar olarak taraflar rasındaki ticari ilişkinin yazılı delil ile ispat edilmesi genektiğibu koşulda davacının davasını ispat edemediği, yemin deliline dayanmadığı görülmekle ispat edilemeyen davanın reddi gerektiği kanaatine varılarak hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözlü anlaşma gereği müvekkili şirketin şubesi olarak … Ticaret Merkezi … Blok Kat … No:… de faaliyet gösteren kırtasiye dükkanının içindeki müvekkili şirket tarafından yapılmış dekorasyonu, demirbaş malzemeleri, stoktaki bütün malları ve müşteri kitlesi ile birlikte çalışır vaziyette davalı şirkete 2015 yılının Ekim ayında devredildiğini, içindeki dekorasyonları ve mevcut demirbaşları ile çalışır vaziyette ve müşteri kitlesi bulunan dükkanın devir işlemine 60.000,00 TL bedel biçildiğini, dükkanda stokta bulunan ve satışa sunulan diğer kırtasiye malzemelerinin davalı şirket tarafından sayımı yapılarak, müvekkili şirkete bildirilmesine ve müvekkili şirketteki barkod sisteminde kayıtlı stok listeleri ile karşılaştırılarak piyasa şartlarına göre bu malların toplam bedelinin tespitinin yapılmasına ve satış bedelinin müvekkili şirkete ödenmesine karar verildiğini, davalı şirketin olumsuz tavrı karşısında mecburen müvekkili şirket devrettiği dükkanın mal stokunu muhasebe sistemine bağlı olan barkod sisteminden listeleyerek tespit ederek, piyasa koşullarına ve taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak bunları fiyatlandırıp ve faturalandırarak davalı şirkete gönderdiğini, ancak davalı şirketin kötü niyetli olarak bu faturayı müvekkili şirkete iade ettiğini, davalı şirkete gönderilen faturanın, taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak devredilen dükkandaki dekorasyon ve demirbaş malların bedeli ile devir esnasında stoklarda bulunup tek tek sayılarak resmi kayıtlara/barkod sistemine girilmiş malların rayiç piyasa bedelleri toplamına göre düzenlendiğini, bu durum müvekkilinin ticari defter ve belgeleri ile müvekkili şirketin muhasebe sistemine bağlı olarak çalışan barkod sisteminde görülmekte iken, aksi yönde karar oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda da ticari defter ve kayıtlara göre müvekkili şirketin alacaklı olduğu açıkça belirtilmesine rağmen, Mahkemenin davanın ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesinin hukuki deliller kısmında “her türlü yasal delil” ileri sürülmüş olmasına rağmen, Mahkeme tarafından yemin deliline dayanıldığının kabulü gerekmekte iken herhangi bir işlem yapılmadığını, dosyaya ibraz edilen mal ve ekipman listesi altında davalı şirketin yalnızca kaşesi olduğu gerekçesinin doğru olmayıp, dosya kapsamında bulunduğu üzere davalı şirket yetkilisinin imzasının da varlığı göz önüne alınarak işyerinin devri ve mal ve ekipman satışına delil olduğunun açık olduğunu, bilirkişi raporunda müvekkilinin alacaklı olduğunun açıkça belirtilmesine, davalı tarafından imzalanmış ve kaşelenmiş evrak bulunmasına rağmen davanın reddine karar verilmesi ve yemin deliline dayanma hakkı hatırlatılmadan, davalının süresinde sunulmayan cevap dilekçesi dikkate alınarak hüküm kurulmasının adalet anlayışını zedeleyip, usule aykırılık teşkil ettiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava, işyeri devrinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, işyeri devri anlaşmasının kapsamı, devir bedeli, stokta bulunan kırtasiye malzemelerinin teslim edilip edilmediği, yemin delilinin hatırlatılmasının gerekip gerekmediği noktasındadır. Davacı tarafça, taraflar arasındaki sözlü anlaşma gereği davacı şirketin şubesi olarak … Ticaret Merkezi … Blok Kat … No:… de faaliyet gösteren kırtasiye dükkanının dekorasyonu, demirbaş malzemeleri, stoktaki bütün malları ve müşteri kitlesi ile birlikte çalışır vaziyette davalı şirkete 2015 yılının Ekim ayında devredildiği, dekorasyonları ve mevcut demirbaşları ile çalışır vaziyette ve müşteri kitlesi bulunan dükkanın devir bedelinin 60.000,00 TL olarak belirlendiği, ayrıca dükkanda stokta bulunan ve satışa sunulan diğer kırtasiye malzemelerinin davalı şirket tarafından sayımı yapılarak, müvekkili şirkete bildirilmesine ve davacı şirketteki barkod sisteminde kayıtlı stok listeleri ile karşılaştırılarak piyasa şartlarına göre bu malların toplam bedelinin tespitinin yapılmasına ve satış bedelinin davacı şirkete ödenmesine karar verildiği ve davacı şirketçe 20/09/2016 tarih, 129747 nolu ve 138.665,19 TL bedelli faturanın davalı şirketçe kabul edilmediği iddiası ile işyeri devrinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf ise, davacı şirketçe tanzim olunan 20/09/2016 tarih, … nolu ve 138.665,19 TL bedelli fatura içeriği malların teslim edilmediğini beyan etmiştir. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükü altında (HMK 190) olup, bu temel kuralların da sonucu olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İspat yükü kendisinde olmayan diğer taraf da ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK 191). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Tarafların incelenen Ticari defterleri 2016 yılı açılış kaydı itibariyle tam bir mutabakat içindedir. Davalının 2016 yılında kestiği faturalarda davacının ticari defterinde kayıtlıdır. Ancak davacının tanzim ettiği 20/09/2016 tarih, … nolu ve 138.665,19 TL bedelli fatura davalının ticari defterinde kayıtlı değildir. Kendi ticari defterlerine göre davacı 138.665,23 TL alacaklı; davalı ise 33.658,06 TL alacaklı durumdadır. Taraf ticari defterlerindeki mutabakatsızlık, davacının 138.665,19 TL bedelli faturası ve davacı tarafından davalı hesabında yapılan 67.865,15 TL bedelli virmanın davalı defterinde kayıtlı olmaması ile davalının 42.800,00 TL’lik ödemesinin davacı defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklanmaktadır.HMK’nın 200/1. maddesine göre, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Buna göre iddia olunan sözleşmenin bedeline göre davacı tarafın iddialarını yazılı delille ispatlaması gerekir. Bu kapsamda davacı şirketçe tanzim olunan 20/09/2016 tarih, … nolu ve 138.665,19 TL bedelli faturada geçen demirbaş ve faturaya ekli listede bulunan ürünlerin davalıya teslim edildiği ispatlanabilmiş değildir. Dosyada delil olarak dayanılan EK-2’deki belge 683 sıradan oluşan ve bir takım kırtasiye malzemelerine ilişkin liste olup, bu liste 19/09/2016 tarihi atılarak davalı kaşesi basılarak imzalanmış vaziyettedir. Ancak bu belgeyi davacının iddia ettiği işyeri devri ile ilişkilendirecek veya düzenlenme amacına ilişkin belge üzerinde herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Bu nedenle bahsi geçen bu belge davacının iddialarını ispatlamaya elverişli değildir.Her ne kadar davacı vekili “her türlü yasal delil” şeklindeki ifade nedeniyle yemin deliline dayanıldığının kabulünün gerektiğini beyan etmiş ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde “sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller” gibi ibarelerin bulunması halinde tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafa “yemin teklifinde bulunma hakkı” hatırlatılamayacak (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunca 03.03.2017 Tarih, 2015/2 E. ve 2017/1 K. ) olması nedeniyle davacı tarafın bu beyanına itibar edilemeyecektir. Bu halde davacı taraf açıkça yemin deliline dayanmadığından davacıya yemin delilinin hatırlatılması söz konusu değildir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 64/2. Maddesine göre , Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde tacirin bu yükümlülüğü belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması(belge yoksa kayıtta yoktur) ilkesine dayandırılmıştır. Davacının ticari kayıtlarındaki 67.865,15 TL bedelli virman işlemi davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi, bu işlemi belgeleyecek herhangi bir ispat aracı da dosyaya sunulmamıştır. Dolayısıyla virman işleme ilişkin, TTK’nın 64/2. Maddesinde düzenlenen ilkeye uygun bir belge sunulmadığından davacının defterindeki 67.865,15 TL bedelli virman kaydına itibar etme olanağı yoktur. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın, alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.15/06/2021