Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/377 E. 2021/691 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/377
KARAR NO: 2021/691
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2018
NUMARASI: 2014/989 Esas – 2018/942 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 25/09/2012 tarihli sözleşme ile davalıdan 45.000 TL karşılığında 607ton kurşun ürününü satın alınması konusunda anlaşmaya varıldığı, satım bedelinin 15.000 TL’sinin peşin, geri kalan kısmının 25/09/2012 tanzim ve 25/10/2012,25/11/2012 ve 25/12/2012 vade tarihli her biri 10.000 TL bedelli senetlerle ödeneceğinin kararlaştırıldığı, bu kapsamda, davalı tarafa 15.000 TL peşinatın 01/10/2012 banka aracılığı ile gönderildiği,23/10/2012 ve 31/10/2012 tarihlerinde de 10.000 TL ödenerek 25/10/2012 vadeli senedin iade alındığı daha sonra 04/12/2012 tarihinde 7.500 TL ödeme ile birlikte toplam ödeminin 32.500 TL olduğu, davalı tarafından 300 ton ürün teslim edildiği, bu ürünlerin sözleşmede kararlaştırılan nitelikte olmadığının tespit edilmesi üzerine 16/07/2013 tarihli ihtarname gönderilerek satımdan vazgeçildiği ve kalan senetlerin iadesinin talep edildiği, davalı tarafından düzenlenen 22/07/2013 tarihli faturanını kabul edilmeyip, iade edildiği ayrıca 02/08/2013 tarihli ihtarname ile atık toplama ve satma belgeleri olmadığından alımdan vazgeçtiklerinin bildirildiği buna rağmen davalının iki ayrı senede dayalı olarak icra takibine geçtiği, davalıdan teslim alınan üründen fazla ödeme yapıldığı, teslim alınan 300 ton ürün bedelinin ton başına 74.10 TL’den 22.300,00 TL olduğunu belirterek fazla ödenen 10.270,00 TL faizi ile davalıdan tahsili ile icra takibine konu edilen her biri 10.000 TL olan iki senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre davacıya 300 ton ürün tesim edildiği ve bu sözleşme kapsamında davacı tarafından 25.000,00 TL ödendiği, 04/12/2012 tarihli 7.500 TL’lik ödemenin, sözleşme kapsamında yapılan bir ödeme olmayıp, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi nedeniyle yapılan ödeme olduğu, cari hesap alacağının tahsili için davacıya karşı ayrı bir icra takibi yapıldığı, davacıya teslim edilen ürünlerin sözleşmede belirtilen nitelikte ürünler olup, davacı iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, alınan bilirkişi raporu ve toplanan delillere göre, taraflar arasında imzalanan 25/09/2012 tarihli satım sözleşmesine göre, 45.000 TL bedelle 600 ton ürünün satın alacağının kararlaştırıldığı, davacı tarafından toplam 32.500 TL ödeme yapıldığı, davalı tarafından bu miktarın 25.000 TL sinin kabul edilip, geri kalan 7.500 TL’ sinin cari hesap borcuna karşılık yapılan ödeme olduğunun ileri sürüldüğü ancak bu hususta delil ibraz edilmediği gibi ticari defterlerinin sunulmadığı, bu durumda davacının toplam ödemesinin 32.500,00 TL olarak kabulü gerektiği, davacının teslim aldığı ürünün ise 300 ton olup, bedelinin ton başına 74.10 TL’den 22.300 TL olarak hesaplandığı, davalı tarafından faturaların KDV’siz hesaplanmasına göre satım konusunun hurda atık ürün olduğu ve bu ürünlerin alım ve satımının gerekli lisanslara sahip firmalarca yapılabileceği, gerekli lisansa sahip olmayan davacının bu ürünleri teknik olarak satın almasının mümkün bulunmadığı, teslim alınan mal bedelinin 22.300 TL olmasına karşılık davacının yaptığı ödeme 32.500 TL olduğundan aradaki fark olan 10.270 TL fazla ödemenin davacı tarafından talep edilebileceği gibi takibe konu edilen iki senedinde bedelsiz kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; taraflar arasında 25/09/2012 tarihli sözleşmeden önce de devam eden ticari ilişki bulunduğu bu ilişkiye göre davacıdan cari hesap nedeniyle alacaklı olduklarından aleyhine icra takibi yapıldığı, 7.500 TL’ nin cari hesap borcuna karşılık yapılan bir ödeme olduğu, sözleşme kapsamında verilen iki ayrı senet ödenmediğinden bu senetlerin de ayrı bir icra takibine konu edildiği, davacıya sözleşmedeki niteliğe uygun ürün teslim edildiği, müvekkilini 2012 yılı defterlerinin incelenmediği, incelenmiş olması halinde müvekkilinin alacaklı olduğunun tespit edilebileceğini, davacının usulüne uygun tutulmayan ticari defterlerine göre karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, sözleşme kapsamında fazla ödemenin iadesi ile bedelsizlik iddiasına dayalı olarak İİK 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, yasal süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönüyle re’sen yapılmıştır. Taraflar arasında imzalanan 25/09/2012 tarihli Mal Alım-Satım Sözleşmesi ile davacının ton başına 74.10 TL olmak üzere 607 ton kurşun konsantresini 45.000 TL satın aldığı, bu bedelin 15.000 TL sinin peşin, kalan 30.000 TL’sinin de her biri 10.000 TL tutarlı sıralı takip eden aylık vadeli üç ayrı senet ile ödeneceği, ödemeler yapıldıkça Mersin’de … deposunda ki ürünlerin yerinde teslim edileceği kararlaştırılmış olup, davacı tarafından 15.000TL peşinat ile 25/09/2012 vadeli 10.000 TL bedelli senet bedelinin ödendiği, buna göre davacının toplam 25.000 TL ödeme yaptığı ve karşılığında davacı tarafından 300 ton ürünün teslim alındığı ihtilafsızdır. Davacı tarafından keşide edilen 16/07/2013 tarihli ihtarname ile; teslim alınan cevherin 300 ton olup, 20 tenör altı cevherin şu anda mümkün olmadığından geri kalan 307 ton cevherin alımından vazgeçildiği bildirilmiştir. Davalı taraf ise “kurşun ramat artığı” cinsindeki 607 ton ürün için 22/07/2013 tarihli 44.978,00 TL bedelli faturayı keşide ederek davacıya göndermiş ancak bu fatura davacının 02/08/2013 tarihli ihtarnamesi ile şirketin atık toplama ve satma belgesi olmadığından alımdan vazgeçildiği gerekçesiyle iade edilmiştir. Davacının ilk ihtarı ile sözleşmeyi feshettiği, ikinci ihtarı ile faturayı iade ederek fesih nedenini değiştirdiği görülmekle birlikte mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda; davalının sözleşme kapsamında 607 ton ürün için kestiği 22/07/2013 tarihli faturanın KDV’siz düzenlenmesi ve içeriğinde gösterilen ürün cinsine göre satım konusunun hurda/atık olduğunun anlaşıldığı, hurda ve atıkların satılması dahil geri kazanımım ve depolanması gibi hususların Çevre Bakanlığı tarafından düzenlenen tebliğlerle açıklanmış olup, bu tür ürünlerin ancak gerekli lisanslara sahip firmalarca alınması, işlenmesi veya geri kazandırılmasının mümkün bulunduğu, davacı şirketin böyle bir belgeye sahip olmaması nedeniyle alımdan vazgeçerek sözleşmeyi feshetmesinin ilgili mevzuata uygun bulunduğu açıklanmıştır.Esasen iş bu davadaki talep konusu ve davalının savunması ve dayandığı istinaf nedenlerine göre; feshin haklı olup olmaması sonucu etkili değildir. Fesihle birlikte sözleşme ileriye etkili olarak sona erdirilmiş olup, feshe bağlı her hangi bir hak veya karşı talep ileri sürülmediğinden mevcut hali ile sözleşmenin sona erdiği anlaşılmıştır. Davacının 04/12/2012 tarihli 7.500 TL tutarlı ödemesi, davalı tarafından kabul edilmekle birlikte davalı bu ödemenin cari hesap borcu nedeniyle yapıldığını savunmuştur. HMK 190. ve TMK 6. maddelerine göre, aksi kanunda belirtilmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecbur olduğu gibi ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olup, 7.500,00 TL miktarındaki ödemenin, cari hesaba borcu nedeniyle yapılan ödeme olduğunu ileri süren davalı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.Davacının incelenen defterlerinde, davalının cari hesaptan bakiye alacağı görünmediği gibi usulüne uygun olarak yapılan ihtara rağmen davalı tarafından ticari defter ve kayıtların sunulmamış veya başkaca bir delil ibraz edilmemiştir.Buna göre davalı bu iddiasını dosya kapsamına göre ussulüne uygun delillerle ispatlayamamış olup mahkemece davacının 7.500 TL tutarlı ödemesinin sözleşme kapsamında yapılan ödeme olduğunun kabul edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Bu durumda davacının toplam ödemesinin 32.500 TL olduğu kabul edilerek davalı tarafından teslim edilen teslim ürün bedeli olan 22.300 TL’nin mahsubu sonucunda 10.270,00 TL fazla ödemenin davacıya iadesine ve bu ticari ilişki uyarınca verildiği ihtilafsız olup bedelsiz kalan davalı uhdesinde bulunan takip konusu 25/11/2012 ve 25/12/2012 vadeli her biri 10.000 TL bedelli senetler yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından yerinde olmayan nedenlere göre, davalı vekili istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan 517,00 TL istinaf peşin karar harcının alınması gereken 2.067,74 TL karar harcından mahsubu ile bakiye 1.550,74‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 07/06/2021