Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/375 E. 2021/732 K. 14.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/375
KARAR NO: 2021/732
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2018
NUMARASI: 2014/1068 Esas – 2018/442 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2021
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan … Ltd.Şti.yöneticisi … ile yaptığı sözleşme uyarınca verilecek mallara karşılık olmak üzere bu şirkete sekiz adet ve toplamları 77.000 TL tutarında bono verdiğini, ancak herhangi bir mal teslimi yapılmadığını, bonoların karşılıksız kaldığını, bonoların ön yüzünde mal karşılığı verildiğinin açık ve net olarak ifade edildiğini, Kartal …Noterliğinin 19/12/2014 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesiyle karşılıksız kalan sekiz bononun tesliminin istendiğini, bunların bir kısmının davalı şirket tarafından iade edildiğini, davalı şirketin 31/01/2014 vadeli ve 10.000 TL tutarında bonoyu tahsil için diğer davalı bankaya verdiğini, karşılıksız kalan bu bononun ödenmediği için protesto edildiğini, akabinde de tahsil için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla icraya konulduğunu, davalı bankanın bonoyu kendisine ciro eden diğer davalıya ilişkin hiçbir işlem yapmadan sadece müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, bononun karşılığının olmadığını bildiğini ve danışıklı olarak haksız yarar sağlamaya çalıştığını ileri sürerek icra takibine konu bonodan dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 05/09/2014 tarihli dilekçesinde, dava konusu icra dosyasına borcun tüm ferileri ile birlikte ödendiğini, bu nedenle davanın istirdat davası olarak devamına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili, bonoyu ciro yoluyla edinen müvekili banka karşı davacı ile diğer davalı arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklı defilerin ileri sürülemeyeceğini, davalı şirketin müvekkili bankadan kredi kullandığını, krediden kaynaklı alacak için icra takibi yapıldığını, davalı şirkete davaya konu bonodaki cirosu nedeniyle işlem yapma ihtiyacı ve zorunluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddine ve %20 tazminata karar verilmesini istemiştir. Diğer davalı ise, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı bankanın davaya konu kambiyo senedini ciro yoluyla hamili olduğu, bu davalıya karşı, bedelsizlik iddiasının ancak davalının, yani hamilin kötüniyetli olduğunun kanıtlanması halinde söz konusu olabileceği, dosya kapsamına göre, davalının senedi kötü niyetli olarak devraldığına kötü niyetli olduğuna ilişkin herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı, diğer davalı yönünden ise, senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, davacı-borçlu takibe konulan bononun bedelsiz olduğunu yazılı delille kanıtlaması gerektiği, davacının bu iddiasını yasal olarak ispatlayacak yazılı bir delilin de dosyaya sunulmadığı, davaya konu bonoda “malen” ibaresi bulunduğuna göre, böyle bir bonoda malın teslim alındığı, borçlu tarafından ikrar edilmiş sayılacağı, alacaklının teslim ettiğini kanıtlamak yükümlülüğünün bulunmadığı, yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğünde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalı bankanın hamili olduğu bonodan dolayı yalnızca müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, bu durumun davalı bankanın bononun bedelsizliğini bildiğinin ve diğer davalı ile birlikte hareket ettiğinin göstergesi olduğunu, davalı şirketin de vergi kaydında resen terkin edildiği, ticari defterlerini sunmadığını, dolayısıyla mal teslim edilmediğine karine oluşturduğunu, mal teslimine dair herhangi bir belgenin bulunmadığını, ispat yükünün müvekkilinde olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, icra takibine konu edilen bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı, teslim edilecek mal karşılığı davalı şirkete muhtelif tarihli ve miktarlı toplam 77.000 TL tutarında bonoların düzenlenerek verildiğini, ancak mal teslim edilmediğinden bonoların bedelsiz kaldığını, bir kısmının iade edildiğini, dava konusu 10.000 TL bedelli bononun ise iade edilmeyip diğer davalı bankaya ciro edildiğini, davalı bankanın da bonoyu yalnızca davacı aleyhine icra takibine konu yaptığını, bononun bedelsiz olduğunu bildiğini, kötü niyetli olduğunu iddia etmiş, davalı banka ise, ciro yoluyla bononun hamili olunduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı, davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355. Maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava ve icra takibine dayanak keşidecisi davacı …, lehtarı davalı … Ltd Şti olan 20.06.2013 tanzim, 31.01.2014 vadeli 10.000 TL bedelli “malen” kayıtlı bononun, davalı lehtar şirketin cirosuyla davalı bankanın yetkili ve meşru hamili olduğu görülmüştür. Kambiyo senetleri illetten mücerret olup senetteki ihdas nedeninin aksini iddia eden taraf iddiasını ispatla yükümlüdür. Somut uyuşmazlığa konu bonoda malen kaydı mevcut olup, bu durumda, mal teslimine karine teşkil edeceğinden bu kaydın aksini yani mal teslim edilmediğini ve bononun bedelsiz kaldığını iddia eden davacı taraf bu iddiasını ispata elverişli yazılı delillerle kanıtlamakla yükümlü olduğundan, dosya kapsamı itibariyle bu iddiasını ispat edemediğinden bu davalı hakkında davanın reddine karar verilmesi doğru olduğu gibi, dava konusu bononun ciro yoluyla yetkili ve meşru hamili olan davalı bankanın bonoya dayalı olarak yalnızca davacı keşideci hakkında icra takibine girişmesi kötü niyeti ispatı olarak kabul edilemeyeceğinden ve bu davalının kötü niyetli olduğunun ispat edilemediğinden ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerindedir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca, esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca, esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.