Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/37 E. 2020/334 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/37
KARAR NO: 2020/334
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2016/918 Esas – 2018/454 Karar
DAVA: Alacak – İstirdat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında 28/12/2013 tarihinde AutoMatic Müşteri Sözleşmesi imzalandığını, AutoMatic sistemi ile müvekkil şirket araçlarına akaryakıt ikmal ve data hizmeti vermeyi, buna mukabil müvekkil şirket de AutoMatic marifetiyle davalıdan almış olduğu akaryakıt bedellerini davalıya ödemeyi kabul ettiğini, sözleşmenin imzalandığı tarihinden itibaren 3 yıl geçerliğinin bulunduğunu, davalının bahsi geçen sözleşmenin 9. Maddesine aykırı davranarak, sözleşmenin kurulduğu andan yani 2013 Aralık ayından itibaren müvekkilinin akaryakıt alımlarında % 6 ‘ lık iskonto oranını uygulamadan faturalandırma yaptığını gördüğünü, yani müvekkilinin Aralık 2013′ ten Nisan 2015′ e kadar davalıdan sözleşmede yer alan iskonto oranı üzerinden değil indirimsiz olarak akaryakıt satın aldığını, sözleşmede kararlaştırılan % 6’ lık iskonto, aktif tarihinden itibaren uygulanmış olsa idi toplam alınan akaryakıt tutarı üzerinden 6.1258,56- TL tutarında iskonto yapılması gerektiğini, gerçekte yapılan iskonto tutarının 628,55-TL olduğunu, müvekkilinin 5.590,01-TL tutarında zararının söz konusu olduğunu, durumun farkedilmesi ile davalı taraf ile telefon vasıtasıyla ulaşıldığını ancak yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamadığını, bunun üzerine sözlüş olarak anlaşılarak taraflar arasındaki alışveriş karşılıklı olarak fiili şekilde sona erdirildiğin, davalının müvekkiline akaryakıt satımını sonlandırdığını, buna mükabil de müvekkilinin de davalıya herhangi bir ödememsinin bulunmadığını, ancak davalının son alışverişin gerçeklitiği tarihten yaklaşık bir yol sonra 15/05/2016 tarihinde 23/05/2016 vadeli 13.528,46-TL tutarlı bir faturanın düzenlendiğini faturada AutoMatic Sözleşme Fesih Bedeli açıklamısa ile taraflar arasındaki sözleşmeyi feshetttini beyan ettiğini, söz konusu sözleşme fesih bedeli, müvekkilinin anlaşmalı bankadan Doğrudan Borçlandırma Sistemi (DBS) hesabı olmasından dolayı, faturada vade tarihi olarak gösterilen 23/05/2016 tarihinde müvekkilinin hiçbir şekilde bilgisi ve haberi olmadan davalıya ödendiğini, müvekkilinin davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını, dava konusu olayda asıl alacaklının müvkekilinin olduğunu, tüm bu sebeplerle davalı tarafa 13.528,46-TL borcunun bulunmadığının tespit edilmesi ve davalı tarafdan istirdadına, müvekkilinin davalıdan 5.590,01-TL alacaklı olduğunun tespitine ve tahsiline, kötü niyetli davalının % 20 oranında tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının tüm beyanlarının iddialarının dayanıksız olduğunu, sözleşmesel ilişki devam ederken davacı yanın müvekkiline hiçbir bildirimde bulunmaksızın 1 yıl boyunca akaryakıt alımını durdurduğunu, sözleşmede düzenlendiği şekilde herhangi bir fesih bildiriminde bulunmadığını, sözleşmenin kuruluş aşamasında davacının … Bankası A.ş nezdinde kredili hesap açtırdığını, ve sözleşmenin hayata geçtiğini, fakat dava dışı banka müvekkili şirkete hitaben 04/05/2016 tarihinde -e posta göndererek Davacıya taşıt tanıma kapsamıda tahsis edilen kredi limiti ve talimatının iptal edileceğini bildirdiğini, bu nedenle ve ayrıca davacının 3 aydan daha uzun bir süre yakıt alımını durdurarak sözleşmenin süresinden önce feshine sebebiyet vermiş olduğundan müvekillince de fesih bedelinin tahsili yoluna gittiğini, haksız olarak müvekkili aleyhine ikame oluşan iş bu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında “taraflar arasında 28/12/2013 tarihli ve üç yıl süreli AutoMatic Müşteri sözleşmesi akdedildiği, sözleşme ile davacının aldığı akaryakıt karşılığında kesilen faturalara %6 oranında iskonto uygulanacağının kararlaştırıldığı, davalının EPDK’nun 20/03/2014 tarih ve 4927 sayılı kararını gerekçe göstererek iskonto uygulaması yapmadığı, davacı tarafça iskontosuz fatura bedellerinin ödendiği, mahkememizce alınan 05/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda sektör bilirkişi tarafından EPDK’nun mezkur kararı ile tavan fiyat uygulaması getirildiği, kurul kararı emredici nitelikte olmakla birlikte, kar marjındaki azalmanın %20 olduğunun, bu azalmanın %6 lık iskonto oranına uygulanması suretiyle iskonto oranının %4,8’e düşürülmesi gerekirken davalı tarafça iskontonun tamamen kaldırıldığının, sektörel yönden EPDK kararı uyarınca iskonto oranının düşürülmesinin gerektiğinin, tamamen kaldırılmasının sektör uygulamalarına aykırı olduğunun, davacı tarafa sözleşme süresi boyunca sadece 628,55-TL iskonto uygulandığının, eksik uygulanan iskonto tutarının düşürülmüş iskonto oranı üzerinden 4.274,30-TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla davacının davacının alacak talebinin kısmen kabulü ile 4.274,30-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacının cezai şart bedelinin istirdadına yönelik talebi açısından yapılan değerlendirmede; taraflar arasındaki sözleşmenin 17/2 ve 3 fıkralarında cezai şarta ilişkin düzenleme bulunduğu, 17/2 fıkrasında yer alan cezai şart düzenlemesinin, sözleşme kapsamında davacı/müşteriye ariyeten verilen TKÜ’lerin iade edilmemesi haline münhasır bulunduğu ve somut olayda uygulanamayacağı, 17/3 fıkrasında yer alan cezai şart düzenlemesinin ise sözleşmenin süresinden önce feshi haline ilişkin olduğu, somut olayda davacının davalı şirketten en son 30/04/2015 tarihinde akaryakıt alımı yaptığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 17/1 fıkrası uyarınca davalının üç aydan fazla akaryakıt alımı yapılmaması halinde sözleşmeyi tek taraflı fesih hakkının bulunduğu, buna karşılık davalının sözleşmeyi feshetmediği; ancak 15/05/2016 tarihli … numaralı ve 13.528,46-TL bedelli sözleşme fesih bedeli açıklamalı faturayı tanzim ettiği, dosya münderecatında davalının yahut davacının sözleşmeyi feshettiğine dair herhangi bir yazılı fesih bildiriminin bulunmadığı, başka ifade ile dava konusu 28/12/2013 tarihli üç yıl süreli sözleşmenin süresinden önce ve tek taraflı feshedildiğine dair TTK’nun 18/2 fıkrasına uygun şekilde tanzim edilmiş herhangi bir fesih ihtarının dosyada mevcut olmadığı, 15/05/2016 tarihli 78305101 numaralı ve 13.528,46-TL bedelli sözleşme fesih bedeli açıklamalı faturanın TTK’nun 18/2 fıkrası kapsamında fesih ihtarı olarak kabul edilemeyeceği, bu haliyle taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğinden ve sözleşmenin 17/3 fıkrasının ikinci cümlesinde düzenlenen cezai şartın talep ve tahsil koşullarının oluştuğundan bahsedilemeyeceği hususları mahkememizce sabit görülmekle, davacının istirdat talebinin kabulüne, 13.528,46 -TL cezai şart tutarında davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bu tutarın davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı yanca ikrar olunduğu üzere; sözleşmesel ilişki devam ederken davacının, müvekkiline hiçbir bildirimde bulunmaksızın, 1 yıl boyunca akaryakıt alımını durdurmuş olduğunu ve sözleşmede düzenlendiği şekilde herhangi bir fesih bildiriminde de bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin “Fesih” başlıklı 17.maddesi ile “bankada kredi açılmaması, açılan kredinin limitlerinin yetersiz olması veya kredinin banka tarafından iptal edilmesi” ya da “sistemde kayıtlı bulunan beher aracın 3 (üç) ay süresince yakıt almaması” durumlarının her birinin ayrı ayrı fesih sebebi olarak tanımlandığını ve fesih halinde de cezai şartın talep edilebileceğinin düzenlendiğini, sözleşmenin kuruluş aşamasında davacının, … Bankası A.Ş. nezdinde kredili hesap açtırmış olmasına rağmen daha sonra bankadaki kredi limitini iptal ettirdiğini, bu hususun dava dışı bankanın müvekkili şirkete hitaben 04.05.2016 tarihinde gönderdiği e-postadaki “Davacıya taşıt tanıma kapsamında tahsis edilen kredi limiti ve talimatının iptal edileceği ifadesi ile sabit olduğunu, ayrıca davacının 3 aydan daha uzun bir süre yakıt alımını durdurarak sözleşmenin süresinden önce feshine sebebiyet vermiş olduğundan müvekkilince fesih bedelinin tahsili yoluna gidildiğini, dava konusu sözleşme kapsamında %6’lık iskonto oranı kararlaştırılmış ise de müvekkili Şirketin, sektörün düzenleyici ve özerk kurumu niteliğindeki Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) 20.03.2014 tarihli Kurul Kararı doğrultusunda davranmak zorunda kaldığını, bu nedenle de müvekkilini iskonto oranını düşürdüğünü, sektör uzmanı bilirkişinin görev sınırlarını aşarak hukuki yorum yaptığını ve bunu yaparken de doğal olarak cezai şart konusunda hataya düştüğünü, akdin feshi ve ceza şartının tahsili yoluna gidilmesinin tek sebebinin davacının yakıt almaması değil aynı zamanda davacının bankada açtırdığı kredinin banka tarafından iptal edilmesinin de bir diğer sebep olduğunu, beyan ederek, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve talebi doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava, sözleşmedeki iskonto oranının uygulanmaması nedeniyle eksik iskonto bedelinin tahsili istemli alacak ve haksız tahsil edilen cezai şart bedelinin istirdatı davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kararı sonrası davalının iskonto oranına ilişkin uygulamasının yerinde olup olmadığı ile sözleşme ile düzenlenen ceza koşulunun şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Taraflar arasında 28/12/2013 tarihinde 3+2 yıl süreli olarak AutoMatic sistemi ile davalının, davacı şirket araçlarına akaryakıt ikmal ve data hizmeti vermesi, buna karşılık davacı şirketin de AutoMatic marifetiyle davalıdan almış olduğu akaryakıt bedellerini davalıya ödemesi konulu, akaryakıt sektörünün uymakla tabi olduğu kurumların alacağı kararlar, tavan-taban fiyat uygulamaları gibi haller saklı tutularak fatura bedelinin pompa satış fiyatının KDV’siz tutarından %6(yüzde altı) iskonto yapılarak hesaplanmasının karalaştırıldığı AutoMatic Müşteri Sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı taraf sözleşme kapsamındaki son alımını ise Nisan 2015’te yapmıştır. Davacının son alımından sonra davalı …, davacı …. hakkında 15/05/2016 tarihli ve … nolu faturayı automatic sözleşme fesih bedeli açıklaması ile 13.528,46 TL bedelli olarak düzenlemiş ve fatura bedeli … Bankası A.Ş. dekontuna göre, 23/05/2016 tarihinde internet şubesi aracılığı ile 13.528,46 TL olarak … automatic’e ödenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. Maddesine göre; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir. Davacı tarafça sözleşme uyarınca Aralık 2013′ ten Nisan 2015′ e kadarki dönem için fark alacağı talep edilmektedir. Ancak davacı taraf sözleşme tarihinden Nisan 2015 tarihine kadar alım yaptığı ürün bedellerine ilişkin davalının düzenlediği faturalara itiraz etmediği gibi bu faturaları ticari defterlerine kaydederek çekincesiz olarak davalıya ödemiştir. Davalı tarafından, satış karşılığında kesilen faturalardan, sözleşmede kararlaştırılan indirim tutarı uygulanmaksızın yüksek bedel uygulanarak fazla tahsilat yapılmış ise de, davacı bu faturaları ihtirazi kayıt koymadan davalıya ödemiştir. TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen birim fiyat kabul edilmiş sayılır. Davacı fatura içeriğine itiraz etmeyip ödeme yaptığından, davalıdan fazla ödemenin iadesini isteyemez(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 27/04/2016 Tarih 2015/10737 Esas ve 2016/7621 Karar sayılı ilamı). İddiaya göre, sözleşme ile kararlaştırılan indirim oranı uygulanmamasına rağmen sözleşmenin başından alımın durdurulduğu Nisan 2015′ e kadar alıma devam eden davacı sözleşmenin indirim oranına ilişkin hükmünün fiili uygulama ile değiştirilmesine faturaları benimseyerek ticari defterine kaydedip ödemek suretiyle rıza göstermiştir. Sözleşmenin haklı sebeble fesih imkanı var iken kullanmayan davacının faturalara itiraz etmeden ticari defterlerine kaydedip ödediği bu bedelleri davalıdan talep edebilmesi mümkün değildir. Bu haliyle iskonto oranına ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 17/3. Maddesinde, sözleşmenin süresinden önce feshinde davalının, araç başı bildirim tarihindeki TKÜ’lerin satın alma fiyatının 6 katına kadar cezai şart talep ve tahsil hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde davacının 3 aydan daha uzun bir süre yakıt alımını durdurarak sözleşmenin süresinden önce feshine sebebiyet vermiş olduğundan davalı tarafça fesih bedelinin tahsili yoluna gidildiğini beyan etmiş ise de, sözleşmenin feshedildiği hususu iddia ve ispat edilmemiştir. Cezai koşulu da sözleşmenin süresinden önce feshedilmesine bağlandığına göre, sözleşmenin 17/3. Maddesinde düzenlenen ceza koşulunun şartları oluşmamıştır. Dolayısıyla Davalı … tarafından 15/05/2016 tarih ve … no ile automatic sözleşme fesih bedeli açıklamasıyla 13.528,46 TL bedelli olarak fatura düzenlemesi geçerli bir nedene dayanmamaktadır. Bu sebeple anılan faturaya istinaden yapılan tahsilat da hukuka uygun değildir ve davacıdan haksız yere yapılan bu tahsilatın iadesi gerekir. Buna göre Mahkemenin cezai şarta ilişkin istirdat davası hakkında davanın kabulüne karar vermesi yerindedir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece iskonto oranına ilişkin davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın iskonto bedeli yönünden reddine, cezai şartın istirdatı yönünden kabulüne karar verilmiştir
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ İLE; İstinafa konu kararın HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın iskonto bedeli yönünden REDDİNE; cezai şart bedelinin istirdatı yönünden KABULÜNE, 2- Cezai şart tutarı 13.528,46 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3- Başlangıçta peşin olarak yatırılan 326,50 TL harcın, alınması gerekli olan 924,12 TL harçtan mahsubu ile bakiye 597,62 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 29,20 TL, posta ve tebligat gideri 230,65 TL, talimat masrafı 519,35 TL, bilirkişi ücreti 1.350,00 TL olmak üzere toplam 2.129,20 TL yargılama masrafının, davacı davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 1.506,65 TL yargılama masrafına peşin harç 326,50 TL de ilave olunarak 1.833,15 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 622,55 TL yargılama masrafının davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davacı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine 6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya; artan delil avansının davalıya iadesine, 7-Davalı tarafından yatırılan 304,10 TL istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine, 8-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 98,10 TL, posta ve tebligat gideri 45,85‬-TL olmak üzere toplam 143,95‬-TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.19/11/2020