Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/367 E. 2021/746 K. 14.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/367
KARAR NO: 2021/746
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2018
NUMARASI: 2017/924 Esas – 2018/1153 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile sigortalı … A.Ş’ye ait 30 adet 21.851,52 kg Rulo Şeffaf Pet cinsi emtianın, İngiltere’deki alıcısına nakliyesinin davalı tarafından yapıldığı, 11/07/2015 tarihinde hasarsız olarak nakliye aracına yüklendiği ancak aracın sert fren yapması sonucu dağılarak birbirine çarpması sonucunda 6.730,75 kg’lik kısmının hasarlandığı hasarlandığı, bu nedenle dava dışı sigortalıya 28.714,60 TL ödeme yapıldığı, halefiyet ilkesine dayalı olarak ödenen bedelin rucüen tahsili için davalıya karşı yapılan icra takibine haksız itiraz edildiğini belirterek davalının icra dosyasındaki itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20 ‘si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşıma konusu ürünlerin dava dışı sigortalı …A.Ş’nin talimatı ile yüklendiği, ürünlerin özellikleri belirtilmediği gibi yüklemenin ve istiflemenin düzenli br şekilde yapılıp, hava yastıkları konulduğunun ifade edildiği, 11/07/2015 tarihinde alıcısına teslim edilen emtianın hava yastıklarının patlaması sonucu hasarlandığı bilgisinin verildiği, CMR32/1 maddesine göre davanın 1 yıllık zamanaşımı sünesine tabi olup, dava tarihi itibarıyla bu sürenin aşıldığı, davacı tarafından icra takibinin 15/06/2016 tarihinde yapıldığı, takibe 02/08/2016 tarihinde itiraz edildiği ve aynı gün takibin durdurulduğu, bu tarihten sonra zamanaşımı süresini kesen bir işlem olmadığı, davanın en geç 02/08/2017 tarihinde açılması gerekirken 13/10/2017 tarihinde açıldığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/798E-6249 K sayılı kararında açıklandığı üzere davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği, İİK 67. maddesindeki bir yıllık hak düşürücü sürenin itirazın tebliğinden itibaren başlayacağı ve itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edilmesinin sadece bir yıllık hak düşürücü süreyi başlatmayacağı ancak zamanaşımı süresinin işlemesine engel teşkil etmeyeceği, davacının aktif husumetinin de bulunmadığı zira poliçenin hasar gerçekleştikten sonra düzenlendiği, ekspertiz raporunda, hasarın 17/07/2015 tespit edildiği, poliçenin ise23/07/2015 tarihinde düzenlediği notunun düşüldüğünü belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, taşımada CMR hükümlerinin uygulanacağı, emtianın hasarsız şekilde yüklendiği, davalının taşıması sırasında emtianın 6.730,75 kg kısmının hasarlandığı, hasar bedelinin dava dışı sigortalıya ödendiği, ödenen bedelin CMR 25. ve 23. maddelerine göre sınırlı sorumluluk tutarının altında kaldığı ve TTK 1472. maddesi uyarınca, sigortalısının haklarına halef olan davacının sigortalısına ödediği hasar bedelini taşıyıcı davalıdan rücuen isteyebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvuruluştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; zamanaşımı def’inin değerlendirilemeden karara verildiği gibi davacının aktif husumetinin bulunmadığı itirazının da irdelenmediği, bunların dışında müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmaması nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkemece verilen kabul kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, nakliyat sigortası poliçesi kapsamında taşınan emtianın hasara uğraması nedeniyle sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalı taşıyıcıdan rücuen tazmini amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davacının sigortalısı ile davalı taşıyıcı arasındaki taşıma sözleşmesi kapsamında, dava dışı sigortalı … A.Ş’nin, İngiltere’de kurulu firmaya gönderdiği 30 kap-rulo pet folyo cinsi 22.009,00 kg brüt, 21.851,52 kg net ağırlıklı emtianın 11/07/2015 tarihinde sigortalı gönderici şirketin elemanları tarafından davalının nakliye aracına yüklendiği, aynı tarihte davalı tarafından düzenlenen hamule senedi ile İngiltere’ye taşındığı ve İngiltere’de alıcı firmaya 17/07/2015 tarihinde teslim edildiği ve emtianın 6.730,75 kg lik kısmının hasara uğradığı ihtilafsızdır. Davalı taraf, hasar tarihinden sonra tanzim edilen sigorta poliçesi kapsamında ödeme yapılması nedeniyle davacının aktif husumeti olmadığı gibi CMR 32. ve TBK 146. maddeleri kapsamında davanın zamanaşımına uğradığını savunmuş, davacı ise, sigortalı ile aralarında 01/04/2015 tarihli abonman sigorta sözleşmesi bulunduğunu, abonman sözleşmelerinin çerçeve sözleşme olup, her bir taşıma için prim tahakkuku amacıyla ayrı bir sözleşme olarak düzenlense de abonman sözleşmesinin yapıldığı anda sigortacının sorumluluğunun başlaması nedeniyle poliçenin geçerli olduğu ve yapılan ödeme ile sigortalısının haklarına halef olunduğu ayrıca ödeme emrinin tebliğinin CMR 32. maddesi anlamında davalı taşıyıcıya yöneltilen yazılı bir talep olması nedeniyle zamanaşımı süresinin durduğu bu nedenle zamanaşımı süresinin işlemeyeceği kaldı ki hasar davalı taşıyıcının pervasızca hareketleri nedeniyle meydana geldiğinden zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğunu ileri sürmüştür. 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca; sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortacısına tazminat ödemiş olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir. Sigortacı; ancak, sigortalısının meydana gelen zarardan dolayı üçüncü kişilere karşı dava hakkı varsa bu hakka ödediği bedel oranında halef olacaktır. Davacı sigorta şirketi tarafından 22/10/2015 tarihli ekspertiz raporunda tespit edilen hasar bedeli 16/02/2016 tarihinde banka havalesi sigortalı firmaya ödenmiş ve sigortalı tarafından makbuz ve ibraname belgesi düzenlenerek dava hakları sigorta şirketine temlik edilmiştir. TTK 1458. maddesine göre, sigorta koruması sözleşmenin yapılmasından önceki bir tarihten itibaren sağlanacak şekilde yapılabilir. Ancak, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalkmış olduğu, sözleşmenin yapılması sırasında, sigortacı ile sigorta ettiren ve sigortadan haberi olmak şartıyla, sigortalı tarafından biliniyorsa sözleşme geçersizdir. Davaya esas sigorta poliçesi, 23/07/2015 tarihinde tanzim edilmişse de; poliçeye, sonu 002 ile biten abonman sözleşmesi şart ve esasları dahilinde tanzim edildiğine ilişkin şerh verildiği dolayısıyla davaya konu taşımaya ilişkin spesifik sigorta poliçesinin bu abonman poliçesine dayalı olarak düzenlendiği, abonman nakliyat poliçeleri çerçeve sözleşme olup, her taşıma sırasında ayrıca o taşımaya ilişkin olarak taşıma işinin başlangıcında taşımayı yapacak aracın tespiti sonrasında ve sigortalı tarafından bilgiler verildikten sonra poliçe düzenlenmesi gerektiği ve bu şekilde düzenlenen sigorta poliçesi geçerli olduğu bir yana esasen abonman sözleşmesi tarihinde sigortacının sorumluluğu başladığı gibi dava dışı sigortalının veya davacı sigorta şirketinin poliçenin tanzim edildiği 23/07/2015 tarihi itibarıyla hasardan haberdar olduğuna ilişkin bir delilin de bulunmadığı, diğer taraftan sigorta poliçesi kapsamında olmayan hasar ödemeleri nedeniyle sigortalının mesul olanlar hakkındaki dava hakkını veya alacağının sigorta şirketine devir ve temlik etmesi halinde sigorta şirketinin temlik alan sıfatıyla zarar sorumlularına karşı başvuruda bulunmasına yasal bir engel bulunmadığından (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 11/09/2017 tarihli 2016/7257 E 2017/4196 K sayılı kararı) davacının TTK 1472. maddesi uyarınca sigortalısının haklarına halef olduğu ve aktif husumet ehliyetine haiz olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf nedenine gelince;CMR Konvansiyonun 32/1. maddesinde, taşımadan kaynaklanan davalar bakımından zamanaşımı süresi 1 yıl olarak kabul edilmiş, taşımacının bilerek ve kötü hareket olarak kabul edilecek kusurunun olması halinde ise 3 yıl olarak düzenlenmiştir. Hasarın oluşmasına, davalı taşıyıcının “bilerek kötü hareketinin” neden olduğu iddia edilmiş ise de, davalının hangi eyleminin kötü niyetli veya pervasızca hareket olarak kabulü gerektiği ortaya konulamadığı gibi ve her hangi bir ispat vasıtasının da sunulamaması karşısında 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir. CMR Konvansiyonun 32/1. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde zamanaşımı süresinin emtiadaki hasarın niteliğine göre ve en erken teslim tarihinden olmak üzere belirleneceği ifade edilmektedir. Öte yandan, CMR’nin 32/3. maddesi gereğince, zamanaşımının kesilmesi ve durması hususları ile ilgili olarak davanın açıldığı mahkemenin hukuku uygulanacak olup, bu durumda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 146. ve devamı maddelerinin uygulanması gerekecektir. Dosya kapsamına göre, emtianın hasarlı olarak 17/07/2015 tarihinde alıcısına teslim edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından icra takibi bir yıllık süre içinde tarihinde başlatılmış olup, bu tarihte zamanaşımı kesilmiştir. TBK 157/2. maddesi, zamanaşımının icra takibiyle kesilmesi halinde takibe ilişkin her işlemden sonra yeni bir sürenin başlayacağı hükmünü haizdir. Başka bir anlatımla zamanaşımını kesen her işlemden itibaren 1 yıllık süre yeniden başlayacaktır. Davaya esas icra takibinde, ödeme emrinin 27/07/2016 tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiği, davalı borçlu vekili tarafından 02/08/2016 tarihinde borca itiraz edilmesi üzerine takibin aynı tarihte durdurulduğu icra dosyasında başkaca işlem de yapılmadığı, davanın zamanaşımı kesen son işlem tarihi olan 02/08/2016 tarihinden itibaren 1 yıllık süre sonu olan en geç 02/08/2017 tarihinde açılması gerekirken 13/10/2017 tarihinde 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı görülmektedir. Davacı vekilince, davalıya tebliğ edilen ödeme emrinin CMR 32/2 maddesine göre, davalı taşıyıcıya gönderilen yazılı talep olduğu ve zamanaşımı süresini durdurduğu, talebe karşılık davalı tarafından sunulan itiraz dilekçesinin tebliğinin sağlanmaması nedeniyle zamanaşımı süresinin işlemeyeceği ileri sürülmüşse de; ödeme emrinin tebliği zamanaşımı süresini kesen nedenler arasında olup, zamanaşımını durduran sebep olarak kabul edilemeyeceği gibi esasen itiraz dilekçesinin tebliğinin İİK 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamasında önem arzedecek olmasına göre zamanaşımı süresinin işlemesine engel teşkil etmeyecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/798 E- 2016/6249 K sayılı 06/06/2016 tarihli kararı)Davacı tarafından hasarın davalı taşıyıcının ağır kusuru veya pervasızca hareketleri sonucunda oluştuğunu ispata yarar delil sunulamadığı dosya içeriği ile sabit olduğundan CMR 32. Maddesindeki 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması da mümkün görülmemiştir. Bu durumda ilk derece mahkemesince davalı tarafından esasa cevap süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı def’i nin dikkate alınarak davanın bu sebeple reddi gerekirken, zamanaşımı def’i ile ilgili hiç bir karar verilmeksizin yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır .Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılamaya gerek olmadığından, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ,TBK’nın 161. Maddesine göre, zamanaşımı defii taraflarca ileri sürülmediği sürece hakim tarafından kendiliğinden göz önüne alınamayacağından, zamanaşımı savunması davalı takip borçlusunun yetkisine bırakılmış olup,davacının davalının savunmasını önceden bilme ihtimalinin bulunmamasına göre davacı tarafın takibininde kötü niyetli olduğunun kabulü mümkün olmadığından yasal koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA, 1- Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, 2-Davalının İİK’nun 67/2 maddesi kapsamında yasal koşulları oluşmayan Kötüniyet Tazminatı talebinin Reddine 3- Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca, takdir edilen 4.400,12-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 4-Alınması gereken 59,30 TL harçtan davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 354,28-TL’nin mahsubu ile fazla alınan 294,98‬ TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, 5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama masrafı yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 7-Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, b-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı, tebligat ve dosyanın posta masrafı toplamı 31,00 TL olmak üzere toplam 152,30- TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)- a maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi. 14/06/2021