Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/366 E. 2021/1018 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/366
KARAR NO: 2021/1018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2017
NUMARASI: 2014/1570 Esas – 2017/207 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/09/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … davalı …adlı firmadan 21/07/2014 tarihinde … nolu fatura ile … kumaş satın aldığını, alınan kumaşla T.B.M.M.’ de çalışan garson ve çaycılara yelek ve pantolon dikimi yapıldığını, ancak kullanım aşamasında sürtünmeden dolayı içine giydikleri beyaz gömleklerin kol manşetlerine, yelek ve pantolonlara renk vermesi şikayeti hasıl olduğunu, bu şikayetten dolayı, ürünlerin ödemesi yapılmadan müvekkili şirkete iadesi yapıldığını, bu durum sebebiyle davalı firmayla iletişime geçilerek durumun izah edildiğini, davalı firmanın iade edilen kumaşı üretildiği fabrikaya gönderip test ettirmiş ve ürünlerin kuru sürtünme skala değerlerinin olumlu olduğunu söylemiş olduğunu ve fakat sürtünme ıslak skala değerleri ölçümünü yaptırmadığını, müvekkilinin incelemenin eksik yapılması sebebiyle rapora güvenmeyerek ODTÜ’den dava konusu kumaşların incelenmesini talep ettiğini, inceleme sonucu edinilen raporda kuru kumaştaki değerler olması gereken düzeyde çıkmış olsa da ıslak sürtünmeye karşı renk haslığı 1-2 ile 2 skala değerinde çıktığını, ilgili kumaşların teslimi anında gözle fark edilmeyen ve kullanımı sonucu ortaya çıkan bir gizli ayıp bulunduğunu, 12.11.2014 tarihli rapordan 2 gün sonra müvekkili tarafından şirket adına ihtarname keşide ederek gereken yasal bildirimin Ankara … Noter kanalıyla davalı firmaya tebliğ edildiğini, bahsi geçen ayıplı mallar nedeniyle davalıya ödenen 4.245,75 TL, dikim, işçilik ve malzeme gideri 4.501,50 TL, ihtarname için için ödenen 180,00 TL ve ODTÜ analiz raporu için ödenen 118,00 TL olmak üzere toplam 9.045,25 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davacı …’ye 21/7/2014 tarihinde 314,5 m2 … kumaş sattığını, davacının kumaşı teslim alıp, bu kumaştan pantolon ve yelek dikip ürünleri bir satım sözleşmesine konu etmiş ve ardından da kumaşın ayıplı olması nedeniyle pantolon ve yeleklerin beyaz gömleklere renk verdiği iddiasıyla Ankara … Noterliği’nin … yevmiye ve 14/11/2014 tarihli ihtarnamesiyle satış bedeli olan 11.234 TL’yi talep ettiğini, müvekkilinin cevabi ihtarnamede kumaşın ayıplı olmadığı ve bu nedenle davacı firmanın taleplerinin reddedildiğini belirtmesi üzerine de davacı kumaş bedeli, işçilik, ihtamame ve analiz raporu için ödemiş olduğu toplam 9.045,25 TL’nin müvekkilinden tahsili için işbu davayı açtığını, kumaşı üreten … A.Ş. ile müvekkili arasındaki kumaş satım anlaşmasında kumaşın yıkama haslığının min 3-4 seviyesinde olduğunun belirtildiğini, bu durumda müvekkilinin kumaşın durumuyla ilgili olarak bir sorumluluğu bulunmayıp, sorumlu üretici … A.Ş. olmakla, davanın … A.Ş.’ye ihbar edilmesini, davacı alıcının tacir olmanın gerektirdiği özeni göstermeyip zamanında malın kontrollerini yaptırmamış ve ticaret hayatının beraberinde getirdiği tartışmasız hızı içinde çok uzun müddet sayılacak zaman sonra ayıp iddiasıyla haklı olmayan davayı açtığını, davacı şirketin yasal süreler içerisinde ayıp ihtarında bulunmadığını, iddia edilen ayıbın kullanıcı hatasından kaynaklanabileceğini, davacının çelişkili davranmama yükümlülüğüne aykırı davrandığını, satıcı konumunda olan davalı müvekkilinin ayıptan doğan herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Yapılan bilirkişi incelemesinde davaya konu kumaşların ayıplı olmadığı anlaşılmıştır. Esasen taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığından davaya konu kumaşların davacının istediği özelliklere sahip olup olmadığı belirlenememiştir. Ayrıca davacının hangi özelliklere sahip kumaş satın almak istediğine dair bilgileri davalıya bildirdiğini ispat edemediği; özellikle alıcının satın alınan malın özelliklerini belirleme ve davalıya bildirme yükümlülüğünün bulunduğu değerlendirilmiş olup davacı tarafın gizli ayıp iddiasını ispatlayamaması nedeni ile davanın reddine karar verilerek bu şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … A.Ş. nin 29.06.2015 tarihli cevap dilekçesinden de anlaşıldığı üzere söz konusu şirketin talep doğrultusunda, yüksek kalitede kumaş üretebildiği gibi düşük kalitede kumaş da üretebildiğini, bu durum tamamen firmalar arasındaki protokol ile belirlendiğini, dosyada örneği bulunan 15.04.2013 tarihli protokolde de görüleceği üzere davalı firmanın dava konusu kumaşı belirtilen değer ve kalitede talep ettiğini, bu kapsamda davalı firmanın müvekkile sattığı ürünün ayıplı olduğunu bilmemesinin imkan dışı olduğunu, daha sonra müvekkili tarafından davalı firmaya şikayet bildirildiğinde de sadece kuru sürtünme değer haslığı üzerinden inceleme yaptırıldığını, izah edildiği gibi satım sırasında mevcut olan aldatma kastının sonrasında da devam ettiğinin açıkça görüldüğünü, müvekkilince ODTÜ’den analiz raporu talep edildiğini, 12.11.2014 tarihli rapor ile söz konusu kumaşın ıslak kumaş sürtünme skala değerinin olması gerekenin altında olduğunun tespit edildiğini, davalı firmaca kasten ıslak kumaş sürtünme skala değeri ölçtürülmeyerek ayıbı gizleme amacıyla hareket etiğini, kumaş işi ile ilgilenen her tacirin, bu değer aralığında olan bir kumaşın iş elbisesi olarak üretilip kullanıldığında bahse konu şikayetin hasıl olacağını bileceğini, tüm bu sebeplerle davalı firmanın satış anından başlayarak aldatma kastına sahip olduğunu, 25.11.2015 tarihli bilirkişi raporuna itirazların yerel mahkemece göz ardı edilerek bilimsellikten uzak bir şekilde ifade edilen tespitlere göre karar tesis edildiğini, 25.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda: ” Bahse konu … siyah Gabardin kumaşın yaş sürtünme haslık değeri “beyaz gömlek üzerine giyilecek siyah yelek ve pantolon” olarak garson üniforması dikimine uygun değildir. Ancak başka bir kullanım için uygun olabileceğinden dolayı kumaşın ayıplı olduğu söylenemez.” şeklinde beyanda bulunulduğunu, ancak bir ürünün renk atması olduğu kabul edildiği halde ayıplı bir mal kapsamına alınmamasının bilimsellikten uzak bir tespit olduğunu, taraflar arasında yazılı sözleşmenin olup olmamasını malın ayıplı olmasını etkilemeyeceğini, eğer ilgili ürünlerin her iş elbisesi kullanımına uygun olmadığı tespiti varsa, bu durumda davalı tarafın kendisini garantiye almak için davacı tarafla bir protokol yapmasının gerektiğini, bilirkişi raporunda da ilgili ürünlerin her iş elbisesinde kullanılmayacağı, kullanılsa bile şikayete sebep olacağının ifade edildiğini, tüm bu durumlar gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemenin ve istinafın denetimine imkan vermeyen, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu gerekçe yapılarak davanın reddinde hukuka uyarlık bulunmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında ayıplı olarak teslim edildiği iddia olunan emtia nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, sözleşmeye konu ürünün ayıplı olup olmadığı noktasındadır. Davacı şirket, davalıdan 21/07/2014 tarih ve … nolu fatura ile 314,50 metre “…” ticari isimli siyah kumaş satın almıştır. TBMM’ye dikilen ürünlerin kumaşın renk verdiğinden iade edildiğinden bahisle davacının müracaatı üzerine hazırlanan ODTÜ Kimya Mühendisliği Laboratuvarında 12/11/2014 tarihinde kuru-yaş sürtünme haslığı test raporunda, dava konusu kumaşın yaş sürtünme haslığının 1-2 ile 2 arasında çıktığı belirtilmiştir. Bunun üzerine davacı tarafından 14/11/2014 tarihinde Ankara … Noterliği aracılığıyla davalıya ihtamame göndermiş ve malların ayıplı olduğu iddiası ile zararın tazminini talep edilmiştir. Davalı tarafça ise ihtarnameye cevabında kumaşın … tarafından üretildiği, ayıp varsa sorumluluğun üretici firmaya ait olduğu, kumaşın kuru haslık değerlerinin normal olduğu beyan edilmiştir. Davacı taraf ayıplı ifa nedenine dayalı olarak eldeki davayı açmıştır.Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır(Yargıtay HGK’nın 24.05.2017 tarih, 2017/19-1633 E.- 2017/1013 K. Sayılı kararı). 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 23/1-c maddesi; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 223/2. Maddesine göre ise, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Davanın ihbar edildiği üretici firmanın ihbara cevabı ve ekinde sunulan protokol ile bilirkişi raporundaki tespitlere göre, kumaşın kullanım alanlarına göre farklı kuru-yaş haslığına sahip kumaşların üretildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, davaya konu kumaşın yaş haslığının 1-2 ile 2 arasında olmasının ayıp olarak kabul edilebilmesi için, bunun alıcının satıcıya bildirdiği vasıflardan farklı olmasına ya da satıcının vaadettiği nitelikte olmamasına bağlıdır. Ancak taraflar arasında satım sözleşmesine konu kumaşın niteliklerine ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte davalı taraf cevap dilekçesinde, kumaşı üreten … A.Ş. ile aralarındaki anlaşmada kumaşın yıkama haslığının min 3-4 seviyesinde olduğunun belirtildiği ve bu durumda kendilerinin kumaşın durumuyla ilgili olarak sorumluluğu bulunmayıp, sorumlu üreticinin … A.Ş. Olduğunu beyan etmiş olmaları karşısında davaya konu kumaşların yıkama haslığının min 3-4 seviyesinde olması gerektiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi incelemesinde kumaşların yaş sürtme haslığının 1-2 ile 2 civarında olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafın talebi ile ODTÜ Kimya Mühendisliği Laboratuvarında hazırlanan 12/11/2014 tarihinde kuru-yaş sürtünme haslığı test raporunda, dava konusu kumaşın yaş sürtünme haslığının 1-2 ile 2 arasında çıktığının belirtilmesinin ardından 14/11/2014 tarihinde Ankara … Noterliği aracılığıyla davalıya ihtamame göndermiş ve malların ayıplı olduğu iddiası ile zararın tazminini talep edilmiş olup bir laboratuvar incelemesi ile ortaya çıkan ayıbın davalıya süresinde ihbar edildiğinin kabulü gerekir. Bu halde mahkemece alanında uzman bir bilirkişi marifetiyle davacının zararı tespit edilerek hüküm altına alınması gerekir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/09/2021